@su_krtky
|
Elif Sıla'dan Taksi karargaha geldiğinde parayı ödeyip taksiden indim. Kapıdaki nöbetçi asker bana doğru adımladı. Buyurun kime bakmıştınız diye sordu. Çantamdan askeri kartımı çıkarıp gösterdim. Hemen selam verdi. "Buyurun komutanım bir an tanıyamadım kusura bakmayın." "Sorun yok işin bu" diyerek koşarcasına karargah binasına adımladım. İçeri girince tim odasına yöneldim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde bizimkilerin burada olduğunu gördüm. "Geç kalmadım değil mi?" dedim soluklanırken. "Hayır ama hemen üzerini değiştir. 10 dakikaya pistteyiz arkadaşlar" diyerek odadan çıktı Yüzbaşı. "Komutanım taş gibisiniz be " dedi Mavi Kaya ensesine bir tane patlattı. "Cozutma " diye kızdı. Onlara gülüp dudaklarımı araladım. "Ben geliyorum o zaman 10 dakikaya piste" diyerek odama yöneldim. Dolaptan üniformamı alıp giyindim. Saçlarımı da sıkıca örerek topladım. Ardından teçhizat odasına gidip yeleğime üzerimi geçirdim. Kasaturamı , el bombalarını , silahlarımı da yerine koyduktan sonra postallarımın bağcıklarını sıkıca bağladım. KNT-76 tüfeğimi de elime alarak piste yöneldim. Aslında tüfeğimin adı İlter yurdu koruyan demek. Bu yüzden onu İlter'im diye severim. Piste vardığımda hazır ola geçtim diğerleri gibi Yüzbaşı konuşmasını yaptıktan sonra "Sağ ol" diyerek helikoptere bindik. "Yüzbaşım iniş alanı riskli sizi burada indirebilirim." "Tamamdır , salın halatları Avcı Timi " Mavi ve Fosil halatları saldıktan sonra halatlarla hemen yere inip konuşlandık. Büyük Patron: Kurt ne kadar var. Kurt: Yaklaşık 2 km komutanım. Büyük Patron: Tamamdır dikkatlice , Sibirya sen arkadasın Sibirya: Emredersiniz komutanım. 30 dakika yürümenin ardından baskın yapacağımız yere varmıştık. Büyük Patron: Herkes konuşlansın. Sibirya sen yerini hallet. Mavi ve Kurt berabersiniz. Kaya sen tek. Fosil sen benimlesin. İyice alanı tarayıp bilgi geçin ona göre teslimat zamanı başlayacağız. Komutan bunları derken bende hemen güzel bir yere konuşlanmıştım. Etrafı taramaya başladım. En az 25 kişi vardı. İçeride ki teröristlerin kaç kişi olduğuyla ilgili bir bilgimiz yoktu. Sibirya: Komutanım hepsini öldürürüz gerekirse şehit oluruz ama teslimat için ne kadar kişi gelir bilmiyoruz. Destek gelecek mi? Büyük Patron: Duruma göre bilgi geçeceğiz Sibirya , kaç kişiler Sibirya: En az 25 içeriyle ilgili bilgim yok pencerelerden görüş olumsuz. Büyük Patron: Tamamdır bekleyelim bakalım. Ben o sıra Albaya bilgi geçeyim. Fosil telsiz "Yüzbaşı Fethi Yıldırım" "Söyle Yüzbaşım" "Komutanım en az 25 ile beraber içerideki sayıyla ilgili bir bilgimiz yok. Birde teslimat var ne olur ne olmaz diye ek timi hazırda tutmalıyız." "Tamamdır Yüzbaşı , aksi durumda hemen bilgilendir" "Emredersiniz Komutanım" Büyük Patron: Duydunuz bekliyoruz arkadaşlar Kaya : Emredersiniz Mavi : Emredersiniz komutanım Ve beklemeye başladık. Gün batımına doğru hareketlenme yaşandı. Sibirya : Büyük Patron gelenler var. Büyük Patron : Sayı Sibirya Sibirya: 5 silahlı Jeep komutanım. Büyük Patron: Tamamdır. Bekliyoruz arkadaşlar. Jeep lerin eve yanaşmasıyla diğerleri de içeriden çıktı. Ve gelenleri karşıladılar. Aradan geçen konuşmalardan sonra Jeep den gelenlerden biri bagaja , evden çıkanlardan biride eve yöneldi. Sibirya: Teslimat başlıyor gibi ne yapıyoruz komutanım Büyük Patron: Bekliyoruz. Her iki tarafında başları olacak şerefsizlerde bu sırada gülerek konuşuyorlardı. İçeri ve bagaja giden adamlarda ellerinde çantayla geri geldiler. Çantalar karşılıklı değiş tokuş yapılarak içleri kontrol edildi. Büyük Patron: Sibirya çantalardan görüş aldın mı? Sibirya: Jeep liler de para çantası var komutanım. Büyük Patron: Hazır.... Komutanın lafını bölen silah sesleriydi. Hemen İlter'imin dürbünüyle kontrol ettiğim de karşılıklı çatışmaya girdiklerini gördüm. Kaya: Komutanım teröristler tarafından açılan bir ateşti. Büyük Patron: Birbirlerini yesinler bekliyoruz. Tam bitti dedikleri anda biz başlıyoruz arkadaşlar. Sibirya: Emredersiniz komutanım Kaya: Emredersiniz Kurt: Emredersiniz Fosil: Emredersiniz komutanım Mavi: Emredersiniz Karşılıklı çatışmanın ardından Jeepliler arabaya binip kaçtılar. Büyük Patron: Sibirya atışınla başlıyoruz. Komutu duyduktan hemen sonra kalan teröristleri indirmeye benim atışım başta olmak üzere başladık. Çatışma bittikten sonra diğerleri alana doğru indi. Bende dürbünle tekrardan alanı kontrole başladım. Büyük Patron: Çantayı buldunuz mu? Kaya: Yok komutanım Kurt: İçeride de yok komutanım Sibirya: Komutanım çanta göründü. Evin arka tarafında kaçan terörist var. Sibirya: Etkisiz hale getirildi. Büyük Patron: Kaya çantayı alıp gel. Fosil telsiz. Kaya: Emredersiniz. Kaya çantayı almaya giderken Fosil de komutana telsizi götürdü. Büyük Patron: Komutanım görev başarıyla tamamlandı. Teslimat da elimizde. Albay: Tebrikler Yüzbaşım. Helikopter geliyor. Büyük Patron: Sağ olun komutanım. Diyerek telsizi kapattı. Büyük Patron: Ellerinize sağlık Avcı timi , şimdi buluşma noktasına haydi bakalım. diyerek toplandık ve buluşma noktasına doğru hareketlendik. Sibirya: Komutanım bu Jeep liler sizce sadece paralı asker mi? Büyük Patron: Bilmiyorum ama sadece paralı asker olduğunu sanmıyorum. Başka bir şey var ama buluruz. Yakında çıkar kokusu. Diyerek düşünceli şekilde buluşma noktasına vardık. Helikopterde gelince , helikoptere binerek üsse gitmek için havalandık. Kaya: Parti başlamış mıydı yoksa başlamadan mı geldin. Sibirya: Başlamamıştı ama zaten ben planlamıştım ya biliyordum. İkizleri olacak biri erkek biri kız. Kurt: Allah analı babalı büyütsün. Büyük Patron: İkizlerin olacağı da sürpriz değil mi? Sibirya: Evet komutanım Mavi: Ay nasıl sevinirler şimdi Sibirya: Öyle Arzu'nun o an ki tepkisini aşırı merak ediyorum. Ama dedi bana video çektireceğim senin için buradaymışsın gibi hissedeceksin merak etme dedi. Kaya: İyiymiş o zaman Üsse varana kadar biraz sohbet ettik. Helikopter inişe geçtikten sonra indik. Büyük Patron: Arkadaşlar gidip dinlenin. Bende Albay'ın yanına uğrayıp raporu vereyim. Kurt: Emredersiniz Fosil: Emredersiniz komutanım İlk önce teçhizat odasına gidip üzerimizdekileri bıraktık. Sonra ben odama geçip elimi yüzümü yıkadım. Telefonumu elime aldığımda gelen videoları gördüm. Akşam izlemeye bırakıp telefonu masaya bıraktım. Sonra üzerime dolaptan kot ve t-shirt geçirdim. Bugün ki giydiğim elbiseyi ve ayakkabıları poşete koydum. Üzerime kot ceketimi alarak odadan çıktım. Yemekhaneden çay alıp karargahın bahçesine adımladım. Bulduğum boş banka oturup çayımı yudumlamaya başladım. Çayımı bitirdikten sonra çöpünü çöp kutusuna atıp ayaklandım. Kapıdaki nöbetçi askerin yanına giderek "Askerr!!" "Fethi Uysal İzmir Emredin Komutanım" diyerek hazır ola geçti. "Rahat asker , bana bir taksi çağırır mısın?" "Emredersiniz komutanım hemen çağırıyorum." Diyerek nöbet kulübesine girdi. Telefonla taksiyi çağırdıktan sonra tekrar yanıma geldi. "Geliyor komutanım. Başka bir arzunuz var mı?" "Yok sağ ol sana iyi nöbetler." "Sağ olun komutanım." Nöbetçi kulübesine yaslanarak taksiyi beklemeye başladım. "Hayırdır kimi bekliyorsun" diye sordu Ömer. "Taksiyi bekliyorum" "Araban nerede" "Yiğit' de" "Yiğit" dedi kaşlarını kaldırarak. "Kebapçıdaki Yiğit demi yoksa başka Yiğit mi" "Kebapçıdaki , Arzu'nun da doktoru ya onu da çağırmış. Elifle gelirisiniz demiş. Karşılıklı binada oturuyoruz diye. Bizde işte beraber benim arabayla gittik. Görev çıkınca buraya yakın diye ben taksiyle geldim. Aracı ona bıraktım." "Anladım iyiymiş" "Sen" diye sordum. "Ben buradayım ya seni beklerken görünce merak ettim. Ondan geldim yanına. Taksinde geldi. Haydi görüşürüz." "Görüşürüz" diyerek gelen taksiye bindim. Evin adresini vererek koltuğa yaslandım. Ve gözlerimi dinlendirmek için kapattım. "Abla geldik" diye taksicinin uyarmasıyla yumduğum gözlerimi açtım. Parayı ödedikten sonra "iyi akşamlar, kolay gelsin" diyerek taksiden indim. Arabamı park edilmiş bir şekilde görünce tebessüm ettim. Binanın girişine yönelip dış kapıyı açarak asansöre binip indikten sonra kapımı açtım. Hemen kendimi duşa attım. Duştan çıktıktan sonra yüzüme nemlendirici sürüp. Mutfağa doğru geçtim. Dolabı açtığımda pek bir şey olmadığını gördüm. Su ısıtıcısına su koyarak kaynamaya bıraktım. Dolaptan tencere alarak ocağa bıraktım. Bakliyat olan çekmecemden yiyeceğim makarnayı aldım. Suyun kaynadığına dair tık sesi geldikten sonra suyu tencereye boşalttım. Ocağın altını açtım. Suya tuzu ekleyip biraz karıştırdıktan sonra makarnayı ekledim ve haşlamaya bıraktım. Telefonumu elime alarak Arzu dan gelen mesajları inceledim. Mesajlarda ikizleri olacağına inanamadığını aşırı mutlu olduğunu ve 2 kere teyze olacağımı söylüyordu mesajlarına gülerek asıl merak ettiğim olan videoya tıkladım. O balonu patlattıktan sonra 2 renginde çıkmasına Arzu'nun ve Hakan'ın şaşırması ve kalakalması aşırı komikti. Çünkü büyük ihtimalle yanlışlık olduğunu düşünüyorlardı. Arzuların haricinde gelenlerden de çıt çıkmıyordu. Aslında ben orada olsaydım ikizleri olacaklarını söyleyecektim tam o anda diye düşünürken Yiğit'in ikiz bebekleriniz olacak diye bağırması Arzu ve Hakan'ın şaşkınlıktan tekrar kalakalmalarına yol açtı. Video bittikten sonra Arzu'yu aradım. "Eliffffff" diyerek ağlamaya başladı. "Ya niye ağlıyorsun kızım " diyerek bende ağlamaya başladım. Çünkü ben bir balık burcuyum ve biri ağlasa asla dayanamam . "Sen de ağlıyorsun amaaa " diye devam etti. "Kızım sen ağlamazsan bende ağlamam. Ay neyse ben yiyenlerimi bir an önce görmek istiyorum haberin olsun Arzu. Daha onlara bir sürü alacağım şeyler var. Of Arzu daha 6 ay falan var nasıl sabredeceksiniz ya" "Of Elif bende bilmiyorum ne yapacağım ya, şaştım kaldım. Hakan hala şokta bir gör " diyerek kahkaha atmaya başladı. "Normal normal , neyse hadi kapatalım ben hafta sonu yanına gelmeye çalışacağım şimdi bir şeyler yiyip yatacağım. Çok dikkat et kendine sen artık 3 canlısın bak." "Sende teyzeleri çok dikkat et kendine İyi geceler" diyerek kapattık. Telefonu kapattıktan sonra bende mutfağa geçtim. Makarnayı kontrol ettiğimde son anda hamur olmasından kurtardığımı fark ederek hızlıca süzgeçten geçirdim makarnayı. Dolaptan salça ve tereyağını çıkartıp tencereye koydum. Baharatta ekledikten sonra makarnaları içine aktardım. İyice karıştırıp salçayı makarnaya yedirdim. Makarna piştikten sonra ocağın altını söndürdüm. Tereyağı ve salçayı dolaba koydum. Kullandığım süzgeci yıkadıktan sonra bulaşıklığa bıraktım.
Telefonuma gelen mesaj sesiyle çatalımı tabağa bırakarak salona geçtim. Telefonu aldıktan sonra gene masaya oturdum. Birkaç çatal daha ağzıma makarna attıktan sonra mesajlara girdim. Mesajlar Yiğit' den gelmişti. -İyi akşamlar Elif , görevden geldin mi acaba? -İyi akşamlar Yiğit , evet geldim. -İyisin değil mi? -İyiyim sağ ol -Arabanın anahtarını nasıl yapalım? -Ben 6.50 de evden çıkmış oluyorum. Eğer sende yakın bir saatte çıkıyorsan sabah alabilirim. -Erkenmiş. Ama problem yok bende sabah yürüyüşe çıktığım için. -Tamamdır o zaman haberleşiriz sabah -Peki sabah kaçta spora gittiğini sorsam. Çok mu meraklı olmuş olurum. -Yani , ama belli bir saatim yok. Kesin bir saat söyleyemem o yüzden sana. -Anladım o zaman dediğin gibi sabah haberleşiriz. İyi geceler sana -Tamamdır sana da İyi geceler dedikten sonra telefonu kilitleyerek masaya bıraktım. Makarnamı yemeye koyuldum. Makarnayı bitirdikten sonra tabağımı sudan geçirip makinaya yerleştirdim. Telefonumu da elime alarak mutfaktan çıktım. Banyoya geçerek banyodaki işlerimi hallettim. Ardından da odama geçtim. Dolaptan pijamalarımı çıkararak giyindim. Odanın ışığını kapatarak yatağa geçiş yaptım ve hızlıca uykunun kollarına kendimi bıraktım. |
0% |