@sude_den_oykuler
|
Ayla Karahanlı'dan;
Sabah zorla da olsa gözlerimi açabilmiştim.
Başımda hissettiğim ağrı ile gözlerimi tekrar sıkıca kapattım.
Bu hareketimi Yiğit görmüş olmalıydı ki;
"İyi misin? Hastaneye gitmemizi ister misin?"
Günlerdir ilk defa sesinde öfke, kin, nefret yoktu. Aksine şefkat vardı, huzur vardı...
"İyiyim hastaneye gerek yok."
"Peki o zaman sana sormam gereken şeyler var. Lütfen bana her şeyi anlat ki bende ona göre bir şeyler yapabileyim."
Dünkü olanlar bir bir film şeridi gibi gözümün önünden geçip gitti.
DÜN;
O sözleşme de neydi öyle?
Beni sattıkları yetmezmiş gibi bir de sözleşme mi imzalamışlardı?
Ama bir dakika bir dakika, o sözleşmede benim imzam yoktu ve haliyle geçerliliği de yoktu!
Umarım düşündüğüm gibidir...
Yukarı çıkacağım esnada kapı çaldı. Söylene söylene gidip kapıyı açtığım an gördüğüm kişi ile şaşırmıştım.
"Ne işin var senin burada?"
"Aa güzelim babanı bu şekilde mi karşılayacaksın."
Gözleri kararmıştı, ses tonu fazlasıyla korkutucuydu tıpkı o günkü gibi...
"İstediğini yaptım ve evlendim. Artık rahat bırak beni."
"Yok öyle! Bana söylediğin bütün sözlerini hesabını vereceksin."
"Allah kahretsin ne istiyorsun yine ne?"
Resmen çığlık atmıştım.
"Seni, seni istiyorum. Her şeyinle tekrar benimle ol!"
Kafayı yemişti. Bir daha asla bu duruma düşmeyecektim.
Hızla bahçeye doğru koşacağım esnada saçımdan sertçe çekip yere düşmeme neden oldu.
"Yardım edin! Kimse yok mu?"
"Hiç boşuna uğraşma herkes benim tarafımda küçük sevgilim."
"Allah belanı versin! Öldür beni ama bana dokunma!"
"Ahh güzelim ahh sen babanı hiç tanıyamamışsın."
Baba kelimesi kulağıma o kadar kötü ve yabancı geliyordu ki bunun tek sebebi ise şuan karşımda ki pislikti.
Belimden tutup kendine doğru çekip dudaklarımı öpmeye başladı.
Kendimi ne kadar geriye çekmeye çalışsam bile bu pek mümkün olmuyordu.
Son gücümle özel bölgesine tekme attığım esnada acı içinde inleyip yere düştü.
Bu durum onu daha da hırslandırmıştı.
Hızla toparlanıp bana yumruk attı.
Attığı yumruk karşısında ayakta duramayıp yere düştüm.
Yere düşmemi umursamadan beni kendine doğru çekti ve üzerimi çıkarmaya çalıştı.
"Dokunma bana hayvan herif."
Emekleyerek kaçmaya çalışsam bile bu pek mümkün olmuyordu.
"Sadece biraz eğleneceğiz hadi ver bana istediğimi."
İğreniyordum şuan bu karşımda duran insandan zerre nasibini almayan şerefsizden iğreniyordum.
Elleri göğüs bölgeme gideceği esnada ellerimle ağzıma doğru getirtip ısırdım ve hızlı hareketler ile ayağa kalkıp mutfağa gittim.
Oradan bıçak alıp ona doğru yönelttim ama bu onun için hiçbir anlam ifade etmiyordu.
"Şuan saçmaladığının farkındasın dimi Ayla? Sen benim olacaksın diyorsam olacaksın uzatma da gel işimi halledeyim."
Bu benim öz babam olamazdı. Hiçbir öz baba evladına bunu yapamazdı.
Gözlerim kararıyordu. Kalp atışlarım gid gide hızlanıyordu.
Ne olduğunu anlamadığım bir şekilde bıçak elimden düştü ve anında o pislik vücudunu vücudum ile birleştirdi.
Beni salonun ortasına getirip zorla bana sahip oldu.
O an hiçbir şey yapamadım. Bağırdım, çığlık attım ama hiçbir işe yaramadı.
"Yiğit yalvarırım gel kurtar beni!"
Son söylediğim cümle bu olmuştu gerisi ise karanlık.
ŞİMDİKİ ZAMAN;
"Ayla iyi misin?"
Dün olanları düşündükçe tekrardan gözlerim dolmuştu.
Ben o gün Yiğit beni kurtarsın diye ona yalvarmıştım.
Beni duymayacağını bildiğim hâlde bir umut zorla evlendirildiğim adama, ölesiye nefret ettiğim adama yalvarmıştım.
"Hiçbir şey hatırlamıyorum. Aniden gelişen bir şeydi."
"Ayla gözlerimin içine bak ve bana yalan söyleme!"
"Sana yalan söylemiyorum. Bilmiyorum düne dair hiçbir şey hatırlamıyorum."
"Neden o zaman seni o hâlde gördüm? O günkü hâlin neydi öyle? Neden bana seni öldürmem için yalvardın kendini öldürmeye çalıştın neden? Bütün bunların illaki bir açıklaması olmalı!"
"Yiğit uzatma! Böyle yaparak ne elde etmeye çalışıyorsun?"
"Sen ne saçmalıyorsun?"
"Diyorum ki benim için endişeleniyormuşsun gibi davranmana gerek yok! Şimdi beni rahat bırak ve çık odadan!"
"Öyle mi Ayla? Peki dediğin gibi olsun. Ama bu olayın peşini bırakmayacağım."
Hızla odadan çıktı. Umarım evden de çıkmamıştır. Yoksa şuan tek başıma kalacak durumda değildim.
YİĞİT KARAHANLI'DAN;
Kafayı yemek üzereydim. Ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı.
Belli ki bir şey saklıyordu ama ne?
Sinirimi az da olsun azaltmak adına evde çıkıp her zaman ki mekanıma gittim.
Orada ki kalleşlere yaptığım şeyler karşısında az da olsa sinirim azalmıştı.
Telefonuma gelen arama ile yanıtladım.
"Efendim Serhat?"
"Yiğit Bey Amerika'daki işiniz hakkında gelişme var!"
"Söyle bakalım nasıl bir gelişmeymiş bu?"
"Yiğit Bey sizin sunduğunuz teklif karşında 4 katını sunarak mekana sahip olmuşlar."
"Ne demek mekana sahip olmuşlar lan! Ben o mekan için kaç senedir uğraşıyorum. Kimmiş bu piç?"
"Hamza Acar. Acar Holdingin sahibi."
"Tamam Serhat hemen geliyorum oraya."
Arabama binip eve doğru ilerledim.
"Alperen benim uçağımı hazırlat. Amerika'ya gidiyorum."
"Neden abi kötü bir şey mi var?"
"Hamza Acar adında eceline susamış ufak bir sorunumuz var. Sen dediğimi yap!"
"Tamam abi bende seninle geliyorum."
"Sana verdiğim görevi en iyi şekilde yerine getir bana yeter. Çünkü Ayla hiçbir şey söylemiyor. İş tamamen sana kaldı."
"Abi onu da hallederim ama ilk önce seninle geleyim tek gitme!"
"İlk önceliğin Ayla'nın durumu olsun aslanım. Sen beni düşün-"
Allah kahretsin bunlarda nereden çıktı?
Arabayı sağa çekip aşağı indim.
"Hayırdır eceline susadın da haberim mi yok Kuzey Efendi."
"Duyduğum kadarıyla Amerika'ya uçacakmışsın. İstersen sana yolculukta eşlik edeyim. Hem eğlenmiş oluruz fena mı olur?"
"Siktirme belanı! Çekil önümden!"
"Şimdi de bana racon he Yiğit Karahanlı. Vay be sende az değilmişsin."
Ağzının ortasına geçirdiğim yumruk ile gevşek gevşek konuşmayı kesti.
"Ulan orospu çocuğu karşıma çıkarak kendine en büyük golü attın."
Arabama doğru yönelip her daim yanımda taşıdığım kelepçeyi çıkarıp taktım.
Zorla arabaya bindirip hainler deposuna götürdüm ve geçen öldürdüğüm kişinin yerine yenisi eklenmişti.
Yolun yarısına kadar sessiz sessiz ilerliyorduk ki;
"Sen bu kadar salak değildin be Yiğit. Ne oldu da bu hallere geldin?"
Şuan beni sinir etmek için çabalıyordu ama istediğini ona vermeyecektim.
"Hâlâ gözün görmüyor değil mi? Aç gözlerini Yiğit Karahanlı aç da etrafına bak!"
Ee bende ki sabır da bir yere kadardı.
Arabadan inip elleri kelepçeli olan şerefsizin yakasında tutup dışarı çıkardım.
"Ağzında ne geveleyip duruyorsun?"
"Hiç sadece bu bir uyarı mesajı."
"Lan bak sıktırma kafana! Ne demeye çalışıyorsun?"
"Hasan Çevik desem?"
"Yeter lan seninki, bak bakalım şimdi konuşma da göreyim seni."
Arabaya onu bindirip ardından şoför koltuğuna geçtim.
Hızlı bir şekilde deponun önüne geldiğim an Kuzey'i çıkarıp içeri sürükledim.
Artık her şeyi öğrenmenin zamanı gelmişti.
Evett canlarım bölüm hakkında görüşlerinizi merak ediyorum🖤 yorumlarınızı ve oylamalarınızı bekliyorum🖤
Keyifli Okumalar🖤
Instagram Hesabım: @sude_den_oykuler |
0% |