@sude_den_oykuler
|
Yolda ilerlerken kurduğu her bir cümlesi beynimde yankılanıyordu allahın belası herifin.
Düşünmemeye çalıştıkça, sinirlerime hâkim olmaya çalıştıkça iyice deliriyordum.
Sakinleşmek adına en sevdiğim şeyi yapıp şarkı açtım.
Şarkı açtığım sırada telefonum çaldı.
"Efendim Çise?"
"Kızım sen mal mısın?"
"Hadi burdan yak! Bugün yeterince hakarete maruz kaldım Çise sen sonraya sakla."
"Ya bu olanlar da ne?"
"Ne olmuş?"
"Kızım haberlere düşmüşsün?"
"Ne?"
Ne diyordu bu?
"Patronuna Bile Âhkam Kesen Şef manşetleri ile haber kanalındasın."
"Offf beni rezil ettin demesinin sebebi buymuş demek ki. Üzerine bir de yine çemkirdim."
"Neler oluyor hemen bana anlatıyorsun!"
"Tamam telefonda anlatılacak şey değil. Sana geliyorum."
"Acele et bekliyorum!"
"Uçacak halim yok ya Çise geliyorum işte!"
"Kızım sen iyice asabi oldun gittin ya. Bir kendine gel."
"Ben bazı kişileri kendine getireceğim. Hemde çok güzel bir şekilde getireceğim aklı hayali duracak."
"Kızım bir yavaş korkutuyorsun beni."
Telefonu kapattığımda hız limitini biraz daha arttırmıştım.
Kısa sürede Çise'ye geldiğimde olanları en ince ayrıntısına kadar anlatmıştım.
Tabikii Çise her kurduğum cümle ile bir kez daha şok oluyordu.
Olayları anlattıktan sonra bakışlarım son dakika haberine kaydı ve dikkatimi o yöne çevirdim.
"Evet sayın seyirciler son dakika haberi ile karşınızdayız."
"Çise ses aç!"
"Ünlü iş adamı Yiğit Karahanlı restorantında çıkan yangın ve ardından yaşanan tatsız olay hakkında ilk kez canlı yayında konuşacak hep birlikte dinliyoruz!"
"Öncelikle herkesten kendi şahsi adıma özür diliyorum! Bugün bir değil iki tatsız olay yaşandı. Ama sizlerde biliyorsunuzdur ki her mesleki anlamda yaşanabilecek olaylardır. Tabikii yaşanan tatsız olay karşısında sessiz kalmayacağım ve gereken ne ise onu yapacağım. Hepinize iyi yayınlar diliyorum!"
Hay ben senin o kurduğun cümlelere...
"Ayla ne diyor bu!"
"Ben şimdi göstereceğim ona gününü!"
"Kızım saçmalama çocuk çocuk hareketler yapacaksın şimdi kendini hepten rezil edeceksin!"
"Neden ben rezil oluyor muşum? Rezil olacak biri varsa o da kendini beğenmiş patron bozuntusu."
"Nereye gidiyorsun şimdi?"
"Şirketine!"
Hızla evden çıkıp arabama bindim. Ardından telefonda "Karahanlı Şirketi" adresini araştırdım ve oraya doğru gitmeye başladım.
1 buçuk saatlik yolu yarım saatte gelmiştim.
Şirkete girdiğimde sanki ilk defa gelmiyormuşum gibi rahat bir şekilde hareket ediyordum.
Sanırım çirkeflik yanım bu kadar rahat davranmama neden oluyordu.
Sekretere yöneldiğimde;
"Yiğit Karahanlı ile görüşecektim!"
Direkt sadede girdiğimde göre ne kadar sinirli olduğum anlaşılmıştır.
"Randevunuz var mı hanım efendi?"
"Ben Ayla Çevik. Şimdi Yiğit Karahanlı'nın odasının yerini söyleyecek misiniz?"
"Özür dilerim Ayla Hanım sizi tanıyamadım. Tabikii 10. kat hemen sağ da."
Asansöre doğru yönelip bindim. Prestijimi sergilemeden bir şey yapmaya kalkışsam bu mümkün olmuyordu.
Yiğit Karanlı'nın odasına girdiğimde içim ürpermişti resmen bu neydi böyle?
Bu adamın içi kararmıştı resmen. Her yer siyah nasıl çalışıyordu burada!
Yiğit'in koltuğuna oturup öylece bekledim.
☆☆☆☆
Yaklaşık 1 saat olmuştu ama hâlâ gelmemişti. Belki de gelmeyecekti ve ben boş yere bek-
"Toplantıyı yarına ertele!"
Asistanına verdiği emirler yüzünden benim varlığımı bile fark etmemişti.
Ayağa kalkıp tam arkasında durdum. Yiğit arkasına döndüğü an burun buruna geldik ve allah kahretsin çok güzel kokuyordu.
Neler saçmalıyordum ben! Kendine gel Ayla!
İkimiz de hiçbir şey demiyorduk. Ben onun kokusunun etkisindeydim onun için konuşamıyordum peki ya o?
"Sen nereden çıktın?"
"Senin çıktığın yerden."
Böyle sorarsa böyle de cevabını alırdı!
"Ayla senin benim odamda ne işin var?"
Sinirlenmiş miydi o? Hem da fazlasıyla sinirlenmişti sanırım bu sefer sert duvara toslamıştım.
"İntikam almak için geldim."
Kahkaha attığında deliriyor sanmadım desem yalan olur. Bu adam ne yaşıyor böyle?
"Sence sen benden intikam alabilir misin?"
"Sen insanları küçümsemeden duramaz mısın mesela?"
"Küçümsemiyorum ufaklık görüneni söylüyorum."
Şuan burun buruna olduğumuzu bir kez daha idrak edince hemen ondan uzaklaştım.
Kısık kısık kuran cümleleri ve kokusu ile aklımı başımdan alması an meselesiydi.
"Yaptığın açıklama neydi öyle? Sen bana ne yapabilirsin ki?"
"Daha zamanı var?"
"Neyin?"
"Öğreneceksin ufaklık merak etme! Az sabret."
Bakışlarım ellerine gittiğinde o da fark etmiş olmalı ki hemen arkasına sakladı.
Bir adım ona doğru ilerledim ve ellerini ellerimin arasına aldım.
"Ne oldu sana?"
Ellerini hızla çektiğinde;
"Önemli bir şey değil!"
"Peki, iyi günler Yiğit Karahanlı"
Karahanlı'yı bastıra bastıra söylemiştim. Verdiğim mesajı anlamış olmalı ki hafifçe tebessüm etti.
"İyi günler Ayla Çevik."
Odadan çıktığımda asansöre bindim ve o elindeki yaraları istemeden olsa da düşünürken buldum kendimi.
Bu adam iş adamı değil miydi? Öyleyse o ellerinin hâli neydi öyle? Ya da biz mi öyle zannediyorduk?
Sadece iş adamı değil miydi yoksa?
Evettt canımlarsss asıl olay şimdi başlıyor🖤 heyecanlı mısınız bakemmmm ben çok heyecanlıyım bir an önce sizlerle paylaşmak istiyorum🖤 yorumlarınızı ve oylamalarınızı bekliyorum🖤
Keyifli Okumalar🖤 |
0% |