Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Chapter 3: Öğrenci Guton Ve Hayatı

@storikay

Guton anılarından zilin yardımı ile kurtarılmıştı. Çıkış ziliyle beraber arkadaşlarıyla yolda yürümeye başladı. Guton evine doğru giderken yolda aklına bir şeyler takıldı ve aklındaki şeyleri içinden söylemeye başladı.

"Tam hatırlamıyorum ama 260 yıl olmuştur buraya geleli çok fazla iş yaptım, çok fazla yer gezdim, çok fazla kimlik değiştirdim fakat bunların nedeni o mananın sürekli vücut değiştirmesi nedenini bilmiyorum ama kullanan kişiler manalarından haberdar değil."

Guton evine geldi ödevlerini bitirip yatağa yattı ertesi sabah okula gitmek için kalktığında mana seviyesinin arttığını fark etti ve takip etmek için çatıya çıktı. Sokakta manayı arayan Guton sürekli takip ederken mananın keskin olduğu yeri buldu. Binanın tepesinden bölgeyi izleyen Guton liseli bir çocuğun üzerinde duran manayı buldu.

"Bu çocuktan mana akışı seziyorum yoksa mana bir çocuğa mı geçti işte bu fırsat kaçmaz. Onu 1 kez manipüle edersem birdaha benden ayrılamaz ama neyse okula devam etmeliyim onu yakalamak için elime elbet fırsat geçecektir. O zamana kadar kendine iyi bak çocuk!"

Guton çatıdan aşağı inmeye çalışırken ayağını burktu ve merdivenlerden yuvarlanmaya başladı. Youpi koşarak efendisini kucakladı ve ona çocuk muamelesi yapmaya başladı. Buna çok sinirlenen Guton tombul yanakları, uzun saçları ve gökyüzü rengindeki mührüyle çok güzel bir lise ilk sınıf tecrübesi yaşıyordu. Kahvaltıdan sonra dışarı çıkan Guton'u sarışın ve uzun saçlı, kısa etekli, sevecen yüzlü Suzuki karşıladı ve ona soru sordu.

"Hey Guton-kun sana bir sorum var."

"Buyrun sınıf başkanı sizi dinliyorum."

"Ben galiba sana aşık oldum! Benimle çıkar mısın? Ne diyorum ben böyle..."

Guton onun duygularını anlamak için WXY'den duygu ödünç aldı. Suzuki'nin duygularını ölçemeyen WXY efendisini uyardı.

"Efendim bu kızın ruh enerjisi yok fakat bu kız bence bir şey saklıyor olabilir. Büyüm onun üzerinde işe yarıyor fakat duyguları çarpıtıyor olabilir."

Guton yanında duran Suzuki'nin yüzünde duran tebessüme baktı ve onun kötü olsa bile oyuncak olarak iş yapacağını düşündü fakat Suzuki'nin ona karşı üstünlük kurmaması için anlamamış gibi davrandı.

"Sınıf başkanı kafayı yemiş olmalısınız bana aşık olmak mı yoksa bu doğruluk veya cesaret oyununun bir parçası mı?"

"Hayır seni gerçekten çok seviyorum Guton okulda bana göre en iyi fiziğe sahip çocuk sensin mizah seviyen iyi her şeyin çok iyi lütfen benimle beraber ol!"

Suzuki-san haklıydı ama ben bir hiçlik yaratığıyım bir kere cinsiyetim bile yok. Erkek olarak gösterdim kendimi ama bizde cinsiyet kavramı yok ki. Gerçekten sıkıntılı bir durum içindeyim acaba ona ne demem lazım?

"Suzuki-san sen çok iyi bir insansın bu yüzden benim yerime daha iyilerini bulmalısın böylesi senin için daha iyi olur."

"Sende beni sevmiyorsun değil mi? Beni kırmamak için bunları söylüyorsun!"

"Hayır dediklerimde ciddiyim ve kırmamak için söyledim ben sana layık olacak biri değilim ve hiçbir zaman öyle olmadım."

"Sen şimdi beni sev- sev- seviyor musun?

"Evet ama sevgini hak etmiyor- nereye gidiyorsun Suzuki-san?"

Evet Suzuki-san arkasına bakmadan koştu bende onun arkasından okula doğru devam ettim sınıf yine hep aynı şekildeydi sınıfta 3 arkadaşım var birisi sıska ve biraz şişman ama sarışın Loyuh diğeri biraz uzun ve kumral Yuma ve sonuncusu Suzuki ama sabahki olaydan sonra beni arkadaş olarak göreceğine emin değilim. Öğretmenimiz Akemi derse girdi her zamanki gibi normal sesle;

"Evet kitaplarınızı açın çocuklar bugün yeni transfer öğrenciyi tanıştırmak istiyorum sizle okula yeni geldi, gel içeri."

"Herkese merhaba benim ismim Kutoru Shou umarım benimle iyi geçinirsiniz."

"Kutoru Shou, bir dakika bir dakika imkansız. Bu çocuk Kutoru soyundan geliyor yani elit Japon birliğinin 1.bölük lideri Ryu'nun torunu mu bu? Hemen teneffüste sormalıyım." dedi içinden konuşarak.

"Evet Shou artık yerine geçebilirsin boş bulduğun bir yere otur."

Shou Loyuh'un yanına oturdu ve dersi dinlemeye başladı. Derste Guton'un gözü sürekli Shou'nun üzerindeydi bu esnada da Suzuki durumu fark etti ders bitti ve teneffüs olduğunda Guton Shou'ya soru sormak için durdurdu.

"Kutoru-kun benimle tuvalete gelir misin seninle konuşmam gereken bir konu var önemli!"

"Ne konusundan bahsediyorsun hem sen kim oluyorsun da beni tuvalete çağırıyorsun?" dedi şaşkın bir şekilde.

"Tıpkı deden gibi konuşuyorsun önemli olduğu için çağırdım lütfen gel."

"Peki tamam kısa kes ama!"

"Aynı atasına çekmiş, soy olarak havalı ve egoist olarak doğuyorlar herhalde. Neyse Ryu'nun soyundan birini buldum ama doğrulamam gerekiyor." dedi içinden.

Guton Shou ile tuvalete gitti Guton direkt onun yüzüne bakarak direkt sorular sormaya başladı.

"Senin babanın ismi ne?"

"Bu nasıl bir soru babamın ismiyle ne yapacaksın?"

"Bir şeyi doğrulamak için lazım söyle."

Shou onun ne yapmaya çalıştığını kavrayamamıştı fakat Guton onu sıkıştırdığı için cevaplamaya devam etti.

"Babamın ismi Ren ne yapacaksın babamın ismiyle?"

"Boşver peki dedenin ismi ne onu biliyor musun?"

"Bu nasıl soru tabi ki biliyorum Makato."

"Dedenin babası kimdi peki?"

"Neden çok derinlere iniyorsun ne yapacaksın onların isimleriyle?

"Cevapla sen yeterli sonra açıklarım."

"Dedemin babasının ismini dur hatırlamam lazım."

Shou kafasının derinliklerine girdi ve o ismi aramaya çalıştı. Aklına dedesiyle yaptığı konuşma geldi. Shou hemen Guton'a cevabı söyledi.

"Dedem bana Ryu isminde bir babası olduğunu ve çok güçlü olduğunu söylemişti."

"Heh sonunda buldum Kutoru soyundan geliyorsun."

"Açıkla şimdi neden sorduğunu."

"Kutoru soyundan gelen Ryu benim dedem ile arkadaştı oradan aklıma geldi."

"Benimle dalga mı geçiyorsun Guton? Karşında ilkokul çocuğu yok buna inanmamı bekleme benden!"

"Sana inandırmam için ne yapmalıyım? Sizin geçmişiniz hakkında bildiklerim yeterli olur mu?"

Shou ona bakarak kendi bilgilerini sorguladı ve ataları hakkında bilgi sahibi olduğunu biliyordu. Kesin bir cevap vererek ondan cevaplamasını istedi. Guton ise cevap vermek için onu serbest bıraktı.

"Siz aslında Japon imparatorluğuna çalışıyordunuz değil mi? Ryu ise imparatorluğun en iyi askeriydi. Sizler ruh yiyicilerle savaşmak için vardınız fakat artık Kyoto sakin olduğu için savaşma gereği duymuyorsunuz."

"Sen nasıl olurda ruh... Onların ismini her yerde söyleme ARY duyarsa işimiz biter! Bunları nerden öğrendin?"

"Benim dedem o zamanda olan 2.bölüğün lideriydi. Tabi sen hatırlamazsın. O değil de genlerin gerçekten atana ait. Dedemin dediği kişilik ile aynısın hahahahah.

"Benimle dalga geçmeyi bırak Guton. Benden ne istiyorsun şimdi?"

Guton onun elini tuttu ve yüzüne bakarak heyecanlı bir şekilde cevapladı.

"Seninle arkadaş olmak istiyorum Shou hem de çok iyi geçinen arkadaşlar olalım."

"Hah demek istediğin buydu kolaymış seninle seve seve arkadaşın olurum."

Guton ile Shou ellerini yıkadılar ve tuvaletten çıkarak beraber yürümeye başladılar. Loyuh onları görüp aralarına katıldı. Guton ve Shou'nun geçindiğini gören Loyuh Guton'a soru sordu.

"Daha ilk günü ve hemen arkadaş oldun he Guton. Sende çok sosyal birisin senin gibi olabilsem keşke."

"Sizde sosyal olabilirsiniz bunda ne var ki? Shou bundan sonra bizim en iyi dostumuz."

"Sonunda 3 erkek takılmak yerine 4 erkek takılmak daha iyi olacak değil mi?" dedi Loyuh şaşkın bir şekilde."

Guton ve Shou kafalarını sallayarak onayladı. Artık 4 kişi oldukları için beraber takılmaya başladılar, okul çıkışı gezmek gibi aktiviteler yaptılar. Guton yine okuldan çıktıktan sonra eve gitti evde Youpi onu mutfak önlüğü ve hançeriyle selamladı.

"Hoşgeldiniz efendi Guton sizi bekliyordum."

Guton onun elinde hançer ve önlükle selamladığını görünce gülmekten yerde sürünmeye başladı. Kendisine gelen Guton ayağa kalkarak normal konuşmaya devam etti.

"Hoşbuldum Youpi nasıldı bugün?"

"Her zaman ki gibi ev işleri ve birazda talim yaptım efendim."

"Güzel, şimdi bugün 2 büyük bilgi ile karşılaştım. Sanırım göreve devam etmeliyiz. Nedense ARY yönetim kurulu bizi hedef almıyor gibi. Dikkatlice gizlilik prosedürünü halledebiliriz."

"Merak etmeyin efendim Ryu etrafta dolaşarak gizliliğimizi koruyor. Bizi bulmaları imkansız. Peki görev nasıl gidiyor bir gelişme var mı efendim?"

"Evet bugün onu görme fırsatı elde ettim ve tahmin ettiğim gibi oda öğrenci benim gibi fakat başı beladaydı umarım kurtulur. Diğer bilgi ise Kutoru soyu ayakta ve bu bizim için iyi bir şey o soyun genleri normal insanlardan farklı, her türlü köle olarak iş yapacaklardır."

"Efendimiz yine planlarını başarıya ulaştırıyor bu benim için çok sevindirici."

"Hemen sevinmeye başlama Youpi önce diğer astlar ile konuşma yapmamız lazım fakat bu öğrenci durumunda ordu ile iletişime geçemiyorum şehirlerde ki durumlar ne?"

"Japonya'nın kuzey kısmı tamamen ele geçirilmiş efendim. Kuzeydoğu tarafını canavar bölgesi kuzeybatı bölgesini ise iblis bölüğü almış durumda."

Guton ciddi bir hal takınmaya başladı. Youpi'yle masaya oturup o küçük bedeniyle konuşmak için elini masaya koydu ve Youpi ile elindeki verileri ölçtü.

"Düşman şuana kadar nasıl bir yol çiziyor Youpi?"

"Tamamen belirsiz bir hal takınıyorlar efendim. Lordlar genelde birbirlerine kin güttükleri için şuanda insanlara bulaşmıyorlar fakat ARY karşıtı tutumları gerçekten gözlemlendi."

Guton kafasını yorarken bir yandan Youpi'den kendisine limonata vermesini istedi. Küçük eliyle limonatayı içen Guton pipeti ağzından çıkarıp konuşmasına devam etti.

"İblisler ne alemde Youpi? Liderlerini görme fırsatı elde edemedim bir türlü. Tokyo üssüde düşecek diyorlar."

"Merak etmeyin efendim iblisler eski ARY karşısında sanıyor bu yüzden Tokyo'yu hafife alacaklardır."

"Gerçekten de savaşa doğru emin adımlarla gidiyoruz Youpi. Çok fazla can yok olacak ve çok fazla yer harap olacak fakat savaş dediğimiz budur. ARY'nin araştırması sızdırıldı mı?"

"ARY kapsamlı araştırma yaptığı için haberdar olmuşlardır. İblis bölgesini araştırmaya devam ediyorlar. Sanırım düşman şuan dünyayı hemen yok etmekle ilgilenmiyor."

"Eğer bu bilgiler doğruysa bölgeler arası hiyerarşi geçersiz. Lordlar birbirlerini umursamıyorlar. Bu işimize gelir onları ayrı ayrı öldürürüz. Şuan sadece mühürlü olan genci kurtarmaya odaklanmalıyım. Eğer başarırsam komutan açığını kapatabilirim böylelikle bölgelerde daha baskın olabiliriz. Youpi ve Amelia benim sağ ve sol kolum oldukları için onlar yanım da kalıyorlar." dedi içinden konuşarak.

Akşam yemeği için oturan Youpi ve Guton beraber bento ve onigiri yediler. Masayı ve bulaşıkları halleden Youpi efendisi Guton'dan gözünü ayırmıyordu. Yemeği bittiği için masadan kalkan Guton banyoya yöneldi.

Guton elini yüzünü yıkayarak Youpi'yle beraber uyumak için yatağa yöneldi. Ev sessizdi ve komşuların ışıkları kapalıydı. Guton her ihtimale karşı evi alan manipülasyonu gücü ile koruma altına aldı. Gözcüler ise evin etrafını kolaçan ediyordu. Guton yatağa girdiğinde sert bir şeye oturmuş gibiydi, örtüyü kaldırdığında Amelia'nın ayağını gördü. Korkudan sıçrayan Amelia ve Guton savaş durumundaymış gibi odada dikiliyorlardı.

Guton şaşkın bir biçimde Amelia'ya "Senin burada ne işin var aptal kız! Üssü kim koruyacak!" dedi. Amelia ise sakinleşerek "Ben sadece efendimin sol kolu olarak onunla beraber yatmaya karar verdim hem küçük vücudunuzu benim gibi büyük vücutlu bir kız ısıtabilir." dedi. Uzaktan bunu duyan Youpi sinirli bir şekilde odaya atladı.

Amelia kendisinin haklı olduğunu söyledi Youpi ise onun çok kaba olduğunu söyledi. Böyle sürekli kavga edeceklerini düşündüğümüz esnada sinirlenen Guton ikisini de büyü yardımıyla ayırdı.

"İkinizde kapayın çenenizi yarın girmem gereken bir okul var kör müsünüz? İnsanlık yok olmak üzere ve siz sadece bunu mu düşünüyorsunuz? Amelia yarın sabah derhal üsse dön ve Kyoto'nun güvenliğini arttır. Youpi sende bölük komutanlarına bölgelerini iyi korumalarını emret! Şimdi yatın zıbarın!"

Sanırım bu ikisi de benim öleceğimi düşünüyor olmalılar. Tanrı olduğumu hissedebilen tek komutan Muichiro fakat onun yeteneğine kimse inanmıyor. Tek yapabileceğim savaşı yönetmek olabilir. Elde ettiğim tanrı savaş tanrısı kategorisinde değil yetenekleri ruh yiyenlere etki bile etmiyor. Neyse bu savaş uzun sürecek o kesin. Düşmanın en güçlü kişilerini tespit edemedik, bilgi yok, dünyada çoğu ülke yok edildi ve tek ayakta kalan ülke Japonya fakat biz kaybedersek Japonya'da düşecektir.

Guton derin düşüncelere dalarak uykusuna geri döndü. Normalde tanrılar uykuya ihtiyaç duymazlar fakat Guton düşmüş tanrı olarak zihinsel yorgunluk derecesine sahip. Çok fazla insan üzerinde büyüsü olduğu için zihni sürekli çöküntü yaşıyor. Zihinsel çöküntüyü engellemenin tek yöntemi dinlenmektir. Zihinsel çöküntü başladıktan sonra durdurulamaz ve iyileşme büyüleri etki etmez, eğer zihinsel yorgunluk sınıra ulaşırsa ruh tamamen duraksar.

Sabah uyandığında omzunda bir şeyler hisseden Guton gözlerini açtığında görmemesi gereken bir şey görmüştür. O şeyler Amelia'nın göğüsleriydi. Sinirlenmeye başlayan Guton kalkarak;

"Ameliaaaaaaaaa!!! Memelerin benim neden omzuma değiyor?! Derhal uyan aptal kız!"

Amelia uyanmıştı ve etrafına biraz göz gezdirince bulunduğu durumu kavradı. Efendisinin önünde eğilerek özür diledi. Gözcülerde saldırı aldıkları korkusu ile odaya daldılar Guton gözcülere emir vererek;

"Derhal şu aptal kızı üzerimden alın ve kahvaltı masasına oturtun!"

Gözcüler hemen Amelia'yı nazikçe odadan çıkardılar "NAZİKÇE DEĞİLDİ ACITTI" kesinlikle nazikçe çıkardılar. Uyanan Youpi karşısında Ryu'yu görünce oda korkmuştu. Guton okul kıyafetlerini giyerek masaya oturdu. Masada Ryu, Guton, Amelia ve Youpi bulunuyordu. Guton söze başlayarak;

"Buraya gelerek çok iyi iş çıkardın Ryu seni bölgenden almamın sebebi senin soyundan gelen birinin olması. İsmi Shou ve güzel bir genç. Kesinlikle onu çok seveceksin."

"Efendim değerli bilgiler için teşekkür ederim fakat sormam gereken önemli bir şey bulunuyor. Neden çocuk gibi görünüyorsunuz? Bu halinizdeyken ciddi olamıyorum."

"Ah, demek öyle Ryu ARY'nin verdiği kurucuya hakaret yasası ile senin-"

"Özür dilerim efendim. Beni affedin kesinlikle her halinizle güçlüsünüz."

"Efendim o halde benimde açıklamama izin verin. ARY şuanda BIGK (Birleşmiş Irklar Genel Kurulu) ile temas halinde. Dünyada doğrulanan 19 ülke yer alıyor. Japonya ise neredeyse ARY tarafından alınmak üzere. Yakında dünyadaki diğer ülkelerde bize izin vereceklerdir. Bu büyüme ile bölge komutanları tamamen rütbe olarak en yetkili olarak alındılar. Diğer deney ürünleri ise ülke komutanı olarak atanacaktır." dedi Amelia.

"Çok iyi, baya iyi bununla beraber ARY nüfuz kazanarak daha da güçlenecektir. Ryu Shou'yu yakında yapacağımız savaştan sonra bizzat kaçırmanı istiyorum. Ailesini de yakala ve ARY'nin Tokyo üssüne yerleştir. Tokyo üssü savaş bölgesi olsa da bizim korumamız altında düşmeyecektir."

"Efendimiz ne emrederse onu uygularım. Peki yakalayacağım çocukla ne yapmamı istersiniz efendim?"

"Utrur'un sana yaptığı gibi yap. Onu eğit ve güçlü bir asker olacak şekilde yetiştir. Benim kanımdan verebilirsin. Zamanı geldiğinde onu üsse koruma olarak alacağım."

Ryu emiri onaylayarak Guton'un önünde eğilerek dışarıya çıktı ve efendisini korumak için Kyoto'da gezinmeye başladı. Youpi elini masaya koydu ve söze atladı.

"Peki ben Guton-sama, ben ne yapacağım? Benimle alakalı ne yapacağınızı söylemediniz."

"Sen benim korumam ve suikastçi birliğimsin. Beni korumak ve savaşta yanımda olmak için varsın. Bunu aklından çıkarma Youpi senin ölmeni kabullenemem."

Youpi hayal kırıklığına uğramıştı içinden fakat bunu dışarıya vurmadı. Diğerleri de söyleyecekleri şeyleri bitirdikleri için görev yerlerine döndüler. Guton sohbeti bitirdikten sonra yemeğine odaklandı. Okula gitmesi gerektiği için çantasını alarak dışarı çıktı. Dışarıda onu karşılayan kişi Suzuki olmuştu. Beraber okula yürümeye başladılar. Yolda gözcüler sürekli Guton ve Suzuki'yi izliyordu. Bölge tarafsız halk bölgesi olduğu için genelde asker barınmazdı. Gözcüler halkın dikkatini çekmeden etrafı kolaçan ediyorlardı fakat çoktan bir tehdit ortaya çıkmıştı bu tehdit ise uzaktan gelen suikast rüzgarıydı. Bu rüzgar zehir içeriyordu.

Guton hissetmiş gibi görünüyordu yavaşlayarak Suzuki'nin arkasına geçti ve rüzgarı tamamen durdurarak çizik bile almadı eğer çizik alsaydı zehir içine girebilirdi. Suzuki onun neden arkasına geçtiğini anlamadı. Guton'a doğru kafasını çevirmeye başladı fakat Guton onu önüne döndürerek;

"Arkaya bakmak yasak seni sürpriz bekliyor. Arkanı dönersen sürpriz kaçar benden demesi."

"Acaba ne saklıyorsun Guton-kun? Neyse umarım güzel bir şeydir."

"Ulan ne sürpriz göstereceğim ben buna? İnsanlara büyüyü göstermek sorun çıkarır. Buldum şurada duran ağacı meyve ağacı yapayım. Tanrısal büyü "Madde Manipülasyonu"." dedi ve içinden konuşarak büyüyü tamamladı.

Yürümeye devam ettikleri sırada daha fazla sabredemeyen Suzuki soru sormaya başladı.

"Daha sürpriz zamanı gelmedi mi? Ne kadar beklemem gerekiyor?"

"Çok az kaldı merak etme Suzuki-san birazdan oradayız. Ben sana asla yalan söylemem bende yalan yoktur." dedi gülümseyerek.

Devam ettikleri sırada bir çiçekçinin önünde duran Guton Suzuki'nin gözlerini açtı ve ona ağacı gösterdi Suzuki'de oraya döndü. Guton onun yüzüne bakarak açıklama yaptı.

"Bak sürpriz bu meyve veren bir Çam Ağacı ve organik şu dallara bak gerçek ve kökleri de var."

Suzuki gerçekten şaşırmıştı üzerinde elma olan bir Çam Ağacı mı? Bu onu ağaca bakmaya itmişti Guton başarılı sürprizden sonra ağacı almaya karar verdiler. Guton ağacı elinde taşıyarak okul önüne geldiler. İnsanlar şaşkın bir biçimde Guton ve ağaca bakıyorlardı. Guton iyi bir fikir olmadığını düşünerek ağacı okulun arka kısımlarında görülmeyecek bir kısma yerleştirdi.

Suzuki ve Guton okuldan içeri girdiler. Her zaman ki gibi Guton ve arkadaşları selamlaştıktan sonra sınıfa doğru koridorda yürüdüler. Şakalaşıp sohbet ettikten sonra sınıftan içeri girdiler. Guton sırasına oturduğunda öğrencilerden biri olan Renih onun kulağına fısıldayarak;

"Selam Guton bugün seni neşeli görüyorum ve nedense yanında hep Suzuki başkan duruyor. Yoksa siz ikiniz çıkıyor musunuz? Bana niye söylemiyorsun?"

Guton'un yüzü kızarmıştı. Renih'e heyecanlı bir şekilde "Y-Y-Y-Y-Yanlış anladın Renih-san biz çıkmıyoruz sadece beraber gelip gidiyoruz o kadar." dedi fakat bu sözler Renih'e yetmemişti. Guton'un yüz kızarması geçtikten sonra Guton içinden konuşmaya başladı.

"İnsan duyguları güzelmiş ama hayla kontrol edemiyorum. Sanırım insan olmak canavar veya tanrı olmaktan daha zor."

Zihinsel çöküntü sürecine girmeye başlayan Guton yavaştan kendini gösteriyordu. Öyle ki kendisini öldürmek istediği zamanlar oluyordu. Kendisini bastırmak için gücünün çok az kısmını kullandığından emin oluyordu. Guton iyi olacak mı olmayacak mı? Bunun cevabını o bile bilmiyordu.

Anlık İfşa Edilebilir Bilgiler;

"Madde manipülasyonu bir maddenin yapısı ile oynama yeteneğidir. Maddelerin atomlarını zorla farklı bir atom olmaya zorlar. Bir kez uygulanırken mana ister onun haricinde devamı için mana gerektirmemektedir. Bu yetenek suyu bile en sert metal yapabilmektedir fakat atomların sayısı ve zorlama seviyesi arttıkça gereken mana miktarı artmaktadır. "

Renih konuyu değiştirmek için Guton'a ailesini sordu. Guton ailesini ona anlattı Renih de ona ailesini anlattı. Beraber sohbet ettikten sonra öğretmen derse gelmişti. Derste sürekli Renih Guton'a bakıyordu Guton ise onu umursamaz bir şekilde derse odaklanmıştı. Renih'in ona baktığını fark eden Suzuki ise biraz sinirlenmişti. Onun sinirlendiğini fark eden Guton derse odaklanmaya devam etti.

Ders devamında bir grup kendi arasında bazı konular konuşuyordu bu konulardan bazıları; Guton insan mı değil mi? Bu soruyu soran grup bir yandan Yuichi'nin insan olup olmadığını sorguluyordu. Grup üyelerinin kıyafetlerinde ARY yazısı vardı yüksek ihtimalle ARY ajanlarıydı. Peki neden kurucu Guton hedef alındı? Grup kendi arasında konuşurken geçen konuşmalar;

"Bu okulda bulunan çocuk kurucu Guton'a çok benziyor. Sizce o olabilir mi?"

"Bilmem bence olamaz okulda ne işi olabilir ki insanlık yok olmak üzereyken."

"Peki Suzuru Yuichi'ye ne demeli aldığımız bilgiye göre ölümsüz gibi neredeyse, bıçak bile etini kesemiyormuş demir çocuk diyorlar ona."

"Neyse ne şimdilik sadece bu ikisini hedef alıp izleyelim. Gerektiği zaman müdahale yaparız."

"Peki kimi hedef alıyorsunuz? Benim olduğum bölgede izniniz olmadan birisini hedef alamazsınız. Hele ki siz yönetim kurulunun köpekleri asla!"

"Ryu-sama özür dileriz sadece bu okulda şüpheli iki kişi var yönetim kurulu araştırmamızı emretti."

Ryu onlara hiç nazik olmayan bir şekilde "Bence gayet nazikti." tehdit ederek onları bölgeden kovdu. Guton'un sadık askerleri konuşlanarak bölge ruh yiyiciler ve ARY ajanlarından arındırıldı. Guton Kyoto'yu sanki bir deney alanı gibi görüyordu çünkü dünyada tek sağlam olan şehir Kyoto'ydu ve dünyada sadece ufak tefek şehirler kurtulmuştu. Bölgenin asıl koruyucusu ARY'nin kurucusu Guton fakat Japonya ARY ve işbirlikçilerini reddettiği için ARY gizli olarak buralarda etkinlik yapıyordu. Japonya'nın yarısı yok olmuşken Japonya'ya bunu söyleten neydi? Korku mu Güç mü hayır bunlar değil asıl istekleri huzurlu ölümdü. Guton gereksiz ölümlerden nefret eden bir Otroy'lu olarak onların gereksiz ölümlerini durdurarak iblis ve canavar bölgelerini sınırda tutmayı başardı. Kısa süreli sessizmiş gibi davranan düşman acaba ne zaman saldıracaktı?

Teneffüs zili çaldıktan sonra Guton ve arkadaşları etrafta gezinmeye sohbet etmeye başladılar. Ryu için efendisi önemli olduğundan arka planda sürekli onu izliyordu. Okul eğlenceli ve nazik bir yerdi Guton için ve o okulu korumak için elinden geleni yapıyordu. Guton için her şey bunlardan ibaret değildi onun ana hedefi bir öğrenciydi çünkü bu öğrenci yıllardır aradığı mühre sahipti. Sapık gibi onun tüm hareketlerini izliyor, ne yaptığını anlamaya çalışıyordu.

Hedefinin bir kızla beraber yürüdüğünü fark etti ve bu kız gerçekten de içinde gizli bir şey saklıyordu. Guton ondan sızan fındık zerresi kadar olan manayı hissetti. İkisinin görüşünü kaybeden Guton biraz daha yaklaşmak için çatılarda geziyordu. Ayağı kayan Guton kafasını kiremitlere vurdu.

"Ah kafam, sanırım küçük çocuk bedeni o kadarda fiziksel olarak işlevli olmuyormuş fakat onları takip etmem gerekiyor."

Ayağa kalktıktan sonra yine sıçramaya devam eden Guton onları gördü fakat yanında başka kişiler vardı. Hedefi gözünden kaçıran Guton onun bir arabaya bindirildiğini gördü ve bu yüzden biraz hayal kırıklığı yaşadı. Evine geri dönmek için çatıdan çatıya atladı ve evine doğru dönmeye başladı. Giderken caddede Ryu'yu gördü ve Ryu her zamanki gibi insanlara yardımcı oluyordu. Bu birazcık Guton'un sinirine dokundu fakat onun kararlarına karışmadı.

Eve dönen Guton kıyafetlerini giyerken bir anda odaya Youpi atladı ve Guton'un pürüzsüz bedeni karşısında burnu kanadı. Guton fark edince Youpi'nin suratına parfüm şişesi fırlattı ve kızmaya başladı.

"Benim odama kendi kafana göre girmesene aptal kadın! Bu yaptığın çocuk tacizine girer!"

"Efendim o mükemmel vüc- yani kıyafetlerinizi getirecektim fakat sizin odada olduğunuzu bilmiyordum. Yine de bu mükemmel manzara için teş-"

"Çık dışarı derhal! Hayret bir şey kişisel hayatıma bile karışıyor bu aptal kadın." dedi onu dışarı büyüyle çıkartarak.

Üstünü giyinmeyi tamamlayan Guton okula dönmesi gerekiyordu çünkü o aslında ilk dersin teneffüsünde tuvalet bahanesiyle okuldan kaçıp onu izlemeye başlamıştı. Yeniden okula gitmek için vücudunun her bir zerresini kullandı ve çitlerin üstünden zıplayarak okulun arka bahçesinde duran ağacın yanına düştü. Ağaca bakan Guton onun yanına oturdu ve konuşmaya başladı.

"Selam ağaç bu aralar nasılsın? Seni buraya bıraktığım için beni affet ama gerçekten seni görünce elmaya sahip olan çam ağacı mı olur diyorum içimden. Yüksek ihtimalle tüm yaşayanlar gibi senin de bir ruhun var değil mi? WXY telepatiyi ağaca odaklar mısın?"

Ağacın dallarına bakarak onun ruhunu arayan Guton baktığı ağacın küçükte olsa ruhunu gördü ve onu yakaladı. Ruhun onunla konuşmamak istememesi daha çok sinirlendiriyordu. En sonunda ruhu yakaladı ve onun ağlayan yüzüne baktı.

"Neden ağlıyorsun ağaç ruhu? Yanlış bir şey mi yaptım sana karşı?"

"Hayır sen bana yanlış hiçbir şey yapmadın sadece ailemi özlüyorum."

"Ne yani ağaçlarında mı ailesi oluyor? Bu dünyada gün geçtikçe yeni şeyler öğreniyorum."

"Bana canlı değilmişim gibi davranmak istiyorsan neden ruhumu aradın?"

"Demek istediğim bu değildi ama ailenden ayıranlar kimdi?"

Ağaç yoğun duygularını Guton'a aktarmak için dallarını Guton'a sarmaladı ve zihnine tüm bilgi birikimini aktardı. Anılarda ailesinin ölümünü gören Guton o anda neden böyle yaptığını anladı çünkü ailesini öldürenler ruh yiyiciler veya başka şeyler değildi. Ailesini öldüren kişiler insanların ta kendisiydi. Guton ağaca sarıldı ve ona bir söz vermek istedi.

"Merak etme ağaç senin intikam ateşin ruh yiyiciler tarafından görüldü. Artık aileni öldüren pezevenkler bu dünyada yaşamıyor."

"Ne demek istiyorsun hem sen nerden biliyorsun?"

"Belli olmasa da ben bu dünyada 250 yıldan fazladır yaşıyorum. Ailenin gövdesine işkence yapıp, karınlarını oyup sonra bir güzelde yakan şerefsizler canavarların lideri tarafından katledildi."

"A-Ailem beni görmese de köklerimle onların köklerini tutuyordum ve böyle büyüyorduk fakat o gün annemin ve babamın kökleri sıkı değildi ve sonra beni topraktan çıkarıp bu şeyin içine koydular."

"Hepsini öğrendim merak etme sana isim vermemi ister misin? Seni kraliyet tahtının yanında ağırlamak isterim."

"Ben böyle bir şeyi nasıl kabul edebilirim? Beni de aynı şekilde öldürmeyeceğin ne malum?"

"Şüphesiz ki ben manipülenin tanrısı Guton ismimi, şanımı, planımı tehdit etmediğin sürece seni koruyacak ve ömrüm boyunca güvenliğini sağlayacağım."

Bir ağaçla anlaşma yapmakta sanırım bu fantezi dünyasının bir etkinliği olsa gerek. Biraz şizofreni gibi görülebilirdim eğer dışardan bakınca uyuyormuş gibi görünmeseydim. Bu ağaç planım için önemli değil fakat bana moral verebilir ve büyü ile daha iyi bir ağaç oluşturabilirim. Güzel bir deney aleti olacaksın ağaç ama merak etme verdiğim sözleri tutarım ne olursa olsun.

Ağaç onun isteğini kabul etti ve ondan bir isim istemek için yapraklarını aşağıya doğru eğdi.

"Sonunda kararını verdin olarak anlıyorum bunu ağaç. Sana bir isim vermem gerekirse sarmaşık gibi dallarını kontrol edebiliyorsun, çam ağacına benziyorsun fakat diken gibi batıyorlar, elma üretiyorsun o halde sana en iyi isim Rinse olsun anlamı ise yıkılmaz kudret."

"R-Rinse mi? Verdiğin bu isim için teşekkür ederim Guton."

"Sorun değil benim yanımda duracaksan sana seslendiğimde bunu duyacaksın ve hemen cevap vereceksin. Yakında seni almak için askerler gelecektir. Onlar geldiğinde görevim bitene kadar beni bekle olur mu?"

Yapraklarını sallayarak "Evet." cevabını veren Rinse onun iyi birisi olduğunu düşünüyordu fakat kendisi nasıl bir canavarla anlaşma yaptığının farkında değil. Guton biraz daha uyuyormuş gibi gözüktü çünkü koşarak gelen Suzuki'nin koşarken ki halini görmek istemiyordu.

Suzuki onun yanına oturdu ve kaldırmaya çalıştı. Uyanmaya başlayan Guton gözlerini açtı ve Suzuki'nin yüzüne baktı. Suzuki ona kalkmasını söyledi sinirli bir şekilde.

"Hadi Guton-kun derse gitmemiz gerekiyor. Teneffüs boyunca seni aradım hiçbir yerde yoktun bende korktum bir şey mi oldu diye."

"Üzgünüm Suzuki-san uyuya kalmışım. Bu ağaç bana senin mutlu yüzünü hatırlattı o yüzden yanında duruyordum."

"Reddettiğin bir kıza bunu söylemekte garip oldu. Neyse hadi derse gidelim."

Birlikte sınıf girişine doğru yürüdüler ve koridorda onları Shou gördü. Guton'un yanına gidip onun omzuna yavaşça vurdu. Neden vurduğunu anlamayan Guton koluna bakıyordu. Shou ona yüzüne bakmasını söyleyip konuşmaya başladı.

"Koluna bakma Guton sana vurdum çünkü bizi endişelendirdin. Tuvalete gidiyorum dedin ve gelmedin bizde endişelendik çünkü tuvalette yoktun."

"Özür dilerim Shou arka bahçede uyuya kalmışım. Bir dahaki sefere daha dikkatli olacağım."

Shou'nun yüzü rahatlamış bir yüz ifadesiyle gülüyordu. Derse giren üçlü öğretmene özür dileyerek yerlerine oturdu. Derste Suzuki bir anda Guton'a kağıt verdi. Kağıdı açıp okuduğunda şunlar yazıyordu.

"Bugün ders bitiminde benimle beraber bizim eve gelir misin Guton-kun sana köri yapmak istiyorum."

Kağıda cevap olarak ne yazacağını bilmiyordu Guton çünkü manipüle olmamış varlıklara hiç bir şekilde güvenmiyordu. Onun insan olduğu için bir şey yapamayacağını düşünen Guton evet yazarak kağıdı teslim etti ve kağıdı okuyan Suzuki çok sevindi.

Ders bitiminde arkadaşlarıyla beraber sohbet eden Guton onlarla oyun oynadı, derse girdi, yine oynadı, yine derse girdi derken en sonunda çıkış zili çaldı. Okuldan çıktıktan sonra Suzuki'yle beraber eve doğru giden Guton biraz heyecanlı gibiydi çünkü ilk defa bir insan evi görecekti.

Yolda beraber sohbet edip eğlenen ikilinin önünde birisi durdu ve bu kişi Suzuki'nin babası beden öğretmeni Todoki'ydi. Önlerini kesen babası Guton'un yüzüne sinirli bir şekilde bakıyordu. Guton'a biraz daha yaklaşıp onunla konuşmaya çalıştı.

"Benim kızımla nereye gidiyorsun bakayım 1.sınıf öğrencisi Bakuyashi Guton?"

"Kızınız beni evine yemek yapmak için davet etti sadece."

"Baba biz sadece biraz ders çalışıp yemek yiyeceğiz başka bir şey yapmayacağız. Merak etme Guton iyi bir çocuk bana bir şey yapmaz değil mi Guton-kun?"

Guton babasının dehşet verici gücünü sindirmeye çalışıyordu çünkü babası sanki onu eziyormuş gibiydi. Cevap vermek için kendini toplayan Guton kendisine gelmişti.

"Evet biz sadece yemek yiyip ders çalışacağız o kadar."

"Pekala evde dikkatli olun ocağı açık unutmayın."

Okula doğru giden babasının arkasından gitmeye başladılar. Babası onlara uzak olduğunda Guton Suzuki'ye soru sordu.

"Bana babanın beden öğretmenimiz olduğunu söylemedin Suzuki-san."

"Özür dilerim unutmuş olabilirim. Babam çok korkunç değil mi? Merak etme dünyanın en iyi babası o yüzden beni önemsiyor o kadar."

Dalga mı geçiyor bilmiyorum ama babasından sızan manayı fark ettiğimi bilmemesinden böyle yaptığına eminim. Bu aile ile alakalı şüphem var ama bunlarda hiç ruh dalgası hissetmiyorum. Sanırım sadece korkutucu bir aile olabilir. Neyse ne ölmeyeceğim için sorun yok. Biraz daha yürüdükten sonra ulaşmamız gerekiyor.

"Guton-kun sana bir şey sorabilir miyim?"

"Her ne istersen sorabilirsin Suzuki-san."

"Sen hiç hayatında insan yiyen canavar gördün mü?"

"İ-İnsan yiyen canavar mı? Söylentiler duydum fakat hiç bir tanesiyle karşılaşmadım ve sanırım karşılaşırsam öleceğim."

"Ah, demek öyle anladım, teşekkür ederim."

Sanırım içinde bir şeyler saklıyordu ve sakladığı şeyler onu huzursuz ediyordu. Normalde gram umurumda olmaz fakat bu kız ruh yiyicileri biliyor sanırım elimizde bilgi olabilir. Onu sorgulayıp neler döndüğünü öğrenebilirim belki.

"Eğer sorun değilse senin görüp görmediğini sorabilir miyim?"

"Ben sanırım gördüm... Daha çocuktum ve annem onlardan bir tanesi tarafından yenildi fakat anılarım yerinde değil."

"Anneni yiyenler neye benziyorlardı?"

Suzuki elini kafasına koyarak korkmaya başlamıştı. Guton onun hakkında gram endişe duymasa bile söyleyeceklerini dinlemek istiyordu.

"Anılarım yerinde değil dedim ya! O şey ne bir insandı nede bir hayvan! Başta simsiyah saçı olan bir insandı sonradan domuz gibi pembe oldu ve annemi yedi sonra ormanın derinliğine koştu fakat beni göremedi sanırım çünkü hayla hayattayım."

Gözyaşını gizlemeye çalışsa bile onun nasıl biri olduğunu anladım. En azından kötü birisi değil ve ruh yiyicilerden birini canlı canlı görmüş. Ölmediği için çok şanslı bile olabilir. İlerde bu kızdan kurtulduktan sonra hareketlerini komutanlara bildirip dikkatli olmamız gerekiyor.

İkili yolda yürümeye devam ettikten sonra evin girişine ulaştılar. Çantalarını bırakıp salona geçeceklerdi fakat Guton Suzuki'ye tuvaletin yerini sorup tuvalete gitti. Tuvalette evin tehlikeli olmadığını doğrulamak için alanını kullanan Guton etrafta hiçbir tehlike sezmedi. Elini yüzünü yıkayıp aşağı inen Guton mutfakta gömleği yarı açık olan Suzuki'yi gördü ve utandı. Suzuki ona gülümseyerek döndü.

 

"Ah, sonunda tuvaletten çıktın Guton-kun. Masaya oturabilirsin yemeği hazırlıyorum şimdi."

"B-B-Benim burada olduğumu görmüyor musun Suzuki-san? Göğsünü gördüğüm için utanman gerekiyor."

"Utanmasana burası benim evim birazcık göğüs görmenin neresi yanlış Guton-kun? Çıplak değilim ki sadece gömleğimi açtım biraz."

"Kız dediğin onları saklaması gerekir! Biraz daha görmeye devam edersem..."

"Görmeye devam edersen ne olur Guton-kun? Yaramaz bir çocuk mu olursun?"

Guton onun ciddiyetini fark etti bu yüzden çenesini kapattı. Suzuki ise gömleğini kapatıp yemeği hazırlamaya devam etti. Guton oyalanmak için televizyonun önünde duran oyunu fark etti. Suzuki'ye oyunun ne olduğunu sordu.

"Burada duran oyun konsolu nereden geliyor Suzuki-san hiç görmedim."

Suzuki elinde duran patateslerle Guton'a döndü ve konuşmaya başladı.

"Babamın bir öğrenciden aldığı şey hiç denemedim. Aldığından beridir ikimizde dokunmadık."

"Gel beraber oynayalım mı yemek hazır olurken?"

"Bekle şunları hazırlayayım pişerken oynarız merak etme Guton-kun."

Beklemeye devam eden Guton zihninden özlediği 3 büyük ast aklına geldi. Bunlar Piyu, Sakuhana ve Lighton'du. Onlar bu dünyaya geldiğinde geride bıraktığı şeylerdi fakat o Piyu ve Sakuhana'yı geri getirmek istiyordu. Bunu yapmak içinse insan bedeninden kurtulması gerekiyor çünkü bu bedende ölümsüz makine onu tanımıyordu.

Tencerenin kapağını kapatan Suzuki ellerini yıkayıp kuruladı ve Guton'un yanına oturdu. Guton biraz heyecanlanmıştı çünkü yanına oturan kızı tanımıyordu fazla. Eline konsol'un kolunu alan Guton gördüğü dövüş oyununu açtı. Nasıl oynayacağını bilmese bile tek bildiği şey tüm gücünü kullanırsa kazanacağıydı. Suzuki'de oyunu bilmiyordu fakat oyunu hızlı bir şekilde çözdü ve taktik geliştirmeye başladı.

Eğlenerek oyun oynayan ikili birbirlerine "Hadi tüm yapabileceğin bu mu?" gibi sözlerle kışkırtıyor ve ikisinden biri kazanınca gülüyorlardı. Yarım saat bu şekilde geçirdikten sonra yemeğin altını kapatan Suzuki masaya tabakları koydu Guton ise masaya oturarak bekledi. Beklerken sohbet açmak isteyen Guton konuşmaya başladı.

"Bu aralar babanla aran nasıl Suzuki-san?"

"Babamla sanırım aram hep iyiydi. Biraz kas beyinli bir insan olsa bile beni hep destekledi."

"Bence babanda zeki birisi fakat insanlar ondan korksun diye zekasını gizliyor."

Suzuki sanırım dediğim şeye biraz sinirlendi gibi çünkü elinde duran kepçe sanki atomlarına ayrılacak gibiydi. Ortamı yumuşatmak için özür diledim.

"Seni kıracak bir şey dediysem affet beni Suzuki-san."

Sinirden elinde duran kepçeyi yamultan Suzuki Guton'un özrüyle kendine geldi.

"Ah, özür dilerim Guton-kun senle alakalı değil sadece babam... Gerçek şu ki babam dediğin gibi zekiydi fakat zekası annemi kurtarabilmesini sağlamadı. Annemin intikamını almak için bu şehre geldik. Babam intikam için zekasından vazgeçip sadece güç istedi."

Hmmm, bak bu eğlenceli gibi gözüküyor. Demek bu şehri 140 yıl önce karantinaya alıp kimseyi almamamıza rağmen sızmışlar. Lan! Bir dakika, bir dakika bu demek oluyor ki ruh yiyiciler... Derhal emir salmam gerekiyor yoksa emek vererek herkese mutlu yaşam alanı sunduğum bu şehir içeriden yok olacak.

"Ben güçsüz ve zayıf birisi olduğum için intikam ne demek anlamam Suzuki-san fakat tek bildiğim şey baban en doğru kararı verdiğidir."

"Neresi doğru karar bunun! Kızıyla beraber intikamını alabilirdi ama o sırf kızı işe yaramaz diye düşündüğü için zekasından vazgeçiyor! Böyle bir şeyi kabul edemem, kesinlikle kabul edemem."

"Sakinleş biraz Suzuki-san babanda bazı konularda haklı çünkü onun tek ailesi sensin."

"Özür dilerim sinirime hakim olamadım. Evet haklı olabilirsin fakat bende haklıyım. Neyse yemeğimizi yiyelim sonra ders çalışıp bugün burada bırakalım."

Dediği gibi yaptım çünkü benimde bir acelem vardı. Askerlerden birine emir verip önemli şahsiyetleri yeniden çağırdım. Yarın büyük şeyler konuşulacaktı ve bu kesin olan tek şeydi.

Guton ve Suzuki yemeklerini yerken çok sessizdiler sanki ortamda ölüm sessizliği vardı. Bu sessizliği bozmak isteyen Suzuki konuşma başlattı.

"Kendi ailenden bahset bize Guton-kun. Senin aileni duymak için sabırsızım."

"Benim ailem ben küçükken trafik kazasıyla öldüler o yüzden onları hatırlamıyorum fakat bir ablam var ismi Youpi ve dünya üzerinde gördüğüm en iyi abla olabilir."

"Ablanla tanışmak isterim Guton-kun senin gibiyse mükemmel bir insan olmalı kesinlikle. O sol kolunun üstünde duran şey ne? Okulda sormuyorum fakat aile arması falan mı?"

"Bu arma nesillerdir aktarılan bir büyü. Ruh yiyiciler insanlara saldırmayı bıraktığında onlardan ailemizin çaldığı bir kristal. Öleceğin bir durum olmadığı sürece kullanma dediler."

"Büyünün varlığına inanıyor musun Guton-kun?"

"Bilmem belki vardır belki yoktur fakat şu gerçek var ki anneni öldüren o şey dönüşmek için bence büyü kullandı."

"Doğru söylüyorsun o şey kesinlikle büyüydü. Neyse yemeğin bittiyse bekle toplayayım odama geçelim."

Guton kafasını sallayarak beklemeye başladı. Tabakları, kaşıkları, tencereleri silen Suzuki 20 dakikada her şeyi tamamlayarak beraber odasına doğru çıktılar. Yatağın üstüne yatan Suzuki eteğinin altının gözüktüğünü fark ettiğinde utanıp dizinin üstüne oturdu. Guton'la ders çalışmaya başlayan Suzuki'nin gözü sürekli Guton'un üzerindeydi. Guton onun bakışlarına dayanamadı ve sordu.

"Bir şey mi oldu Suzuki-san?"

"Bir şey yok Guton-kun sadece ne kadar yakışıklı bir erkek olduğunu düşünüyordum."

"Ne düşünüyorsun bilmiyorum Suzuki-san fakat seni üzebilecek bir erkeğe yanlış sözler söyleme."

Suzuki'yi harekete geçiren bu sözler onun Guton'u yere yatırmasıyla sonuçlandı. Ellerini tutarak kaçmasını engelleyen Suzuki onu öptü. Midesi bulanan Guton kendisini iyi hissetmiyordu. Suzuki biraz daha ciddileşmek istese bile Guton onu iterek köşeye sindi. Suzuki kendisini bunu yaptığı için kötü hissediyordu.

"B-Ben özür dilerim sadece sana olan s-"

"Sevgi mi? Bir insana zorla sevgi mi aşılayacaksın Suzuki-san?"

"Sadece seni sevdiğimi anlamanı istedim nede olsa beni hep reddediyorsun."

"Sevgini göstermek için beni taciz etmen mi gerekiyordu? Kendinden utanman gerekiyor Suzuki-san."

"Sende mi beni diğer insanlar gibi dışardan olduğum için dışlayacaksın ve beni terk edeceksin?" dedi gözlerinden yaş akarken.

Guton onun ağlamasıyla beraber kullanışlı bir eşya elde etmişti. Oturup Suzuki'ye sarılan Guton onun gözyaşlarını arkasından sinsice gülümseyerek durdurmuştu. Suzuki ona bu sefer öpüşüp öpüşemeyeceklerini sordu.

"Öpüşelim mi Guton-kun?"

"Seninle sabaha kadar öpüşürüm yeter ki sen üzülme."

Öpüşmeye başladıktan sonra bir anda kapı açılma sesi geldi. Gelen kişi Suzuki'nin babasıydı. Guton'la Suzuki hemen normal davranmaya başladılar. Babası odaya girmek için kapıyı tıkladı ve içeri girdi.

"Siz ikiniz hayla mı ders çalışıyorsunuz? Saat çok geç olmadı mı?"

"Haklısınız Todoki-sensei bende evime gideyim."

"İstersen eve kadar götürebilirim seni bu saatte yollar tehlikelidir."

"Teşekkür ederim ben gidebilirim ablam beni almaya gelecektir."

Oh be, bir an öleceğimi sandım. Evden kurtulduğuma göre yarın olacak toplantıda gerçekten büyük konular konuşulacak. Umarım bu sefer yine başarısız olmazsın Guton.

Kendi kendine konuşan Guton gölgelerden hareket eden gözcü birliğinin eşliğiyle beraber evine doğru yol aldı. Evine yaklaştığında Youpi camdan efendisine el sallıyordu. Evin kapısından içeri girip "Ben geldim." diyen Guton'u karşılayan Youpi ona sarıldı.

"Efendim hoşgeldiniz. Bu saate kadar gecikmeniz normal değildi bir şey mi oldu?"

"Ben sadece zihinsel o-"

Daha sözünü bitiremeyen Guton bir anda yere düştü ve kalkamadı. Youpi onu soyundurup bir güzel banyo yaptırdı ve üstünü giyindirerek yatağa yatırdı. Sabah olduğunda bir güzel kahvaltı yapan Guton bu sefer kendisini iyi hissediyordu çünkü zihinsel yorgunluğu sıfırlanmıştı.

Kahvaltıdan sonra kalkıp elini yıkayan Guton kuruladıktan sonra salona oturdu. Biraz film izlerken bir anda kapı çaldı ve gelenler ARY'nin en iyi askerleriydi. Haru, Ryu, Amelia göz bandajı olan bilinmeyen bir kişi gelmişti. Guton onları karşılamak için koltuğunda oturmaya devam etti.

"Hepiniz hoşgeldiniz benim değerli komutanlarım. Bugün büyük kararın alınacağı gün gelmiştir. Artık savunma rolünü terk ederek savaş rolüne geçiyoruz sorusu olan var mı?"

Ryu el kaldırarak soru sormak istedi Guton da ona izin verdi.

"Efendim ruh yiyicilerle savaşmak için önce onlara savaş ilan etmemiz gerekiyor. Bu adımı nerede atacağız?"

"Çok güzel bir soru Utru- pardon Ryu. Cevabıysa yakında Kyoto içerisinde bir savaş görüyorum. Eğer hislerim ve planlarım doğruysa 2 hafta sonra okul festivalinde savaş patlak verecek. Sizden ricam bu olduğunda yerel halkı başka yerlere taşımanız çünkü orada asker kullanırsak askerler çekilirken görülmememiz gerekiyor."

Ryu efendisinin dediklerini anlayarak sorusu olmadığı için geri oturdu. Amelia onun yerine kalkarak soru sormak istedi.

"Efendim peki ya uzun zamandır aradığımız düşman lideri burada ortaya çıkarsa? Komutanları burada toplamak daha iyi olmaz mı?"

"Merak etme Amelia düşman o kadar salak olamaz elimize atlayacak kadar. Hedefleri aslında biz veya şehir değil. Sadece okulda bulunan manaya sahip iki insan ve onları istiyorlar."

Amelia yerine oturduktan sonra diğer katılımcılar sessiz kaldı. Guton elini masaya vurdu ve planı açıkladı.

"Evet kimsenin sorusu varsa planımızı açıklıyorum. Ben ARY'nin en güçlü silahı olarak festival zamanına kadar kimlik gizleyeceğim ve çocuğu koruyacağım sizde üstünüze düşen görevi yerine getirerek burayı zamanı geldiğinde savaşa hazır hale getirin. Plan - Kyoto'yu Kurtarma - resmen başlamıştır. Ardından ARY ile savaşa girilecektir tüm komutanlara bu bilgi verilsin."

Guton kararlılığıyla beraber sohbeti sonlandırıp beklenen gün için plan kurmaya başladı.

VOL 1 sona erdi. Okuduğunuz için teşekkürler.

 

 

Loading...
0%