@storikay
|
Yazardan okurlara; Selamlar ben yazar Fatih hikayemiz Türkçe olarak çıkmadığı için çok üzgünüz:( Bunun temelde iki sebebi bulunuyor bizim adalet duygumuz ile alakalı. Kitap basım ücretleri fahiş fiyatta olduğu için sadece Japonya'da fiziksel kitaba geçişimizi tamamladık. Peki burada ki okurlarımız artık yararlanamayacak mı demek oluyor? Hayır tabii ki sizler için hikayenin sade halini sunmaya çalıştık iki tarafı da kırmadan. Kitap ismi ile kapağın uyuşmama nedeni de budur. İsimi değiştirmemize rağmen vol 1 ve vol 2 ye dokunmadık. Vol 1 ve Vol 2 normalde chapter şeklinde ve 250 sayfa şeklinde fakat buradaki vol 1 ve vol 2 filler sahnelerden ve yan sahnelerden tamamen arındırılmıştır. Şimdi okurlarımız şunu sorabilir "Peki buraya odaklanmanız için ne yapmamız gerekli?" Açıkçası bu platform ücretsiz olduğu için para isteyemeyiz fakat en yakın zamanda Türkçe kapaklar ve Vol 1 üzerinde okunulabilirlik arttırma çalışmalarımız olabilir. Bu olduğu zaman mevcut okuyanlar etkilenmeyecektir. Size şu teminatı verebiliriz 3 kitabında buradaki hikayeleri sabit kalacaktır. Eğer karakterleri görmek istiyorsanız Discord; Storikay üzerinden iletişime geçerek karakter belirtin eğer çizilmişse göndeririz. Hikaye hakkındakiler bitti sıradaki kitap içeriği. Kitapta cinsellik içeren öğeler, korku öğeleri, gerilim sahneleri, kan içeren sahneler bulunmaktadır ve 16 yaş altı için yasaklıdır. Kitapta bulunan karakterler, dinler ,tanrılar ,söyledikleri şeyler, olaylar tamamen hayal ürünü olup gerçeklik taşımamaktadır. Hepinize keyifli okumalar dileriz ^3^ Yeni bir not: Bu kitap 3 kez yeniden gözden geçirilmiştir bu yüzden çeviri hataları, yazım hataları gibi sorunlar azdır fakat tamamen bitmediği için bir daha yenilenme olasılığına karşı dikkatli olun. Kumiko Otoha ve Fatih Öcal işbirliği ile hazırlanmıştır. HEPİNİZE BENDEN KUCAK Dünya saatine göre 15 Mayıs 1256. Dünya genel olarak sakin bir gezegendi. Bu gezegende vampirler, iblisler, canavarlar, kurtadamlar, yarı elfler ve insanlar hep beraber masum bir şekilde yaşardı. İnsanlar en alçak kısımda kalmalarına rağmen hiçbir zaman diğer ırklar tarafından ezilmemişlerdir. Fakat o gün dünya saati ile 4 Eylül 1257 tarihinde büyük bir katliam başladı. Bilinmeyen bir ırk ortaya çıkarak tüm bölgelere saldırmaya başlamıştı. Bu büyük katliamı durdurmak için oluşturulan ARY tamamen başarısız olmuştu. Savaş seneler boyunca devam etse de bu savaştan haberi olsa bile halkına söylemeyip saklayan Japonya zayıf olmaları nedeniyle saldıranlar tarafından hedef alınmadılar. Bu dünyanın sonu olarak görülse bile dünyada savaş hâlâ devam ediyordu... Savaşa dahil olmaya başlayan insanlar o anda gerçek korkuyu hissettiler. Dünyada tarih 12 Ağustos 1766'yı gösterdiğinde Japonya hayla ayaktaydı fakat iblislerin düşüşü ile kuzey kısımları düşmeye başlamıştı. İnsan askerleri devriye gezerken Saga'nın boş arazisinde bir şeye rastlamışlardı. Bu şey kocaman bir şeydi ve köke benzeyen demirden hortumlar ile dünyaya bağlanmıştı. Durumu anlayan askerler komutana haber verdiler. Komutan sürdüğü atı ile yaklaşıp aniden durarak gördükleri şeye bakmaya başladılar. Komutan emir vererek askerlerine buldukları şeyi kuşattırdıktan sonra şaşkınlığını koruyamamıştı. "Benim gördüğüm şeyi siz de görüyorsunuz değil mi? Nereden geldi lan bu?" "Evet komutanım biz de görüyoruz. İnceleme yaptığımızda bu şeyin bu dünyaya ait olmadığını doğruladık. Üzerinde bulunan demir şeyler ise gezegenimize bağlanmış gibi görünüyor." "Bu nasıl bir şey böyle? Kim ne amaçla böyle bir makine tasarlayabilir? Neresinden tutarsak tutalım bu şey insan hayallerini aşan seviyede bir icat." "Efendim isterseniz yaklaşarak daha detaylı bir araştırma yapabiliriz." "Evet bu iyi olur öyle yapalım. Bölüğü geri çekilmeye hazır olacak şekilde yaklaştır ve içerisinde ne olduğunu, ne işe yaradığı ve önemlisi teknolojisini araştırın." Birlik Komutanı askerlerine derhal o şeyi araştırmalarını emreder fakat fark edemedikleri tek bir şey vardı oda saldırmak istedikleri uzay taşıdı silahlı gibi görünüyordu... Emirle beraber uzay taşıtını kuşatmaya başlayan askerler silahları ile onun çevresine dağıldı. Kuşatma başarılı olduktan sonra silahları taşıtın üstüne vuran askerler onun üstünde bir çıkıntı olduğunu fark ettiler fakat bir anda içinden silah çıkaran uzay taşıtı üzerlerine lazerle saldırmaya başladı. Bölük komutanı hemen emir verdi. "Herkes dağılsın! Çatışmaya hazırlanın!" Fakat her şey için çok geç olmuştu birlikler yüksek ateş gücü karşısında dayanamıyordu. Ordu kaybetmek üzereydi durumu fark eden birlik komutanı rapor vermek için askerleri arkasında bırakıp atı ile kaçtı fakat o sırada uzay aracının içinden bir şey çıktı sanki bir insan gibi görünüyordu fakat kulakları, yüzü, kulakları insanlardan farklı görünüyordu. Çıktıktan sonra etrafına bakıp konuşmaya başladı. "Burası neresi bilmiyorum ama bu aptallar bana saldırma cüretini gösterdiler ve içlerinden biri kaçtı ama kaçanlara yapacağım bir şey yok. Şimdilik dünya hakkında bilgi toplamalı ve hissettiğim o mana kaynağının sebebini araştırmalıyım!" Askerlerin hepsi katledilmişti etrafın temiz olup olmadığını kontrol eden Guton dışarı çıktı. Güvenli olduğunu anladıktan sonra arada bir cismin içinden çıkıp hayvanları yakalayan Guton onlar üstünde deney yapıp gezegen hakkında bilgi almaya çalışıyordu bunu sürekli tekrarlıyordu. Bir gün hayvan avlamak için gittiği sırada bir şey fark etti bölgede sürekli bir şeyler söyleyen hayvanlar geziyordu biraz daha yakından bakmak için sessiz bir şekilde içlerine doğru gitti o esnada bir şey fark etti bunlar ona saldıranlarla benzerdi, o insan denek bulmuştu! Bu olay karşısında şok olan Guton ağzı sulanmaya başladı. "Bunlar da kim böyle? Geçen sefer bana zarar vermek isteyenlere benziyorlar. Acaba onlar üzerinde de deney yapsam mı? Neyse karmaşık konuları kaçırdıktan sonra düşünürüm." Onları takip eden Guton sessiz bir şekilde ağaçların arasından geçerken en arka sırada bulunan 2 insanı 15 saniyede yakalayıp bağladı. O kadar hızlıydı ki diğerleri fark etmemişti bile. Çok geçmeden askerler sayım sırasında eksikleri fark etti. "Bizim arkamızda Kartu ve Hevit yok muydu?" "Sahiden sen söyleyince fark ettim nereye gittiler? Biraz önce buradaydılar hadi arayalım onları. Sen de efendimize haber ver." Nir kaybolan askerleri aramak için gezinmeye çıktı ve ormanı aramaya başladı. Diğeri ise efendisine haber vermek için bölük merkezine gitti. "Efendim büyük bir sorunumuz var." "Sorun varsa düzeltiriz. Ne oldu asker söyle bakalım?" "Efendim Kartu ve Hevit kayboldu daha az önce arkadalardı ama şimdi yoklar." "Sizin ne dediğinden haberin var mı? Koskocaman bir birlikten 2 kişi kaçırıldı ve biz görmedik mi?" "Üzgünüz efendim çok geç fark ettik. En arkada oldukları için fark etmek uzun sürdü." "Bu konuyu daha sonra konuşuruz. Şimdi ki amacımız onları ölü dahi olsalar da bulmak olsun." Bölük komutanının emri ile beraber askerler aramak için etrafa dağıldı her yerde onları arıyorlardı fakat sonuç bulamadılar çünkü çoktan bulundukları yerden ayrılmışlardı. Bölük komutanı rapor vermek için bir ulak gönderdi kendisi de birlikle beraber göreve devam etti fakat bu görevde uzun sürmedi. "Ahhhh, insan kokusuuu. En sevdiğim koku bu biliyor musunuz? Bu bölge de çok sesli konuşursanız yem olursunuz." "Sen yoksa...Neden buradasın! Burası insanların bölgesi ve sende bir canavarsın!" "Ne yani sizleri öldürmek yasak mı? Zayıf insanlar ile beslenmeye bayılırımmmmm." "Askerler sav-" Bölük komutanı daha emir veremeden kafası kopartılarak öldürüldü. Sıkılmış görünen canavar kafasını okşayarak konuştu. "Sende çok gürültü yapıyorsun azıcık ölü olarak kal. Sonuçta fazla ses baş ağırtır değil mi?" Bilinmeyen bir canavar 34.bölüğe saldırdı. Askerler silahlarını kullanarak karşılık vermek isteseler de bu mümkün değildi. Gördükleri canavar sanki bir hız harikasıydı. Pürüzsüz teni, masmavi gözleri ve uzun saçları vardı. Eğlenerek katlettiği bölükten kaçabilen kimse kalmadı. "Dış dünyadan gelmiş gibi görünen bu varlık general Guton'dur. Otroy ırkının lideri olan bu general bir tanrıyla eşdeğer güce sahip olduğu düşünülmekle beraber amacı bilinmemektedir. Yanındaki demir yığını ise ölümsüz makinedir. Dünyayı sömürmek için getirdiği bir taşıttır." Guton yakalamış olduğu değerli iki deneği kendi evine götürdü. İkisinin de vücuduna, gözlerine, kanına, organlarına baktı. Bu çıkarımları makinesinde analiz ettikten sonra bir rapor oluşturdu. "Demek bunlar insan ırkındanmış. Başka ırkların DNA verisi var fakat ne olduklarını sezemedim. Kanlarının rengi kırmızı ve çok sıcak. Yenilenmelerini test ettiğimde ise organlarına bakmak için içlerini açmama rağmen kapatamadılar ve ölmeye başladılar. İçlerine WXY'yi enjekte ettiğim zamanda bana adapte olduklarını ve hücrelerinin ölümsüzleşmeye başladığını fark ettim. Dillerini ise analiz etmek uzun sürebilir diyor. Eh, bir işim yok beklemek en iyi seçenek." Deneklerin ölmemeleri için organlarını dikkatle kapattı ve canı çektiği için kanlarından biraz içti fakat vücudu insanın zayıf kanını reddederek yok etti. "Ahhh lanet olsun bunu denemek biraz delice ama olsun öğrenmiş oldum savunma sistemim insanlarla özdeşmiyor. Neyse devam edeyim." Deneklerin ölmediklerinden emin olduktan sonra verileri kaydetti güzel bir şekilde kontrol odasındaki sandalyesine oturup; "Elde etmem gereken her şeyi aldım. Sırada bu denekleri kullanmak kaldı. Bu dünya hakkında daha çok bilgiye ihtiyacım var. Bir de sonradan fark ettiğim bir şey var burada manam yenilenmiyor fakat nedense ben mana kaynağını burada hissettim." Geldiği ölümsüz makinede günlerini geçiren Guton sürekli olarak kendi etrafında dolaşıyordu. Yapacak bir şey kalmayınca insan deneklerle birazcık eğlenmek istedi. Onlara ateş ederek test etti. İnsanlara kanından verdiği için ölümsüz olmuşlardı. Ölümsüzlüğün ne olduğunu bir türlü anlamayan Guton bahane olarak insanlarla eğleniyordu. Canı fazlaca sıkılan Guton anı bankasından eski bir anısını canlandırdı ve izledi. "Efendi Guton lütfen bize zaman ayırın. Sürekli kalede oturuyorsunuz veya savaşıyorsunuz." "Ah siz çocuklar yok mu, neyse yapacak bir şey yok hadi gelin sizinle antrenman yapalım ama bu sefer ağlamak yok efendimiz yine çok güçlendi demek yok anlaşıldı mı?" 9 yoldaşın 9 uda güçlerini aktif ettiler Guton'a saldırmak için hepsi saklandı Guton hepsinin yerini biliyor gibi görünüyordu ama bilmemezlikten geldi. İçlerinden biri güzel bir hamle yapıp Guton'u yerine sabitledi geriye kalan tek şey sayı üstünlüğü ile devam etmek veya yoldaşlar öyle sanıyordu çünkü bir anda 4'üde bayıldığı için çoktan dağıldılar. İçlerinden biri efendisine iltifat etmeye başladı. "Her zamanki gibi mükemmelsiniz efendim kendinizi tutmanıza rağmen bizi tek hamle ile durdurdunuz." "Hah, şuan ki güçlerimle bana yakın bile olamazsınız. Beni zorlamanız için bundan daha fazlası gerekli. Örnek verirsem 200 bin yıl önce ki bana karşı savaşsaydınız sonuç farklı olurdu." "Vay be efendimiz Guton çok yaşlıymış." "Kabalık ediyorsun Haton kapa çeneni!" "Sakin olun bu bir kavga değil çocuklar. Ben sizin efendiniz olsam da sürekli beraberiz saygı çerçevesinde istediğinizi diyebilirsiniz." "Efendi Guton siz artık tanrı olduğunuz için size sorabilirim. 200 bin yıl önce ki halinize karşı şansımız var mı? "Bana karşı şansınız olamaz. Kendin de dediğin gibi ben düşmüşte olsam bir tanrıyım. Tanrılarla ruhlar eşdeğer güçte değillerdir." "Efendim peki tanrılar ile savaşmak zorunda kalsanız onlara karşı kazanabilir miydiniz?" "Hangi tanrı ile savaştığıma göre değişir efsanelerdeki savaş tanrısı yaratıcıdan bile güçlü, zalimlik tanrısı çok büyük orduya sahip, merhamet tanrısı savaş yanlısı değil fakat bunlar harici olan tanrılar ile çok büyük bir savaş olurdu." "Peki tanrılara karşı kaybeder miydiniz? Çünkü tanrıların güçlü olduğunu söylemişlerdi." "Kazanırdım." Yoldaşlar sevinçle yerlerinde duramadan zıplamaya ve sevinmeye başladılar fakat kimse savaşmadan sonucu bilemezdi. Devamında hepsi efendisine boyun eğip hep beraber; "Karşımızda tanrı veya yaratıcı fark etmez efendimizi tehdit eden her şey ile savaşacağız!" "Ah çocuklar teşekkür ederim merak etmeyin en güçlü orduyu kurup evrene hükmedeceğiz!" Yoldaşlar hep beraber savaş çığlığı atarken onları izleyen Guton onlar hakkında düşünmeye başladı. "Ne kadar acınası yaratıklarsınız. Zayıflığınız yüzünüzden belli oluyor. Suratınıza güldüğüm için bana tapmanız gerekiyor. Yakında sonunuz gelecek merak etmeyin." Guton Uyandığında yeniden başka yerde olduğunu görüp hayal kırıklığına uğradı ama bu onun için son değildi belki de gücü bulabilirdi o bu umutla bulunduğu yerde beklemeye devam etti. Canı çok sıkılmaya başladı bu yüzden sürekli yanından geçen hayvanlara saldırıyordu. Beklediği olay ona yaklaşıyordu ama o sadece bekliyordu... -SAGA BÖLGESİNDE BULUNAN LORDUN ODASINDA OLANLAR- Her zamanki gibi sarayda göbek büyüten soylular işe yaramayan asalaklar bulunuyordu fakat hepsi huzur içindeydi bu huzur uzun süre sürmeyecek çünkü çok geçmeden kale surlarından bakan nöbetçiler atı ile tek başına gelen 27.bölük komutanını gördü. Bölük komutanı hızlı bir şekilde kalenin önüne geldi Bölge Lordu Hiroto huzuruna çıkmak için askerlere haber vermesini söyledi. Askerler Lord Hiroto'ya haberi göndermek için hızlı bir şekilde içeriye doğru koştular. Askerler kapıyı tıklatıp izin istedi Hiroto izin verip içeri aldı asker; "Efendi Hiroto 27.Bölük komutanı Juhiru Yu sizin huzurunuza çıkmak istiyor!" "Neden istiyor meşgul olduğumun farkında değil mi bu?" "Efendim kendisi önemli haberler getirmiş. Haber değerinin ülke tehdidi olduğunu söylediler. Başka bir ulaktan gelen rapora göre ruh yiyicilerden yükse rütbe bir öncü görülmüş. Bir bölüğü yok etmiş." "İnsanlığın sonu geldi mi yani? Bizlere saldırmayacaklarından emindik fakat onlar kozlarını oynadı. Diğer rapor hakkında bilgi var mı asker?" "Başka bir bilgi verilmedi efendim. Ülkesel tehdit olduğunu söyledi o kadar." "O halde derhal huzuruma getirin onu!" Asker Hiroto'nun huzurundan hızlıca ayrıldı. Bölük komutanının yanına giderek efendi Hiroto'nun onu çağırdığını bildirdi. Bölük komutanı kapıya doğru yöneldi daha sonra bölük komutanı lordun huzuruna çıkmak için içeriye girdi kapıyı muhafızlar açtığı anda; "Ne oldu 27.bölük komutanı Yu neden buraya nefes nefese geldin?" "Lord Hiroto çok kötü haberim var ne olduğunu anlamadığımız bir şey Saga'da bulunuyor ve ordumu katletti ona hiçbir şey yapamadık." "Ben tam olarak anlamadım. Bu üst üste 2 bölük 1 kişi tarafından yok edildi demek oluyor değil mi vekil?" "Evet efendim 2 bölük tamamen katledildi." "Efendim eğer isterseniz ikisinin de kellelerini almak için seçkin birlikleri toplayabilirim." Düşünmeye başlayan Hiroto kendi kendine bu işten nasıl kurtulacağını çözmeye çalıştı. Birazcık düşünmeden sonra savaşı reddetmeyi seçti. "Ruh yiyiciler ile savaşmak sonumuzu getirir. Sen elit birlikleri topla ve o ruh yiyici olmayan şeyi ele geçir. Öldürmemek için çabala bize canlı hali lazım. "Siz nasıl isterseniz efendim. Orduyu toplamaya başlayacağım." "Bulduğunuz bu şey nerede duruyor yerini biliyor musun?" "Saga'nın dağlık kesimlerinde bulduk yerinden kıpırdamadan duruyordu efendim." "Güzel o halde bizim bölgemizde olacağı için ruh yiyiciler sorun çıkarmayacaktır. Dikkatli olman gerektiğini unutma." "Emredersiniz efendim!" Salondan çıkan Yu Hiroto'nun ona verdiği belge ile ordu komutanlarını topladı. Bölük komutanı yaklaşık 1000 elit asker ve 58 sur yıkan toplar ile bölgeye doğru yola çıktı. Hedefleri cisim ve içindeki uzaylıyı yakalamaktı, acaba başarabilecekler mi? "Elit Saga Birliği ARY tarafından deneylerle oluşturulmuş askerlerin toplandığı birliktir. Bu birlik 1 den başlamakla beraber 1.birlik en güçlü askerlerden oluşur. Ryu'nun önderliğinde olan bu birlik bu zamana kadar yaklaşık 1000 ruh yiyen katleden en iyi insan birliği olmuştur fakat bu rakama karşı insanlar, iblisler, canavarlar, vampirler ve diğer tüm ırklar 1 tane bile lord öldürememiştir. Lord seviyesi ruh yiyenlerin en güçlüsü olduğunu temsil eder ve elde etmek için büyük bir ordu ve başka bir lordun onayı yeterlidir. Lordlar öldürülmesi imkansız canlılar olarak görülmektedir." 1 hafta sonra savaş günü geldiği anda bir şey fark ettiler, askerleri öldüren o şey saldırmıyordu toplar durmaksızın 4 saat boyunca ateş ettiler fakat hiçbir şekilde hasar almıyordu top atışları ona yaklaşmıyordu bile ordu başarılı bir şekilde etrafını çevirdi fakat zarar veremiyorlardı ne mermi nede toplar hiçbiri bir işe yaramıyordu. İçeride bulunan Guton ise durumdan haberdar bir şekilde oturuyordu. Dediklerini anlamaya çalışıyordu. "Ne dediklerini hayla anlamıyorum bu dil nereye ait onu bile kestiremiyorum dil analizi tamamlanması için sanırım beni yakalamalarına izin verebilirim nede olsa beni öldürebilecek halde değiller." Ölümsüz makineden dışarı çıkan Guton elindeki 2 asker ile onlara gözdağı veriyordu bölük komutanı çok geçmeden; "Askerler etrafını kuşatın elinde rehine askerler var onları öldürmeyi amaçlıyor olabilir kışkırtıcı hareketlerden kaçının." Askerler emir ile beraber toplu şekilde silahları ile onu kuşattı. Guton ölümsüz makineden aşağı indi ve bir anda ölümsüz makine yer altına girdi. Guton'un amacı onu saklamak ve içinde bulunan iki kızı korumaktı. Guton içinden konuşmaya başladı. "Ölümsüz makinemi bu işe sokamam onları rehin almalarına izin vermem . İçinde bulunanlar benim için çok özeller." Bölük komutanı hedefin gezegenin içine girdiğini gördüğünde çok sinirlendi. Sinirinden elinde bulunan yayı çekerek onun ayağının yakınına ok attı.Cevap vermeyince daha çok sinirlenip Guton'a bağırmaya başladı. "Ne yaptın lan sen? Neden o yok oldu bir anda? Bizden neden saklamaya çalışıyorsun?" Guton onların hangi dilde konuştuğunu anlamamıştı. Kendi kafasında sadece sinirli oldukları düşüncesi vardı. Anlamak için kafasını yoran Guton bir tahminde bulunmayı başardı. "Ne dediklerini hayla anlamıyorum ama yüksek ihtimalle ölümsüz makineyi sakladığım için bana sinirlenmiştir." Guton bir süre daha bekledikten sonra elinde bulunan rehineleri atmaya karar verdi. İkisinide ellerinden tutup aşağı attı ve elini onlardan öğrendiği teslim olma taktiği şeklinde havaya kaldırdı. Düşman komutanı Yu ne yaptığını anlayarak; "Huh? Teslim olmak mı istiyorsun? Bu bizim işimize gelir. Askerler tutuklayın onu!" Emirle beraber askerler iplerle beraber onu tutuklamaya başladılar. Askerler dikkatli bir şekilde Guton'u tutuklamaya çalıştılar ve yakalama başarılıydı. Guton istediğini elde etmişti her şey planladığı gibi gitmişti. Bölük komutanı askerlere emir verdi. "Bu şeyi iyi bağlayıp lordumuzun huzuruna çıkartıcaz anlaşıldı mı?" Askerler emirle beraber Guton'u demirden oluşan küçük bir at hapishanesine yerleştirdiler. Yola koyulduklarında askerler kendi aralarında bir şeyler konuşuyordu; "Sence onu efendimizin huzuruna çıkarmalı mıyız? Bence tuzak kurmaya çalışıyor olabilir." "O kadar zeki bir şeye benzemiyor fakat görünüşü korkunç gözüküyor. Saçları bile farklı yeşil ve kız tipi kestirmiş fakat yüzü ve vücudu erkek." "Zeki veya değil bilmem ama tek bildiğim havalı gözükmesi. Hem kulağı sivri sence dokunsam acıtır mı?" "Aptalca şeyler söylemeyi bırak Yuzuru denemek bile kellemizin gitmesine neden olur! "Neden öyle dedin ki şimdi? Güçlü olamaz bence bunda güçlü bir tip yok." "Esir alınan askerlerin dediğine göre 30 kişilik bölükten fark edilmeden 2 askeri kaçırmış kaçırılanlar bile durumu anlayamamış!" "Bu dediğin nasıl olabilir? Eğer doğruysa gerçekten tehlike altındayız. Komutan ne düşünüyor?" "Merak etme Ryu-sama ve askerleri bizi koruyor. 1.bölük varken bir şey yapamaz bence." Atlar hazırlanmış ve yola çıkmışlardı. Yolda atla beraber çekilen küçük hapishanenin içinde duran Guton etrafına bakıyordu dünyanın çok canlı bir yer olduğunu düşünüyordu. Askerler sürekli ona bakıyordu güvenli bir şekilde 5 günde Saga merkezine gelmişlerdi. Lordun huzuruna çıkması için daha çok zaman vardı onu dikkatli bir şekilde izleyerek götürüyorlardı. Tam o esnada şapkası olan kılıçlı askerler bir anda konvoya saldırdı amaçları bölük komutanı olmalıydı savaş 10 dakika sürdü çünkü bölük komutanı çoktan vurulmuştu. Bölük komutanı yerde yatıyorken onun bu durumunu fark eden uzaylı onun yanına gitti kimse farketmiyorken kendi elini ısırıp komutana kanını içirdi kanı sarı ve çok akışkandı komutan onu içtikten sonra bir anda yaraları iyileşmeye başladı 5 saniye sonra ayağı kalkıp "Yaramı hissetmiyorum ne oldu bana ölmedim mi ben?" diye söylemeye başladı askerler bile durumu anlamamıştı onlar savaşırken tüm olaylar gerçekleşti bölük komutanı "Neden bilmiyorum ama şu uzaylıyı serbest bırakmak istiyorum." dedi. O sırada askerlerse "Ne dediğinizden haberiniz var mı efendim onu lordumuz canlı istedi bu bizim görevimiz" bu sözü duyan bölük komutanı; "Ah unuttum doğru 15 ve 14.birlik sizler görev yerlerinize geri dönün!" "Anlaşıldı!" dedi askerler toplu şekilde. 1.bölük askerler en deneyimli ordudan oluşuyor 20 kişi olmalarına karşın her biri yorulmadan 1000 insan eti kesebilirdi.1.bölük lideri bir anda merkez bölüğün olduğu yere yaklaşarak; "Hey, 27.bölük komutanı neden sen lider oldun? Bizim gibi elitlerin eliti askerler varken nasıl senin gibi 1 tane bile ruh yiyen öldürememiş birisi komutan oluyor? Hiroto-sama sanırım yanlışlık yapmış olmalı." "Ah, doğru üzgünüm bunu ben istemedim tabi ki de 1 ve 2.bölük gibi kaliteli bölükler varken ben anca normal asker olurum ama eğer komuta sizde olsaydı o şeyi öldürmek için saldırırdınız ve..." "Ve ne? Ne olurdu bizi öldürür müydü? Karşımda duran şu işe yaramaz yaşlı görünen tipsiz mi? Sen bizim kim olduğumuzu biliyor musun?" "Çok iyi biliyorum 1.bölük komutanı Kutoru Ryu tüm dünya biliyor ne kadar güçlü birlikler olduğunuzu." "O zaman al bu şeyi götür ve emekli ol zaten bölüğünü bırakıp kaçan biri artık işe yaramaz. Komutayı ben devralıyorum." "Siz nasıl isterseniz efendi Ryu. Ben izninizle gidiyorum." Bölük komutanı küçük bir bölük askerle yoluna devam etti. Ryu diğer birlikleri komuta ederek hepsini görev yerlerine geri gönderdi. "İnsanlar büyük savaşın kaybedilmesi ile beraber kurdukları sistem ilk olarak 1659 yılında ortaya çıkmıştır. Güçlerine göre sıralanmak yerine öldürdükleri asker, komutan ve ruh yiyiciler ile sıralamaları belirleniyordu. En üstte yer alan birlik 1. bölüktür. 1. bölükte yer almak için ruh yiyici öldürmeniz gerekiyor. En başarısız birlik ünvanı onlardadır çünkü lordlara karşı şansları yoktur." "Guton eşsiz bir kana sahiptir. Sarı renkte ve büyü içeren bu kanın bir sürü özelliği vardır. Kanı içen kişilerin anıları, zihni, vücudu manipüle edilebilir. Bu kan vücudu yarı ölümsüz yapma gücüne sahiptir. Yarı ölümsüzlük ise kafanın koparılıp yok edilmemesi halinde mutlak yenilenme sunar. Bu kanın manipüle edebileceği zihin ve vücut sınırı yoktur. Guton tarafından ordu yaratılması amacı ile kullanılmaktadır. Damarlarda gezdiği sürece manayı emen bu obur kana karşı geldikçe daha çok acı hissedersiniz." Yolda devam eden Guton ve Yu yavaş yavaş kaleye yaklaşmışlardı. Kaleyi görmeye başladıktan sonra hızlıcakaleye doğru yol aldılar. Guton yolda şehre bakarak yorumlamaya başladı. "Buralar neden böyle kötü gözüküyor? Benim geldiğim gezegene kıyasla burası 3 milyon yıl geride hissettiriyor. Burada yaşamak benim için kolay ama bu insanlar için kolay mı orasını bilemiyorum." Kalenin girişine geldiklerinde uzaylı neden etrafın kötü olduğunu anlamıştı çünkü kale mükemmeldi tek kelime ile mükemmel. Kale 12 burç ve 23 metre duvarlara sahipti. Uzaylı gözlerini ayırmadan kaleye bakıyordu çok geçmeden kapı önüne geldiklerinde muhafız; "Demek elit askerleri öldüren şey bu, boyu baya uzun sanki çok savaş görmüş." "Çok konuşma ve işini yap Muhafız Ediz! O kadar yolu senin konuşmanı dinlemeye gelmedik kalenin kapılarını aç!" "Tamam tamam açıyorum sinirlenme hemen bölük komutanı." Kapılar açıldı Guton ve bölük komutanı içeriye girdi. Lordun salonuna vardıklarında Guton içinden "Sonunda bitirdim artık dediklerini anlayabilirim." dedi. Lordun kapısı 5 metre boyunda demir kaplamalı bir kapıydı. İçeri girdikleri zaman 30 dan fazla asker onu bekliyordu. Lord bağırarak "Demek sonunda buradasın benim askerlerimi öldüren şerefsiz!" Guton aynı şekilde cevap vererek; "Senin o aptal askerlerin ben uyurken bana saldırdı onları öldürmek benim hakkım!" Lord sakinleşip ona kim olduğunu sordu amacı, neden burada olduğu gibi soruları yöneltti. "Demek burası bir lordun odası. Ne kadarda görkemli gözüküyor. Ah, kendimi tanıtmayı unuttum. Benim ismin Guton ve 200 bin yaştan sonra saymayı bıraktım. Sizinle düşman olma gibi bir niyetim yok. Yanımda getirdiğim taşıt ise bana ait bir ölümsüz makine. Değerli olduğu için onu saklamak zorunda kaldım." Lord şaşırmış bir şekilde "Nasıl bizim dilimizi konuşursun? Nereden biliyorsun?" Guton ise cevap olarak onlara birkaç şey söyledi. "Ah evet doğru buraya gelme nedenim bu dünyanın dilini öğrenmekti ve başardım rehin aldığım 2 asker sayesinde dilinizi öğrendim ve bu sayede artık konuşabilirim. Sizinle anlaşma yapmak istiyorum ama ondan önce kim olduğunuzu sorabilir miyim?" Lord dinleyip düşündükten sonra cevabını söylemeye başladı; "Doğru haklısın kendimizi tanıtmalıyız. Benim ismim yok ama Hiroto soyundan geldiğim için bana Hiroto demen yeterli. Dünyamız yok olduğunda gelmen nasıl bir şans olsa gerek? Diğer açıklamaları bu işten sorumlu olan kişi anlatacaktır." "Burası Japonya adı verilen bir ada. Bu adada şuanda 3 ırk bulunmaktadır. İblisler, canavarlar ve insanlar. Canavarlar ve iblisler ruh yiyiciler tarafından katledilmiştir." Bak bu eğlenceli gözüküyor. Yok edilmekte olan insanları kullanmak. Ahhhh o duyguyu tatmak istiyorum. "Peki ruh yiyiciler nedir?" "Diğer ırklar yok olmadan önce aldığımız bilgiye göre sadece ruh yiyerek güçlenen bir ırk. Şuanda dünyaya onlar hakim gibi gözüküyor. Yedikleri vücudun görünümüne sahip oluyorlar. Dünyada şuanda tek hayatta kalan ırk insanlar olabilir çünkü büyük savaş bitti dünya onlara karşı kaybetti." "Evet şimdi ne düşünüyorsun Guton? Burada kalarak insanlara yardım etmek ister misin? Kyoto diye bir bölge var orası iyi korunuyor. ARY yani anti ruh yiyenler orada görev yapıyor. Onların başına geçebilirsin. Şartlarımda olacak. Kimliğini gizlemen gerekiyor. İnsanların canavar halini görmeleri çok tehlikeli. Anlaşıldı mı?" Guton insanlarla yaşamak isteyip istemediğini bilmiyordu çünkü ona göre efendisi hariç hiçbir şey önemli değildi. Hedefi için mecburen kabul etmesi gereken Guton yeteri kadar düşündükten sonra kararını verdi. "Anladım tamam dediğini yapacağım ama söz veremem. Eğer insanları koruyamazsam beni suçlamayın. Ben sadece bir generalim." Son sözünden sonra lordun huzurundan ayrıldı ve tipini değiştirmek için yüzünde bulunan kırışıklıkları, kulaklarını ve insan gibi görünmeyen diğer taraflarını kapattı. "Neyse ki ırkımın kan manipülasyon yeteneği vücuduma da etki ediyor böylelikle insanlar arasında fark edilmeden dolaşabilirim ama o manayı burada hissettiğime eminim seni bulacağım ve hizmetkârım yapacağım o zamana kadar burada kalma nedenim olacaksın!" Artık özgür olduğu için ne yapacağını bilmeyen Guton şehirde biraz konaklama kararı aldı etrafı gezip daha fazla bilgi aldı bir tane dükkan gördü dükkanı gezerken dükkan sahibi tezgah ile ilgilenirken Guton'u görerek selam verdi. "Buyurun size nasıl yardımcı olabilirim?" "Sadece geziyordum, buraları ilk defa görüyorum." "Gezgin misiniz yoksa?" Guton Youpi'nin söylediği kelimenin ne olduğunu bilmediği için yüzüne şaşkın bir yüz ile bakarak sordu. "Kabalığım için beni affet ama gezgin ne demek?" "Dünyayı gezen kişilere söylenir sizde onlardan olabilirsiniz diye düşündüm." "Galiba bende öyleyim siz bilgiliye benziyorsunuz buranın kuzeyindeki şehirler nereler?" Youpi yüzünü şehrin dışına vererek canlı bir ses tonu ile anlatmaya başladı. "Buradan kuzeye doğru giderseniz Kyoto'ya ulaşırsınız fakat orası buradan büyük bir yerleşim oraya girmek zordur." "Bu bilgi için teşekkür ederim bana isminizi bahşeder misiniz?" "İsmim gezgin Youpi. Bu isim biraz garip kusura bakma buralı değilim. Evet benim gibi tatlı kızlarda gezgin olabilir tabi güvenli olduğu kesin değil. Aslen kuzey Japonya'danım peki sen nereden geliyorsun?" Nereden geldiği sorusu sorulunca Guton sanki ölü görmüş gibi bir anda hareketsiz bir şekilde kaldı. Cevap vermesi gerektiği için geçiştirici bir cevap vermek zorunda kaldı. "Ben mi? Benim ismim Guton ve ben sadece uzaklardan geliyorum bir şeyi bulmak için..." "Sır değilse ne arıyorsun?" "Bir insan çok güçlü bir insan arıyorum onu bulursam tüm dertlerimden kurtulucam gibi hissediyorum. Kuzeyde olduğunu söylediler bu yüzden kyotoya gidip onu bulmalıyım." "Bu yolculukta sana yardım etmemi ister misin? Gezgin gezginin dostudur." "Senin gelebileceğin bir yol olduğundan emin değilim güvenliğini garanti edemem ama seni getirmesi için birini tutabilirim ne dersin?" "Olur çok iyi olur benim için şehirde takılmak bana göre değildi zaten." Guton içinden "İşime yarayabilir şehirlerde daha az dikkat çekerim güzel teklif ama onu şimdi istiyorum, ah doğru şuradaki insana fark etmeden çizik atsam yeterli manipüle olması için." "Ben yola çıkıyorum zamanı geldiğinde gönderdiğim ulak ulaşıp seni güvenli bir şekilde getirir o zamana kadar beni bekle." "Her zaman burada bekleyeceğim merak etme." "Kendine iyi bak görüşürüz." "Sende kendine iyi bak görü-" Guton bir anda yerde yatan Youpi'yi gördü üzerinden akan kanı gördüğünde onu vuran kişinin bir haydut olduğunu gördü Guton hiç bu kadar sinirlenmemişti vuran kişi; "Lanet sürtük bizden kaçabileceğini mi düşündün? Sonunda artık huzur içinde durabiliriz." "Hey seni kaltak orospu çocuğu bu kızı neden vurdun? Ne yaptı da onu öldürdün?" "Huh? Bu seni alakadar etmez işine bak!" "Demek öyle o zaman benimle şuraya gel bakalım insanların içinde olmaz." "Peki o halde gelelim bakalım arka sokakta ne diyeceksin bize." "Demek benim konuştuğum kişi ile aramdaki konuşmayı bölecek kadar cesursun!" "Bu olaya karışmaman gerektiğini söyledim!" "Huh? Demek karışmamak gerekiyor o halde bizim aramızda da bir sorun olsun mesela ben senin tipini beğenmedim kelleni sun bana!" "Sence böyle bir şey yapar mıyım tipsiz ucube!" Haydut cebindeki bıçak ile Guton'a saldırdı Guton sadece ufak bir hamle ile onu yakaladı ve elindeki bıçağı alıp başka bir yere attı haydutun yaptığı hareket karşısında hayal kırıklığına uğradı. "Demek elinden bu kadar geliyordu o halde konuşmamı böldüğün için bende senin göğsünü bölüp içindeki organları çıkartayım!" "Yapma dur hayııırrr!!!!" Guton eli ile insanın etini gömlek açar gibi parçaladı ve içindeki organları çıkartıp ona göstererek eğlenmeye başladı. "Nasıl organlar güzel mi? Bi insanın kendi organlarını görmesi müthiş değil mi? Ahhh bu şey çok eğlenceli kendimi durduramıyorum. Zevke geldim sanki bu şey müthiş bir şey. Buna sürekli devam etmek istiyorum. Bir dakika bir şey hissettim bu şey de ne WXY?" "Youpi adlı insanın hayati değerleri düşüyor. Sanırım size bağlanmış olmalı tanrılar ölen varlıkları hissedebilir." Guton bunu duyduktan sonra beklemeden bulunduğu yerden Youpi'nin tezgahına koştu. Gördüğü manzara çok kötüydü. Youpi'nin boynu koparılmış gibi gözüküyordu. Ne yapacağını bilemeyen Guton ona kendi kanından içirerek yenilenme bahşetmek zorunda kaldı. "Youpi üzgünüm seni kurtarmak için bunu yapmak zorundayım konuşmamıza devam etmemiz lazım ve bu yüzden senin hayatta olman lazım!" Kolunu ısıran Guton akan kandan ona yüksek bir miktar içirdi. Youpi başta bu kanı reddetse bile vücudunda bulunan tüm diğer kan hücreleri yeni kan tarafından yok edilmişti. Boynu ise birleşmek için tüm kanı kendine çekiyordu. Bulunduğu yerden kaldıran Guton onu bir yere götürdü burası sığınaktı ona burada bakmayı planlıyordu. Sığınakta zavallı Youpi'ye sürekli bakıp ağlıyordu Guton kişilik bozukluğu yaşıyordu kendisini kontrol edemeyecek kadar. Eskiden yaşadığı suçluluk duygusu yeniden gelmişti çünkü Youpi'nin yeniden dirilmek zorunda olması onun suçuydu. Guton gideceği yolun planını yaparken Youpi gözlerini açtı ve ilk dediği şey efendi Guton olmuştu Guton bunu duyduktan sonra şoka uğradı. İçinden kendi kendine konuşmaya başladı. "Efendi Guton mu? Olamaz çok fazla kan içti ve bana sadık oldu, kahretsin keşke onu eskiye döndürebilsem ama dur onu eskiye döndürmek yeni bir amaç olabilir." Youpi gözlerini açtıktan sonra Guton'a yüzünü döndü. Guton sevinçli bir şekilde konuşmaya başladı. "Youpi sen, sen hayattasın! Neden bana seni öldürmek isteyenlerin olduğunu söylemedin?" "Ben efendimden beni korumasını isteyemem benim sizi korumam gerekiyor." "Youpi sen...Gerçekten artık bu sen değilsin." "Neden böyle düşünüyorsunuz efendim?" "Boşver, Youpi sana sarılabilir miyim?" "Sormanız hata sana sarılmam için emir vermen yeterli efendim." Guton Youpi'ye bir anda sarıldı Guton ilk defa başka cinsten birine sevgi duyuyordu. Guton ona bir daha sorun yaşamayacağını garanti etti ve ona söz verdi. "Hadi gidelim Youpi sen artık benimsin. Kimse seni benden alamaz seni benden almak isteyenlerin kökünü kazıyacağım." "Nereye giderseniz gidin hemen arkanızda durup sizi destekleyeceğim efendim." Guton ve Youpi yolculukları için birkaç eşya satın alıp yola çıktı Guton Youpi'yi sırtına alıp maksimum hızı ile Kyoto'ya doğru hareket etti. Şehre yaklaştıklarında şehir diğerlerine kıyasla çok temizdi. Savaşma belirtisi yoktu. Sanki insanlar bu şehri korumak için çabalamış gibiydi. Kendilerine yer bulan Guton ve Youpi burada kalmaya karar vermiş gibi görünüyorlardı. "Youpi bundan sonra baya uzun bir süre buradayız 200 yıl ve daha fazla sürebilir merak etme kanım sayesinde vücudun artık büyüme semptomu göstermeyecek. Ama dikkatli bir şekilde yaşamamız gerekiyor eğer fark edilirsek tüm emeklerimiz boşa yapılmış olur. Amacımız bitene kadar benimle beraber savaşacaksın değil mi?" "Sizinle gerekirse dünyayı gerekirse evreni silerim her şey sizin için efendim." "Bunu duymak beni sevindirdi." Guton saklamaya çalışsa da onun eski halini özlüyordu o olmadan yaşayamıyacağını düşünüyordu. Guton Youpi'ye yeni görev verdi; "Youpi bundan sonra sen evde kalacaksın ben kimlik değiştireceğim. İşçi, asker, öğretmen, öğrenci gibi bir sürü kimliğe bürüneceğim." Youpi'nin kabul etmesi ile yaşamlarına başlayan ikili acaba bunu nereye kadar sürdürecekti? Dışarı çıkan Guton etrafta göz gezdirdi gördükleri iç açıcıydı her taraf güzel düzenli ve temizdi Saga'nın tam tersiydi. Guton içinden derin düşüncelere dalarak manzarayı seyretmeye başladı. "Şimdi aldığım verilere bakarsam bu dünya da ruh yiyici denen bir ırk var ve onlar mana kullanabiliyorlar. İnsanlar mana kullanamıyor fakat insanlardan 4 kişi mana kullanıyor birisi benim birisi belli olmayan mana diğer 2 si benim kurtardığım insanlar. Nedenini bulamadım ama kanımdan içenler mana kullanabilir hale geliyorlar tabi ki manamı ödünç aldıkları için beni tüketiyor bu şeyi daha çok yapmaya devam edersem bir noktada tükenip ölebilirim. Bir dakika burada neler oluyor?" "Bu gördüğünüz şeref yoksunu kişilerin kellesini istiyoruz. Kellesini getiren kişiler kelle parası alacaklardır." "Hmmm, gerçekten eğlenceli gibi görünüyorlar. Bunları öldürerek para kazanabiliriz. Ne dersin Youpi?" "Hayır demem efendim. Bence de eğlenceli duruyor. Bekleyin kim olduklarını sorayım efendim." Youpi insanların toplandığı noktada bulunan askerin yanına doğru hareket etti. Ona soru sormak için yaklaştı. "Merhaha, bu kağıdını astığınız kişiler kim?" "Bunlar 2.bölük birlikten olan 2 askeri tecavüz edip öldüren şerefsizler. Her biri için 500 altın ödeme yapılacak bence büyük para eğer kendine güveniyorsan avla onları." "Anlaşıldı o zaman ben yola koyulayım kelleleri yeterli değil mi isterseniz organlarını da getirebilirim..." "Pardon tam olarak anlamadım. Bize ne getireceksiniz?" "Onu adına özür dilerim. Sadece kellelerini getireceğiz. Merak etmeyin hızlıca halledeceğiz." Guton olayı düzelttikten sonra içi rahat etmişti. Youpi'nin elinden tutup onu Kyoto şehrinin dışında bulunan ağaçlık alana götürdü. Önüne hançer atan Guton ona emir verdi. "Youpi gel seni test edeceğim bakalım ne kadar güçlüsün." "Ne testi efendim? Hem bu hançer ne için?" "Sadece dediğimi yap ve al şunu birazdan eğlence başlayacak." Youpi neler olduğunu anlamaya çalışırken bir anda bir ses geldi. Bu ses o kağıtta bulunan 2 katilin sesiydi. Guton sessiz olmasını emrederek onları seyretti. Youpi onları gördükten sonra midesi bulanmaya başladı çünkü yine bir kadın öldürülmüştü. Yerinde duramayan Youpi'yi fark eden Guton ona saldırmasını söyledi. "Youpi sakin ol ve derin bir nefes al. Karşında kellesi gereken iki düşman var. Hançerini al ve saldır." "Bunlar ile mi dövüşmek gerekiyor çok basit efendim." Youpi elinde bulunan hançer ile beraber ağaçların arasından çıkarak onlara selam verdi. Karşısındakiler ise fark ederek Youpi'nin üstüne saldırmaya başladılar. Youpi bir anda hızlı bir şekilde ikisini de sürekli şaşırtarak ayaklarını kesti. Youpi bağırmaya başladı. "Kellelerinizi efendime sunacağım embesil yaratıklar insanlara bulaşmayın!" Youpi ikisinden birini yere vura vura öldürdü ve kafalasının kopmasını sağladı. Bu esnada fırsat yakalayan diğeri Youpi'ye arkadan kılıçla saldırarak sırtını deldi. Youpi sinirli bir şekilde cevap verdi. "Huh? Beni arkamdan bıçaklarken boynumu hedef almalıydın aptall!" Sinirlenen Youpi düşmandan uzaklaşarak hançerini onun kafasına fırlattı. Savaşı kazanan Youpi'yi izleyen Guton ise durumu analiz etmekle meşguldü. "Çok iyi gerçekten çok iyi. Manipüle edilmesi ile artan yenilenmesinin üstüne değişen duygular. Bu potansiyel ile yoldaş seviyesi olabilir benim gibi hız yerine daha çok saldırı gücüne sahip her türlü işe yarayacaktır çok iyi beğendim hem onu test ettim hem de beleş para kazandık." Youpi sevindiği esnada 6 kişiden oluşan bir grup daha belirdi. 2 kişinin ölüsünü gördüklerinde çok sinirlendiler. Youpi onları sezdikten sonra sapladığı hançeri çıkararak onlarla savaşmaya hazırlanmıştı. İçlerinden biri bağırmaya başladı. "Seni lanet kaşar. Nasıl onları öldürebildin? Nereden bakarsan bak onlar 2. bölük askerleri katletti. Seni öldürürken zevk alacağım." "Hah, o kadar basit olduğunu düşünüyorsan dene görelim. O küçük kellelerinizi de alarak daha çok paraya sahip olacağım." Youpi son kelimesinden sonra beklemeden atağa kalktı. Düşmanın ilk olarak okçusu olan 2 kişiyi öldürdü daha sonra tek tek öldürerek son 1 kişi bıraktı. Kalan son kişiyi ise efendisi Guton'a göstermek için götürdü. "Bakın efendim hepsi katledildi." "Eline sağlık Youpi 8 düşmanı nasıl öldürdün öyle, artık eminiz ruh yiyici denen şu şeylerden bile daha güçlüsün çünkü o öldürdüklerin ruh yiyicileri öldürebilen bölüğün 2 üyesinin ölümünden sorumlulardı." "Sizin için hizmet etmek benim için bir onurdur. Peki testi geçebildim mi efendim?" "Tamamen geçtin hatta beni şaşırttın beni korumak yerine tehditleri ortadan kaldırdın etkileyici bir performans bundan sonra benim sağ kolumsun." "Bu kadar büyük bir onur verdiğiniz için teşekkür ederim." "Şimdi bu kafaları topla paramızı almaya gidelim ve dikkatli olmanı istiyorum. Her an kötü bir olay meydana gelebilir." Guton ve Youpi infaz ödülünü almak için yola koyuldular yolda giderken bölgede büyük bir haber dolaşıyordu 1.bölük 2.bölükten 2 kişinin katledilmesini araştırmak için Kyoto'ya geliyordu. Bunu duyan Guton sevincinden yerinde duramadı. "Demek yine karşılaşıcaz Kutoru Ryu bakalım görmeyeli ne kadar büyümüşsün." İnfaz ödemesini alan Guton Youpi'ye silah almak için en yakın silah mağazasına gittiler tüfek gibi silahlara bakan Guton belki bilgisi vardır diye dükkan sahibine mızrağı gösterdi ve değerini sordu bu esnada mızrak Youpi'ye tepki verdi fakat Guton bu tepkiyi fark etmemişti. Mağazadan Youpi'nin kendini savunması için bir hançer satın aldı nedeni ise Youpi el gücü olarak gelişmişti silahını bunu göz önünde bulundurarak seçti. Mağazadan çıktıkları anda Guton atların ayak seslerini fark edip dışarı bakmaya başladı. "İnsanların en güçlü askeri de buraya geldi. Gel buraya Ryu bakalım ne kadar güçlüsün." "Efendim aklınızda nasıl bir plan var şuanda?" "Kutoru Ryu, onun canını almak isteyenlerden kurtardığım süsü vererek manipüle etmek istediğim bir kişi. Kendisi gerçekten çok güçlü özellikle ruh yiyicileri katledebilmesi... Onun bu yönüne aşık oldum. Ona ihtiyacım var." "Şimdi anladım her zamanki gibi insanların zayıf noktalarından vuruyorsunuz. Peki tam olarak nasıl kendisini borçlu hissettireceksiniz?" "Şuanda Kyoto'da kanımdan içmiş 8 köle var ve kanımdan içtikleri için epey güçlüler onlara Ryu'yu öldürmelerini emrettim bu esnada sen ve ben çıkıp onları öldürmemiz yeterli 1.bölük yok olabilir umurumda değil ama sakın Ryu'nun ölmesine izin verme anlaşıldı mı?" "Emrettiğiniz şekilde görevi tamamlayacağım merak etmeyin efendim siz ne yapacaksınız?" "Ben Ryu'ya saldıran küçük aptalları öldüreceğim ve benden aldıkları kan işe yararsa köleler ölmeyecek. Köle de olsalar askeri güce ihtiyacımız var." "Efendim geliyorlar!" "Çok iyi yerine geç köleleri bekle unutma amacımız sadece Ryu'nun hayatta kalması diğerleri bizim ilgi alanımız değil." "Emredersiniz!" Bölük içeri girdi ve saraya doğru yol alıyorlardı Ryu halka seslenerek; "Bugün buraya neden geldiğimi anlamışsınızdır umarım sizi katiller, öldürdüğünüz 2 asker için geldim! Kim öldürdüyse derhal teslim olsun yoksa şehri yakarak onları ortaya çıka-" "Efendi Ryu tam sağınızdalar! Dikkatli olun!" "Lanet olsun burada bile bize saldırıyorlar bölük savaş pozisyonu!" 8 suikastçi bir anda saldırmaya başladı arka taraflarda bölük zorlanıyordu suikastçilerden biri Ryu ile ilgileniyordu Ryu kılıcı ile onu zorlamayı başarsa bile dezavantajlı konumda kaldığı için karnından hançer yiyince kusmaya başladı. "Ah lanet olsun çok güçlüler bölük buraya doğru gelin! Bölük...?" Bölükten büyük bir kayıp vardı 20 kişi olan bölük 6 üyenin gözlemci olup surlarda kalması nedeniyle kaybediyordu bir bir hepsini düşürüyorlardı suikastçiler sadece 1 kayıp vermiş bölük ise 3 kişi kalmıştı diğer ikisi Ryu'ya yardıma gidiyordu fakat arkalarından hançerlendiler. Ryu öleceğini düşünürken Guton savaş alanına geldi ve mağazadan ucuza aldığı kılıcı çekti Ryu onu fark ederek ona birşeyler söyledi. "Sen Hiroto'nun saldığı kişi Guton değil misin? Senin burada ne işin var öldürüleceksin!" "Merak etmeyin en güçlü komutan Ryu sizi korumak için geldim. Amacım sadece beni ağırlayan insanlara yardımcı olmak." "Sende mi beni öldüreceksin?" "Hayır sizi koruyacağım ama şimdi susun savaş devam ediyor. Gelin bakalım suikastçiler, bakalım ne yapabileceksiniz." Guton telepati ile kölelere seslendi. "Bana saldırın ve beni yenin eğer yenersiniz hepinize bu insanı öldürme emrini tamamlama izni olur." Suikastçiler Guton'a saldırdı 4 suikastçi Guton ile baş edemezdi fakat Guton havalı görünmek için onları zevk ile öldürüyordu hepsine zorlanıyormuş süsü verdi o esnada da kalan 3 suikastçi ise Youpi ile savaşıyordu Youpi de onlarla eğleniyordu ikisi de sanki eğlence parkına gelmiş gibi onlarla eğleniyordu fakat Ryu'nun hayati değerleri azalıyordu Guton telepati yeteneği ile Youpi'ye seslendi. "Hızlı bitir Ryu'yu kaybediyoruz onları öldür hemen!" "Emredersiniz!" Youpi 3 suikastçiyi öldürmek için yeni edindiği bir büyüyü kullandı. Bu büyü ile düşman fark etmeden hepsinin kellesini çoktan almıştı. Etrafta çok beklemeden Guton'a yardım etmeye gitti fakat Guton'u gördüğünde Guton yerde ölü gibi yatıyordu. Youpi ağlayarak onun önünde durdu. "Efendi Guton...EFENDİ GUTON!!!" Efendisini yerde gördüğü için deliye döndü gözleri sadece öldürmek istiyor gibi bakıyordu geriye kalanları öldürmek için koştu hepsini bir bir öldürdü sona kalan kişide Ryu tarafından öldürüldü. Bunların hepsini gören Guton içinden konuşmaya başladı. "Ben bunlara ölmem normalde ama manipüle edip öldürttüğüm kızın sadakat ve gücünü sınamak için bunu yapmam gerekiyordu yeniden özür dilerim Youpi..." Guton'u kurtarmak isteyen Youpi kalbi olmasa bile ona kalp masajı yaptı. Guton tepki vermeyince Youpi daha çok ağlamaya başladı. "Efendi Guton ne olur ölmeyin siz bu kadar güçsüz değilsiniz kalkın LÜTFEN!" Yapacak bir şey yok burada yatmak hiç konforlu değil. O yüzden artık kalkmam gerekiyor. "Bir uyutmadın beni ne güzel eğlenceli bir şekilde yatıyordum ben sana eğlenme dedim çünkü benim eğlenmem gerekiyordu." "Efendim gerçekten öldünüz sandım benim ne kadar sinirlendiğimi ve üzüldüğümü bilemezsiniz." "Üzgünüm Youpi neyse kaldır beni." Guton ayağa kalkıp Ryu'nun yanına gitti. yerde kanlar içinde yatan Ryu Guton'a bir şeyler söyledi. "Beni neden kurtardın? Senin ölmeni isteyen birisini neden kurtarıyorsun?" "Kendinizi yormayın lütfen ağır yaralısın." "Soruma cevap ve-" Ryu kan kusmaya başladı hayati değerleri çok hızlı düşüyordu. Guton onu yatırarak ona manasından vermeye başladı. "Bunları düşünmeyin komutan Ryu seni korudum çünkü sen o gün bana saldırsaydın ben burada sizinle yaşayamazdım şimdi borcumu ödeyeyim birazcık tadı kötü ama kanımdan içmen gerekiyor." Ryu bu dediğini pek anlamadı bu yüzden tekrar sordu. Guton ona cevap verdikten sonra tamamen anladı. Cevabı için düşünen Ryu bir süre sonra kararını vererek kandan almaya karar verdi. Guton ona kanını içirdikten sonra kendine gelmeye başladı. "Teşekkür ederim beni kurtardığın için bu borcumu ödeyeceğim bundan emin ol!" "Elbet bir gün ödersiniz sabredin komutan Ryu." "Peki bu savaşçı kız senin mi?" "Evet benim kıymetli sağ kolum insan olmasına bakma ben eğittim." "Gerçekten çok güçlüsün bunu kabul ediyorum fakat lütfen insanlara saldırma bizim içimizde yaşamaya devam et." "Merak etmeyin amacım bu değil neyse biz gidelim siz de dinlenin askerleriniz için üzgünüm umarım iyi olursunuz." Guton ve Youpi oradan ayrıldı köleleri geri almak için rüşvet vermesi yeterliydi yakılmak üzere götürülen bedenlerin hepsini satın aldı ve onları evine geri koydu. Guton kalpsiz biriydi onun sevgi ile işi yoktu tek istediği güç ve mutlak zaferlerdi fakat nedeni bilinmez manipüle ettiği insan ile öldürttüğü kız onun için ayrılmaz bir parça oldu. Guton durmak bilmeyen bir savaş dehası, bir strateji uzmanıydı. Eve ulaştıkları anda Guton aynı manayı hissetti aramak için dışarı çıktı ve manayı bulduğu şey 60 yaşındaki bir erkekti Guton bu bilgi ile eve dönüp Youpi'ye; "Youpi artık hedefimizi açıklıyorum." "Hedefimiz ne efendim?" "Şu yaşlı insanda büyük bir mana var ve mana yer değiştirebiliyor." "Nasıl yani yer değiştirebilen mana var mı efendim?" "Evet vücut değiştirebilen bir mana kaynağı ve manayı görünce anladım gerçekten bir cevher!" "Efendim bu iyi bir haber peki şimdi ne yapıyoruz?" "Onun gücünün baskılanması için genç bir vücut bulmasını beklemeliyiz. Böylelikle sıvı ile ölmesini engelleyip o vücudun içine koyarız." "Şimdi anladım efendim demek hedefiniz bu o halde artık bizim hedefimiz merak etmeyin hep arkanızdayım." Guton o zamana kadar onu sürekli takip etti o hangi işi yapıyorsa onu yaptı doktor, işçi, kapıcı, muhafız, asker, öğretmen ve en sonunda öğrenci oldu... Yıl 2023 olaydan 257 yıl sonra Kyoto'da sıradan bir okulda bulunan Guton okula adapte olabilecek mi acaba? Okula gelebilmesinin nedeni ise kan manipülasyonu ile vücudunu manipüle edebiliyor bu sayede şekil değiştirip öğrenci kılığında durabiliyor. Sınıf ahırı andıracak şekilde çok sesliydi öğrenci Tokito her zaman ki gibi Guton ile uğraşıyordu sınıf başkanı bağırarak; "Tokito-kun Guton-san ile uğraşmayı bırak artık ve otur yerine!" "Hey sınıf başkanı Suzuki-chan neden hep ceza alan ben oluyorum?" Sınıf başkanı sinirli bir şekilde "Guton-san ile uğraşmayı bırakmadığın sürece ceza alacaksın neden yeni gelen öğrenciden hoşlanmıyorsun?" dedi, Tokito cevap olarak; "Çünkü nereden geldiği bile belli değil hem baksana bizim kültürümüzü bilmiyor kesin Çinli falandır!" "Irkçılık yapmayı bırak Tokito-kun! İstesen de istemesen de o artık bu okulun öğrencisi şimdi sus yoksa kafana tebeşir atarım!" Guton köşede kendi kendisine konuşurken olayları dinliyordu içinden; "Neden kavga ediyorlar o çocuk haklı ben onlardan değilim. Böyle olması gerekiyordu. Gerçekten insanları anlamıyorum. Keşke eski günlerdeki gibi olabilsem ama amacım için bunlara katlanmalıyım. Cevher bu okulda..." "Hey Guton-san Tokito adına senden özür diliyorum lütfen onu affet birazcık salak kendisi." "Haaah? Ben mi salağım Suzuki-san kendine bir bak bence yeni öğrenciye ne dediğini bilmiyorsun." "Sen kapa çeneni Tokito seninle konuşan olmadı!" "Sakin olun lütfen kavga etmenizi gerektiren bir olay yok sadece düşünüyordum bu gidişle durumumuz ne olacak diye. "Kafana takma Guton-san her şey iyi olacak hissediyorum." "Umarım dediğin gibi olur...Ah ders başlamak üzere." "Herkes yerine öğretmen birazdan burada olur." Herkes yerine oturdu öğretmen derse girip normal ders anlatıyordu her şey normal ilerliyordu fakat sıranın üstünde uyuya kalan Guton rüya görüyordu görünüşe göre Guton bir şeyler saklıyordu bu sakladığı şeyler ne olabilirdi? Sanırım Guton eski anılarını saklıyordu. Devamı Chapter 2 de...
|
0% |