Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@stuntmanmike

Kayıp Hisler Anılar Ve Eşyalar Müdürlüğü

 

Büyük ağır bir kapı. İçerisi granit kaplı döngüsel ve sonsuz bir alan. Havada, eski kitapların, tozun ve kaybolmuş anıların kokusu hissediliyordu. Uzakta, fısıldayan sesler yankılanıyor, sanki her bir anı geri çağırmak için can atan ruhların hıçkırışları gibiydi. Mekânın soğuk granit zemininde yürüdükçe, ayak sesleri, zamanın ne kadar durgun olduğunu hatırlatıyordu. Burada, herkes geçmişe bir adım daha yaklaşmak için çabalıyordu, ama ne kadar derin bir belirsizlik içinde olduklarının farkında değillerdi. Sağa sola koşuşturan memurlar ve insanlar. Hepsi bir şeylerin peşindeler. Geçmişi hatırlama veya kayıplarını bulma umudu. Yüzlerindeki zavallı çaresizlik.

Girişin yanındaki bekleme alanında yaşlı bir adam oturuyordu. Siyah kumaş pantolon ve eski yıpranık bir kumaş ceket vardı üzerinde. İçine beyaz bir gömlek ve damalı bir süveter takıştırmıştı. Cildi kırışık ama parlaktı. Katran sarısı pos bıyıkları burnundan fışkırmış gibiydi. Ellerini değneğine dayamış, hörgüç ensesini önüne eğmiş, siroz sarısı gözleri ile arada elindeki numaraya daha sonra ise ekrandaki numaraya bakıyordu. Gişedeki memur zımparalanmış ses telleriyle bağırdı.

“1159 numara.”

Yaşlı adam zar zor yerinden kalktı. Hızlı adımlarla yürüme niyetine eklemleri engel oluyordu. Dizleri bükük bir şekilde olağanca hızıyla gişeye yaklaştı.

“Evet sorun neydi amca?”

“Anımı kaybettim ben.”

“Tamam amca kimliğini alayım.”

İç cebinden deri bir kartlık çıkardı en az kendisi kadar eski. İçinde bir sürü gazete küpürü biraz para 2 tanede siyah beyaz fotoğraf vardı. O kargaşada eski mavi nüfus kağıdını çıkarıp memura uzattı.

“Amca yenileseydin bunu.”

“Eskiyi hatırlatıyor kalsın.”

Memur başını salladı “Sen bilirsin.” Der gibi. Bilgisayardan solitarei alt sekmeye alıp ihtiyarın bilgilerini sisteme girdi.

“Evet amca. Tam olarak ne arıyorsun hatırladığın her şeyi anlat.”

“10 veya 12 yaşındaydım. O zamanlar mahallenin amatör futbol takımında oynuyordum. Yine aynı mahalleden başka bir takımla maçımız vardı ama onların sahasındaydı. Onların sahasıda uzak mı uzak. İsmi Taç Sanayi’di. Adı üstünde şehirden yürüme mesafesi uzak sanayi bölgesindeydi. Ben sabah kalkıp maça gitmiştim. Maçta da yenildik. Ben stoperdim, sürekli uzun topları ıskaladım. Maçtan sonra 5 dakika sahanın kapısında bekledim. Acaba geçen biri beni alır mı diye ama kimse gelmedi. Eve yürümeye başladım. 1 saat sonra eve geldiğimde evde sadece annem vardı. “Neredesin sen? Baban seni almaya gelmiş adam yorgun argın iş çıkışı seni arıyor sanayide.” Dedi. Daha sonra babam çıktı geldi eve ilk sarılışı o zamandı. Derin derin sarıldı bana öptü yanaklarımı. “Canım oğlum neredesin maç nasıldı?” diye sordu. Normalde sormazdı, sarılmazdı. O gün farklıydı demek.”

“Amca sen her şeyi hatırlıyorsun maşallah. Ne işin var Kayıp Anlar Deposunda?”

“Hatırlıyorum ama hissedemiyorum.”

“Ha! Onun için şu odaya git Kayıp Hisler Deposuna dilekçe ver amca.”

Yaşlı adam, memurun söylediklerini duyduktan sonra kaşlarını çattı.

“Yani, hislerimi bulmak için başka bir odaya mı gitmem gerekiyor? Tam bir kaybolmuşluk durumu bu!”

Memur gülümseyerek, “Evet amca, burada kaybolmaktan çok, bulmak için geldin! Bunu bir yolculuk gibi düşün.”

“Yolculuk mu?” diye yanıtladı yaşlı adam, kaşlarını çatarken.

“Yalnızca anılarımı kaybetmekle kalmadım, şimdi de hislerimi bulmak için bir yolculuğa çıkmam gerekiyor. Nerede kalmıştım? Seyahat acentesi mı burası?”

Memur, kahkahasını tutamayıp güldü.

“Burası kesinlikle bir seyahat acentesi değil, ama belki de en azından duygusal bir tatil sunabiliriz.”

Yaşlı adam derin bir nefes alarak,

“Ama ben gittiğim yerlerde hiç duygusal tatil yapmadım ki! Sadece kalbimdeki kayıpları arıyorum. Bir süre önce cebimde bir his bulmuştum ama kayboldu gitti!”

“Cebinden mi kaybettin amca?” Memurun yüzü ciddileşmişti. “O zaman az ilerde Kayıp Eşya Deposu var ona dilekçe ver amca.”

           

Loading...
0%