@su_izi
|
Evet selâm canlarım 😘
Uzun bir aradan sonra nihayet aranıza dönmüş bulunuyorum 🙂
Lütfen beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin..
Hadi başlayalım ❤️
*********** Bir insan di bütün insanları yok eden sebebi doğuran.
Bir yokluktu insanı boşluktan boşluğa sürükleyen.
Bir var oluştu aslında hayat kimine hüzünle kimine mutluluk ile gelen.
Yaşamayı sevmek değil di aslında hayat.
Yaşamayı değer kılacak insanların olmasaydı aslında en başta....
İdâl hayatını büyük bir yokluk ile geçirmişti.
Konuşan insanların olması değildi aslında mutluluk seviyorum seni diyenlerin hissettirmesi idi...
İdâl kimseden sevgi görmeden büyürken varlığını bile bilmediği kardeşi mutluluk ve huzurla büyümüştü.
Bir evlilik olmuştu Hakkari de sevgisizlik ile büyüyen idâl ve sevdiğim dediği kızı kollarında kaybeden dijvarin acılı hayatları idi aslında.
Şimdi ise iki yaralı yüreğin bir oluşu olmuştu bu evlilik.
********** Günler hızla geçerken yayıldı bütün doğuya ağalık yemeği heberi.
Hakkari'nin gaddar ağası babasından ağalığı alıyordu.
Kimi için hakediyor denilse de kimi için sonları olduklarını biliyorlardı.
İdâl ve dijvarin sağladığı adalet dilden dile dolasmisti.
Kim derdi Hakkari'nin bahtsız kızı kocasına zorla evlendirilirken fikri bile sorulmayan kızına şimdi bütün Hakkari ayaklarına egilecekti.
Sabahın ilk ışıklarıyla aydınlandı odanın içi.
Yavaşça kivrandi idâl eliyle yatağı yokladigi vakit kapladı icini bir hüzün.
Alıştığı hissettiği nefesin yanında olmayışı idi sebep. Seslendi ama odada olmadığı belliydi.
Yataktan kalkmak üzere iken girdi dijvar içeri elinde gelincik çiçeği ile birlikte...
Dilemin.dedi sürpriz yapmak istemiş yakalanmıştı..
Canım.diye karşılık verdi idâl. Yatağında üstüne güzelce oturdu. Dijvarda idâl in karşısına oturup çiçeği ona doğru uzattı.
Laf arasında konuşurken duymuştu gelincik çiçeğini sevdiğini kendi gibiydi çiçeğin anlamı da.

İnce yüreği, hassaslığı ve kibarligi simgeliyordu.
İdâl aldığı çiçeğe anlamla bakıyordu. Toplamasına izin dahi verilmediği çiçeği bugün ona dijvar getirmişti.
Hadi hazırlan sürprizim var sana. Dedi dijvar idâl'in yanağına öpücük bırakıp çıktı odadan.
İdâl kalkıp çiçeğini vazoya koydu. Üzerini de giyinip odadan çıktığında elinde bir başka gelincik çiçeği ile bekleyen asil i görmesi bir oldu.
Günaydın yengem... Dedi asil çiçeği verip hızla dama çıkan merdivenlere doğru koştu.
İdâl de yavaş adımları ve gülen yüzü ile çıktı ardından.
Merdivenler bitip de dama ayak bastığında gördü elinde koca bir buket gelincik çiçeği ile bekleyen dijvari....
DİLEMİN dedi dijvar üstüne basarak gözleri aşkla bakarken.
İdâl kızaran yüzünü saklamaya çalışarak gitti dijvarin yanına elindeki çiçekleri büyük bir tebessüm ve mutluluk ile aldı elinden.
Sakın bozmayın çekiyorum. Diye bir ses yukseldi mert makinasını almış hemen fotoğraflarını çekmişti.
Ağam sende mi biraz örnek alsan oğlunu. Diye konuştu Zerda hanım haydar ağaya imayla.
Haydar ağa boğazını temizledi. Hatun ben ne zaman yapmadım sana böyle şeyler ? Diye savundu kendini.
Bav doğru der yadem senin için yemek yapmisligi bile vardır. Dedi hevi kirkirdayarak.
Bak duydun mu hatun? Diye Zerda hanıma bakarak konuştu haydar ağa.
Doğru dersin kızım yaptı yaptı da biz mutfağı üç günde toplayamadik hatırlarsanız. Dedi Zerda hanım zira yaktığı tencerenin arada bir sözü edilirdi.
Eğlenceli bir kahvaltı yapılmış ardından yarın yapılacak olan ağalık yemeği için hazırlık yapılmaya başlamıştı.
Dijvar idâl'i alıp çiftliğe gelmişti. İdâl ne kadar ısrar etmiş olsa da neden geldiklerini söylememişti.
Arabadan indiklerinde biri siyah biri süt beyaz iki tane at karşıladı onları.
Dijvar idâl'in elini tutup atların yanına doğru ilerleri.
Gece . Diye seslendiğinde siyah olan at şaha kalkmış kisnemisti.
İdâl o zaman anlamıştı Zerda hanımın mehir olarak verdiği dijvarin canı gibi sevdiği atiydi o.
Onlar durduğunda iki at birden onların yanına gelmişti. Gece dijvarin yanında dururken beyaz olan ise idâl'in önüne başını eğmiş ondan gelecek hamleyi bekliyordu.
Ki idâl de gülümseyip elini başına doğru uzatıp yelelerini sevdi.
Adı gün. Dedi dijvar gündüz koymuştu aslında adını ama bunu sevmemisti pek o yüzden gün olarak kalmıştı adı.
Hanım ağam yarışalım mi ne dersiniz? Diye gece yi severken sordu dijvar.
Ben binmeyi bilmiyorum ki. Dedi idâl dudağının kenarından gulumserken.
Olsun hadi . Dedi dijvar gün'ü tutup idâl'in binmesi için ayarladı.
İdâl gün'e binerken dijvar da gece ye binmişti.
Ağam dağlara doğru yarışalım. Diye seslendi idâl atını dağa doğru çevirmişti.
Dijvar anlamıştı bişey olduğunu dizgini tutuşu ata oturuş bile başkaydi.
Yarışa başladıktan bir kaç dakika sonra açmıştı idâl arayı ellerini bırakmış gelen rüzgara karşı durmuştu.
"Birinci belli dijvar ağa seni at yarışında Hakkari dağlarına gömerim" diye bağırdı idâl...
Dijvar ne kadar ugrasmissa da geçemedi idâl'i. Dağın tepesine gelince durdu idâl. On saniye kadar sonra da dijvar durdu yanında.
Allah dan bilmiyorsun dilemin. Diye nefes nefese iken söyledi dijvar.
İdâl uzunca baktı önünde dizili sıra ile duran dağlara. Dalmıştı baktığı yere bu sırada yükselen ses ile kendine geldi.
"Ez ji te hez dikim dilê min"(seni seviyorum gönlüm)
Dijvar bütün nefesi ile bağırmış haykirmisti bunu idâl gözünden akan yaşı sildi sevmem seni demişti zamanın da şimdi ise seviyorum diye haykırıyordu.
Zamanın da zulüm olmuştu adam. Cehennemi yaşatmıştı ona şimdi ise huzur du nefesi, mutluluk du gülüşü,sevgi idi bakışı,can dı varlığı...
Dijvar bekledi oda söyler diye bekledi. Ama beklediği olmadı idâl sadece dağlara baktı.
Haklıydı seviyorum demesi yada onu sevmesi kolay şey değildi.
Gece ile birlikte geriye dönüp gecenin dizginlerini sıkıca kavradı elinde zorca bir nefes alıp gitmek için hamle yaptığı sırada duydu gelen sesi.
"Ez ji te hez dikim mîrê dilê min" ( seni seviyorum gönlümün efendisi)
Duyduğu ile kalbinde oluşan sevinç mutluluk tarifsiz olmuştu. İdâl sevgi dolu gözleri ile bakıyordu ona atın dan inip de idâl'e sarılması bir olmuştu.
Dağlar şahidim olsun idâl kalbim kuruyana kadar seni seveceğim.
Dedi dijvar idâl'in gözlerine bakarken.
Dağlar şahidim olsun dijvar canım bu beden de olduğu sürece sadece seni seveceğim...
Dağları şahit tutmuşlardır aşklarına günler geçerken olacaklardan habersiz...
********* Sabah büyük bir koşuşturmaca başlamıştı hem konakta hem de Hakkari de haberi alan aşiret ağaları yemek için gelirken dijvar ise planladığı şeyi halletmiş ti.
Öğlene doğru dolmuştu Hakkari gelen gidenin hesabının tutulmadığı büyük bir yemek başlamıştı.
Ciwan,agit ve rizgar konvoy yapmış bütün Hakkari ve çevre illere duyurmuştu dijvarin ağaligini.
Hoşgeldiniz demekten ağzım ağrıdı. Diye söylendi agit.
Zevzekligi kes istersen. Diye uyarıcı tonda konuştu ciwan.
Aha şimdi yandık. Diye gelen adamlara bakarken konuştu agit.
Ciwan da baktığı sırada kapladı içini bir korku.
Şimdi boku yedik. Dedi Ciwan gözleri dijvari ararken.
Selamın aleyküm. Diye bağırdı gelen adamın biri.
Sıkıyorsa al selamını şimdi. Dedi agit nefesi kesilirken.
Yüzünüz bembeyaz olmuş ne bu hal? Diye sordu dijvar ki bu sıra da omzuna değen el ile arkasına döndü.
Dewran. Dedi gördüğü adam ile.
Gelen Urfa'nın çolak ağası dewran yanındakiler ise kuzenleri rohat ve Behram di.
Hoşgeldin dewran ağam. Dedi Ciwan onlar ağalık alırken ilk gelen dewran olmuştu ki onlar kendi dertlerine düşüp ne evlenirken ne de doğunun hükmü ona verilirken yanında olmamışlardı.
Hoş bulduk ya hoş. Diye kistigi gözleri altından bakarken konuştu rohat.
Abim şimdi napalim biz bunlara? Diye imayla sordu Behram keza dewran di bu onlara bir ceza kesmeden gitmezdi Hakkari'den.
Şu yemek bitsin ben bilirim onlara yapacağımı. Diye sert sesiyle konuştu dewran.
Üçü birden derince yutkunmus kendi hallerine acimislardi ki dewran in Ilgaz a yaptıklarını dusunurlerse ölümlerden ölüm begenmeleri gerekirdi.
Canım. Diye seslenen idâl bozdu gergin ortamı.
Dilemin. Diye cevap verdi dijvar yüzünü düzelterek.
Merhaba yenge. Diye söze atıldı behram.
Dijvar idâl'in yanına geçip gelenler ile tanıştırmaya başladı.
Dewran ağa Urfa'nın çolak ağası doğunun da hükümdarı odur. Diye önce dewrani tanıttı.
Merhaba yenge. Diye dewran idâl'i selamladı.
Rohat Bozdağ dewranin kuzeni hemde Urfa'nın Bozdağ aşiretinin genç agasidir. Diye rohati tanıtarak devam etti. Rohat başıyla selamlamis idâl ile tanışmıştı.
Buda Behram Karadağ doğu aşiretleri içinde on beş yaşında ağalığı alıp da tarih yazan ilk agadir. Diye tanıttı behrami da.
Yengem çok güzelsin maşallah da bizim öküzle sen nasıl evlendin. Diye sordu Behram yine yapmıştı yapacağını.
Mizgin e de senle nasıl evlendiğini soralım istersen behram? Diye sertçe yükseldi kadının sesi.
Babam. Diye koşarak gelip sarılmıştı dewranin bacağına Fırat.
Mihra ise Dila ve dewrim ile birlikte geliyordu.
Merhabalar. Diye sevecen ve çocukları taşımaktan kesilen sesi ile konuştu.
Mihra dixeri dewran ağanın karısı. Diye tanıştırdı dijvar.
Mihra idâl'e sıkıca sarıldı.
Deli hanım ağa yada Urfa'nın mardinli deli gelini derler kendisine. Diye gururla konuştu dewran.
Mihra dudak buzmus gözlerini devirmiş ti hemencecik. Ne var bir kaç Konak bastiysam üç beş kişiyi vurdaysam. Diye kırgın tondaki sesi ile konuştu.
Biz seni biliyoruz yengem sen gelmeden namın geldi. Diye konuştu agit.
Herkes yerini almış dijvarin ağalığı herkese ilan edilmişti.
Sona doğru dijvar idâl'i tutup ortaya geldi.
Beni bilirisniz ben kimseye acımam kimseyi düşünmem kalbi kötü gözü kapalı bir insanım. Dedi durdu şimdiye kadar böyle olmuştu ama bundan sonra böyle olmazdı.
Ben kalbi kötü bir insandım sen bana ışık,umud,hayat olansin dilemin. Dediğinde dizinin üstüne yere çökmüştü .
Yeniden ve yine benimle evlenir misin?
Diye sorduğunda herkes kendi arasında konuşmaya başlamıştı kimine iyi gelen şey kimine ise hadsizce idi.
Evet. Diyebildi idâl zor ve güç çıkan sesi ile.
Tam dijvar yüzüğü takarken duyuldu o ses .
Dijvar. Diye seslendi kadın. Dijvar kulaklarında yankılanan tanıdık ses ile düşürdü yüzüğü yere.
Zorla arkasına baktığında gördü sarı renk elbise giymiş sarı saçlarını örmüş kadına baktı.
Ölmek miydi bu bilemedi.... Kalbi durdu,nefesi kesildi sanki... Olamazdı gördüğü gerçek olmazdı...
Sen öldün. Diyebildi titreyen sesi ile elleri ayakları boşanmış ayakta durabilecek kadar bile gücü kalmamıştı.
Hayır!!! Ben yaşıyorum... Diye bağırdı kadın herkes öldü bildikleri kadının gelmesine bakarken idâl kim olduğunu anlamadığı kadına baka kalmıştı.
Ben seni Kendi ellerimle koydum mezara. Diye gözleri dönmüş şekilde bakarken konuştu dijvar.
Yeter!!! Ben ölmedim doğan beni ölü gösterdi sırf sen acı çekti diye bende doğacak çocuğumuz için kabul ettim...
Diye bağırdığında kaynar sular döküldü dijvarin başında.
Elif... Dedi idâl anlamıştı kim olduğunu.
Elif öldü...
Elif öldü..
Diye tekrar etmeye başladı dijvar. Ellerini başına götürmüş arada vurmaya başlamıştı.
O öldü.
Dediğinde gözleri dönüşmüştü masadan duran bıçağı alıp attı sol bileğine kesiği. Akan kan değildi sanki durmadi devam etti.
Masaları dağıtırken de aynı şeyleri söylemeye devam etti. Elif öldü. O öldü.
Tek söylediği bunlarken kimse tutamamış ti onu sinir krizi geçiriyordu.
Kimseye değil belki ama kendine vermişti zararı. En son ise düşüp kalmıştı olduğu yere.
Ağalık yemeği kanla bitmişti. Meraklı bekleyiş sürerken çıkıp gelmişti doktor.
Dijvarin durumu hassas. Dedi durdu söylemesi lazımdı.
Sinir krizi geçirmiş ve aynı zamanda beyin kanamasi da geçirmiş. Dediğinde olduğu yere oturdu haydar ağa biliyordu ne diyeceğini ne olması gerektiğini.
Size iyi bişey diyemem uyanması güç uyansa bile aynı olurmu bilinmez. Deyip uzaklaştı.
Dijvar hastane de yatarken yaptıkları planın işliyor oluşunu kutluyirdu elif ve ortağı.
Kim bilebilirdi bir yok uğruna dijvarin ve bütün herkesin hayatının sonecegini.
Bir hüzün düştü Hakkâri'ye bir acı duyuldu herkeste. Bir adama mezar olmuştu en güzel günü.
Bir insanı hatası bir çok insanı mahfetmisti....
***********
Evet bölüm burada biter canlarım 😘



Güzel konuklarımız dewran ve mihra...

Güzel bir sözle veda edyim size canlarım.
Seni seviyorum demenin bin türlü yolu vardır yeterki bunu isteyin...
Görüşmek üzere ❤️
|
0% |