Yeni Üyelik
39.
Bölüm

39. Bölüm

@sude_den_oykuler

Ayla Karahanlı'dan;

 

 

Oğlum doğmuştu ve yüzünü bile bir kez olsun görememiştim. Kokusunu içime çekememiştim.

 

 

 

Neyin imtihanını yaşıyordum?

 

 

 

Sevdiklerim neden benden bir bir ayrılıyordu?

 

 

 

Gözlerimi açtığımda odada Yeşim Anne, Çise, Yiğit ve Alperen vardı.

 

 

 

"Kızım daha iyi misin?"

 

 

 

"Nasıl olayım anne? Oğlumun yüzünü bir kere bile olsun göremedim, kokusunu içime çekemedim."

 

 

 

"Kızım bu da geçecek. Çok şükür sağsınız ya. Zaten 1 haftaya kalmaz çıkar Allah'ın izniyle."

 

 

 

"Benim yüzümden oldu. Ben oğlumu koruyamadım. Bugün oraya gitmeseydim belki şuan bu durumda olmayacaktık."

 

 

 

"Vardır bunda da bir hikmet kızım. Kendini suçlu hissetme. Belki de böylesi hayırlıdır."

 

 

 

Yiğit yanıma gelip oturdu.

 

 

 

"Güzelim kendini daha fazla suçlama. Annemin dediği gibi 1 haftaya kalmaz gelir yanımıza. Bizim oğlumuz aynı bizim gibi güçlüdür. Bizim oğlumuzu hiçbir şey yıkamaz. Çünkü o annesinin oğlu çünkü o bizim oğlumuz."

 

 

 

Ben bu adama her geçen saniye daha da fazla aşık oluyordum.

 

 

 

Başımı Yiğit'in omzuna koyup öylece bekledim.

 

 

 

"Sen benim bu hayattaki tek şansımsın."

 

 

 

"Sen benim bu hayattaki nefes alma sebebimsin."

 

 

 

"Belki de şuan sen yanımda olmasaydın ya da e-eski günlerdeki gibi olsaydık ben güç bulamazdım. Ben dayanamazdım. Ben bu yükü kaldıramazdım. Çok farklı bir şeymiş. Annelik duygusu hiçbir duyguya benzemiyormuş. Ben şimdi bunu daha da iyi anladım."

 

 

 

"Kızım biz çıkalım sen biraz dinlen."

 

 

 

Yiğit ile beni yalnız bırakmak için odadan çıkmışlardı.

 

 

 

"Eskiyi unut güzelim. Eskiyi unut ki önümüze bakabilelim. Ben son nefesime kadar senin yanında olacağım."

 

 

 

"Yeşim anneyi şimdi daha da iyi anlayabiliyorum. Yeşim anneye olan saygım gün geçtikçe daha da artıyor. Çünkü her zorluğa göğüs gerip seni bu yaşa kadar büyütmüş. Yeri gelmiş sana baba olmuş. Yeşim anneyi üzecek, kıracak bir şey asla yapma olur mu?"

 

 

 

"Siz benim canımsınız. Ben canlarımı nasıl üzer, kırarım."

 

 

 

"Annemin vicdanı hiç mi sızlamamıştır. Bana gösterdiği muamele karşısında hiç mi içi acımamıştır?"

 

 

 

"Herkes anne, baba olamıyor güzelim. Bunu bir kez daha iyi anladım. Herkes anne ve baba olmayı hak etmiyor. Kimisi bu konuda şanslı oluyor kimi de senin, benim gibi şanssız oluyor."

 

 

 

"S-sen öğrendin mi?"

 

 

 

"Öğrendim güzelim. Her şeyi öğrendim. Geç oldu ama öğrendim. Artık bende ona göre hareket edeceğim."

 

 

 

"Seninle kaderlerimiz ortak sayılır. Yaralarımız aynı."

 

 

 

"Yaralarımız aynı ve biz bu yaralarımızı birlikte saracağız. Biz birbirimize ilaç olacağız. Biz dünyanın en iyi anne ve babası olacağız."

 

 

 

"Çok korkuyorum Yiğit. Ya bir saniye bile olsa oğlumuzu sevgimizi hissettiremezsek."

 

 

 

"Öyle bir şey olmayacak güzelim. Oğlumuz bizim aksimize her saniye sevilen bir çocuk olarak yetişecek. Oğlumuz bizim aksimize çok daha iyi çocukluk yaşayacak."

 

 

 

"Oğlumuzun hep arkasında olalım olur mu? Onun fikirlerine, düşüncelerine, görüşlerine saygı duyalım. Annem ve babam duymasın demesin hiçbir zaman. Gelip bir derdi olduğunda kendi anlatsın."

 

 

 

"Tam da dediğin gibi olacak sevgilim. Bundan hiç şüphen olmasın."

 

 

 

Dudağını dudağıma birleştirdiğinde gözlerim kendi kendine kapanmıştı.

 

 

 

Uzun zaman olmuştu Yiğit ile bu denli yaklaşmamamız.

 

 

 

Özlemle, hasretle öptük birbirimizi.

 

 

 

İkimiz ne nefes nefese ayrıldığımız da alnını alnıma birleştirdi.

 

 

 

"Ben sana nerden tutuldum bilmiyorum ama iyiki tutulmuşum ve iyiki, iyiki benimsin kadınım."

 

 

 

"İyiki benimsin adamım."

 

 

 

•••

 

 

 

Kaç saattir uyuyordum bilmiyorum ama saat epey geç olmuştu.

 

 

 

Ben rahat uyuyayım diye Yiğit koltuğa geçip orada kestirmişti.

 

 

 

Yataktan yavaş yavaş doğrulup üzerine ince battaniye örttüm.

 

 

 

Arkamı dönüp yatağa geçeceğim esnada kolumdan tutup beni kendine doğru çekti.

 

 

 

"Güzelim bir öpücük yok mu?"

 

 

 

"Uyuyordun uyandırmak istemedim."

 

 

 

"Senden gelen her şey başım gözüm üstüne."

 

 

 

Gözlerim istemsizce dolmaya başlamıştı.

 

 

 

"Yine noldu güzelim?"

 

 

 

"Yiğit ben oğlumu daha göremedim. Uzaktan bile olsa göremez miyim?"

 

 

 

"Tamam güzelim şimdi doktorla konuşuruz görürüz oğlumuzu."

 

 

 

"Hadi o zaman!"

 

 

 

Tam odadan çıkacağımız esnada odaya hemşire geldi.

 

 

 

Elindeki biberonu bana uzatıp;

 

 

 

"Ayla Hanım sütünüzü buraya sağar mısınız?"

 

 

 

"O-oğlumu ben emzirmeyecek miyim?"

 

 

 

"Şuan enfeksiyon riski oldukça fazla ve kimsenin girmesine maalesef müsade edemiyoruz. Bir kaç hafta böyle idare etmek zorundayız."

 

 

 

"Bir kaç hafta derken? Kaç hafta kalacak küvezde?"

 

 

 

"O konu hakkında net bir şey söyleyemiyoruz. Oğlunuzun kan tahlilleri yapıldı gereken açıklamayı doktorunuz yapar."

 

 

 

"Emme refleksini nasıl ölçeceksiniz?"

 

 

 

"Zaten şuan refleks ölçmek için erken. Ayrıntılı bilgi verilecektir."

 

 

 

"Doktor ile görüşmek istiyorum!"

 

 

 

"Şuan kendisi hastanede değil!"

 

 

 

"Çağır o zaman!"

 

 

 

Yiğit'in sesiyle Yiğit'e döndüğümde oldukça endişeli gözüküyordu.

 

 

 

Onu bu kadar endişelendiren şey neydi?

 

 

 

"Yiğit Bey doktorumuz mesai saatleri dışında çalışmıyor!"

 

 

 

"Bize hiçbir açıklama yapmadan nasıl buradan ayrılabilir? Biz saatlerce burada açıklama bekliyoruz. Ne kadar endişeli olduğumuzu görmüyor musunuz?"

 

 

 

"Haklısınız Yiğit Bey ama bu durumda elimden bir şey gelmiyor maalesef!"

 

 

 

"Haklıyım evet o yüzde şimdi hemen doktoru çağırıyorsunuz! Yoksa hastaneyi ve sizleri şikayet ederim. Biz burada saatlerce açıklama bekliyoruz!"

 

 

 

"Peki Yiğit Bey öncelikle sakin olun! Şimdi doktorunuzu arayıp bilgilendireceğim."

 

 

 

Hemşire odadan çıktığı an gözyaşlarımı daha fazla tutamadım.

 

 

 

Oğlum daha benimle temasa geçemeden biberonla sütümü içecekti.

 

 

 

Sütümü sağmaya başlamıştım. Canım acıyordu, kalbim acıyordu. Oğlumun karnını kucağıma alıp emzirerek doyurmam gerekiyordu ama ben bunu yapamıyordum.

 

 

 

Sütü sağdıktan sonra çok geçmeden içeri deminki hemşire girmişti.

 

 

 

"Doktorunuz birazdan burada olur. Geldiğinde size bilgi verirler."

 

 

 

"Oğlumuzu camdan bile olsa göremez miyiz?"

 

 

 

"Görebilirsiniz Ayla Hanım."

 

 

 

Hemşire önde, Yiğit ve ben arkada bebek yoğum bakımına gidiyorduk.

 

 

 

Yoğum bakımın önüne geldiğimizde içerde o kadar çok bebek vardı ki içlerinden hangisi kendi oğlum olduğunu bile bilmiyordum.

 

 

 

Hemşire içeri girip oğlumuzu elle işaret etti.

 

 

 

Oğlumuz esmer tenliydi. Tıpkı Yiğit gibi...

 

 

 

O kadar güzeldi ki...

 

 

 

Elleri, ayakları, bedeni her yeri minicikti.

 

 

 

Oğlumu görmem ile gözyaşlarımın yerine bir yenisi daha eklendi.

 

 

 

"Ç-çok küçük."

 

 

 

"Evet güzelim. Ama bak o da büyüyecek. O da ilerde bizim gibi olacak."

 

 

 

"Oğlumuz da senin gibi esmer tenli."

 

 

 

"Sanırım oğlum bana benzeyecek güzelim."

 

 

 

"Her şeyiyle sana benzesin be adam. Bundan daha güzeli mi var?"

 

 

 

Yiğit beni kollarının arasına alıp saatlerce bebeğimizi izledik.

 

 

 

Elleri delik deşik olmuştu. Her yerine kablo bağlamışlardı.

 

 

 

Bu görüntü beni ne kadar mahvetse bile sonunun iyi olacağını hayal ettim.

 

 

 

İyi olacaksa her şeyi görmezden gelirdim. Yeter ki oğlum iyi olsundu.

 

 

 

Bir bölümün daha sonuna geldik🖤 bir sonraki bölümde görüşmek üzereeee🖤 desteklerinizi bekliyorum🖤

 

 

 

Keyifli Okumalar🖤

 

 

 

 

Loading...
0%