@stayland143
|
Okula girmekle hata ettiğimi düşünüyordum.Bir anlık cesurlukla karar vermiştim ve içimde iyi şeyler hissetmiyorum.Işıklar gidip gelince umutsuz vakanın arkasında kaldığımı fark ettim.Koşarak yanına geldim.Sırıttı.
"Korkuyor musun gerçekten.Biri niye bize bir oyun oynasın ki?"
Haklı olabilirdi.Ama okulda sadece biz yaşamamız normal değildi.Bize oyın oynaması bir piskopat olduğunun kanıtıydı.Ama neden biz?Bir şey mi yaptım ona?Ve o yaşayanlardan biri mi?Yüzümü umutsuz vakaya döndüm.
"İnanmadım var sayalım.O zaman niye biz dışında herkes öldü?Bu bir piskopat ve bizim aramızdan biri.Bence inanmalısın."
"Bu ölüleri sana açıklayabilirim.Konferans salonundan çıktığımızda.Çok sık nefes aldık fark etmedin mi?"
Evet gerçekten de çok sık nefes almıştım.Ama bunun ölülerle alakası ne?
"İçeride az oksijen vardı.Kap da açık değildi.Kilitliydi.Biz açtık.Yani şöyle olmuş oksijen az olduğu ve zehirli maddeyi çok soludukları için herkes ölmüş.Biz neden ölmedik.Birincisi konferans salonunun pencereleri açıktı.Oksijen böylece içeri giriyordu.İkincisi kapının altı kapalıydı.Yani dışarıdan zehirli gaz giremez.Böylece hayatta kaldık.Yani boş yere heyecan arama."
"Peki ya kan?"
İçimden*Aferin Elif iyi soru!* diye geçiyordu.Sırıttı.Hem de öyle bir sırttı ki *Çok soru sorup asabımı bozuyorsun* der gibiydi.Tamam belkide iyi bir soru değilidi.Biraz geri çekildim.O anlatmaya başladı:
"Şöyle hepsi deprem bittiği için sıraya dışarı çıkıyordu.Gazı çok fazla soludukları için ölmüşler.Ayakta durdukları için yere düşünce kafalarını zemine vurmuşlar.Böylece kafaları kanamış."
"Tamam, bu dediğin üst kattakiler için bir açıklama olabilir ama giriş kattakiler için olamaz.Kapı kilitliyse görevli açabilirdi.Neden açmadı?"
"Görevli koridorun sonunda ölmüş.Diğer görevlilerin hepsi üst katta.Bence şöyle oldu: Çocuklar deprem uzun sürdüğü için panik yaptı.Panik yaptıkları için öğretmenleri dinlemediler ve kapıya akın ettiler.Görevli koridorun sonunda kaldı.Görevli çocukların arasına giremediği için kapı açılamadı.Gazı da uzun süre soludukları için öldüler."
Haklı olabilirdi.Belki de sadece bir şakaydı.Ama giriş katta sadece büyük sınıflar vardı.Onların çocuk gibi davranmasını bekleyemezsiniz yani.Bu düşünceleri bir kenara bırakıp kalorifer dairesine doğru ilerledik.Kaloriferler doğal gazla ısınıyordu.Ayrıca kömür ve tutuşturmak için birkaç malzeme bulunuyordu.Bulunmasının nedeni gaz kesintileri yaşandığında okulun soğumasını önlemek.İşıklar gidip geldiği için çok korkutucu bir ortam yaratıyordu.Korku filmlerinden bile korkardım ben.Ve bu bana fazlaydı.Konferans salonun oraya inmiştik.Ama bir sorun vardı.Kalorifer odası nerede?
"Kalorifer odası nerede?Şu koridorda olamaz.Orada konferans salonu,spor odası,laboratuvar ve tenis odası var.Şurda kantin,yanında satranç odası var.Şurayı neden kahverengiye boyamışlar?Neyse,kalorifer dairesi nerde?"
Umutsuz vaka kahverengi duvara ilerledi.Elini duvara sürtmeye başladı.Ne yapıyordu bu çocuk?Pardon,ne yapmaya çalışıyordu?
Elini bir yerde durdurdu.Yanına yaklaştım.Elinin durduğu yer bir aralığın yanındaydı.Dar aralığa elini soktu ve aralık genişlemeye başladı.Dar aralık bir kapı gibi açıldı.Evet,sonunda kalorifer dairesini bulmuştuk.Yani sayılır.
Kapısını bulduğumuz yer temizlik malzemelerinin bulunduğu yerdi.
"Ama olmaz!Aslında çok emindim."
İkimizde düşünmeye başladık.Başka odalara bakamazdık.Çünkü zaten bakabileceğimiz bir oda yoktu.Aklıma bir fikir geldi.
"Acaba bu odanın içinde bir kapı olabilir mi?"
Umutsuz vaka biraz düşündü.
"Olabilir.Bir ara derste kantine indim.Müdürü bu odaya giriken gördüm.Müdürün temizlik malzemelerinin bulunduğu bir odada ne işi olabilir ki.Belki de senin dediğin gibi bir kapı vardır içerde.Hadi gel ama kapıyı kapatma kalmak istemiyorum.Ayrıca hiçbir şeyi elleme!"
Göz devirerek içeri girdim.Sanki onun korumasıydım bana emir veriyordu.İçerisi aşırı derecede deterjan kokuyordu.Karşımızda her türden temizlik malzemesinin olduğu bir dolap vardı.Yede süpürgeler,yer silme malzemeleri ve toz bezleri vardı.Kapıyı açık bırakarak içeri girdim.Acaba kapı nerdeydi?Süpürgeleri sopaları duvara gelecek şekilde yaslamışlardı.Ama sopalarla yere düşmeleri gerekiyordu.Acaba süpürge sopasından birini kapı koluna yaslaıl olabililirler miydi?Umutsuz vaka temizlik malzemeleriyle dolu dolaba bakıyordu.Süpürgelerin çok bulunduğu yere gidip hepsini yere atmaya başladım.Okul boş olduğu için yere düşen süpürgelerin sesi yankılanıyordu.
"Sen ne yapıyorsun orda?Süpürgelerin yarısı kılrılmış!" Son süpürgeyi de çekince kapı kolu ortaya çıktı.Dönüp ona baktım.Ağazı bir karış bana bakıyordu.Dudaklarım kıvrıldı.Kapıyı açarak elim girişe uzattım.
"Buyurmazmısınz ekselansları.Kapyı kapatmam merak etmeyin kalmak istemezsiz siz.Ve hiçbir şeyi ellemem!"
İçeri girdi ama sövdüğü belliydi.İçerisi çok sıcaktı.Ortada büyük bir kazan ve bir sürü boru vardı.Bir kontol paneli ,tüpler ve berbat bir koku vardı içeride.Umutsuz vaka kazanın arkasına doğru ilerledi.Yanına ilerlediğimde duvara sabitlenmiş bir dolabın önünde duruyordu ve açmaya çalışıyordu.Ama bek becerdiği pek söylenemezdi.En sonunda pes edip geri çekildi.
"Bu şey niye açılmıyor!"
"Kilitli de ondan."
Kalkıp etrafa göz attım.Anahtarı alıp gitmezlerdi herhalde.Her gün gelip mutlaka dolduruyorladır kazanı.Kontrol panelinin önüne geçip içine baktım.Evet anahtar oradayı.Anahtarı alıp ona verdim.Dolaba siniri geçmiş gibiydi.Yere doğru eğilip dolabı açmaya çalıştı.Hangi akıllı anahtar deliğini kapakların altına, açılır kapanır şekilde yapardı?Bu bizim yayladaki bir evin bodrum kapısını ortaya merdiveni de köşeye koymasına benzıyordu.Ben bunları düşünürken ayak sesleri gelmeye başladı kapıdan.Umutsuz vaka kapağı açmaya öyle bir odaklanmıştı ki ona seslediğimi duymamıştı.Ayak sesleri yaklaştı.Gittikçe ses daha da artıyordu.Çok korkuyordum.Okul ceset doluydu ve biz burada tek başımızaydık.Korkmamak elde değildi.Bir çift gölge kapının önünde durdu kapıyı farketmemeleri için dua ediyordum.Ama ışık açıktı mutlaka fark edeceklerdi.Buraya yaklaşmaya başladıkların görünce istemsizce geriye gittim
"Umut?"
Hala beni duymuyor olması sinirlerimi bozuyordu.Kapı açılmaya başlayınca bir çığlık kopardım.Umutsuz vakanın bile dikkatini kendime çekmiştim.
"Elif yemin ediyorum eğer sesin önüne cam bardak koysaydık patlardı.O nasıl ses kızım!Ölüler bile canlanmıştır." Evet benle böyle eğlenecek tek kişi Minadan başkası değildi.Gelen Beril ve Minaydı.Bütün nefesimi o çığlığa harcamıştım.Beril beni alkışlıyordu
"Elif kulağımda pas mas kalmadı canım arladaşıöim.Kulağımı deştin.Saol."
Umutsuz vakanın bana tip tip baktığına emindim.Kendime gelip
"Ödümü bokuma karıştırdınız!Ne işiniz var burada?İnsan bir haber verir!"
"İnsan olduğumuz ne malum." mina
"Tamam Elif,açıklayayım.Dışarısı çok soğuktu ayrıca siz de gelemediniz.Merak ettim.Ha Minayı getirmek gerçekten çok zor oldu.Gözleri kapaşı geldi desek yeridir.Neyse,buldunuz mu bari?"beril
"Bulduk,bulduk.Ama çıkaramadık az bekleyin."
Umutsuz vaka hala açmaya uğraşıyordu.Bir anda anahtarı yere fırlattı.
"Açılmıyor bu lanet olası dolap!"
Yerden kalkıp kazanın kenarına oturdu.Beril anahtarı aldı ve aradan iki dakika geçmeden dolap açıldı.
"Sabahtan beri yanlış yöne çeviriyormuşsun."
Dolabın kapaklarını açıp kömürü aldı.Artık dışarı çakabilirdik.Gerçekten biraz daha durursam kokudan kusucaktım.Bir anda bir çığlık geldi.Ama öyle böyle bir çığlık değil.Gerçekten acı çektiğini belirten bir çığlık.Kapıya doğru koştuk.Ama kapı yüzümüze kandı ve kilitlendi.Sonra aynı çığlıklar devam etti.Ayak sesleri koltuğu anlamına geliyordu.Ama sesini hala çözememiştim.
"Lütfen!Yalvarırım!LÜTFEN!BENİ ÖLDÜRME!NE İSTERSEN YAPARIM!LÜTFEN!"
Sesi çözmüştüm bu ses D18'e aitti.Katil onun peşindeydi.Kapı açılmıyordu.Mina var gücüyle deniyordu.
"Biri birini öldürüyor.Yani gerçekten bir katil var.Hemen yardım etmeliyiz.Mina anahtar lar sende mi?"beril
Mina sesi tanımıştı.Aşık olduğu çocuğun sesini asla unutmazdı.Çok panik yaptığı dışından belli oluyordu.Minaya yaklaşıp onu kapıdan uzaklaştırdı Beril.İlkokuldan beri arkadaşladı.Onu çok iyi tanıyordu.Dayanamayıp kim olduğunu söyledim
" Çığlık atan kişi Deniz."
Herkes şok olmuştu.Herkes birbirine bekiyordu.Mina'nın elleri titritordu.Beril Minayı sakinleştirmeye çalışıyordu.Aslından korktuğu şey kandı.Mina ve ben herşeyi hayaleden bir bünyeye sahiptik.Ve dolayısıyla bunu da hayal etmiştik.Umutsuz vaka duvardan destek alıyordu.Yoksa direk yere düşerdi.En iyimiz Berildi.Ama onu da çok üzdüğünü ve her an bayılacağını düşünüyordum.İlk kendimize gelen ben oldum.Minanın yanına giderek
"Mina anahtarlar sende mi?"
Mina transa girmiş gibiydi.Yüzünü tutup kendime çevirdim.
"Mina onu hala kurtarabiliriz.Ama o anahtarları vermen lazım."
Onu kurtaramıcamızı biliyordum ama umut kesmemek lazım.Mina titreyen elini zar zor cebine götürdü ve anahtarları çıkardı.Anahtarları Beril'e verdi.Beril kapyı açmaya çalıştı.Dışarıdan ayak sesleri devam ediyordu.Bir anda bir çığlık daha yükseldi.Ayak sesleri kesildi.Beril kapıyı açmıştı.Umutsuz vaka kendine hala tam gelmiş değildi.Beril anahtarı bana uzattı.Umutsuz vaka ve Beril kömürleri aldı.Ben cebimdeki tülü Mina'nın gözüne sardım.Kanı görmesini istemiyordum.Hele hele sevdiği çocuğun bedeninden çıkan kanı.Beril ve Umutsuz vaka önde ,Mina ve ben arkada dışarı çıktık.Gördüğümüz manzara germekten nefes kesiciydi.Mina gözlerini açamaya çalıltı ama Beril onu engelledi.Deniz'in tam alnın ortasına bıçak saplanmış ve her yerinde kesikler vardı.Göleri açık,biri kıpkırmızıydı.Tam bir katliyamdı.Yere düşmemek için kendimi zor tutuyordum.Minanın görmediğine çok seviniyordum.Kedimize gelemiyorduk.Bu manzara karşısında nefes bile alamıyorduk.Biz kımıldayamazken yukarıdan ayak sesleri gelmeye başladi.Büyük ihtimalle diğerleri geliyordu.Ama Deniz'in en yakın arkadaşlarını bunu görmesi gerçekten çok kötü olacaktı.Bu bir kaza değil.Gerçekten bu kadar insanı bir kişiyi biri öldürmüştü ve o şuan aramızdaydı.Aramızda bir piskopat vardı.
|
0% |