@su_krtky
|
Elif Sıla' dan Karargahtan içeri girdiğim gibi arabayı park ettim hızlıca teçhizat odasına geçtim. Teçhizat odasına geldiğimde herkesin hazırlandığını gördüm bende gerekli malzemeleri yeleğime ve ceplerime yerleştirdikten sonra silahımı alarak helikopter pistine yöneldim , yöneldik. Yüzbaşının konuşmasının ardından hepimiz helikoptere bindik. Sınır bölgesinde helikopter iniş yaptıktan sonra hepimiz hızlıca helikopteri terk ettik. Biz terk ettikten sonra helikopter havalanıp uçuşa geçti. Bizde hızlıca bölgeye yöneldik. 8 km yürüyüşün ardından bölgeye konuşlandık. Bende kendime uygun yeri seçtikten sonra nişancı kostümümü giyip çalıların arasına tünedim. (Böyle bir şey arkadaşlar) Büyük Patron: Durum nedir Sibirya? Sibirya: Mağaranın kuzeyinde 4 , batısında 2 , ön tarafında 3 araç ve 10 kişi komutanım. İçi olumsuz. Büyük Patron: Anlaşıldı Sibirya. Kuzey sende , Kaya - Fosil ve ben ön taraftayız. Kurt ve Mavi batı tarafından içeriye Kaya destektesin doğu tarafından. Sibirya kaçanlarda sende. Kaya: Emredersiniz komutanım. Sibirya: Emredersiniz komutanım. Kurt: Emredersiniz komutanım. Mavi: Emredersiniz komutanım. Fosil: Emredersiniz komutanım. Büyük Patron: Yara istemiyorum temiz ve hızlı bir şekilde hallediyorsunuz. Sibirya atışınla başlıyoruz. Sibirya: O zaman atış serbest komutanım. Dememle birlikte kuzeydeki teröristin kafasından kurşunun geçmesi aynı saniyede oldu. Hızlıca diğerlerini de indirirken bizimkilerde çatışmaya başlamıştı. Kuzeyi hallettikten sonra etrafı kolaçan etmeye ve destek atmaya başladım. Kurt: İçeriye giriyoruz komutanım Büyük Patron: Dikkatli olun . Sibirya gözün etrafta olsun. Sibirya: Emredersiniz komutanım. Dedikten sonra etrafı kolaçan etmeye devam ettim. 5 dakika sonra telsizden Kaya konuşmaya başladı. Kaya: Komutanım içerisi temiz. Ama burada bir takım belgeler var. Büyük Patron: Geliyorum dedikten sonra oda içeriye yöneldi. Bende etrafı kolaçan etmeye devam ettim. Büyük Patron: Şerefsiz burada değildi ama belgelere bakılırsa güzel şeyler bulduk. Büyük Patron: Fosil telsizi getir. Helikopter buluşma yerine gelsin. Haydi gidiyoruz. Dedikten sonra ben kostümü çıkartıp sırt çantama attım ardından da bizimkilerin yanına aşağı doğru yöneldim. Kaya: Komutanım söylemiyim söylemiyim diyorum ama dayanamayacağım. Büyük Patron: Söyle Kaya Kaya: Madem ne olduğu ve arkasında kimlerin belli olmadığı bir adam , bu adamın kağıtlarına çok kolay ulaşmadık mı biz. Mavi: Bence de komutanım. Doğru söylüyordu benim de aklıma çok fazla takılmıştı. Büyük Patron: Bunda da var bir iş Kaya , biz elimizden geleni yapalım da gerisi artık istihbaratta. Helikopterle buluşma noktasına geldiğimizde helikopteri beklemeye başladık. Kurt: Ee Fosil yok mu birileri Fosil: Yok be komutanım. Kim ne yapsın beni Mavi: Niye öyle diyorsun be oğlum Fosil: Ee komutanım kolay bir işimiz yok , canımızın da teminatı yok. Sibirya: Orası öyle ama seni gönlüne koyan kişiye bunlar vız gider tırıs gelir be oğlum. Kaya: Aynen bundan dolayı hiç sıkma o canını Fosil: Öyle mi diyorsunuz komutanım abilerim , ablam Fosilin dediğine hafif bir şekilde kahkaha attım , attık. Büyük Patron: Öyle tabi olum. Haydi geliyor helikopter dedikten sonra helikopterin iniş yapmasını bekledik. Helikopter alçak mesafede dururken içine atladık ve karargaha doğru havalanmaya başladık. Karargaha varınca Yarbay'ın önünde hazır ola geçtik. Durum raporundan sonra herkes teçhizat odasına gidip üzerlerini çıkardı. Ardından da dinlenme odasına geçtik. Ben hemen tekli koltuğa oturup kafamı arkaya yasladım ve gözlerimi kapatıp dinlenmeye başladım. Büyük Patron: Arkadaşlar serbestsiniz yarın görüşürüz. Yüzbaşının sesini duymamla birlikte hemen hazır ol pozisyonuna geçtim. Lafını da bitirdikten sonra Emredersiniz Komutanım diyerek karargahtan ayrıldık. Arabaya binip eve doğru sürmeye başladım. Eve gelene kadar bizimkileri arayıp hal hatır sordum. Arabayı da park ettikten sonra binaya ardından da eve girdim. Kendime hızlıca bir sandviç hazırlayıp yedim. Üzerime pijamalarımı da giydikten sonra kendimi yatağa attım. Bir kaç saat dinlenmenin ardından yataktan kalktım üzerime spor kıyafetleri giydikten sonra boks çantamı hazırladım ve evden çıktım. Arada sırada geldiğim boks kulübünden içeri girdim. "Oo Elif yoksun 2-3 haftadır" dedi Ahmet abi. "Yoğundum Ahmet abi nasılsın" diye sordum. "İyiyim seni sormalı sen nasılsın" "İyiyim bende şükür" "Haydi giyin gel de biraz ter attıralım sana" "Geliyorum hemen" diyerek arka tarafa yöneldim. Spor çantasını açıp içinden sargı ve eldivenleri çıkardım. Üzerimdeki sweatshirt'ü ve eşofmanı çıkardım. Çantayı dolabın içine gönderip ringe yöneldim. "Aman formundan bir şey kaybetme" "Ee buraya gelmiyorum ama bize her gün spor be Ahmet abi" "Deli kız gel hayde başlayalım" dedi gülerek. Hızlıca ringe giriş yaptım. Önce istediği yerlere vurmamı istedi. Isındıktan sonra bu sefer tam anlamıyla dövüşmeye başladık. Aradan geçen dakikaların ya da saatlerin mi demeliyim bilmiyorum ama Ahmet abinin "Pes tamam" diyerek bayrağı çekmesiyle kendimi yere attım bende. Derin derin soluklanmanın ardından atılan suyu kaptım ve atan tarafa doğru baktım hemen "Güzel maçtı komutanım , susamışsındır" dedi gözleriyle elimdeki suyu gösterirken. "Sağ ol" dedim şaşkınlığımı attıktan sonra ve oturur pozisyona gelip suyu açıp kana kana içip bitirdim. "Sende hoş geldin Yiğit" "Hoş buldum abi" dedikten sonra bana döndü. "Bir maça daha gücünüz kaldı mı Elif hanım " diye sordu. Gücüm kalmışmıymış peh . Görürsün sen kalmış mı kalmamış mı Yiğit bey. "Gel görelim bakalım gücüm kalmış mı" dedim. "Hay hay" diyerek ringe girdi. Bende oturduğum yerden kalktım. Boş şişeyi kenara attıktan sonra duruşuma geçtim ve Yiğitle bakışmaya başladım. Gözleriyle teker teker yüzümü inceledi ardından boynuma yöneldi bakışları fırsat bu fırsat diyerek atağımı gerçekleştirmek adına Yiğit' e doğru adım attım ve kolumu ileriye doğru uzattım. |
0% |