@su_krtky
|
Bu hikayedeki tüm karakterler ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür. ----------------------------------------------------------------------------------------- Yiğit' den Elif' e poğaçaları verdikten sonra gülümseyerek binaya yöneldim. Çip i okutmadan önce hala bana baktığını girişteki camdan yansımasından görmüştüm. Yüzüm daha fazla sırıtmaya başladı. Islık çalarak merdivenleri tırmandım. Kapıyı açtıktan sonra içeri geçtim. Elimdeki poşetlerle mutafa yöneldim. Bu sırada hala ıslık çalmaya devam ediyordum. "Günaydın kardeşim bu neşeni neye borçluyuz acaba sabahın köründe daha kargo bokunu yememiş Allah aşkına" diye sitem etmeye başladı Poyraz. "Günaydın kardeşim bir şey yok haydi giyin de çıkalım. Sandviç hazırlarız çıkmadan yolda atıştırırız. Portakal suyu da var." dedim gülümseyerek aklıma direk Elif'in kana kana portakal suyunu içişi gelmişti. "Yiğit kendi kendine sırıtmaya başladın. İyi misin?" diye sordu. Gözlerimi devirdim ardından da cevap vermeden yanından geçip odama yöneldim. Dolabımı açarak ne giyeceğime karar vermeye başladım. Üzerimi giyindikten sonra cüzdanımı ve telefonumu cebime attım. Ardından mutfağa yöneldim. "Vay vay vay ateş ediyoruz" diye ıslık çalmaya başladı Poyraz. "Poyraz git işine kardeşim haydi geç kalmayalım." Dolaptan kaşar , domates , marul , füme salam çıkartarak tezgaha bıraktım. Ekmek sepetinden iki tane sandviç ekmeğini de alarak sandviçleri hazırlamaya başladım. Hazırlanan sandviçleri ekmeğe sararak tezgaha bıraktım. İşimin bittiği malzemeleri geri dolaba koyup içecek yerinden iki tane portakal suyu alıp sırıtmaya başladım. İyice kafayı yedin Yiğit , sen ne yapacaksın. Hemen kafamı sallayıp kendine gel diyerek kendimi tenkil ettim. Dolabı kapatarak antreye yöneldim ardından da Poyraz gelerek ayakkabılarını ayakkabılıktan çıkarmaya başladı. "Poyraz bana da şu taba rengi deri babetleri versene kardeşim" dedikten sonra Poyraz istediğim ayakkabıları eline alarak dış kapıyı açıp girişe bıraktı. Ayakkabılarını giyindikten sonra onun yiyeceğini ona uzattım. Ardından da ayakkabılarımı giyerek tek elimle kapıyı kilitledim. Hızlıca merdivenleri indik. Arabanın kilitini açtıktan sonra arabaya bindik. Poyraz hemen radyoyu açtı. Şarkılar eşliğinde sandviçlerimizi yemeğe koyulduk. Bu sırada da ilk rotamız karargahtı. Karargaha vardığımızda arabayı karargahın kenarında durdurdum. "Sağ ol kardeşim , haydi iyi çalışmalar." "Sana da kardeşim , nöbetçiyim bugün ben yokum haberin olsun." "Tamam kardeşim" dedikten sonra arabadan indi. Ardından karargahın içine göz atmaya başladım belki Elif'i tekrar görürüm düşüncesiyle. Son bir kez daha göz attıktan sonra sol sinyalimi verip arabayı hareket ettirdim ve hastaneye doğru sürmeye başladım. Hastaneye girdikten sonra arabayı otoparka park ettim. Arabadan inip içeriye girdim. Odama doğru yöneldim. Odamın katına gelince Naz hemşire ve doktor Cüneyt'in konuştuğunu gördüm. "Sana da okeyse gidelim mi?" diye soruyordu Dr. Cüneyt Cüneyt'in omzuna kolumu koyup "Günaydın , hayırdır nereye" diye sordum. Son hastayı kontrol ederken kapım çaldı. "Gel" "Hocam 9.15 hastamız geldi. Seda hanım" "Gelsin Naz" dedikten sonra Naz hemşire kapıyı açarak içeriye hastayı çağırdı. "Buyurun Seda hanım doktor bey sizi bekliyor." "Hoş buldum hocam nasılsınız" diye sordu. "İyiyim sen nasılsın" "Heyecanlı hocam " dedi gülerek. "Gel o zaman seni daha çok bekletmeyelim. Bu arada baba nerede" diye sordum. "İşte hocam gelemedi" "Babaya o zaman fotoğraf veririz bizde görmüş olur" dedim gülümseyerek. "Gerçekten mi tamam hocam" dedi heyecanla "Haydi gel , uzan ve karnını aç bana" diyerek sandalyeye oturdum. Ultrason cihazının ucuna jeli sıktıktan sonra karnında cihazı oynatarak incelemeye başladım. "Evet 3 aylık olmuş bile şimdiden Seda hanım , bakın şuradaki beyaz nokta" diyerek elimle gösterdim. Anne adayımızın göz yaşları akmaya başladı mutluluktan. Ona tebessüm edip "Sağlıklı merak etme" diyerek karnına peçeteyi bıraktım. Ve ultrasonun fotoğrafını bastırdım. Fotoğraf çıktıktan sonra Seda hanıma uzattım. "Bir kan alalım Seda hanım , değerlerine bir bakalım. Kan sonuçları için yarım öğleden sonra gelin ona göre ilaç ve takviyeler vereyim." "Tamam hocam teşekkür ederim." Kapıyı açarak Naz hemşireyi çağırdım. "Naz kan alalım , sen o sırada diğer hasta geldiyse içeri yollayabilirsin." "Tamam hocam buyurun Seda hanım" diyerek dışarı çıktılar. Ellerimi yıkayıp masama geçtim. Kapı tıklatıldı. "gel" dedikten sonra hasta içeriye geldi. "Buyurun ee .... diyerek bilgisayardan randevu ismine baktım. Gamze hanım" dedim. "Evet sizi dinliyorum şikayetiniz neydi" "Hocam benim adet dönemlerim çok ağrılı geçiyor. Mide bulantısı , kusma da yaşıyorum." "Kanaman nasıl peki" diye sordum. "Hocam 1 hafta kanamam oluyor sonra parça atımı" diye cevap verdi. "Peki çok mu kanaman yoksa az ve uzun zaman mı?" "Çok hocam günde 2 kere bile değişebiliyorum duruma göre" "Peki adet in düzenli mi?" "Düzenli hocam " "Akıntı var mı?" "Var hocam" "Peki bu akıntının rengi ney" "Genellikle beyaz hocam bazen de sarı " "Tamamdır şimdi bir ultrason isteyelim. Kanın alınsın bir hormonlarına bakalım. Birde akıntın için idrar testi isteyelim. Sonuçlara göre bakalım." "İlişkiye girdin mi ona göre alttan bakabilme şansımız var mı?" "Yok hocam girmedim" "Tamam sen şu paravanın arkasına geç uzan ve karnını aç geliyorum ben" diyerek kapıyı açtım. "Naz hemşire kan ve idrar için barkod yazalım. Ultrasondan sonra sen genç hanımı yönlendir." "Tamam hocam" dedikten sonra kapıyı kapatarak ultrason cihazının yanına gelip oturdum. Cihaza jeli döktükten sonra karnına yaklaştırdım. "Soğuk olabilir haberin olsun" dedikten sonra cihazı karnında gezdirdim. Dikkatlice inceledim. "Yumurtalıkların gayet sağlıklı , kist falanda göremedim." dedikten sonra havlu peçeteyi karnına bıraktım. "Kan ve idrar sonuçlarına göre bir ilaç başlayalım. Kanamanı azaltmak ve ağrını da azaltması için bir ilaç yazmayı düşünüyorum. Diğer sonuçlarında çıkınca reçeteyi yazarım. Geçmiş olsun." "Teşekkür ederim hocam kolay gelsin" diyerek dışarı çıktı. Bende gene aynı şekilde ellerimdeki eldiveni atıp , ellerimi yıkayarak sandalyeme geçtim. "Hocam Aslı hanımlar geldi. Hastaneye yatış için" dedi. "Tamamdır Naz geliyorum" diyerek ayağa kalktım. Telefonu kilitleyip önlüğümün cebine attım. "450 numaralı oda hocam, ben malzemeleri alıp geliyorum." Başımı tamam dercesine aşağı yukarı salladım. Ve 405 numaralı odaya doğru adımladım. Odanın önüne gelince kapıyı tıklatıp içeri girdim. "Hoş geldiniz , zamanı geldi artık he" dedim gülümseyerek. "Evet hocam zaman nasıl da geçiyor. Aşırı heyecanlıyım." "Normal normal , damar yolu falan açılsın. Rahatını sağlayalım bir aksilik olmazsa yarın bizimle olacak küçük bey" dedim. "İnşallah hocam" dediler anne ve baba adayı Naz hemşire içeri girince "Naz damar yolunu aç" , bebeğin ritimlerine bir bakalım sonra duruma göre hareket ederiz. Ben odaya geçiyorum beni bilgilendirirsin." "Tamamdır hocam" dedikten sonra "Tekrar geçmiş olsun" diyerek odadan çıktım ve kendi odama yöneldim. "Hocam Gamze hanımın sonuçları çıkmış." "Tamamdır Naz ben bakıp reçetesini yazayım gelince direk gelsin" diyerek odama geçtim. Bilgisayardan sistemi açıp Gamze hanımın sonuçlarına baktım. Durumuna göre ilacını yazdım. Reçetesini çıkartırken kapı tıklatılıp içeri Gamze hanım girmişti. "Gel Gamze , hormonların gayet iyi , idrarında da bir problem yok ama dediğim gibi kan ve ağrın için ilaç yazdım sana. Bunu adetin başlamadan 3 gün önceden içmeye başla günde 1 tane şeklinde. Ama adet zamanı ağrına göre bunu çoğaltabilirsin günde en fazla 4 tane olacak şekilde. Eğer baktın bir etkisi olmuyor. Tekrar bir randevu alıp gel bana doğum kontrol ilacına başlayalım." "Tamamdır hocam , çok teşekkür ederim kolay gelsin." diyerek dışarı çıktı. Ardından son 3 randevuyu da halledip hastaneden ayrıldım. Eve girince üzerimi değiştirip elimi yüzümü yıkadım ardından da mutfağa geçip yemek hazırladım. Kapı açılma sesi geldi ardından da Poyraz'ın sesi "Mis gibi tavuk sote kokusu alıyorum. Yiğit canım kardeşim" diyerek bana sarılmaya başladı. "Sırnaşma haydi git elini yüzünü yıka da gel" "Hemen geliyorum" diyerek içeriye uçtu. Bende bu sırada sofrayı kurdum ve yemekleri kotardım. Poyraz da gelince yemeğe başladık. "E ne yaptın nasıl geçti günün" diye sordum. "İyiydi askerlerin eğitimlerini falan izledim. Pek bir şey yoktu. Senin nasıldı?" "Aynı benimde" "Maç var izler miyiz?" "İzleriz kardeşim , haydi sen buraları topla bende çay koyayım." diyerek çaydanlığa su doldurup kaynamaya bıraktım. İçeri geçip kendimi koltuğa attım ve kumandayı alıp televizyonu açtım. "Yener mi ne diyorsun" diye sordu Poyraz. "Kardeşim kimle yapıyor onu bile bilmiyorum ki" "Asvel le kardeşim" "Yeneriz ya , Larkin ve Micic e güveniyorum ben" diyerek mutfağa geçtim ve çayı demledim. Çayı demledikten sonra maçın yanında yemek için bir kaç abur cubur çıkardım ve kaseye boşalttım. Kaseyi de alarak salona geçtim ve sehpanın üzerine koydum. Ardından maçı izlemeye başladım. Çay da demlenince bardaklara koyarak onları da sehpaya bıraktım. Maç bittikten sonra bulaşıkları toplayarak mutfağa geçtim. Mutfağı da toparladıktan sonra Poyraz'a iyi geceler diyerek odama geçtim. Pijamalarımı giydikten sonra dişlerimi fırçalayıp yatağın içine girdim ardından da düşüncelerimle beraber uykuya daldım. |
0% |