Yeni Üyelik
21.
Bölüm

Gitme Kal

@startofthenight_

Ateşşş!!"

 

Çığlığımın ardından yerde kanlar içinde yatan Ateş'in bakışları bana döndü.

 

Kapıdan çıkıp hemen aşağı indim. Çığlığımla lojman ayağa kalkmıştı.

 

Tim ve ben hızla aşağı iniyorduk.

 

Ağlama ile karışık sesimle konuştum.

 

"Derhal çevre güvenliği alın kimse bu ortaya çıksın"

 

Hızlıca koşarak Ateş' in yanına geldim.

 

Bakmaya kıyamadığım gözleri kapalıydı.

 

Kahverenginin her tonunu bulunduran basit ama bana göre eşsiz gözleri kapalıydı.

 

Elime verilen havlu ile sağ göğsündeki bıçak yarasına baskı uyguladım.

 

Kanları elime bulaşmıştı.

 

"Aç gözlerini Ateş hadi bak bana sinirli sinirli hadi ağlamak sana yakışmıyor de bir tanem aç yeterki gözlerini"

 

İstemeye istemeye elim nabzına gitti.

 

Nabız yoktu.

 

Ölmüş olamazdı. Henüz çok erkendi. Beni bu kadar çabuk bırakamazdı.Benden istemediği şeyi kendisi bana yapamazdı.

 

Yapmamalıydı.

 

"N na nabzi atmıyor"

 

Anlamadığım bir şekilde Ateş"in yanından çekildim.

 

Duymaktan nefret ettiğim o ses yaklaşıyordu.

 

En can alıcı en tiz ses.

 

Kiminin belkide en son kimininde ilk ve son kez duyduğu ses.

 

Bundan sonra herşey çok çabuk gelişmişti.

Ateşin nabzı gelmiş yine gitmişti.

 

Hastanedeydi bütün tim.

 

İzgiden

 

Bazen konuşmak istersin fakat konuşamassın ya işte tam olarak o andaydım.

 

Bir çok kez ameliyathanenin önünde çaresizce beklememe rağmen bu sefer ki bambaşkaydı.

 

Ailem olabilecek adamın kalbi kollarımda tam iki kere durmuştu.

 

Geri döndürme çabasında onunla beraber benimde kalbim durdu fakat o geri gelmeyi seçti.

 

Şuan kalbi sorunlu bir şekilde belkide atamıyordu ama umarım kusursuz atıcaktı.

 

Zeminin soğukluğuyla irkildim.

 

Benimde ellerim soğuk olurdu normalde ama onun sıcacık kanı bulaşınca ısınmıştılar.

 

Çaresizlik dünyada en sevmediğim şeydi. Bayılmakta. Birini kaybetmekte. Hepsinde çaresizliğinin dibini görüyorsun ha birde az önce kriz geçirince vücuduma enjekte ettikleri sakinleştiricilerde.

 

Elimden gelmeden uyuyordum.

İçerde sevdiğim adam can çekişirken ben uyuyordum.

 

Ha bide evet sevdiğim adam şu zamana kadar yaşamadığım kaybetme korkusunu yaşayınca anladım. Onu sevdiğimi belkide erkendi ama kalp ti bu işte.

 

İçeriden gelicek ufacık bir umut bekliyordum.

 

Lütfen yaşıyor olsun diye Allah'a dua ediyordum.

 

Bir kere daha ve bir çok kez daha gamzelerini görmek istiyordum.

 

İlk defa bana gösterdiği gamzelerini.

 

Omzuma koyulan ele doğru kafamı çevirdim.

 

Fırat abiydi. Desteğini belli etmeye çalışıyordu.

 

1 saatin ardından Ateş'in anne babası

ve abisi gelmişti.

 

Annesi perişan babası ve abisi durgundu.

 

Abisi iki saattir ellerimde ki kanlara bakıyordu.

 

Albay konuşmaya başladı.

 

Albay

 

"Üsteğmenim nasıl oldu tam olarak"

 

Bana yöneltilen soruyla afalladım. Ayağa kalkmaya çalıştım.

 

Kalkınca başımın hızla dönmesiyle Fırat Abi beni tuttu.

 

Hemşire

 

"Kalkmamanız gerekiyor"

 

"Hemşire çıkarmısın yok bişeyim benim her zaman olur"

 

Hemşire

 

"Her zaman oluyorsa vitamin takviyesi almanız gerek"

 

"Sıçmıyım vitaminine içerde ölümle uğraşan adamla ilgilen bana vitamin eksikliği tanısı koyacağına"

 

Hemşirenin yanımızdan ayrılmasıyla konuşmaya başladım.

 

"Balkona çıkmıştım. Ateş'i gördüm yerde kanlar içinde sonra yanına indik bu kadar"

 

Ameliyathanenin kapısının açılmasıyla o yöne döndük.

 

Doktor

 

"Zor bir ameliyattı ama başardık. Önlem amaçlı 3 gün yoğun bakımdan kalıcak. Askerimiz güçlü çıktı. Maşallah"

 

Yağız

 

"Hay senin ağzına kurbann yaa"

 

Dedi ve doktorun boynuna atladı.

 

Buruk bir gülümseme belirdi herkeste.

 

Fırat Abi

 

"İzgi git sende bir lavaboya ellerini falan yıka"

 

"Ben bir eve gidiyim en iyisi üstümde kan içinde. İstediğiniz bişey var mı?"

 

Ateş'in Babası konuştu.

 

"Kızım sana zahmet Yasemin'i de eve götürürmüsün zaten durumu iyi değil"

 

Yasemin Hanım sanırım Ateş' in annesiydi.

 

"Tammadır götürürüm"

 

Yasemin Hanım hayır falan demesine rağmen şuan arabama doğru gidiyorduk. İkimizinde aklı Ateş' teydi en çok ta öncesini merak ediyordum.Nasıl oldu?

 

Yasemin Hanımın konuşmasıyla ona odaklandım.

 

Yasemin Hanım

 

"Ateş' in evine mi götürcen kızım sen beni"

 

"Şuan bende anahtarı yok onun evinin bana bırakırım sizi tabi isterseniz"

 

Yasemin Hanım

 

"Ben gelmicektim hastaneden işte sıkılıcam şimdi evde aklımda yavrumda kalcak."

 

"Merak etmeyin biz haber veririz size yıpratmayın kendinizi"

 

Yasemin hanım

 

"Sende mi askersin kızım yeni geldin herhalde diğer eşşek sıpalarını tanıyorumda seni ilk defa gördüm."

 

"Yeni geldim ben"

 

Yarı sessiz geçen yolculuğumuz bitmişti. Eve geldim. Dağınık olmamasına şükrettim.

 

"Siz rahat rahat oturun ben duşa giricem sonra giyinir çıkarım zaten"

 

Yasemin Hanım

 

"Tamamdır kızım sağol"

 

Başımla onayladıktan sonra direk kendimi banyoya attım sıcak suyun altına girmemle kan kokusu her yeri sardı. Fark etmeseydim dahada çok kan kaybedicekti.

 

Sıcak suyun altında temizlendim ve çıktım.

 

Dolabımdan kıyafetleri çıkardım.

 

Bir siyah kot pantolonun içine beyaz badi üstünede asker yeşili bir gömlek giydim. Silahımı pantolonumun kenarına yerleştirip saçlarımı kurutup odadan çıktım.

 

Mutfakta Yasemin Hanım 'ı görmemle şaşırdım. Bişeyler hazırlıyordu.

 

Yasemin Hanım

 

"Kızım kusura bakma mutfağına girdim ama dün geceden beri açsın sen gönlüm el vermedi hadi bunu al yolda yersin"

 

Uzun zamandır görmediğim anne şevkatı karşısında garip oldum. Birinin beni düşünür olması komik gelmişti.

 

Ama güzeldi.

 

Gülümsedim.

 

"Teşekkür ederim"

 

"Şey ben bu anahtarı size veriyim eğer markete falan giderseniz yani bulunsun yanınızda"

 

Elime sandviçimi alıp evden çıktım.

 

Arabama binip hastaneye doğru sürdüm.

 

Botlarımın çıkardığı gıcırtıdan rahatsız olmuştum.

 

Timi toplu şekilde kantinde görmemle yanlarına gittim.

 

Ben geldiğim anda daha konu kapanmıştı.

 

"Ben gelince sustunuz ne oldu?"

 

Yağız

 

"Yok bişey komutanım ne olsun öyle Ateş komutan hakkında konuşuyorduk kim acaba diye."

 

Fırat Abi

 

"Kamera kayıtlarından bişey çıkmamış artık tek ümidimiz Ateş uyanınca söyliyeceği şeyler"

 

"Kamera kayıtları yok mu yoksa belli etmiyecek hareketler mi yapmışlar"

 

Oğuz 

 

"Belli etmiyecek hareketler yapmışlar komutanım"

 

"O zaman nöbet değişiminden kamera yerlerine kadar bilen biri"

 

"Yada içimizden biri"

 

Ortaya attığım şeyle bütün yüzler bana döndü. Biz yapmayız komutanım der gibi bakıyorlardı.

 

"Siz değilsinizdir canım lojman olarak dedim."

 

Fırat Abi

 

"Şimdi düşünüpte yormayalım kafamızı Ateş bir çıksın yoğun bakımdan elbet buluruz her kimse."

 

Yoğun bakıma doğru gittik.

 

Cam olan bölümden Ateş'i izlemeye başladım.

 

Gözleri hala kapalıydı. Ona her baktığımda o kollarımda ki hali aklıma gelicek gibi hissediyordum.

 

Ona bunu kim yaptıysa elbet onunda kellesini alıcaktık.

 

Operasyona çıkmamız muhtemeldi.

 

Ateş ifadesini verdikten sonra büyük ihtimalle operasyona çıkıcaktık.

 

Geçicide olsa tim komutanı ben olucağım aklıma gelince sırıttı.

 

Yağız

 

"Komutanım garipten şeyler mi görüyorsunuz niye gülüyonuz"

 

Gülerek cevapladım.

 

"Sanane Yağız sen niye aşırı derece meraklısın ha"

 

Yağız

 

"Merak benim doğamda var komutanım"

 

Hafif sırıtmamın ardından yoğun bakımdan sesler gelmeye başladı bir sorun mu vardı.

 

"Hemşireeee!! Hemşire gelsin çabukkk doktorr!!"

 

Bir kez daha aynı korkuyu yaşayamazdım.

 

"Lütfen hayır lütfen Ateş bırakma bizi hayır lütfen"

 

Hemşire içeri girdi. Gayet sakin bir şekilde makine gibi şeyi kapatıp bekledi.

 

Ardından doktor gelip konuşmaya başladı.

 

Doktor

 

"Korkulucak bir durum yok Ateş uyanmak istediğini belirtti bize semptomlarıda düzgün olduğu için normal odaya alabiliriz. Yanlız hastamızı çok yormayalım."

 

" Oh be şükürler olsun"

 

Bundan sonra olaylar çabuk geçmişti. Ateş odaya alındı. Annesi evden babası ve abiside kafeteryadan gelmişti.

 

Dört gözle uyanmasını bekliyorduk. Odası büyük olduğundan avantajlıydık hepimizi almıştı oda.

 

Yüzü solmuş öylecene uyuyordu. Hemşire yakında uyanır demişti fakat hala herhangi bir kıpırtısı yoktu.

 

Abisi konuştu.

 

Abi

 

"Ne zaman uyanıcak ya bir uyanamadın be oğlum"

 

Kirpikciklerinin kıpırdamasıyla gözleri açıldı.

 

1 gündür göremediğim kahvelerini gördüm.

 

Herkesin üzerinde gezinen gözleri bende takılı kaldı.

 

Gülümsedim. Gülümsedi. :)

 

"Çok şükür" dedim içimden sessizce.

 

Annesi Ateş in yarasına dikkat ederek sık sıkı sarıldı.

 

Yasemin Hanım

 

"Ah yavrum acıyor mu bir yerin ha"

 

Ateş 

 

"Yok bişey annecim iyiyim bak geçti."

 

Doruk

 

" İnanırmısınız komutanım korkudan altımıza sıçıyorduk."

 

Ateş gülebildiği kadarıyla güldü.

 

Ateş 

 

"Alışamadınız mı bana siz ya kediyim olum ben düştümü dört ayak üstüne düşerim"

 

"Sanki 2 ayak üstüne düşmüşsünüz komutanım zor bir ameliyatmış çünküde."

 

Ateş

 

"Her ameliyata öyle diyor doktorlar takmayın siz"

 

Ateş'in babasının telefonu çalmıştı. Konuşmasının ardından odaya geri geldi.

 

Babası

 

"Oğlum durumları biliyorsun zaten benim gitmem lazım ankaraya maşallah turp gibisinde zaten."

 

Ateş 

 

"Gidin siz gidin hatta abimle annemde gelsin senle boşu boşuna durmanın anlamı yok tim bakar bana"

 

Yasemin Hanım

 

"Hayatta olmaz kadın bakmasıyla bunların ki bir olurmu emir uğruna hiç bişey yapmazlar bunlar."

 

Ateş

 

"Anacım İzgi var işte aklın kalmasın senin hem İzgi bakar bana dimi"

 

İçimden memnuniyetle demek geçsede sadece başımı salladım.

 

3 saat geçmişti. Ateş ailesini bir şekilde ikna edip Ankara' ya yollamıştı.

 

Tim ile beraber odada oturuyorduk. İki kişilik odada olduğumuzdan rahatça sığıyorduk.

 

Ateş

 

"Ne zaman çıkıcam ben ya"

 

"Hele bir bekle be adam daha uyanalı 3 saat oldu."

 

Ateş

 

"Ben seni görürüm hastaneye yatınca"

 

"Vurulmamımı istiyorsun sen benim yani aşk olsun komutanım vallahi ya bu kadar kısa sürede bıktınız mı benden ben sizden bıktım asıl yani topu topu bir iki ay oldu geleli siz bıçaklandınız yani sinir hücrelerim beter oldu"

 

Ateş 

 

"İnanırmısın bıçaklanınca kafama bu çeşit bir ağrı saplanmamıştı"

 

"Hııı öyle olsun be çok ararsınız beni siz tayinim çıkınca çok ağlarsınız ama arkamdan"

 

Odadan çıktım. Herşeyi aslında dalgasına söylemiştim ama onlar gerçekten algılamıştı. Asla ve katha üzülmedim. Azcıkta onlar üzülsün.

 

Hastaneden gitme taklidi yapmak yerine direk gitmeye karar verdim.

 

Karargah uğramıyordum. 3 5 gündür birikmiş dosyalar vardır.

 

Arabama binip karargaha doğru sürdüm.

 

Önce giyinme odasına gidip üniformamı giydim. Odama girdim.Masanın üstündeki dosyaları görmemle aklıma Ateş'in dosyalarınada benim bakıcağım geldi.

 

"Hay azına sıçayım böyle işin ben ya adamın yokluğuda zarar yeminlen"

 

Oflaya pufluya dosyalara bakıyordum.

 

Kapımın çalmasıyla "Gel" dedim.

 

Albayı görmemle esas duruşa geçtim.

 

Albay

 

"Rahat asker"

 

Demesiyle rahat konuma geçtim.

 

Albay

 

"Ateş'in durumu hakkında bilgi almak istedim de ordaymışsın sanırsam"

 

"Turp gibiydi valla komutanım bişeyciği yoktu. Ne zaman çıkcam ben demeye başladı"

 

Albay sesli bir kahkaha attı. Onun ardından bende güldüm.

 

Albay

 

"Tamamdır sen bu akşam kal yanında kadınsın neticesinde Doruklar bilmezler hasta bakmak neymiş falan"

 

"Emredersiniz komutanım"

 

Emir büyük yerdendi. Bu gece kalmassam Albayın beni kurşuna dizmesi muhtemeldi.

 

Biraz daha dosyalarla boğuştuktan sonra saat 7 olmuştu.

 

Kalanlarıda yarın halledeceğimi kafama koyarak karargahtan ayrıldım.

 

Üniformamı çıkarmayı unuttuğumu fark ettim fakat geri gitmeye üşendiğim için hastaneye öyle gitmeye karar verdim.

 

Hastaneye varmam trafik sebebiyle 8 olmuştu.

 

Koridorda aval aval bana bakan teyzey görmemle boynumu kütlettim.

 

Teyze

 

"Ah be yavrum ne güzel kızsın niye asker oldun öğretmen falan olaydın ya erkeklere yakışır üniformadır silahtır."

 

"Pardon teyze sanane benim olduğum meslekten"

 

Teyze

 

"Terbiyesiz denirmi hiç öyle sanane"

 

Kafamın atmasıyla ağzıma gelen ilk iki kelimeyi söyledim.

 

"Sensin terbiyesiz"

 

Teyze

 

"Diyene bak sen terbiyesiz olmasan büyüklerine laf yetiştirmessin"

 

Yaşlı başlı kadın uğraşmıcam diyip hızla teyzenin bulunduğu yerden ayrıldım. Elimde ki poşetle sallana sallana odanın kapısını tıklattım.

 

Gel sesini duyunca girdim.

 

Yanlız olduğunu görünce şaşırdım.

 

"Yanlız mı bıraktılar seni ya"

 

Ateş 

 

"Onların bir suçu yok ben kovaladım"

 

"Yanlız beni kovalayamassın bil bunu kesin emirle burdayım asla gitmem"

 

Ateş

 

"Seni kovalamak istemem zaten sen kal, hep kal"

 

Söylediği şeye şaşırsamda cevap verdim.

 

"Kalırım"

 

"Al bakalım hastane yemeklerinin berbatlığından dolayı sana yemek getirdim."

 

Ateş

 

"Sen yaptıysan yemesem iyi olur zehirlenme olasılığım yüksek çünkü de."

 

" Dışardan aldım gönül rahatlığıyla yiyebilirsin"

 

Bu dediğine bozulmadım çünkü aşırı aşırı iyi yemek yapabildiğim söylenemezdi.

 

Adını bilmediğim yemek yeme şeysini yatağın dibine çektim.

 

Üzerine çorba fasulye yemeği ve sarmayı koydum.

 

Ateş

 

"Sarma mı?"

 

"Kendime aldım onu istersen yiyebilirsin ama"

 

Ateş

 

"Daha benim hakkımda bilmen gereken çok şey var küçük şey sarmadan nefret ederim"

 

"Sarmadan nefret mi edilir ya ağzının tadı bozuk senin"

 

Ateş 

 

"Çok yemek yiyip nasıl fit kalıyorsun anlamıyorum"

 

Sarmaları ikişer üçer ağzıma atarak konuştum.

 

"Bunu bir iltifat olarak algılıyorum."

 

"Ha birde benim uyumamam gerekiyor ikimizde uyursak boku yeriz"

 

Ateş

 

"Niyeki"

 

"Semptomlarını takip etmem gerekiyormuş. Tansiyonunu falan saat başı ölççekmişiz"

 

"Hemşirede gelsin istemedim sürekli zırt pırt rahatsız olursun belki diye"

 

Ateş 

 

"Sen rahatsız olmuşsun sanki"

 

"Bana fark etmez neyse ye sen şunları"

 

Ateş

 

"Emredersiniz."

 

"Çok yoruldum ya bütün dosyalarını kabak gibi masama yığmışlar gözlerim acıdı bakmaktan"

 

Ateş

 

Güldü.

 

"Büyük ihtimalle içinden seviniyordun bir süreliğine komutan oldun diye ama bununda böyle zorlukları var"

 

"Bir kere benim şansıma geldi senin bu kadar dosyan olsa kafanı kaşıyıcak vaktin olmaz."

 

Çorbası bitmiş fasulyeye geçmişti. Onuda sessiz sakin yiyiyordu.

 

Odaya doktoru girince sıçtık dedim Ateş'e doğru.

 

Doktor

 

"Ateş Bey ne bu yemekler"

 

Sarmaları görmesiyle gözleri pörtledi. Kutuyu masadan almasıyla kaşlarımı çattım.

 

"Düzgün yemek versenizde doysa komutancığımın karnı ayrıca o sarmalar benim lütfen geri verin"

 

Yavşakça doktorun bana bakmasıyla süsçek dana bakışımı attım.

 

Doktor

 

"Numaranı ve ismini ver veriyim."

 

"Adım İz numaram 532******* hadi ver sarmamı sonrada git"

Doktor gitmesiyle sarma yime

serenatime devam ettim.

 

Ateş

 

"Ne diye elin herifine adının ilk 2 harfini söylüyon"

 

"Numarayı takmadın bunu taktın ha"

 

Ateş 

 

"Doğru numarayı vermedin ki"

 

"Sen benim numaramı ezberemi biliyon"

 

Ateş 

 

"Bilemezmiyim."

 

"İnsanlar önemsedikleri kişilerin numarasını ezberler Ateş'cimm"

 

Ateş

 

"Seni önemsediğim belli değil mi İzgi' cim"

 

Duyduğum şeyle gereksiz bir şekilde utandım.

 

Sil at o fikri aklından İzgi bir daha bir şekilde daha kendini yaralayamassın. Güvemessin kimseye.

 

Dışarıdan gelen sesleri duyunca silahıma sarıldım. Kavga sesiydi.

 

Ateşin silahına yeltendiğini görünce bağırdım.

 

"Ateş sakın çıkmıyorsun odadan sakınn!!"

 

Ateş 

 

"Saçmalama sen oradayken ben burda duramam"

 

"Elbet durursun hadi lütfen bekle beni gelicem"

 

Dışarı adımlamamla seslerin geldiği yere gittim.

 

Bir adamın doktora bıçak salladığını gördüm.

 

Doktora bişey olmasından korktuğum için hemen ortalarına atladım.

 

Doktoru uzaklaştırmaya çalışırken elime atılan tekme ile silahım yere düştü. Şimdi boku yemiştim.

 

Darbedenin içindeyken nasıl oldu bilemeden az önce kolumu kesen bıçak şuan boynuma dayalıydı.

 

Adam

 

"Eğer kardeşim yaşamassa buda ölür ona göre"

 

Tüm gözlerde gözlerim gezinirken odadan çıkmış Ateş'te takılı kaldım. Yapma dercesine bakıyordu bana. Yavaşça dudaklarımı kıpırdatıp konuştum.

 

"Özür dilerim.."

 

 

 

iyiiiii okumalarrrrrrr

Loading...
0%