Yeni Üyelik
16.
Bölüm

13-Neden

@su_krtky

Elif Sıla'dan

Arabayı karargahın park yerine bıraktıktan sonra içeriye yöneldim.

Bizimkilerin dinlenme odasına girdiğimde Yüzbaşının da orda olduğunu görünce hazır ola geçip selam verdim.

"Üsteğmen Elif Sıla Yüksel , günaydın komutanım" dedim gülümseyerek.

Selamımı aldıktan sonra "rahat" dedi. Bende hemen koltuklardan birine oturdum.

"Gerek yok Elif burada biz bizeyiz benden üst olursa yaparsın , rahatına bak" dedi Yüzbaşı Fethi

"Tamam komutanım" dedim.

"Nasıl oldun , ağrın falan var mı?" diye sordu.

"İyiyim komutanım sorun yok" dedim tebessüm ederek.

"Melek teyze gitti mi?" diye sordu Ömer (Kaya=Lakap).

"Gitti onu bıraktım havalimanına öyle geldim."

"Komutanım çay vereyim mi içer misin?" diye sordu Ahmet(Fosil)

"Ben alırım , bir yarbay' a uğrayayım sonra odama geçerim. Dosyalar birikmiştir."

"Bence de bir bak masana " dedi yüzbaşı gülerek.

"Sizde güldüğünüze göre bana geçmiş olsun o zaman" diyerek ellerimi birbirine çarptım ve koltuktan kalkarak Yarbayın odasına yöneldim.

Komutanın habercisinin önünde gelip durdum.

"Er Mehmet Kavuk emredin komutanım!"

"Rahat Mehmet Yarbay odasında mı?" diye sordum.

"Evet komutanım"

"Benim geldiğimi söyle o zaman da sonra işime döneyim"

"Emredersiniz Komutanım" diyerek kapıya tıklattı. Gel sesini duyduktan sonra içeri girip kapıyı kapattı. Aradan geçen 30 saniyenin ardından kapıyı açarak içeri geçmem için elini uzattı.

Girdiğim gibi hazır ola geçtim ve selam verdim.

"Üsteğmen Elif Sıla Yüksel "

Selamımı aldıktan sonra "rahat" dedi. Bende hemen hazır oldan rahata geçtim. Bu sırada Mehmet kapıyı kapatıp dışarı çıktı.

"Gel Elif otur şöyle " dedi Akif Yarbay

"Böyle iyiyim komutanım" diyerek ayakta dikilmeye devam ettim.

"Peki, iyi misin?" diye sordu.

"Sağ olun iyiyim komutanım"

"Biz bizeyiz acaba resmiyeti bıraksan mı Elif" dedi hafif sinirli gözükmeye çalışarak.

"Komutanım karargah içerisinde yapamıyorum biliyorsunuz"

"Ah ah bilmez olur muyum neyse baban canımı bezdirdi. Öldürüceğim bu Fırat'ı nerden arkadaş ettim kendime" diye yakınmaya başladı.

"Vallahi komutanım bilemiyorum sizin tercihinizdi"

"Doğru neyse ara babanı konuş , sonrada masandaki dosyalar seni bekler" dedi gülerek.

Şimdi anlaşılmıştı Yüzbaşının neden güldüğü,

"Komutanım bence arkadaşlığınızı bitirebilirsiniz bir problem olmaz"

"Sana mı soracağım kerata haydi işinin başına" dedi kapıyı göstererek.

E niye yakınıyorsun o zaman ya arkadaşım diye oy oyyy diye söylendim içimden.

"Elif içinden dışarda söylen haydi çık" dedi sinirli bir şekilde. Ama işte şekilde

"Ben gidiyorum o zaman komutanım" diyerek hazır ola geçip selam verdim. Kapıya yönelip dışarı çıktım ve kapıyı kapattığım gibi bir 'oh' çektim.

Ardından da kafeterya ya yöneldim. Çay ve yanına bir şeyler aldıktan sonra odama geçtim. Şapkamı ve üstümü çıkararak askeri t-shirt le kaldım. Camı da açtıktan sonra dosyalara gömüldüm.

Dosyalar bittikten sonra kafamı sağa sola yatırarak esnettim. Aynı şekilde kollarımı da esnettim. Esnettiğim gibi sol tarafım acıdı. Masamdaki çöpleri çöpe attıktan sonra askeri üstümü giyindim beremi de elime aldıktan sonra revire yöneldim.

Kapıyı tıklattıktan sonra hafifçe açarak kafamı içeri uzattım.

Karşımda bana bakan Poyraz doktor ve Aslı hemşire vardı.

"Müsait misiniz acaba tedavinize ihtiyacım var" dedim hafif tebessümle

"Gel Elif her zaman" dedi Poyraz ayaklanarak

Kapıyı tamamen açıp içeri geçtim. Ardından da kapıyı kapattım.

"Gel otur şu sedyeye " dedi eliyle oturacağım sedyeyi göstererek.

"Aslı sen pansuman malzemelerini hazırlayadur"

"Tamamdır hocam"

"Ee nasıl yaran" diye sordu Poyraz

"İyi aslında ama uzun süre dosyalarla ilgilendim. Vücudumu esneteyim derken acıdı benimde aklıma pansuman geldi" dedim.

"Ha acımasa gelmeyecek aklına oda iyiymiş. Zaten o kadar hızlı ayaklandın ki şüphe ettim valla. Kız senin özel gücün falan yok demi" diye sordu ciddiyetle.

O kadar ciddi sormuştu ki komiğime gitti. Bastım kahkahayı "İlahı Poyraz saçmalama" dedim.

"Elif ben ne bilem yani sonuçta erkek bedeniyle kadın bedeni aynı değil. Bir kadın bedenine göre çok hızlı toparlandın. Tamam askersin falan ama olsun yani. Sonuçta kurşun kalbine yakındı" dedi

"Evet sende başla. Neyse ben iyiyim ya iyi olmasam kalkmazdım merak etme. Sen yapacak mısın pansumanı?" diye sordum.

"Başka kim başladı ki" diye sordu merakla öne atılıp.

"Boşver haydi bak pansuman malzemelerini getirdi Aslı" dedim.

"Aman be sende tamam çıkar üstünü halledeyim" dedi.

Ardından üniformamı çıkarmaya başladım. T-shirt ü çıkaracakken kapı tıklatılıp açıldı.

Asker beni gördükten sonra hemen temkil verdi. "Asteğmen Görkem Uzun" dedi hazır ola geçip.

Selamını aldıktan sonra "Rahat asker, noldu niye geldin" diye sordum.

"Komutanım pansumanım vardı da ondan" dedi.

"Anladım aslanım benimki bitsin sonra sana bakar geç sen " dedim.

"Tamam komutanım" diyerek diğer sedyeye yöneldi.

Bende t-shirt çıkardım. Sporcu südyenimle kaldım. Poyraz da eline eldivenleri geçirip pansumana başladı. Bir kaç dakika sonra telefonu çaldı bakmadan açmıştı ama ben gördüm ismi 'kardeşim' yazıyordu.

"Evet" dedi.

"Ha Yiğit söyle pansuman yapıyordum da bir yandan kim olduğuna bakmadan açtım." demekki kardeşim dediği Hırsız Yiğit'ti.

"Aa şey yapalım dur" , dedikten sonra yüzüme baktı ardından da "Elif dışardaki askerlere söylesen arkadaşım anahtar bırakacak bana onu bana getirebilirler mi ,senden sonra diğer askere de pansuman yapıcağım" diye devam etti.

"Olur ben telsizden söylerim şimdi bıraksın arkadaşın ne bırakacaksa" dedim sinirle aşırı sinirlendirmişti bugün beni.

"Tamam kardeşim bırak sen hadi görüşürüz" diyerek karşı tarafın bir şey demesini beklemeden kapattı.

Ve ardından gülmeye başladı.

"Hayırdır " diye sordum.

"Ha şey Yiğit telefonun pat diye kapatılmasından hiç hoşlanmaz da ondan güldüm" dedi. Hala gülmeye devam ederek.

"Anladım " dedim bende gülümseyerek. Demek hoşlanmıyor aklımızda bulunsun dedim aklıma not ederek.

"Bitti üzerini giyebilirsin" dedi.

Ardından da diğer askere yöneldi. Bende o sırada telsizi elime alıp kapıyla iletişime geçtim. Yapması gerekenleri bildirdikten sonra üzerimi giyindim.

"Sağ ol Poyraz ben kaçtım , dediğini de hallettim duydun zaten haydi kolay gelsin" dieyerek dışarıya yöneldim.

"Sağ ol Elif " diye bağırdı arkamdan.

Oturma odasına yöneldim. Bizimkilerle biraz daha oturduktan sonra eve gitmeden odama uğradım. Açık pencereleri kapattıktan sonra dosyaları elime alarak Yüzbaşı'nın odasına vardım. Kapıyı tıklatarak içeri girdim.

"Yüzbaşım buyurun dosyalar diyerek masaya koydum. Başka bir şey yoksa çıkıyorum ben" dedim.

"Yok ama bir şeyler içelim mi eğer sana da uygunsa " diye sordu.

"Belki başka sefere komutanım dinlenmem lazım " dedim hafif tebessümle.

"Peki o zaman sözünü unutma ama haydi iyi geceler"

"Size de komutanım" diyerek yanından ayrıldım.

Park alanına yöneldiğimde Ömer "Elif " diye seslendi.

"Efendim" dedim geriye doğru dönerek.

"Beni de bir atsan çarşıya araba tamirde" dedi.

"Tabi gel Kaya sorman hata" diyerek anahtarla arabanın kilitlerini açtım ve koltuğa oturdum. Kaya' da bindikten sonra arabayı çalıştırdım. Ve çarşıya doğru yol aldım.

"Dosyalar çoktu herhalde bir sabah gördük yüzünü" dedi.

"Evet çoktu ama çıkmadan bizim ordaydık oturduk biraz ama sen yoktun bende gittin sandım" dedim ardından sol sinyalimi vererek sol şeride geçtim ve hızımı arttırmaya başladım.

"Bir kaç işim vardı. Yedin mi yemek" diye sordu.

"Yok ya biraz abur cubur yedim dosyalarla ilgilenirken sen " diye sordum.

"Bende yemedim kurt gibi açım , gidelim mi ocak başına patlatalım bir kebap" diye sordu.

"Güzel olur haydi gidelim." diyerek arabayı ocak başına sürdüm.

Arabayı park ettikten sonra içeri girdik.

"Ooo hoş geldiniz evlatlarım neredesiniz siz ya yoksunuz bir süredir" diyerek kızdı Halil abi

"Halil abi yoğunduk ondan , bakıyorum sende yoğunsun yer var mı yer" diye sordum . Şurası boş bak ikili ocak ama idare edersiniz artık" dedi.

"Sorun yok fark etmez "dedi Kaya.

Ben o anda Halil abinin gösterdiği masaya bakıyordum. Hayır neden biz bu kadar karşılaşıyoruz ya neden diye sordum içimden.

Eminim ki oda şuan benle göz gözeyken neden diye soruyordu.

Loading...
0%