Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@sude_den_oykuler

Saat öğlen 12 olmuştu ve ben hâlâ yatakta öylece yatıyordum.

 

 

Bugün izin günümdü ve fazlasıyla rahattım. Zaten işe gittiğim günler erken kalktığım için izin günlerimi yatakta geçirmeyi tercih ederdim.

 

 

 

Aklıma gelen planım ile aniden yataktan kalkıp banyoya girip işlerimi hallettikten sonra mutfağa gittim.

 

 

 

Bugün Çise'ye süpriz yapacaktım. Ben bunu nasıl unuturdum?

 

 

 

Kendime hemen ufak aparatifler hazırladıktan sonra yemeğimi yedim.

 

 

 

Odama geçip üzerime rahat bir şeyler geçirdim ve çantamı alıp evden çıktım.

 

 

 

Ilk önce bir pastaneye uğrayıp orta boy pasta aldım ve ardından Çise'nin yeni başladığı okula doğru arabayı sürmeye başladım.

 

 

 

Çise benim liseden çok yakın arkadaşım ve aynı zamanda ev arkadaşımdı.

 

 

 

Liseden sonra hep hayalini kurduğumuz şeyi gerçekleştirip aynı üniversiteyi kazanmıştık.

 

 

 

O tercihini okul öncesi öğretmenliğinden yana kullanırken ben ise gastronomi ve mutfak sanatlarından yana kullanmıştım.

 

 

 

Çünkü okul öncesi kesinlikle bana göre bir meslek değildi.

 

 

 

Lise de meslek lisesi okumuştum ve bölümüm çocuk gelişimiydi. 10 ay boyunca staj falan derken ben iyice kafayı yemek üzereydim.

 

 

 

Staj, okul, dershane, okul sınavları, üniversite sınavı, etkinlikler, planlar, dosyalar her şey üst üste gelmişti.

 

 

 

Ama şükür bunu da atlatıp mesleğimi elime almıştım.

 

 

 

Çise'nin çalıştığı okula geldiğimde arabayı park edip pastayı da alıp içeri doğru yürüdüm.

 

 

 

Bakalım şapşik kızım beni görünce ne yapacaktı.

 

 

 

Anaokulunun kapısını çaldığımda oradaki görevli açmıştı.

 

 

 

"Buyrun!"

 

 

 

"Merhabalar ben Çise Öğretmenin arkadaşı Ayla. Çise'ye süpriz yapmak için gelmiştim. Mümkünse haberi olmadan içeri geçebilir miyim?"

 

 

 

"Tabikii Ayla Hanım, buyurun geçin."

 

 

 

İçeri geçip Çise'nin sınıfının önüne durdum. Aralık olan kapıdan dikkatlice onu izliyordum.

 

 

 

"Haydi 1-2-3 diye sayalım, 4'ü 5'i 6'yı unutmayalım, 7-8-9'u cebime attım 10 deyince annemizi alkışlayalım 10"

 

 

 

Çocuklar ile birlikte şarkı söylüyordu. Çise'yi böyle görmek ben fazlasıyla duygulandırmış ve aynı zamanda gururlandırmıştı.

 

 

 

Çise ile bir bakıma ortak noktalarımız, ortak yaralarımız vardı. Aile gibi mesela...

 

 

 

Ama benim tek farkım ailemin yaşıyor olup benim yanımda olmamaları, Çise'nin durumu ise bambaşka. O daha küçük yaşta annesini kaybetmiş babası ise terk etmişti.

 

 

 

Eskileri gün yüzüne çıkarmamak adına bu konuyu daha fazla uzatmayacaktım.

 

 

 

Fazla vakit kaybetmeyip elimdeki pasta ile sınıfa girdim.

 

 

 

"İyiki doğdun Çise Öğretmenim, iyiki doğdun iyiki doğdun mutlu yıllar sana!"

 

 

 

Çise'nin bakışları o kadar komikti ki keşke o an görmüş olsaydınız.

 

 

 

Şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Sanırım benim olduğuma emin olamamıştı.

 

 

 

"Çise Öğretmenim dilek tutup mumu üflemeyecek misiniz?"

 

 

 

Çise gözyaşlarının ardından gözlerini kapatıp uzunca bekledi ve ardından mumu üfledi.

 

 

 

Pastayı elimden alıp masasına bıraktı ve bana sıkı sıkı sarıldı.

 

 

 

Sarılmasına karşılık verip bende ona sarılmıştım.

 

 

 

"Ne işin var senin burada?"

 

 

 

Gözyaşlarının ardından sorduğu soru ile;

 

 

 

"Ne o Çise Hanım şimdiden aramıza mesafe koymaya mı başladınız."

 

 

 

"Saçmalama, hayır tabiki seni beklemiyordum sadece ona şaşırdım."

 

 

 

"Öğretmenim mesafe ne demek?"

 

 

 

Çocuğun sorusu ile sınıfta olduğumuz aklımıza geldi.

 

 

 

Ay bu çocuklar da her şeyi merak edip sormasalar olmazdı değil mi?

 

 

 

"Mesafe demek uzun süre birbiri ile karşılaşmamak, uzun süre görüşmemek yani uzun süren şeylerdir minik tırtıllarım."

 

 

 

Ayy hayır, çocuklara minik tırtıllarım diye sesleniyor olamazdı değil mi?

 

 

 

Onlardan olsa olsa küçük fare olurdu.

 

 

 

"Senin ne zaman işin bitiyor?"

 

 

 

"10 dakikam var sonra çocukları teslim edeceğim. Sen mutfağa geç orada kahve falan iç."

 

 

 

"Tamam öğretmenim."

 

 

 

Muzip bir şekilde kurduğum cümle ile Çise omzuma ufak bir yumruk attı.

 

 

 

"Aa öğretmenim yaptığınız davranış çok yanlış bir kere. Çabuk benden özür dile."

 

 

 

Çise kahkaha atıp bana tekrardan sarıldı.

 

 

 

"Sen nasıl bir şeysin böyle. Neşe kaynağım."

 

 

 

"Ayy tamam bu kadar güzel söze gelemem ben."

 

 

 

Tam sınıftan çıkacağım esnada ne olduğunu anlamadığım bir şekilde çocuklar bana doğru koşup sarılmaya başladı.

 

 

 

Staj zamanımda da böyleydi. Ansızın gelip sarılırlardı ve o an insanın içi sımsıcak oluyordu.

 

 

 

"Minik tırtıllarım siz Ayla öğretmeninizi sevdiniz mi?"

 

 

 

Ne demişti bu kız? Ben öğretmen değildim bir kere şefim ben şef!

 

 

 

"Çise ben öğretmen değilim ki? Neden öyle dedin?"

 

 

 

"Ee canım sende bir dönem öğretmenlik yaptın. Hemde 10 ay boyunca. Ne dedirtseydim."

 

 

 

"Evet öğretmenim çok sevdik."

 

 

 

Çocukların cevapları karşında şaşırmıştım.

 

 

 

"Tamam o zaman çıkışa kadar Ayla Öğretmeniniz de bizimle birlikte kalsın o zaman."

 

 

 

Sınıfta oley çığlıkları yankılanırken bende Çise ye inanamaz gözlerle bakıyordum.

 

 

 

"Sen geç gülüm otur masama benim bir kaç etkinliğim kaldı onları da yaptırayım."

 

 

 

"Ne etkinliği?"

 

 

 

"Matematik ve Sanat Bütünleştirilmiş Etkinlik."

 

 

 

"Konusu ne?"

 

 

 

"Toplama işlemlerini öğretiyorum."

 

 

 

Eskiler gözümün önünden bir bir film şeridi gibi geçip gitmişti.

 

 

 

Bende stajyer öğretmenken miniklere öğretmiştim. Sanırım içten içe olsa bile ben özlemiştim onları.

 

 

 

"Çise ben anlatayım mı?"

 

 

 

"Olur gülüm anlat."

 

 

 

"Tamam o zaman otur sen de dinlen."

 

 

 

"Evet çocuklar hepiniz beni zaten tanıyorsunuz. Onun için kendimi tanımaya gerek yok şimdi size toplama işlemini anlatacağım. Peki size bir soru. Toplama işlemi nedir?"

 

 

 

"Öğretmenim ben söyleyebilir miyim?"

 

 

 

"Öğretmenim demek yok! Sadece parmak kaldıracaksınız. Evet sen söyle bakalım."

 

 

 

"Sayılar artıyor."

 

 

 

"Evet çok güzel. Şimdi ben ormanda dolaşırken bir tane elma ağacı gördüm ve oradan bir elma kopardım. Daha sonra ilerledim ilerledim ilerledim ve bir elma ağacı daha gördüm ve oradan da bir tane elma kopardım. Toplam kaç elmam oldu."

 

 

 

"2"

 

 

 

Hep bir ağızdan cevap verdiklerinde alkışladım. Gerçekten de ilk eğitim çok önemliydi ve Çise çok iyi bir şekilde ilk eğitimi vermişti.

 

 

 

Kısacık süre de bile olsa tekrar aynı şeyleri yaşamak beni mutlu etmişti açıkçası.

 

 

 

Çocukların gitme vakti geldiğinde Çise çocukları teslim etmek için bahçeye çıktı ben de o sırada pastayı bölüp tabaklara koydum.

 

 

 

Kısa süre sonra Çise de gelmişti ve oradaki herkesle birlikte sohbet edip pastamızı yemiştik.

 

 

 

Evet canlarım bu bölüm de böyle oldu🙈 aslında bazı bölümlerinde kendi hayatımı da işin içine kalacağım. Staj süreci vs. Ana karakterin zaten şef olarak seçmemin sebebi ise gerçekten bu mesleği istemem. Ondan dolayı bazı bölümlerde kendimi kaleme alıyormuşum gibi hissediyorum. Umarım sizde beğenerek okuyorsunuzdur🖤yorumlarınızı ve oylamalarınızı bekliyorum🖤

 

 

 

Keyifli Okumalar🖤

Loading...
0%