Şaçlarıma bilmem kaçıncı kez dokunup bidaha dokunmamak suriyetiyle arkama atım. Yavaş ve sakin adımlarla okulun koca bahçesine ilk adımımı atım. Korkmaya değildim sonuçta yeni bir ortama giriş yapıyordum.

Babamın işlerinin bozulması tam vaktinde olmuştu malasef. Erkek arkadaşım ve arkadaşlarımı geride bırakmak çok acıydı.

Tüm gözler üzerimdeydi. Hep görünmez kızdım eksi ortamımda 4-5 arkadaşım ve erkek arkadaşım dışında başka kimseyle konuşmazdım. Titreyen elimi saklayarak okul formamın içine soktum. Dedikodu yapan, kızlar gruplu kızlar, yürüyenler, oturanların ve dahası...

Bana bakan bir kaç kişiyle istemeden göz göze bile gelmiştim. Başımı dik tutup okula baktım. Okulun rengi beyazdı çamların etrafı açık maviye şeritler çizilmişti. Epeyce büyüktü. Son olarak okulun adına baktım Kılıçar Lise Koleji yutkunup dilimi dudağımda gezdirdim. Okula yaklaşmıştım. Okdara büyüktuki bahçesi çok şükür okula yaklaşmıştım. Bahçesinde kapalı kantinden tut sahaya kadar vardı. Merdivenle armada 15 adım felan kalmıştı. Gülümseyerek elimi sırt çantamın koluna koydum. Taki gülümsemem başıma yediğim futbol topuna kadardı. Ağzımdan bir çığlık istemsizce koptu.

Top kafama çarparak yere sekerek düştü. Hafif çömelerek elimi topun çarptığı kafama koydun. Elime gelen sıvıyla ağzın beş karış açıldı. Olamaz saçlarım hayır. Elime gelen sıvıya baktım kahverengiydi. Burnuma götürüp kokladım. Çamur... sinirle ayağı kalkıp dikleştim. Etraftaki herkesin bana bakması yetmiyormuş gibi bazıları gülüyor bazılarıysa elini ağzına götürmüş şaşkın bakışlar atıyorlardı. Yerdeki topa baktım ve onu almaya gelen erkeğe. Sinirle elimi yumruk yaptın. Çoçuk topu alıp bana baktı. Baştan aşağı çocuğa baktım okul forması olan pantolon ve gömleği vardı üzerinde hırkayı giymemişti. Ne esmer ne kumraldı. Dağılan saçlarına baktım açık kahveydi. Burnuma kadar gelen ağır bir koku vardı hangi kolu olduğunu çözemmeiştim. Güneş’ten dolayı kısık açık kahve gözlerle bakıyordu bana.

“Salak mısın coçuk?” Ahh! Bunasıl bir hitaptı böyle? Bu tepkim karşısında güldü. Rezil bir giriş rezil bir ilk gündü. Tek kaşımı kaldırım. “Ahh! Pardon” dedi alayla. Alay ediyordu bide ukala. Üzerine bir adım yürüdüm. Aramanızdaaki uzak mesafeyi bi adım daha atarak kapadım. Bargello nun 561 yada 570 numaralı parfümüydü b. Babamın parfüm koleksiyonunda vardı. Ambur kokusu baskındı kehribar kokusunda geliyoru.

Parfüm kokusundan sonunda kendimi alıp. Ne yaptığını zannediyorsun sen?” Dedim. “ Fotbol oyunuyorduk ara sıra böyle şeyler olur çok dert etme” dedi sinir bozucu sesiyle.

Tam ağzımı açıp saydıracaktımıki bi adım geriledi “ Kusura bakma kızıl kız “ deyip koşar adımlarla yanımdan uzaklaştı. Sinirle arkasından bakıp dilimi ısırdım. “Adi herif” diye mırıldandım. Yansıma gelen kızla kendime geldim. Sırt çantasından bişey çıkarmaya çalışıyordu. Sonunda bulduğu şeyi çıkarp “ He buldum seni” dedi elindeki ıslak mendile bakıp. İslak mendilemi konuşuyordu o? Burda herkes kafayı yemiş.

Bana baktı gülümseyerek. Bende ona baştan aşağı baktım. Dizinin üstünde biten kırmızı forma olan etek altına giydiği siyah kilotluçorap üstüne okul forması olan gömlek ve gömleği geçirmişti. Açık sarı saçlarını tepesinde at kuyruğu yapmıştı. Önüne gelen perçemleriniyse yıldızlı tokayla engel olmuştu.

Yüzüne yaptığı hafif makyajla oldukça tatlı ve güzel duruyordu. Elindeki ıslakmendil pakatinden çıkardığı mendili uzayı. İlk baş bi mendile bi ona baktım. Ne alakaydı. “ Alsana sacın kilenmiş” dedi gülümseyerek. Doğru ya kafama o adi erifin topu gelmişti ve saçım kilenmişiti.

Yarım bir gülümsemeyle elindeki mendili alıp saçımı temizleyerek yürümeye başladım. “ Yenisin sanırım?” Dedi benle yürürken. “ evet ve rezalet bir ilk gün” dedim. Güldü bu kızda herşeye gülüyordu.

“Takma Kaanı o hep öyledir” dedi. “Kaan?” Diye sordum. “Kaan azönce yanında olan çocuk” dedi. Merdivenlerden çıkıp okula girdik. Epeyçe büyük bir koridor karşıladı bizi. “O öyledir her müdür çocuğu böyle şımarık olur” dedi. Tek kaşım havalandı. “Müdürün oğlumu?” Şaşırmıştım.

“ Evet Salih kılıçarın oğlu Kaan kılıçar” dedi. Duymuştum o adamı babam okul işlemlerini yaparken o adamla müdürle konuşmuştu. Çıkaçğımız merdivenin önünde duraksayıp bana döndü. “ he senin adın neydi bu arada?” Dedi.

“ Adil sen?”

“ Tuana” dedi gülümseyerek eliniuzatı. Uzattığı Ekim sıktım. “ Memnun oldum Adil”

“Bende” deyip elim çektim. Yürümeye devam etik. “Sınıf şubeni biliyormsun?” Dedi. “Evet 11A”dedim.

“Oha gerçekten mi benim sınıf” dedi büyük bir sevinçle. Gülümsesdim “Bende saatlerce sınıf mı Nasl bulaçağımı düşünüyordum” dedim. Gerçektende Nasıl bulaçğım diye kafamın etini yemiştim. “ Eee çok iyi gel bu taraftan” dedi. Merdivenler bitmiti koridorun sağına yürüdük. Sonunda bir sınıfın önünde durduk.

11A yazısına baktım burasıydı. İçeri önden o girdi bende araksından girdim. Sınıf içinde5-6 kişi vardı. Cam tarafindaki sıraya giti bende peşinden gitim. “ burası benim sıram yanıma oturtabilirsin” dedi. Gülümsediyerek kafamla onayladım.çantasını sandalyeye koyup içerideki kızlara yöneldi bende koydum. Tam oturuyordumki “ gelsene Adil” diyeçağırı Tuana. Yanına gitim. 4 tan kız vardı onlarla selamaşıp sıranın üzerine oturdu. “ Bu Adil kızlar yeni geldi” dedi beni gösterek. Raskere yanlarındaki sandalyelerin üzerine oturdum. Ve hepsine teker teker baktım. “ Ah hoş geldin Adil ben Aylin” dedi esmer olan kız. Gülümseyerek başımı saladım. Aylin koyu kahve saçlarını tepesinde topuz yapmıştı. Kaşının üzerinde biten kahkuleri anlını kapatıyordu. Gözleri siyaha yakın bir kaveydi.

Siyah bir aylanır çekmişti. Görebİldiğim kadar hafif makyaj yapmıştı. Hemen onun yanıdaki kumral kız koca bir gülümsemeyle. “ memnun oldum bende Seda” dedi. Kumral saçlarını açık bırakmıştı. Düzleşirdi yaptığını yana saçlarından anlaşıyordu. Şaçları uzudu. Oda hafif bir makyaj yapıp yeşil gözlerini ön planda tutmuştu. Aylinin önünde oturan Ayln kadar olmasana esmer kız “Sara” dedi kısa bir şekilde. Tuana kulağıma eğilip “bakma soğuk olduğuna çok iyi bir kız” dedi sesiz bir şekilde. Oda saçlarını açık bırakımıştı. Yüzünde gloss ve maskara vardı zaten temiz yüzü makyaja gerek yoktu. Onun yanında oturan sarışın kız “ Bende Leyla leyli derler bana” dedi yapmacık bir gülümsemeyle. Tuana kulağıma doğru “Kaan’ın 3 yılık plotniyi” dedisesiz bir şekilde. İki mal birbirin bulmuş harbi.

Saçlarına beş altıtana küçük örgü yapmıştı. Leyla diğerlerine göre gözüyle uyumlu olan açık mavi far yapımış bolca anlık sürmüştü. Burdan fondaten ve pudra sürdüğü beliydi. Maskara ve kırmızı bir rujla makyajını tamamlamıştı. Bunu buraya kim böyle almış.

İçerisi yavaş yavaş dolmuştu. Omuzunda hisetiğim ele refleks olarak direk döndüm. Sarışın bir erkek somurtarak bana bakıyordu. “Yerimde oturuyorsun yeni kız” dedi.

Kendime gelip “pardon diyip ayağı kalktım. Eteğimi düzeltip ona döndüm. “Sorun yok he bu arada ben Tuna” diyip elini uzatı. Elimi uzatıp büyük ellini sıktım “Bende Adil” dedim. Gülümseyerek “ Memnun oldum Adil” dedi. Elini bırakıp sırama ilerledim. Tuana benden önce girmiş oturmuştu. Oturup hocanın içeri girmesiyle kalkmam bir oldu.

Orta boylarda esmer erkek bir hocaydı. Tuana kulağıma “ Fadıl hoca edebiyat hocası” dedi. Kafamı saladım. “ Günaydın çocuklar oturun ” demesiyle oturdum. Tam hoca oturuyorduki kapının tıklanmadıysa dikleşip “ Gir” dedi. Kapı açılıp içeri giren kişiye baktım Lan odamı bu sınıftaydı. “Geç kaldığım için özür dilerim hocam” dedi Kaan. Ve tam o anda göz göze geldik. Gözlerimi kaçırıp hocaya baktın. Şansıma varya ben. Nasıl bir ilk gündü böyle. “Otur bidahada dersimde geç kalma Kaan efendi” dedi. Kaan “tabi hocam bidaha olmaz” deyip yerine yani orta sıra en arka nın bir önüne oturdu...

Evet okuduğunuz için teşekkürler oy verip fikrinizi yoruma yazmayı unutmayınnnnn💋💗💗💗💋💋