Yeni Üyelik
52.
Bölüm

52. Bölüm

@sude_den_oykuler

İçimden ne kadar çığlık atmak gelse de kendimi frenliyordum.

 

 

Testi cebime koyduğum gibi odaya geçtim.

 

 

 

"Erkencisin güzelim."

 

 

 

"Uykum kaçtı bir anda."

 

 

 

"Hayırdır güzelim. Neden bu kadar neşelisin?"

 

 

 

"Olmayayım mı?"

 

 

 

"Saçmalama tabiki onu demek istemedim."

 

 

 

İçimdeki sevinci paylaşmak için sabırsızlanıyordum.

 

 

 

Yiğit'e yaklaşıp bu sefer ben ona sıkıca sarıldım.

 

 

 

"Sevgilim hayırdır bugün sende bir gariplik var."

 

 

 

"Yoook her zamanki halim."

 

 

 

"Böyle yapma işte! Sanırım gece iyi yoramamışım."

 

 

 

"Off hemen konuyu nerden nereye çeviriyorsun. İki dakika normal insan gibi konuşamaz mısın be adam!"

 

 

 

"Kızma benim güzel karım!"

 

 

 

"Kızdırma o zaman!"

 

 

 

Dakikalarca, saatlerce, günlerce, haftalarca, aylarca hatta yıllarca sevdiğim adamın göğsünde onun kokusunu içime çekerek bu şekilde durabilirdim.

 

 

 

"Bugün bir şeyler yapmak ister misin aşkım."

 

 

 

"Aslında çok iyi olur hazır bugün izin günümken."

 

 

 

"Ne istersin güzelim?"

 

 

 

"Evde vakit geçirelim. Birlikte yemek yapalım mesela."

 

 

 

"Ben yemek yapmaktan ne anlayayım Ayla?"

 

 

 

"Öküz müsün sen ya?"

 

 

 

"Hay allahım kızım nerden çıktı?"

 

 

 

"Tamam Yiğit sus ben bir şey demedim say!"

 

 

 

Sanırım hamilelikte ruh değişimleri bu olsa gerek. Eyvahlar olsun daha ilk günlerde böyleysem vay halimize.

 

 

 

"Ayla'm, güzelim sen iyi misin? Bugün bir garip davranıyorsun."

 

 

 

"Aynen ben garip davranıyorum ben zaten çok garip bir insanım dimi? Mesela 2 göz yerine tek gözüm var. Normal insan gibi konuşamıyorum. Daha sayayım mı?"

 

 

 

Hiçbir şey demeden beni kendine çekip öpmeye başladı.

 

 

 

Hayır, hayır, hayır kendimi kaybetmeyeceğim.

 

 

 

Hızla Yiğit'den uzaklaşmaya çalıştım. Şuan bu durumda olmamız sağlıklı değildi.

 

 

 

"Gönlümü almak için yemek yapalım birlikte."

 

 

 

"Hadi o zaman mutfağa gidelim."

 

 

 

"Mantı açacağııızzzz!"

 

 

 

"Kızım ne gerek var şöyle şeylere yapalım bir makarna yanına da salata oh mis işte!"

 

 

 

"Sus Yiğit sana zaten gıcığım."

 

 

 

"Hadi o zaman kalk."

 

 

 

"Sen kalk dedin diye kalkmayacağım önce sen kalk!"

 

 

 

"Supanallah ya. Ayla şuan kendimi zor tutuyorum. O yataktan gün boyu çıkamazsın!"

 

 

 

"Sus sapık!"

 

 

 

"Şimdi de sapık olduk hadi bakalım bir sonraki rütbemiz ne olacak acaba?"

 

 

 

"Sen düşünme kocacım ben bulurum."

 

 

 

"Şimdide kocan olduk!"

 

 

 

"Of tamam hadi kalkalım."

 

 

 

Mutfağa gidip önlüklerimizi giydik.

 

 

 

Ardından kıymalı harcı hazırlamaya başladım.

 

 

 

Yiğit de hamuru yoğurmak ile cebelleşiyordu.

 

 

 

Allahımm nasıl da tatlı gözüküyordu. Eminim ki içinden söyleniyordur şuan ama bunu bana yansıtmıyor canım kocam.

 

 

 

Yanına eğilip tuzu aldım. Tuzu alırken dirseğim kasığına denk gelmişti. Bu hareketim ile kasıldığını hissettim.

 

 

 

Ee o da yerde yoğurmasaydı bunda benim ne suçum var allah allah.

 

 

 

Ellerinin hamurlu oluşunu umursamadan beni kendi ile duvar arasına aldı.

 

 

 

"Beni baştan çıkarmaya mı çalışıyorsun?"

 

 

 

"Noldu ki şimdi? G-güzel güzel yemek yapıyorduk."

 

 

 

"Evet güzel güzel yemek yapıyorduk taa ki sen uslu durana kadar!"

 

 

 

Aradaki boşluğu fırsat bilerek çıktım. Kolumdan tutmaya çalıştı ama o sırada mutfaktan çıkmıştım.

 

 

 

"Nereye kaçıyorsun bakalım sen Ayla Hanım!"

 

 

 

"Off Yiğit gelme ya!"

 

 

 

Kolumdan tuttuğu gibi ikimizde koltuğa düşmüştük.

 

 

 

Yere düşen şeyle Yiğit'in bakışları o yöne yöneldi.

 

 

 

Üzerimden kalkıp gebelik testini eline aldı.

 

 

 

"Bu ne?"

 

 

 

Ahahhaa bu adam harbi tertemiz safdı. Bu ne diyor yerim nasıl da tatlı, nasıl da masum!"

 

 

 

Acaba yemek yaparken ısı ölçme aracı falan mı desem! Ahahhaa desem kanar bu aradaaaaa.

 

 

 

"Ş-şey!"

 

 

 

"Ne işe yarıyor ki bu nerden çıktı acaba?"

 

 

 

"Of Yiğit neden bu kadar odunsun sen ya?"

 

 

 

"Yine ne yaptım?"

 

 

 

"Hamilelik testi o!"

 

 

 

Sonunda odunluğuna daha fazla dayanamayıp pat diye söyleyivermiştim.

 

 

 

"Ne t-testi dedin?"

 

 

 

"Hamilelik testi."

 

 

 

"İki tane kırmızı çizg..."

 

 

 

Gözünden yaş akmaya başlamıştı.

 

 

 

"Yoksa!"

 

 

 

Kafamı sallamam ile beni kucağına alıp döndürmeye başladı.

 

 

 

"Evet baba oluyorsun!"

 

 

 

İkimiz de delirmişcesine kahkaha atıp ağlıyorduk.

 

 

 

Hadi ben beni anladım da Yiğit'e noluyordu acaba o da mı hamile falandı?

 

 

 

Sonunda ikimiz de bir nebze olsa sakinleşebilmiştik.

 

 

 

Alnını alnıma yaslayıp;

 

 

 

"Benim için o kadar çok şey ifade ediyorsun ki. Nefesim, kalp atışım, herşeyimsin. Teşekkür ederim, bana bu duyguyu yaşattığın için sana teşekkür ederim."

 

 

 

Sol gözünden akan yaşa dudağımı bastırdım.

 

 

 

"Yaşamayı seninle öğrendim, ayakta durmayı ve daha bir çok şeyi... Sen benim karanlık dünyamın tek ışık kaynağıydın, tek çıkış noktamdın. Senin olduğum için o kadar şanslıyım ki."

 

 

 

"Artık tek bir günümüz bile kötü geçmeyecek sana söz veriyorum."

 

 

 

"Sen yanımda olduğun sürece kötü geçmesi mümkün bile değil."

 

 

 

Beni kendine çekip sıkıca sarıldı.

 

 

 

"Ne zaman öğrendin?"

 

 

 

"Bu sabah."

 

 

 

"Bana neden hemen söylemedin."

 

 

 

"Nasıl tepki vereceğini bilmiyordum."

 

 

 

Yüzümü ellerinin arasına aldı.

 

 

 

"O ne demek şimdi güzelim?"

 

 

 

"Belki kendini hazır hissetmiyorsundur diye söyleyemedim. İçimden çığlık atmak geldi ama atmadım."

 

 

 

"Kurban olurum ben sana. O nasıl bir düşünce öyle. Ben sizin için canımı bile veririm."

 

 

 

"Deme öyle!"

 

 

 

"Hadi hazırlan hastaneye gidelim. Bebeğimizi görelim."

 

 

 

"Ama önce mutfağı toplamalıyız."

 

 

 

"Görevliler halleder bugün geleceklerdi zaten."

 

 

 

"Biz dağıttık ama onlara da yazık."

 

 

 

"Merhametli karım benim. Sen yorma kendini."

 

 

 

Odamıza çıkıp üzerimizi değiştirdik. Arabaya binip hastaneye doğru ilerledik.

 

 

 

Arabayı o kadar yavaş sürüyordu ki yarım saatlik yolu 1 saatte gelmiştik.

 

 

 

Hastaneye girdiğimiz de bütün hepsiyle selamlaşmıştık.

 

 

 

"Ooo izin gününde bile buralardasın Ayla hayırdır."

 

 

 

"Bir bu eksik!"

 

 

 

Yiğit'in mırıldanmasına karşılık elinden tuttum.

 

 

 

"Mesleğime olan bağlılığımdandır."

 

 

 

"Seni görmem iyi oldu ben gidiyorum Ayla. Uzmanlığımı verdim başka şehirde devam edeceğim."

 

 

 

"Senin adına çok sevindim hakkında hayırlısı olsun."

 

 

 

"Teşekkür ederim. Seni tekrardan görmek güzeldi. Hoşçakal."

 

 

 

"Görüşürüz!"

 

 

 

Oradan uzaklaştığımızda;

 

 

 

"Şükür bir pürüz daha kalktı ortadan!"

 

 

 

"Yiğit!"

 

 

 

"Tamam bir şey demedim."

 

 

 

İsmimin çıkması ile odaya girdik.

 

 

 

"Hoşgeldiniz."

 

 

 

"Teşekkür ederiz."

 

 

 

"Evet nasıl yardımcı olabilirim."

 

 

 

Ay şuan böyle aniden sorunca utanmadım değil.

 

 

 

"1 aya yakın regl gecikmelerim oldu. Mide bulantısı ve kasıklarımda ağrı oldu. Bu sabah test yaptırdım ve pozitif çıktı. Testin yanılma payını düşünerek bir de size gelmek istedik."

 

 

 

"Çok iyi yapmışsınız. Şimdi sedyeye uzanın."

 

 

 

Sedyeye Yiğit'in yardımıyla uzanıp üzerimdeki tişörtü hafif sıyırdım.

 

 

 

Soğuk jeli karnıma sıkması ile hafifçe irkildim.

 

 

 

Cihazın başlığını karnımda dolaştırırken heyecandan kalbim duracak gibi hissediyordum.

 

 

 

Yiğit ile ikimiz gözlerimizi ekrandan ayırmıyorduk.

 

 

 

Muayene oldukça uzun sürmüştü. Bu durum beni fazlasıyla endişelendiriyordu.

 

 

 

"Kalkabilirsiniz Ayla Hanım."

 

 

 

Karnımdaki jeli silip kalktım. Doktorun karşına oturup meraklı gözlerle ona baktık.

 

 

 

"Tebrik ederim. 1 aylık hamilesiniz. Size bir diğer müjdeyi de ben vereyim o hâlde bir değil iki bebeğiniz olacak."

 

 

 

Ahaha şuan kulaklarım yanlış duyuyor olabilirdi değil mi?

 

 

 

İkiz mı? Ben nasıl 9 ay dayanacaktım. Bir de doğum süreci.

 

 

 

Yiğit ile göz göze geldiğimizde gözlerindeki ışıktıya bir diğeri eklendi.

 

 

 

"İlk deneyiminiz mi olacak?"

 

 

 

"Aslında ikinci hamileliğim ama bebek erken doğdu için 1 hafta dayanabildi sadece."

 

 

 

Eskileri hatırlamamız ile gözlerimiz dolmaya başlamıştı.

 

 

 

"Bende şimdi size ondan bahsedecektim. Ultrasyonda bu durumu fark ettim. Çok dikkatli bir hamilelik süreci geçirmeniz gerekiyor. Her gebelikte olduğu gibi stresten uzak durmanız gerekiyor. Beslenmenize dikkat etmeniz gerekiyor."

 

 

 

"Peki yine erken doğum gibi bir risk söz konusu mu?"

 

 

 

"Ayla Hanım bu risk her gebelikte vardır yani bunun için tam bir şey söylemem imkansız. 3 ay sonra tekrar gelin bu sefer cinsiyetini öğrenirsiniz."

 

 

 

"Teşekkür ederim. Kolay gelsin."

 

 

 

"Rica ederim. Tebrik ederim tekrardan."

 

 

 

Hastaneden çıkıp arabaya bindik. İkimiz de o kadar mutluyduk ki...

 

 

 

"Y-yiğit sana bir şey söyleyebilir miyim?"

 

 

 

"Tabiki güzelim dinliyorum."

 

 

 

"Ama çok tepki göstermeyeceksin."

 

 

 

"Söyle bakalım benim karım ne diyecekmiş."

 

 

 

"Y-Yiğit ben Y-yeşim annenin yanına gidip bu haberi ona da vermek istiyorum."

 

 

 

Cümlemin bitmesi ile arabayı durdurup dışarı çıktı.

 

 

 

Arkasından çıkacağım esnada kapıyı açamam izin vermedi.

 

 

 

"Yiğit bırakır mısın bende çıkacağım."

 

 

 

"Kal orda!"

 

 

 

Arabanın önüne geçip ardı ardına yumruk atıyordu.

 

 

 

Bu durumu fırsat bilip hemen arabadan çıktım.

 

 

 

"Yiğit sakin olur musun?"

 

 

 

Hiçbir şey demeyip beni kendine çekti ve başını boynuma gömdü.

 

 

 

Saçlarını okşamaya başladığımda ağlamaya başladı.

 

 

 

Gözyaşları her damladığında yüreğim paramparça oluyordu.

 

 

 

"Sevgilim seni üzmek için söylemedim."

 

 

 

"Biliyorum ama kendimi durduramıyorum."

 

 

 

"Özür dilerim."

 

 

 

"Dileme! Sen bir şey yapmadın."

 

 

 

"Hadi evimize gidelim."

 

 

 

"Ben annemin yanına hangi yüzle giderdim."

 

 

 

"Yiğit nolursun artık kendini suçlama."

 

 

 

"Elimde değil. Annem benim yüzümden o durumda."

 

 

 

"Yiğit yalvarırım sana yalvarıyorum toparlan artık."

 

 

 

"Senin için son kez gideceğim."

 

 

 

"Benim için değil, kendin için, Yeşim Anne için gideceğiz."

 

 

 

Arabaya binip Yeşim Annenin mezarına doğru gittik.

 

 

 

Mezarlığa geldiğimizde Yeşim annenin yeri yoktu.

 

 

 

Bu nasıl olurdu? Yanlış yere gelmemiştik ama mezarı yoktu...

 

 

 

 

 

Öhöm öhöm öhöm kartlar yeniden dağıtılıyor. Acaba Yeşim annenin mezarı neredeeeee? Hadi bakalım yorumlarda buluşalım🌸🖤 bölümü nasıl buldunuz desteklerinizi bekliyorum🖤 bir sonraki bölümde görüşmek üzereeee "MAFYA KARISI" ile kalııınnnn🖤

Keyifli Okumalar🖤

 

 

Loading...
0%