@sude_den_oykuler
|
Ayla Karahanlı'dan;
Dün gece Yiğit'in göğsünde yatmıştım ve bu bana o kadar güvenli gelmişti ki...
Sabah uyandığımda canım o kadar çok yanıyordu ki ama artık içimde endişe yoktu çünkü yanımda Yiğit Karahanlı vardı.
Eğer Yiğit Karahanlı varsa endişe, korku yoktu...
"Ne düşünüyorsun yine sabah sabah?"
Düşüncelerimden sıyrılıp Yiğit'e döndüm.
"Hiç!"
Yatakta oturur pozisyona geçti ve bende aynı şekilde oturur pozisyona geçtim.
"Ayla artık bana yaşadıklarının anlatma zamanı gelmedi mi?"
Gelmişti. Ama olanları anlatırsam nasıl tepki vereceğini bilmiyorum ve olanları anlatacak gücü kendimde bulamıyordum.
"Nasıl anlatacağımı bilmiyorum!"
"İki gün öncesinden başlayabilirsin mesela! Seni ne korkutuyor bilmiyorum ama korkma Ayla! Korkma çünkü ben varım yanında! Benim yanımda hiç kimse sana daha fazla zarar veremez."
"O gün, o g-gün babam..."
Yaşadıklarım tekrar tekrar gözümde canlanınca gözlerimden yaşlar akmaya başladı.
"Beni tec-"
"Tamam, tamam sus!"
Yiğit hızla ayağa kalkıp cama doğru yürüdü.
Ellerini saçlarının arasına aldı.
Bende o sırada delirmişcesine ağlıyordum.
Hızla yanıma oturup ellerini ellerime sardı.
"Neden bunu bana daha önce anlatmadın?"
"Anlatamadım, korktum."
"Böyle daha mı iyi oldu?"
"Hayır, özür dilerim."
"Şş tamam özür dileme. Devam edebilecek misin?"
"Bugün her şeyi, bilmen gereken her şeyi sana anlatacağım."
"Dinliyorum!"
Derin nefes alıp anlatmaya başladım.
"O gün sen gittikten sonra kapı çaldı. Ben sen geldin zannettim kapıyı açtığımda onu gördüm karşımda. Çok farklıydı bakışları bambaşkaydı."
Sakin olmaya çalıştıkça bu pek de mümkün olmuyordu.
"Sonra bir şeyler söylemeye başladı benim ona söylediğim lafları bana mislisi ile ödetecekmiş. Yapacağı pisliği anlayıp bahçeye çıkmaya çalıştım ama saçımdan tutup içeri çekti beni. Bağırdım, çığlık attım ama kimse gelmedi Yiğit!"
Bakışlarım Yiğit'e kaydığında gözleri dolu bir şekilde beni dinliyordu.
Bir ara elleri saçlarıma gitti ve okşamaya başladı. O gün olanların acısını almak istercesine okşadı.
"Çok direndim bıçak aldım elime onu bıçaklamaya çalıştım ama gücüm yetmedi. Bir kez daha bana zorla sahip olmuştu. B-ben o gün beni duymayacağını bildiğim hâlde sana yalvarmıştım. Beni o pisliğin elinden kurtarman için yalvarmıştım."
"Allah kahretsin! Allah kahretsin beni de o nahlet olası intikam duygumu da Allah kahretsin!"
Yiğit Karahanlı ağlıyordu. Gözünde yaş geliyordu! Yiğit Karahanlı benim için ağlıyordu.
"Belki o gün gitmeseydim, belki o gün seni yalnız bırakmasaydım bunların hiçbiri olmayacaktı. Affet beni Ayla!"
"Senin hiçbir suçun yok Yiğit. Kendini suçlu hissetme! Sen nereden bilebilirdin ki böyle olacağını!"
"Bahçedeki adamlar ne yapıyorlardı o esnada!"
Yutkunmuştum. Bu olayın içinde onlar da vardı. En az o şerefsiz kadar onlar da suçluydu.
"İş birliği yapmışlar."
"Ve ben mal gibi bunu anlayamadım."
Ayağa kalkıp odada ne var ne yok hepsini yerle bir etti.
Giydiği beyaz tişörte bakışlarım kaydığında belirli bölgeler de kan lekeleri vardı.
Yanıma doğru ilerleyip tişörtünü yukarı sıyırdım.
"Yiğit! Bu nasıl oldu?"
Tişörtü indirmeye çalışıyordu.
"Önemli bir şey değil. Ufak bir sıyırık sadece."
"Hastaneye gidelim enfeksiyon kapacaksın."
"İyiyim merak etme!"
Kolundan tutup yatağa oturttum. İlk yardım çantasını alıp yarasına pansuman yapmaya başladım.
Teni tenime yakın oldukça kendimi biraz garip hissediyordum.
"Acıyor mu?"
"Hayır."
Pansuman yaptıktan sonra sargı bezi ile serip ağrı kesici vermiştim.
"Nasıl oldu bu?"
"Hazırlan İstanbul'a dönüyoruz."
"Yiğit sana bir soru sordum!"
"Bende sana hazırlan diyorum!"
Bu adamın bir kararı yok muydu? Bir iyi bir kötü oluyordu...
Kendimizi uçakta bulduğumuz da Yiğit gözlerini kapatmıştı.
Ağrısı olduğu buradan bile belli oluyordu ama inat edip hastaneye gitmemişti.
Ellerimi saçlarına uzattacağım esnada vazgeçip arkama yaslandım ve kendimi uykuya teslim ettim.
•••
Hava limanına geldiğimiz de öncede Yiğit'in arabasını getirmişlerdi.
Vakit kaybetmeden arabaya binip eve doğru ilerledik.
Yiğit çok sessiz ve bir o kadar da sinirliydi.
Hava limanı eve pek de uzak olmadığı için hemen gelmiştik.
Bahçede duran adamlar Yiğit'e mahcup bir şekilde bakıyordu.
Yiğit hızla arabadan inip eve doğru ilerledi. Aynı zamanda telefon ile konuşuyordu.
"Alperen hemen evime gel üç araç hazırlat ve bu eve de en güvendiğin sağlam adamları getir."
"Yiğit neler oluyor?"
"Bir kere de soru sorma Ayla! Birazdan anlayacaksın neler olduğunu."
Kapı çaldığında Yiğit hızla kapıyı açtı ve içeri Alperen girdi.
"Adamları paketleyip mekana gönderttim. Buraya da sağlam adamları getirdim."
"Eyvallah aslanım. Sen şimdi şirkete git benim yerime bugün toplantıya sen katıl. Benim biraz işim var onları halletmem gerekiyor."
"Önemli bir şey olursa bir araman yeter abi!"
"Biliyorum kardeşim saol!"
Yiğit kapıya doğru ilerleyip arkasına döndü ve bana baktı.
"Ne duruyorsun gelsene!"
"Nereye gidiyoruz?"
"Gittiğimiz de görürsün!"
"Ya Yiğit sana adam akıllı soru sordum cevap versen ölür müsün?"
Hızla bana doğru gelip beni kucağına aldı ve bahçeye çıktık.
"Bırak beni Yiğit! Tamam indir yürüyeceğim!"
Kime diyorsam?
"Yiğit yaran acıyacak indir!"
Beni arabaya bindirip kendisi de şoför koltuğuna geçti ve hızla arabayı sürmeye başladı.
Kısa sürede ıssız bir yerde olan deponun önüne geldik.
Nedense bu görüntü beni fazlasıyla ürpertmişti.
"Hadi içeri girelim!"
"Yiğit burası çok korkutucu!"
"Ben yanında olduğum sürece hiçbir şeyden korkma ela gözlüm."
Elini bana uzatıp tutmamı sağladı.
Elini tuttuğum an deponun içine girdik.
Bir odaya girdiğimiz de karşımda gördüğüm kişi ile şaşırmadan edememiştim.
Babam olacak hain buradaydı ve tabikii Yiğit'in kalleş adamları...
"İstediğini yapabilirsin Ayla serbest."
"Yiğit çıkar beni burdan lütfen gidelim. Boş ver uğraşma!"
"Yok öyle! Sana yaşattıklarının hesabını verecek!"
Yiğit hızla babam olacak haine doğru bir yumruk attı.
"Nasıl kıydın lan! Hiç mi acımadın?"
"Yine olsa yine yaparım!"
"Şimdi senin o kemiklerini kırmazsam."
Yiğit öldüresiye dövüyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum.
Sonunda kendime gelebildiğimde Yiğit'in kolundan tutup kendime doğru çektim.
"Bunun için deymez. İnan bana deymez yürü gidelim burdan!"
"Hiçbir şey göründüğü gibi değil Yiğit Karahanlı!"
"Sen hâlâ hangi yüzle konuşabiliyorsun lan it!"
"İzin ver de göstereyim."
Yiğit ellerini çözdüğünde cebinden bir resim çıkardı ve Yiğit'e doğru uzattı.
Resimde ne vardı bilmiyorum ama Yiğit bu duruma fazlasıyla sinirlenmişti.
Evettt aşk bahçelerim bir bölümün daha sonuna geldik🖤 sizce ne görmüş olabilir yorumlarda buluşalım🖤 bir sonraki bölüm Yiğit Karahanlı anlatımı ile olacak🖤 bir sonraki bölümde görüşmek üzereeee sizleri çok seviyor ve kocaman öpüyorum🖤 sağlıcakla kalın ve tabikii MAFYA KARISI ile kalın🖤
Keyifli Okumalar🖤 |
0% |