Yeni Üyelik
42.
Bölüm

42. Bölüm

@sude_den_oykuler

YAZAR'DAN;

 

 

Ömer Asaf'ın ölümünün ardından tam 1 ay geçmişti.

 

 

 

1 ay ne kadar da kısa bir süre olarak algılansa da Yiğit ve Ayla için hatta Yeşim ve Çise için o 1 ay sanki asır gibi geçmişti.

 

 

 

Ayla oğlunun vefatından sonra paramparça olmuştu. Bardağı taşıran son damla ise oğlunu morg da o hâlde görmek olmuştu.

 

 

 

Ayla morgdan çıkar çıkmaz Yiğit onu psikoloğa götürmüş ve durumun pek de iyi olmadığını dile getirmişti.

 

 

 

Bunu duyan Yiğit bir kez daha paramparça olmuştu.

 

 

 

Çünkü Yiğit dünyaya gözünü açtığı andan itibaren hep sevdikleri ile sınanmıştı.

 

 

 

Hâlâ da bu sınavı devam ediyordu. Oğlu toprakta sevdiği kadın ise hastanede yatıyordu.

 

 

 

Yiğit'in bu hayattaki tek tutunacak dalı ailesi olmuştu.

 

 

 

Zar zor ayakta tuttuğu ailesi...

 

 

 

Ama şimdi ailesi de darmadağın olmuştu. Şimdi kimden güç alacaktı?

 

 

 

Yeşim Hanım'ın yıllar önceki hastalığı tekrarlamış ve onun da yatışı yapılmıştı.

 

 

 

Yiğit'in durumu ise yaşayan ölüden farksızdı.

 

 

 

Ailesi yanında değildi, her biri bir yerdeydi nasıl iyi olabilirdi ki?

 

 

 

Çise ve Alperen bu olaydan etkilenen bir diğer ikiliydi.

 

 

 

Bu olaydan sonra Çise ne kadar eskisi gibi olmasa da yine de aklı yerindeydi.

 

 

 

Alperen ise can dostu Yiğit için elinden gelenin fazlasını yapıp zor da olsa ayakta tutmayı başarmıştı.

 

 

 

Belki de şuan Yiğit'in en büyük şansı Alperen olmuştu.

 

 

 

•••

 

 

 

Yiğit iş çıkışı ilk önce sevdiği kadının yanına ardından annesinin yanına gitti.

 

 

 

Umutla gittiği yerden hayal kırıklığı ile dönmüştü.

 

 

 

Hiçbir ilerleme söz konusu değildi. Ayla'nın yaşadıkları kolay değildi canının parçasını kaybetmişti, evladı kendi kollarının arasında son nefesini vermişti.

 

 

 

Ayla bu durumu kolay kolay atlatamayacak gibi duruyordu.

 

 

 

YİĞİT KARAHANLI'DAN;

 

 

 

"Ayla'm daha iyi misin?"

 

 

 

"Bana Ayla'm deme! Sana küsüm ben. Beni burada bırakıp gidiyorsun ben burda çok sıkılıyorum. Hem oğlumdan uzak neden kalıyorum ben? Oğlumun bana ihtiyacı var!"

 

 

 

Tam 1 ay olmuştu ve sevdiğim kadın kendinde değildi.

 

 

 

Tutunacak dalım kırılmıştı. Oysaki biz birbirimize söz vermiştik. Her zorluğu birlikte aşacaktık ama Ayla bu zorluğu benim omuzlarıma yıkıp gitti.

 

 

 

"Güzelim..."

 

 

 

"Sus ben senin güzelin falan değilim. Bari oğlumu getirseydin de görseydim."

 

 

 

Doktorlar çok fazla üzerine gitmemem konusunda uyarmışlardı onun için bilinçli hareket etmek zorundaydım.

 

 

 

"Y-yiğit buradaki gardiyanlar oğlumun öldüğünü söylüyor ama ben inanmıyorum tabiki çünkü oğlum yaşıyor. Sadece beni kandırmak için söylüyorlar. Oğlum yaşıyor dimi?"

 

 

 

Ne diyebilirdim ki? Doktorlara gardiyan diyordu. Onu burada esir tuttuklarına inanıyordu. Ben şimdi bu kadına ne diyebilirdim?

 

 

 

"Öldü Ayla! Oğlun öldü! Kabullen artık bunu gözünü seveyim artık anla. Yeter çektiğin acı yeter çektirdiğin acı! Anla ki az da olsa kendimde güç bulabileyim. Ben senden güç alırken sen yoksun yanımda!"

 

 

 

"Yalan söylüyorsunuz! Oğlum ölmedi ki! Benim oğlum ölmedi, ölemez yalan söylüyorsun dimi? Sende o gardiyanlarla bir olup beni delirtmeye çalışıyorsun."

 

 

 

"Hiçbir zaman kabullenmeyeceksin dimi?"

 

 

 

"Boşanacağım senden! Sen oğlumu istemediğin için böyle yapıyorsun. Bu gardiyanları da sen ayarladın biliyordum."

 

 

 

"Ne halin varsa gör!"

 

 

 

Ayla kendini yere atıp çığlık çığlığa bağırmaya başlamıştı.

 

 

 

Artık dayanamıyordum. Artık nefes alamıyordum.

 

 

 

Ayla'nın yanından ayrılıp annemin yanına gittim bu sefer de.

 

 

 

"Annem, nasılsın?"

 

 

 

"Sen niye geldin?"

 

 

 

"Ne demek niye geldim seni görmeye geldim annem."

 

 

 

"Seni o baban olacak şerefsiz gönderi dimi? Şimdi aklına geldi piç herifin!"

 

 

 

Annem de Ayla'dan farklı sayılmazdı.

 

 

 

Benimde şalterlerim atacaktı sonunda az kalmıştı.

 

 

 

Hastaneden çıkıp eve geçtim. Eskiden sevdiklerimin olduğu ve benim için huzur dolu ev şimdi sadece mobilyalardan, eşyalardan oluşan bir nesneden ibaretti.

 

 

 

Çalışma odama geçip uzun uzun düşündüm.

 

 

 

Sevdiklerim gözümün önünde yok olup gidiyordu ve ben bu duruma karşı hiçbir şey yapamıyordum.

 

 

 

Elimden her şey geliyordu ama sevdiklerime karşı hiçbir şey gelmiyordu.

 

 

 

Düşündüm, saatlerce, günlerce düşündüm. Düşündükçe işin içinden hepten çıkamayıp düşüncelerimin arasında kayboldum.

 

 

 

Sevdiklerimin gözümün önünde eriyip gitmesine daha fazla şahitlik edemezdim. Bu duruma daha fazla dayanamazdım.

 

 

 

En iyisi kendimi buradan sürgün etmekti.

 

 

 

Ani vermiş olduğum kararla İngiltere'ye uçak bileti ayarladım ve bavulumu hazırlamaya başladım.

 

 

 

Şuanlık Alperen ve Çise'nin haberi olmayacaktı.

 

 

 

Uçaktan indikten sonra söyleyecektim. Artık hiçbir kuvvet beni burada tutamazdı.

 

 

 

Çünkü bu şehir artık bana kayıptan başka, acıdan başka bir şey vermiyordu.

 

 

 

Zaten yıllar önce içimde benimle birlikte büyüyen intikam duygusu ile bu yaşa kadar gelmiştim.

 

 

 

Madem mutlu olamayacaktık, madem sevdiklerim mutlu olamayacaktı onları mutlu edemeyecektim o zaman benimde burada durmamın bir anlamı yoktu.

 

 

 

Her şeyi hazırlayıp havaalanına doğru sürmeye başladım.

 

 

 

Yol altımdan kayıp giderken içimden keşkelerimin ve pişmanlıklarımın da tıpkı bu yol gibi kayıp gitmesini diledim ama yine bu da dilediğimde kalmıştı.

 

 

 

Keşke Ayla sağlam bir şekilde yanımdayken ona biraz daha fazla sarılabilseydim, daha fazla kokusunu içime çekebilseydim, daha fazla sevdiğimi söyleyebilseydim.

 

 

 

Keşke Ayla'ya başından beri kötü davranmasaydım, acı çekmesine izin vermeseydim.

 

 

 

İşte kendime olan öfkem, kızgınlığım bu yüzdendi.

 

 

 

Sevdiklerim yanımdayken ben kıymetini bilememiştim anca yok olduklarında anlamıştım kıymetini.

 

 

 

O zaman da iş işten çoktan geçmişti...

 

 

 

Havaalanına geldiğimde uçağın kalkmasına yaklaşık 5 dakika vardı.

 

 

 

Uçağa bindiğimde hiçbir şeyi düşünmeyip gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya teslim ettim.

 

 

 

•••

 

 

 

İngiltere'ye varır varmaz ilk işim Alperen'e mesaj atmak olmuştu.

 

 

 

"Kardeşim ben artık o şehirde yapamıyorum. O şehir bana sevdiklerimin kayıbını hatırlatıyor ve bu bana tarifi zor bir acı veriyor. Ben şimdi yurt dışındayım. Oradaki bütün işler sana emanet. Sana güveniyorum zaten sana güvendiğim için oradaki işlerimi kolay kolay bırakıp gelebildim. Telefonum açık olmayacak arasan veya mesaj atarsan ulaşamazsın. Ayla'yı ve annemi boşlama olur mu? Onları ziyaret et. Ne kadar akılları yerinde olmasa dahi yalnız hissetmesinler. Kendine dikkat et kardeşim."

 

 

 

Alperen'e mesaj attıktan sonra telefonumu tamamen kapattım.

 

 

 

Artık kendimi tamamen bu dünyadan soyutlamak istiyorum.

 

 

 

Kendime burada yeni bir dünya kurmam gerekiyor. Yeni bir başlangıç.

 

 

 

Oysaki biz bu başlangıcı Ayla ile birlikte yapmıştık...

 

 

 

Ama o başlangıç yıkıldı ve geriye arkasında bıraktığı enkaz kaldı.

 

 

 

Ben kaldım...

 

 

 

 

 

Bölümleri o kadar içten ve hissederek yazıyorum ki... Bu da siz sevgili okurlarım sayesinde oluyor🖤 desteğini esirgemeyen herkese sonsuz teşekkür ederim. Sizler sayesinde her yeni güne bölüm yazma ve yayımlama hevesiyle gözlerimi açıyorum🖤 umarım bu yolda beni yalnız bırakmaz ve birlikte ilerleriz. Sizleri çok seviyorummm🖤

 

 

 

SPOİ: BÖLÜMLER ARTIK BİRAZ ZAMAN ATLAMALI OLACAK BURADAN DUYURMUŞ OLAYIM!

 

 

 

Keyifli Okumalar🖤

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%