Yeni Üyelik
21.
Bölüm

21. Bölüm

@sude_den_oykuler

Göz kapaklarım o kadar ağırlaşmıştı ki açmakta zorlanıyordum.

 

 

Zorlada olsa gözlerimi açtığımda Yiğit duvara yaslanmış öylece bana bakıyordu.

 

 

 

Uyandığımı fark edince sandalye çekip yanıma oturdu.

 

 

 

"Daha iyi misin?"

 

 

 

Sadece başımı sallamak ile yetinmiştim.

 

 

 

"En son gözüm kararmıştı ve sonra senim sesini duydum gerisi yok ne oldu bana?"

 

 

 

"Bayıldın bende seni hemen hastaneye getirdim. Kan aldılar birazdan doktor gelip bilgi verecek."

 

 

 

Çok geçmeden de doktor içeri girmişti.

 

 

 

"Öncelikle geçmiş olsun Ayla Hanım. Şuan kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

 

 

 

"Halsizlik var."

 

 

 

"Bu çok normal. Bugün anladığım kadarıyla fazla stresli bir gün geçirmişsiniz ve bu da bebeği olumsuz etkilemiş. Kendini bu şekilde belli etmeye çalışmış ufaklık."

 

 

 

Bir dakika bir dakika ne demişti o?

 

 

 

Bebek mi? Ne bebeği?

 

 

 

Ben hiç Yiğit ile birlikte olmamıştım ki?

 

 

 

"Bir yanlışlık olmalı doktor bey!"

 

 

 

"Hayır Ayla Hanım kan sonuçlarınıza baktım ve 2 haftalık hamilesiniz. Tebrik ederim."

 

 

 

Doktor dışarı çıktığında bütün olanlar aklıma gelmişti.

 

 

 

"Y-yoksa benimle evlenmeden önce bir başkası ile birlikte oldun daha sonra baban da seni benimle zorla mı evlendirdi?"

 

 

 

Hızla doğrulup Yiğit'e tokat attım.

 

 

 

Ben o gün her şeyi ona anlatamaya çalışmıştım ben o gün her şeyi anlatmıştım ama bana inanmak yerine babam olacak şerefsize inanmıştı ve şimdide karşıma geçip bana bu tarz itamlarda bulunamazdı.

 

 

 

"O gün şehir dışına çıktığımız gün eğer bana inansaydın şuan bu durumda olmayacaktım! Ve sen hâlâ bende mi suçlu buluyorsun?"

 

 

 

Bütün olanlar Yiğit'in de aklına gelmiş olmalı ki gözlerini sımsıkı kapattı.

 

 

 

Hızla ayağa kalkıp duvara yumruk atmaya başladı.

 

 

 

Göz yaşlarım bir bir akarken kolumdaki serumu çıkarıp Yiğit'in yanına gittim ve kendime doğru çektim.

 

 

 

Kendime çekmem ile başını göğsüme gömüp ağlamaya başladı.

 

 

 

Evet Yiğit ağlıyordu, öyle içli ağlıyordu ki buna ben bile inanamamıştım.

 

 

 

"Ö-özür dilerim Ayla! Özür dilerim Allah kahretsin koruyamadım seni! Nasıl lan nasıl bir baba evladına bunu yapabilir nasıl?"

 

 

 

Şuan ikimiz de delirmişcesine ağlıyorduk.

 

 

 

Kafasını göğsümden kaldırıp yaşlı gözlerini yaşlı gözlerime çevirdi.

 

 

 

"O şerefsizi ölmekten beter edeceğim. Sana yaşattığı şeylerin bin katını yaşatacağım sana yemin ederim onu ölmekten beter edeceğim."

 

 

 

"Yiğit, nolacak şimdi?"

 

 

 

Onca kurulan cümleye karşın tek bir cümle kurabilmiştim.

 

 

 

Nolacak şimdi?

 

 

 

"O bebek doğacak Ayla! O bebeğin hiçbir suçu yokken onun canına kıyamayız. Bunu o masum bebeğe yapamayız. Doğur Ayla. Ben ona babalık yaparım hiçbir şey hissettirmem."

 

 

 

"Ama Yiğit ben buna katlanamam. İlerde büyüyünce anlarsa? Ona buna yaşatamayız."

 

 

 

Ellerini saçlarıma götürüp okşamaya başladı.

 

 

 

"Anlamayacak, anlamaması için elimden ne geliyorsa yapacağım. Sen bana güveniyor musun?"

 

 

 

"B-bilmiyorum."

 

 

 

Bilmiyordum, güvenip güvenmediğimi bilmiyordum.

 

 

 

Bu adam bana daha düne kadar inanmıyordu. Bu adam bana daha düne kadar eziyet ediyordu.

 

 

 

Ben bu adama güvenip nasıl bu bebeği doğurabilirdim ki?

 

 

 

"Ayla, az savaşacağız kızım!"

 

 

 

"Gücüm yok artık! Ben zor nefes alıyorum Yiğit. Ben kaç senedir bu duruma maruz kalıyorum haberin var mı? Ben defalarca etrafımda ki kişilere durumu anlatamaya çalıştım. Kaç kere anneme durumu anlatmaya çalıştım da bana deli muamelesi gördüler."

 

 

 

Belki de yıllardır anneme olan kırgınlığım bu yüzdendi.

 

 

 

"Her o pisliği yaptığında ilaç kullandım. En son..."

 

 

 

"En son ne zaman?"

 

 

 

"Sen eve sarhoş gelmiştin o zaman o-oldu."

 

 

 

"Hay ben aklıma sikeyim. Ben nasıl anlayamadım nasıl?"

 

 

 

"Artık gidelim mi buradan?"

 

 

 

"Tamam gidelim."

 

 

 

Yiğit önceden çıkış işlemlerini halletmişti onun için hemen eve gidebilmiştik.

 

 

 

Eve geldiğimizde odaya geçip uzandım.

 

 

 

Kendimi fazlasıyla yorgun hissediyordum.

 

 

 

Yiğit'de yanıma uzandı ve beni kendine doğru çekmeye çalıştı ama ben geriye doğru çekildim.

 

 

 

Rahatsız olduğumu anlamış olmalı ki daha da bana yanaşmadı.

 

 

 

Arkamı dönüp uyuyacağım esnada bütün olanlar artık nefes almamı zorlaştırıyordu.

 

 

 

Madem her şey ortaya çıktı bugün her şeyi, geçmişte yaşadığım her şeyi Yiğit öğrenecekti.

 

 

 

"Ben daha 17 yaşındaydım. Lise sona gidiyordum ve üniversite sınavlarına hazırlanıyordum."

 

 

 

Yiğit sesimi duyması ile hafif doğrulup sırtını yatak başlığına dayadı.

 

 

 

Bende aynı Yiğit gibi sırtımı yatak başlığına dayayıp anlatmaya devam ettim.

 

 

 

"Babam o sene vefat etmişti ve çok geçmeden annem o adam ile evlendi. Çok karşı çıktım ama annem kendi bildiğini yapıp evlendi."

 

 

 

"O şerefsiz senin öz baban değil mi yani?"

 

 

 

"Hayır değil."

 

 

 

Derin nefes alıp anlatmaya devam ettim.

 

 

 

"Benim lise hayatım çok zorlu geçti. Okul, staj, dershane, okul sınavları, etkinlikler, planlar ve üniversite sınavı derken baya bir yoğun geçiyordu günüm. Okuldan, stajdan çıkıp direkt olarak dershaneye gidiyordum."

 

 

 

Yiğit hiç beni bölmeden dinliyordu.

 

 

 

"Bir gün beni stajdan alıp dershaneye bırakmak için anaokulunun kapısında bekliyordu. Bende dershane günleri anaokulundan erken ayrılıyordum."

 

 

 

Yaşadıklarım gözümün önünden film şeridi gibi geçmişti.

 

 

 

Kötü anılarımın içerisinde iyileri de vardı ama sayılı kadardı.

 

 

 

"Anaokulundan çıkıp beni arabaya bindirdi ve farklı yollardan gitmeye başladı. Her zaman gittiğim yollar değildi. Defalarca sorduğumda ise daha kestirme olacağını söyleyip duruyordu."

 

 

 

İşte şimdi anlatılması en zor olan kısma gelmiştim.

 

 

 

"Issız hiç kimsenin olmadığı ormanlık bir alana getirmişti beni. İçime bir korku kaplamıştı. Kapıyı üzerimize kilitleyip üzerime çıkmaya çalıştı."

 

 

 

Anlattığım esnada sanki tekrar tekrar aynı sahneyi yaşıyor gibiydim.

 

 

 

"Bağırdım, yardım istedim ama o ormanlık alanda beni duyacak hiç kimse yoktu. Çok mücadele ettim ama başarılı olamadım. İlk eziyeti bana o gün yapmıştı. O gün her yerim kan içinde kalınca psikopat herif her şeyi planlamış ve yedek kıyafet getirmişti."

 

 

 

Bakışlarım bir an Yiğit'e kaydığında elini yumruk yapmış gözleri dolu bir şekilde beni dinliyordu.

 

 

 

"Ve o günden sonra bana yaptıklarının ardı arkası kesilmedi ve yenileri eklendi. Hep korundum. Sonunda İstanbul da üniversite kazanınca şükrettim ve kendimi o cehennemden kurtardım. Gerçi buradada peşimi bırakmadı. Bir cehennemden kaçıp diğer cehennemin içine düştüm."

 

 

 

"Diğer cehennem de ben oluyorum dimi?"

 

 

 

Artık lami cimi yapmayacaktım neyse oydu evet diğer cehennemim de Yiğit Karahanlı'ydı.

 

 

 

"Evet sen oluyorsun. Sende beni kendi cehennemine hapsettin ve beni kendi cehenneminde yaktın kül ettin."

 

 

 

Artık gözyaşlarımın yerini hıçkırık tutmuştu.

 

 

 

"Sana böyle hissettirdiğim için özür dilerim. Biliyorum ne kadar özür dilesem bile bu yaptıklarım geçmeyecek ama en azından pişman olduğumu bil yeter."

 

 

 

Evet pişmandı bunu hissedebiliyordum ama ne yazık ki son pişmanlığı fayda etmiyordu.

 

 

 

Ne benim bulunduğum durumu değiştiriyordu ne de şuan içimde büyüyen bir canı...

 

 

 

İvitt aşk bahçelerim bu bölüm diğer bölümlere nazaran uzun oldu. Diğer 2 bölümün telafisi olarak düşünün🖤 nasıl ama böyle bir atak bekliyor muydunuz🙈 hadi amaaaa itiraf edin beklemiyordunuz dimiiii🙈 neyse aşk bahçelerim bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum🖤 yıldızı parlatmayı unutmayın🖤 sizleri çok seviyor ve kocaman öpüyorum🖤 bir sonraki bölümde görüşmek üzereee

 

 

 

Keyifli Okumalar🖤

Loading...
0%