@sude_den_oykuler
|
Bir nebze kendime gelebilmek adına bahçeye çıktım.
Artık gerçek anlamda nefes almakta zorluk çekiyordum.
Dakikalarca bahçede bekledim.
Düşündüm, sonum nasıl olacak diye düşündüm.
Düşündükçe işin içinden çıkamadım hepten bataklığa saplandım.
Zor olacaktı benim için oldukça zor olacaktı. Ama olsun zaten ben buralara kadar kolay gelmedim.
Hayatta hep mücadele ettim, etmek zorundaydım. Şimdi yine değişen bir şey olmayacaktı. Yine eskisi gibi mücadele edecektim.
Ama bu sefer Yiğit Karanlı ile mücadelemi sürdürecektim.
"Aferim Ayla sonunda akıllandın demek!"
"Dünya da herkes akıllanıyor ama bir tek sende o belirtileri göremiyorum neden acaba? Ha bir dakika senin zaten aklın yok ki görememem gayet normalmiş."
Bu babam olacak adama laf soktuğumda içimde kelebekler uçuşuyor.
"Hâlâ aynı saygısızlık."
"Bana saygıyı sen mi öğreteceksin? Komiksin gerçekten komiksin. Lan daha annem ne kadar oldu öleli de sen o sarı oruspuyu kolundan tutup buralara getiriyorsun."
"Ağzını topla Ayla. Senin karşında çocuk yok baban var."
"Sen babalığı çok yanlış anlamışsın Hasan Çevik."
İki dakika huzurlu bir nefes alacaktım onu da burnumdan getirmişti pislik herif.
İçeri girip Çise ile vedalaştım. Çise gittiği an Yeşim Hanım yanıma geldi.
"Kızım eğer müsaitsen seninle bir şeyler konuşmak istiyorum."
"Dinliyorum sizi Yeşim Hanım."
"Böyle ayak üstü konuşulacak mevzular değil bunlar yavrum. Sadece iki dakikanı bana ayırıp bahçeye çıkabilir miyiz?"
Ne söyleyeceğini çok merak etmiştim açıkçası.
"Peki çıkalım."
"Bahçeye çıkıp çardağa oturduk."
"Biliyorum kızım zoraki bir evlilik yaptın ama yine de hayırlı olsun demek düşer bana da."
Hiçbir şey dememiştim, diyememiştim.
"İstesen de istemesen de sen de artık Karanlılardansın. Sende artık ailemizin bir parçasısın. Kızım kaldır kafanı bak bana."
Bakamıyordum, kadın o kadar iyi niyetli, o kadar merhametli ve o kadar insaflıydı ki ben şaşırıyordum bu anneden nasıl Yiğit gibi biri çıkabiliyordu.
"Kızım belli ki zor zamanlardan geçiyorsun. Konu her ne bilmiyorum ama ben senin her daim yanında olacağım. Sakın bu söylediklerimin içinde bir art niyet arama ben gerçekten sana yardımcı olabilmek adına senin yanında olacağım."
Yeşim Hanım derin bir nefes alıp konuşmasına devam etti.
"Kızım bende zorla evlendirildim. Şuan nasıl bir çıkmazın içindesin çok iyi biliyorum. Benimde ilk zamanlar öyle şah şahlı bir hayatım olmadı ama bak şuan bir nebze de olsa iyiyim. Mücadele et kızım. Mücadele et ve bırakma."
Kafam allak bullaktı.
"Sana anlatmak istediğim onca şey var ki... zamanla onları da anlatacağım ama senden tek bir ricam var kızım. Nolursun, bak sana yalvarıyorum bir şans ver. Oğluma bir şans ver. Oğlumu karanlık dünyasından çek kurtar."
Karşımda ki bir anneydi. Evladını düşünen bir anne ve karşıma geçmiş bana yalvarıyordu.
"Yeşim Hanım, bakın sizi çok iyi anlıyorum oğlunuzu düşünüyorsunuz ki düşünmekte çok haklısınız ama üzgünüm. Ben oğlunuza bir şans vermem. Ben oğlunuzun karanlık dünyasına girip onu kurtaramam. Çünkü sevmiyorum. Zamanla olacak şey değil bu. İnan bana sevmediğim bir şey için çabalamam hiçbir anlam ifade etmeyecek."
"Peki kızım. Ama sen yine de benim söylediklerime kulak as ve dinle olur mu?"
Zorla yüzüme tebessüm ekledim.
"İzninizle."
"Tabikii kızım."
Yeşim Hanımı daha ilk günden sevmiştim. Babamın bana göstermediği şefkati Yeşim Hanım bana göstermişti.
Ama bu Yiğit Karahanlı'nın annesi olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
Çantamı alıp evden çıkacağım esnada kolumda bir el hissettim.
Arkamı döndüm ve taze kocamı gördüm.
"Nereye?"
"Evime."
"Evime?"
Soru sorar gibi sormuştu.
"Evet evime."
"Evimize demek istedin herelde bekle birlikte gidiyoruz."
"Hayır Karanlı kendi evime tek başıma gidiyorum."
"Böyle bir şey mümkün olmayacak Ayla. Bunu aklına sok biz artık evliyiz ve bir evli kadın gibi davranıp daha fazla sorun çıkarma ve bin şu arabaya."
Haklıydı şuan gereksiz abartmanın bir anlamı yoktu.
Arabaya bindim ve altımızda kayan yola odaklandım.
Yaklaşık 1 saatin sonunda oldukça güzel bir villada durmuştuk.
Önce Yiğit sonra ben arabadan indik ve eve doğru ilerledik.
"Burası bizim evimiz. Yarın Paris'e gideceğiz balayına."
"Balayına gerek yok."
"Sana gerek olup olmadığını sormadım."
"Zaten fikrimi sormadığın için söylüyorum. Benimde fikirlerim var ya hani?"
"Seninle şuan tartışamam. Yürü evi gezdireyim."
"Çok saol ya yürü demesen kesinlikle yürümeyecektim."
Ellerini havaya kaldırıp başını sağa sola salladı. Sanırım Yiğit Karahanlı'yı sinir etmeye başlamıştım.
Evin her milimini gezdikten sonra resmen hayran olmuştum.
"Saat epey geç oldu. Aç mısın?"
"Hayır!"
Ne güzel ama diyoloğumuz 2-3 cümleyi aşmıyor. Şeyyy kendisi benim kocam olur da!!
"İyi o halde yatalım yarın erken kalkmamız gerekiyor."
İkimiz de odaya geçtiğimiz de ben banyoya girip üzerimi değiştirdim.
Odaya girdiğimde üzeri çıplak bir şekilde yatakta uzanmıştı.
Oo hele paşam bakın bu ne pehriz bu ne lahana turşusu!!
"Napıyorsun sen?"
"Yatıyorum!"
"Ciddi olamazsın bende amuda kalkıyorsun falan zannettim. Niye üstün çıplak."
"Ben bu şekilde yatıyorum."
"Peki madem, ben nerede yatacağım."
Eliyle iki kere yatağın boş olan kısmına vurdu.
"Burada. Bence senin için gayet yeterli yer var."
"Birlikte aynı yatakta mı yatağız?"
"Evli olduğumuza göre."
Pıdı pıdı pıdı, ukala şey seni!!
El mahkum yatağın en uç kısmına uzandım. Arkamı dönüp gözlerimi sımsıkı kapattım.
Bir an önce bu kabusun bitmesini istiyordum.
Evettt çiçeklerim bir bölümün daha sonuna geldik yorumlarınız ve oylarınızı bekliyorum🖤 yorumların benim için çok değerli🖤 sizleri çok seviyor ve kocaman öpüyorum🖤 Keyifli Okumalar🖤
Instagram Hesabım: @sude_den_oykuler |
0% |