@su_krtky
|
Yiğit' den Elif içeri girdikten sonra bende kendi binama yöneldim ve eve çıktım. Kapıdan girdikten sonra "ben geldim" diye seslendim. Salondan televizyonun sesi geliyordu demek ki Poyraz salondaydı. "Hoş geldin , nasıldı?" diyerek hızlıca bana geldi. "İyi , iyiydi yani güzeldi" dedim bir yandan da sırıtırken. "Obaa hayırlı uğurlu olsun kardeşim" dedi sırıtarak "Dur daha bir şey kesin değil , aman kesin be hayırlı olsun Elif artık senin yengen" dedim göz kırptıktan sonra banyoya yöneldim. Poyraz da arkadan benimle birlikte geliyordu. "Artık yengemle ilgili bütün bilgilerden haberdar olursun sonuçta aynı yerdeyiz. Ama bunun bir karşılığı olmalı" dedi banyonun kapısına yaslanırken. "Gerek yok sapık gibi her hareketini bilmeme gerek yok." diyerek banyonun kapısını suratına kapattım. "Sen bilirsin göreceğiz isteyip istemediğini" dedikten sonra hunharca kahkaha atarak uzaklaştı. "Manyak ya" diyerek arkasından söylendikten sonra suyu açtım ve kendimi sıcak suya bıraktım. İyice mangal kokusundan arındıktan sonra çıktım ve dişlerimi fırçaladım. Banyodaki işlerimi hallettikten sonra odama geçip üzerimi giyindim. Mutfağa geçip su içtikten sonra Poyraz' a "İyi geceler " diledikten sonra odama geçtim. Ve günün yorgunluğu ve güzelliğiyle kendimi uykunun kollarına bıraktım. Sabah alarmı ile gözlerimi açtım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi giyindim. Buzdolabından portakal suyumu alıp evden çıktım. Arabaya bindikten sonra radyoyu açıp hastaneye doğru sürmeye başladım. Müzik eşliğinde hastaneye geldikten sonra arabayı park ettim. Kendi katıma çıkmaya başladım. Kendi katıma geldikten sonra direk odama geçtim Naz hemşire ortalıkta gözükmüyordu. Odaya girince portakal suyumu masaya bıraktım. Ardından da camı açarak içeriye temiz hava girmesini sağladım. Önlüğümü de giydikten sonra sandalyeme oturarak portakal suyumu yudumlamaya başladım. Portakal suyumu yudumlarken art arda gelen mesaj sesleriyle telefona baktım. Mesajlar Poyrazdandı. Poyraz: Hadi gene iyisin benim gibi kardeşin var seni düşünüyor. Poyraz: Yengem de fena ha Poyraz: Ah ah Yiğit durdun durdun turnayı gözünden vurdun Poyraz: Sakın bu kıza yamuk yapma seni yer olum bu Ne saçmalıyordu bu ya gene Yiğit: Ne saçmalıyorsun Poyraz Poyraz: Dur dur foto geliyor Poyraz: Çekmiyor ki internet düzgün dedikten sonra fotoğraflar geldi. Gelen fotoğraflarla kalakaldım. Poyraz: Ne oldu dondun bakıyorum. Poyraz: Çok bakma lan eskitme fotoğrafı ahahhahahah Poyraz: İyi misin doktor ambulans çağırıyım mı diyeceğim ama merkezindesin zaten Yiğit: Tamam Poyraz sus , hastam geldi. Diyerek Poyrazı başımdan attım. Ve dikkatlice beynime kazımak istercesine fotoğrafları inceledim. Kapının çalınması ile kafamı fotoğraflardan kaldırdım ve kapıya baktım. Naz hemşire içeriye girip "Günaydın hocam , hastanız geldi alıyorum." "Günaydın Naz alabilirsin de iyi misin sen?" diye sordum. "İyiyim hocam hastayı yönlendiriyorum" diyerek çıktı. Bende telefonun ekranını kapatıp bilgisayarı açtım. Gelen hastayla randevularıma başladım. Öğle arası olunca yemekhaneye indim. Yiyeceğim yemekleri aldıktan sonra oturmak için yer bakındım. Cüneyt'in bana seslenmesiyle ona doğru yöneldim ve yanına gidip oturdum. "Ne yaptın kardeşim gözükmedin pek" dedi Cüneyt "Aynı iş güç çok yemekhaneye inemedim bir de öğleden sonra randevularım yoktu çıkmıştım. Sen ne yaptın?" "Aynı bende acil koşturmaca" "Kolay gelsin kardeşim senin de işin zor" dedikten sonra yavaş yavaş yemeğimi yemeye başladım. "Hepimizin ki zor bunu bilerek seçtim. Neyse aynı muhabbet boş ver. Şey soracaktım sana ben" diyerek lafı gevelemeye başladı ama ben Naz hemşireyi sormak istediğini anladığım için onu hiç zora sokmadan direk lafa atladım. "Vallahi bugün bir üzgündü Naz hemşire bir gidip yokla istersen" diyerek fikir sundum. "Ya ben bir uğrarım o zaman vakit bulursam , yemekhaneye inmedi çünkü göremedim." "Bilmiyorum hiç ne desem yalan olur şimdi halledersin sen ama , kolay gelsin " diyerek göz kırptım. "Tamamdır sağ ol kardeşim" Ne demek dercesine kafamı salladım ve yemeğimi yemeğe devam ettim. "Sana afiyet olsun ben bir Naz hemşireye bakayım." diyerek uzaklaştı Cüneyt. Yemeğimi bitirdikten sonra boş olan tabldot tabağımı alarak kalktım ve tabağı bulaşık kısmına bıraktım. Kantine geçip kendime kahve aldım ve kahvemle beraber odama gittim. Öğleden sonraki hastalarımla ilgilendikten sonra toparlanmaya başladım. Naz hemşireye iyi akşamlar dedikten sonra otoparka yöneldim. Arabayı çalıştırıp büyük markete doğru sürmeye başladım. Portakal sularım bitmişti ve topluca almam gerekiyordu. Marketteki ihtiyaçlarımı aldıktan sonra kolileri bagaja koydum. Poşetteki malzemeleri de arka koltuğa koymaya karar verdim. Arka kapıyı açıp elimdeki poşetleri koyarken koltuğun arkasında kalan Elif'in trençkotunu fark ettim. Poşetleri trençkotun yanına bıraktıktan sonra trençkotu elime aldım ve sırıtmaya başladım. Mesaj mı atsam acaba , yoksa arasam mı ki Arayayım ya sesini duyarım hiç olmadı. Diyerek cebimdeki telefonu aldım Elif'i ararken trençkotu ön koltuğa bıraktım ve şoför maline geçtim. "Efendim" dedi Elif sesinden şaşkınlığı belli oluyordu. "Nasılsın Elif" "İyiyim sen nasılsın Yiğit" "İyiyim bende şey diyecektim sana senin trençkot bende kalmış." "Sende mi?" diye sordu. "Evet benim arabada arka koltukta" "Aaa doğru oraya koymuştum binince" "Nasıl yapalım " "Nasıl yapalım nasıl yapalım" diyerek düşünmeye başladı. "Müsait isen seni yemeğe davet edeyim." "Bugün nöbetçiyim ben , sende kalsın alırım ben onu bir ara. Yemek işini de şey yapalım benim zaten sana bir sözüm vardı. Ben seni bir yere davet edeyim." "Onu da yaparız. O zaman yarın bendesin." "Diyorsun" dedi Elif. "Diyorum ve bekliyorum." "Iıı tamam o zaman sana zor olmayacaksa" "Aa ne zoru ya benim için bir zevk sevdiğin bir yemek varsa yapabilirim." "Ayırt etmiyorum yerim ben her şeyi" "Tamamdır o zaman haberleşiriz yarın o zaman sana iyi nöbetler." "Teşekkür ederim iyi geceler görüşürüz" dedi Elif "Görüşürüz iyi geceler" dileyerek telefonu kapattım. Sırıta sırıta arabayı çalıştırdım , radyoyu açtıktan sonra müzikle beraber ıslık çalarak eşlik ettim. Evin önüne gelince arabayı park ettim. Önce bagajdaki kolileri içeriye asansöre taşıdım. Kata basarak asansörü yönlendirdim. Hızlıca tekrar arabaya dönüp poşetleri ve trençkotu alarak arabayı kilitledim ve eve çıktım. Elimdekileri eve bıraktıktan sonra asansördeki kolileri de alarak içeriye bıraktım. Önce banyoya girip işlerimi hallettim ardından da mutfağa geçip kremalı mantarlı makarna yapıp afiyet ile yedim. Şimdi diyeceksiniz obur Poyraz nerede oda nöbetçi bugün yengesiyle ahahaha Bulaşıkları da hallettikten sonra kendime azıcık çay yaptım , televizyonu açıp izlemeye başladım. Televizyon pek sarmayınca annemleri görüntülü arayıp onlarla hasret giderdim. Uykum gelince girişte ki trençkotu alarak odama geçtim. Dolabımda ki askılardan birine astıktan sonra banyoya geçip dişlerimi fırçaladım. Ardından tekrar odaya geçtim ve içimdeki susmayan şeytana uyarak dolabı açtım. Elif'in trençkotunu alarak burnuma yaklaştırdım. Gelen portakal kokusuyla sırıtıp gözlerimi kapattım ve iyice içime çektim. Koklama işimi bitirdikten sonra dolaba geri koydum. Yatağıma yatarak burnumda kalan kokuyla uykuya daldım. |
0% |