Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9-Not Kağıdı

@stayland143

Kandan iğernmiyordum.Ama bir çocuk nasıl tam alnın ortasına bıçak saplardı?Hiç acımadan?Biz yere yapışmıştık, kımıldayamıyorduk.Değerleri aşağı yanımıza gelmişti.Ama yerdekini gördükleri anda hepsinin ağazından bir çığlık koptu.Tarçın abla,Simay,ablası ve Işıl koşarak dışarı çıktılar.Bunu beklemedikleri kesindi.Berkay ve arkadaşları yerde duran cesede bakıyorlardı.Şok olmuş olmalıydılar.Arkaşının alnında bir bıçak yere yatmasını beklemiyorlardı tabi.İki arkadşı yere çöktü.O tarafa bakamamaya çalışıyorlardı.Berkay abi cesede ilerledi.Yanına çöktü ve elini tutu.

 

"Deniz?Hani okul bitene kadar arkadaştık?Bize gitmicem diye söz verdin.Peki ama neden sözünü tutmadın Deniz?Sana aşağı inme onlar gelir demedim mi?Niye indin?Ee zaten hiç sözümü dinlemezdin..."

 

Gözlerinden birer damla Deniz'in bedenine düştü.Başı ona yasladı ve ağlamaya başladı.Diğer arkadaşları onlar da ağlıyordu.Liseye geleli neredeyse 1 yıl olacakatı.Okulun kapanmasına 3 hafta kala niye böyle olmak zorundaydı.Sonunda birazcık haraket etmeye başlamıştım.Kantine doğru ilerleyip kibrit kutusunu aramaya gittim.Beril Minayı merdivenlerden çıkarıyordu.Umutsuz vaka Berkay'ın yanına gitmişti.Kantine girince tavana asılı kantincilerin cesetlerini gördüm.

 

"Cesetleri niye tavana asarki bir insan."

 

Kibrit kutusu sanki bizim bulamamız için masanın üzerindeydi.Açıkçası bu ürkütücüydü.Kantinden çıkıp diğerlerine baktım.Berkay ve arkadaşları ağlıyordu.Umutsuz vaka ne yapması gerektiğini bilmiyor gibiydi.Öylece bana bakıyordu.Kibrit kutusunu ona gösterdim.Kalkıp kömürleri almaya gittim.O da yardıma geldi.

 

"Ben taşırım.Sen git onları al."

 

Arkadaşları ayaklanmaya başlamışlardı.Ama ikisi hala ağlıyordu.Ben kanlı merdivenlere doğru ilerleken diğerleri de gelmeye çalışıyordu.Umutsuz vaka hala Berkay'ı alamammıştı cesedin yanından.Merdivenleri çıkmaya başladım.Her yer kan kokuyordu.Bir ana önce dışarı çıkıp kan konusundan kurtulup temiz hava almak istiyordum.Adımlarımı hızlandırdım.Masmavi gökyüzüne bakmak için kafamı kaldırdım.Ama gökyüzü mavi değil tam tersi kırmızıya boyanmıştı.Herkes gökyüzüne bakıyordu.Bu iyiye işaret değildi.

✮✮✮

 

Ateş yakılmış herkes ısınmak için ateşin yanına oturmuştu.Ben hariç herkes ateşi inceliyordu.Ben herkesin yüze tek tek bakıyordum.Katil kim olabilirdi?Simay?Simayın olamsına imkan yoktu.Kandan iğreniyordu.Ablası da olazdı.O da ölülerden korkuyordu.Tarçın abla hiç olamazdı.Kardeşinin ölüsünü gördüğü için şuan bile ağlıyordu.Işıl herşeyden korkardı.Mina, Beril ve Umutsuz vaka benim yanımdaydı.Berkay abi hala ağlamaya devam ediyordu.Onun arkadaşları da olamazdı.Felix?O olabilir miydi?Ama o da sevgilisi öldüğü için ağlıyordu.O da katil olamazdı.Peki katil kimdi? Bunları düşündükçe başım ağrıyordu.Ayağa kalkıp ellerimi silkeledim.Herkes bana bakıyordu.

 

"Biraz yürümek istiyorum."

 

Herkes tekrar ateşe başını çevirdi.Ağaçların olduğu bahçeye doğru ilerlemeye başladım.Bir yandan da müzik söylüyordum.

 

"So smoke 'em if you got' em"

 

"Cause it's going down"

 

"All I ever wanted was you"

 

"I'll never get to heaven"

 

"Cause I dont know how"

 

"Let's raise a glass or two"

 

"To all the things I've lost on you"

 

"Ho, oh"

 

"Teı me are they lost on you?"

 

" Oh, ho..."

 

Bu şarkıyı gerçekten çok seviyordum.Bahçede nerdeyse 5 tur atmıştım.Saat sekizi geçmişti ama gökyüzü hala kıpkırmızıydı.Ateş yaktığımız yere gittim.Herkes çok yorgun düşmüştü.Simay başını ablasının omzuna yaslamış,ablası da başını onunkinin üstüne yaslamış uyuyordu.Mina,Işıl,Tarçın abla, Berkay abi ve arkadaşları yere uzanmış uyuyordu.Berilin yanına oturdum.Beril elinde bir dal ateşle oynuyordu.Umutsuz vaka Felix'in yanına gitmişti.

 

"Sence katil kim?"

 

"Şöyle Berkay abinin arkadaşı var ya şu kısa boylu olan.O çok yapmacık ağladı.Yani sadece ağlamış olmak için ağladı.Bence katil o."

 

Beril bunu nası fark ettiğini sorgulamadım.Ama Deniz kendi arkadaşından korkması normal değildi.Çok açtım ve yapacak bir şey yoktu.Ailem için endişeleniyordum.Onlara ulaşmanın bir yolu varmıydı?Bir dakika,telefonlar!

Ayağı kalkıp B bloğa doğru ilerlemeye başladım.

 

"Elif nereye gidiyorsun?"

 

"Telefonumu almaya!"

 

"Bekle ben de geleyim!"

 

Beril arkamdan koşarak yanıma geldi.Umutsuz vaka ve Felix sohbet ediyorlardı yani bizi fark etmemişlerdi.İçeri girdik.Etraf kan kokuyordu.Sınıfımıza girdik ama yaşayan yoktu herkes ölmüştü.Beril ve ben yan yana oturuyorduk o yüzden çantalarımız aynı yerdeydi ama Mina,Simay ve İşıl farklı yerde oturuyorlardı.

 

"Onlarınkini dönüşte alırız.Önce telefonları alalım."

 

Çantalımızı kolumuza takıp üst kattaki öğretmenler odasına çıktık.Beril çantasını bana verdi ve telefon kutularının konulduğu odanın anahtarını aramaya başladı.

 

"Nerde bu anahtar?Burada yüzlerce anahtar var.Hangisi hangisi?" beril

 

" Üzerinde ADG yazıyor olması lazım"

 

"Burda bir sürü anahtar var Elif! Hepsine tek tek bakmam mı lazım!"

 

"Evet!Hepsine bak!Ben seni bekliyorum!"

 

Öfleyip anahtarların yanına gitti.Ben öğretmenler odasının önünde nerdeyse beş kilo olan iki çantayı taşıyordum.Yapacak bir şey olmadığı için yerdeki cesetleri incelemeye başladım.Cesetlerin kanları yere akmış bir kan gölünü oluşturuyordu.Sanki cesetlerin hepsi bilerek yerleştirilmişti.Işıklar gidip gelince dikkatimi cesetlerden ışığığa çevirdim.Bu kesinlikle iyiye işaret değildi.Aşağıdan kapı açılmaya sesi geldi.İçsesim"Ölmek için çok gencim!" diye bağıroyordu.Ayaksesleri daha iyi duyulmaya başlayınca yaklaştığını anladım.Gölgeleri gitgide büyüyordu.

 

"Beril?"

 

"Elif az bir dur!Ne sabırsızsın!"

 

"Beril?Biri geliyor."

 

"Kim geliyor?"

 

"Salak biri geliyor diyorum misafir gelmiyor!Katil olabilir !"

 

Gölgeler onların merdiveni döndükleri ve tam yol bize geldiğini gösteriyordu.Merdivenin ışıkları yanmadığı için bir şey göremiyorduk.Beril benim arkamda merdivene bekiyordu.Biraz yaklaşınca bedenlerini gördük.Bir çığlık attım.

 

"Opera falan mı okudun Bayan Joker.Ama operadakiler güzel söylüyor.Rica etsem susar mısın?Kulağım oyuldu da."

 

Gelen Umutsuz vaka ve Felix'ti.Beril'e dündüğümde başını 'beni bu yüzden mi korkuttun' der gibi sallıyordu.İçeri geçip anahtarı aramaya koyuldu.

 

"Siz niye geldiniz?"

 

"Niye mi geldik?Gittiğinizi gördüm.Biz de sıkılmıştık.Sizin peşinizden geldik ama pişman olduk.Kulağımı patlattın resmen."

 

Yapmacık bir şekilde kulağınıtutup ofluyordu.Felix hiç bir tepki vermiyodu.Aslında katil o olabilirdi.Bir güldüğünü görmemiştim.

 

"Siz niye buradasınız?Diğerleri gibi uyusanıza."

 

"Sence bu durumda uyumak mümkün mü?"

 

"Diğerleri uyumuş.Demek ki mümkün."

 

"Peki ya katil geldi uykunda öldün.Ne yapcan."

 

"Acı çekmektense uyurken ölmek daha iyi."

 

Felix kafasını merdivenlere çevirdi.Biraz inceledi ve korkuyla kafasını bize çevirdi.

 

"Biri geliyor!"

 

Gelen kişinin saçı başı dağılmış zar zor yürüyordu.Zombiyi andırıyordu.Gölge kaybolunca diğer merdiveni bitirdiğini ve bu merdivene doğru döndüğünü anladık.Beril'in yanına gidip onu yanımıza çektim.Galen kişi biraz görününce tekrar çığlık attım.Ama bu sefer tek değildim.Umutsuz vaka ve Beril de bana eşlik etti.

 

"Ya bir susun!Yeni uyandım zaten alarm gibi!Dünyanın sonu gelmiş siz hala beni alarmla uyandırmaya çalışıyorsunuz.Ayıp ya!"

 

Bu gelen Minaydı.Saçı karışmış uyku sersemliğinden yürüyemiyordu.Beril gene üfleyip içeri girdi.Felix hiç tepki vermemişti.Sanki her gün ona dünyanın sonuymuş gibi bakıyordu.Mina yanımıza geldi.

 

"Sen niye geldin ve bizi nasıl buldun?'

 

" Şöyle.Şu ikisini gördüm.Siz de olamyınca

Onların gittiği yere gittiğinizi düşündüm.Fark ettirmeden onları takip ettim.Ve buradayım.Ama çok darıldım.Beni niye çağırmıyorsunuz?"

 

Gerçekten çocuk gibi davranıyordu.

 

"Buldum!Çok şükür ki buldum!"

 

Beril anahtarı sallaya sallaya yanımıza geldi.Anahtarı umutsuz vakaya verdi.Umutsuz vaka telefon odasının kapısını açtı.Sınıfımızın kutusu görünce çantamı atıp telefonumu aldım.

 

"Tamam ya telefon sesini zaten kaçtığı yok."beril

 

"Bizi de böyle bekleseydin keşke."mina

 

Telefonumu alıp dışarı çıktım.Hoplaya hoplaya cesetlerin arasından geçtim.

 

" Hey!Çantanı umuttun Bayan Joker."

Anı bir U dönüşü ile zıplaya zıplaya çantamı aldım ve telefonumu açtım.Medivenlerden inerken aileme ulaşacağım için çok mutluydum.

 

"Elif bekle!Mina'nın çantasını alıcaz!"

 

Telefona bakmaya o kadar dalmışım ki nerdeyse dışarıya çıktığımı fark etmemiştim.Onların yanına döndüm.Mina içeri giremediği için ben girmek zorunda kalmıştım.Beril'in bir sebebi yoktu.Mina'nın çantası bizden de ağardı.Minaya çantasını verdikten sonra temiz havaya çıkıtk.Ateşin yanına gidip oturduk.Herkes çok yorulduğu için kendini yere atıp uyuma pozisyonu aldılar.Ben telefonumu açılmasını beklerken kılıfıma bakıyorudum.Kılıfımda beyaz bir not kağıdı fark ettim Kılıfı çıkarıp notu açtım.

 

"Merhaba Elif.Ben katil.Sen bana Bay Piskopat diyorsun ama çok takmıyorum.Seni uyarıyorum.Her gün böyle bir not alıcaksın.Ama ne zaman ve nerede alacaksın bilmiyorum.Bu notu başkasına söylersen Seni öldürürüm.Bu notta kimin öleceğine dair ipuçları olacak.Onları kurtarmaya çalış.Beni bulursan seni özgür bırakırım.Beni bulmakta bol şans...."

 

XQWDK

 

 

 

Loading...
0%