Yeni Üyelik
53.
Bölüm

53. Bölüm

@sude_den_oykuler

Yiğit başını ellerinin arasına alıp saçını çekmeye başladı.

 

 

"Nasıl? Annem nerde?"

 

 

 

"T-tamam sakin olalım belki, belki karıştırmışızdır. Doğru yere geldiğimizden emin misin?"

 

 

 

"Burası eminim! Bu nasıl olur?"

 

 

 

"Ooo yeğenim seni görmek onur verici."

 

 

 

İkimiz de sesin sahibine dòndüğümüzde ilk defa bu kişiyi gördüğümüzü fark ettik.

 

 

 

Yiğit beni arkasına alıp;

 

 

 

"Sen kimsin?"

 

 

 

"Dedikleri kadar varmışsın be yeğenim."

 

 

 

"Sana bir soru sordum uzatma da cevap ver!"

 

 

 

"Hay hay!"

 

 

 

Kollarını iki yana açıp;

 

 

 

"Dayına sarılmayacak mısın Yiğit Karahanlı!"

 

 

 

Bu gerçek olamazdı değil mi? Yeşim annenin abisi olamazdı!

 

 

 

Ölmüştü şimdi nasıl burada?

 

 

 

Yiğit de duyduklarına çok şaşırmıştı. Böyle bir hamleyi o da beklemiyordu.

 

 

 

"Hadi gel yeğenim yılların hasretini giderelim."

 

 

 

Yiğit'in ayakta zor duruyordu. Sendelemeye başladığında kolundan tuttum.

 

 

 

"Yiğit! İyi misin?"

 

 

 

"Ayla arabaya bin ve çıkma!"

 

 

 

"Seni bu hâlde bırakamam."

 

 

 

"Dediğimi yap Ayla!"

 

 

 

"Yiğit seni bu hâlde bırakamam!"

 

 

 

Yiğit hızla bir adım atıp karşısındaki adama yumruk atıp yere düşürdü.

 

 

 

Ardı ardına yumruk atıyordu.

 

 

 

"Sen gebermemiş miydin ulan! Senin nefes alman bile haram bu dünyada!"

 

 

 

Ne yani daha bugün gördüğümüz ne olduğu belirsiz insana mı inanmıştı.

 

 

 

"Yiğit belki bu bir oyundur. Sakin ol!"

 

 

 

"Annemin hastanede yıllar önce kaybettiği bileklik bileğinde!"

 

 

 

Yiğit belindeki silahı çıkarıp kafasına doğru tuttu.

 

 

 

"Annemin mezarını sen mi kaldırdın!"

 

 

 

"Gerçekten anlamadın değil mi? Her şeyde muhteşem zekanı kullanabiliyorsun ama bunda kullanamadın ha Yiğit!"

 

 

 

"Ne demeye çalışıyorsun lan it!"

 

 

 

Cebimden telefonu çıkarıp Alperen'e konum attım ve hemen gelmesini söyledim.

 

 

 

Bu gidişin sonu hiç iyi olmayacaktı. Sevdiğim adamı korumak zorundaydım.

 

 

 

"Annen ölmedi!"

 

 

 

Bu cümleyi duyması ile elindeki silah yere düşmüştü.

 

 

 

Bende Yiğit den farksız değildim. Elim ayağım titriyordu.

 

 

 

"Öldü! Benim annem öldü hatta onu morgda bile gördüm."

 

 

 

"Sana kurmuş olduğum bir tezgahtı ama sen bunu anlayamadın!"

 

 

 

Kalbinden vurulmuştu! Nasıl olurdu bu?

 

 

 

"Annem nerede?"

 

 

 

"Söylerim ama bir şartla!"

 

 

 

"Söyle!"

 

 

 

Beni işaret ederek;

 

 

 

"Şu güzelliği bir geceliğine alabilir miyim?"

 

 

 

İşte bunu Yiğit'e demeyecekti bunu ona yapmayacaktı.

 

 

 

"Lan şerefini siktiğim orospu çocuğu! Senin belanı sikerim!"

 

 

 

Avazı çıktığı kadar bağrıyordu. Silah sesini duymam ile hızla Yiğit'in yanına gittim.

 

 

 

"Yiğit!"

 

 

 

"Arabaya bin Ayla!"

 

 

 

"Yiğit sen iyi misin?"

 

 

 

Kolumdan sertçe tutup beni arabaya doğru götürdü.

 

 

 

Yiğit'i ilk defa bana karşı bu kadar sert görüyordum.

 

 

 

"Yiğit sana bir şey olmadı dimi?"

 

 

 

"Çıkma arabadan!"

 

 

 

"Sana bir soru sordum!"

 

 

 

"Ayla yapma güzelim! Bak zaten sinirliyim zaten şuan bir çıkmazın içindeyim bari sen yapma!"

 

 

 

Bakışlarımı ona çevirdiğimde yerde kıvranıyordu. Anlaşılan Yiğit bacağından yaralamıştı.

 

 

 

"Sen ne yapacaksın?"

 

 

 

"Bekle beni burda!"

 

 

 

Arabanın içinde öylece bekliyordum. Neden bizim bir günümüz normal geçmiyordu.

 

 

 

Neden en mutlu günümüzde bile illa bir olay çıkıyordu.

 

 

 

Alperen sonunda geldiğinde ilk yanıma geldi.

 

 

 

"Yenge noluyor?"

 

 

 

"Alperen durumlar çok karıştı. Yiğit'in dayısı yaşıyormuş."

 

 

 

"Neredeler şimdi?"

 

 

 

"Şu ilerde!"

 

 

 

"Tamam yenge sen çıkma kal orda!"

 

 

 

Alperen de Yiğit'in yanına gitmişti. Burada hiçbir şey yapmadan öylece durup beklemek canımı sıkıyordu.

 

 

 

Arabadan ineceğim esnada kapı açıldı ve içeri siyah takım elbiseli bir adam girdi.

 

 

 

Kapıya yönelip çıkacağım esnada kolumdan tutup durdurdu.

 

 

 

"Yiğit!"

 

 

 

Elleriyle ağzıma baskı uyguluyordu. Elini ısırdığımda acı içinde inleyip çekmek zorunda kaldı.

 

 

 

Bu durumu fırsat bilip kapıyı açtım çıkmacağım esnada belimden tutup kendine doğru çekti.

 

 

 

Kapıyı kilitleyip beni sertçe kapıya doğru ittirdi.

 

 

 

Belimi çarpmam ile acı içinde inlemiştim.

 

 

 

Ellerim istemsizce karnıma gitmişti. Şuan kendimden çok bebeklerimi düşünüyordum.

 

 

 

Onlara bir şey olacak diye çok korkuyordum. Bir kez daha bu duruma katlanamazdım.

 

 

 

Ellerim karnımdayken adamın bakışları ellerime kaydı.

 

 

 

"İyi misiniz?"

 

 

 

Şaka mıydı bu ya? Beni iten o iyi misiniz diye soran yine o!"

 

 

 

"Ne istiyorsun!"

 

 

 

"Amacım size zarar vermek değil! İyi misiniz?"

 

 

 

"Amacın ne o zaman!"

 

 

 

Cebinden zarf çıkarıp bana uzattı.

 

 

 

"Bu zarfı al ve Yiğit'e ver! Yeşim Hanım'ı burada saklıyorlar!"

 

 

 

Başka bir şey demeden arabadan inip hemen uzaklaşmıştı.

 

 

 

Arabadan inip Yiğitlere doğru ilerledim.

 

 

 

"Yiğit, Yeşim annenin yeri!"

 

 

 

Yiğit ve Alperen'in bakışları bana dönmüştü.

 

 

 

Yiğit elimdeki zarfı alıp içini okudu.

 

 

 

"Binin arabaya!"

 

 

 

"Abi bu şerefsiz!"

 

 

 

"Sık kafasına!"

 

 

 

Yiğit beni de alıp oradan uzaklaşmıştık.

 

 

 

Alperen de arkamızdan geliyordu.

 

 

 

"Nereye gidiyoruz?"

 

 

 

"Seni eve bırakacağım. Dinlen!"

 

 

 

"Kendine dikkat edeceksin ama!"

 

 

 

Tam da tahmin ettiğim gibi ses çıkarmamıştı.

 

 

 

Telefonu arabaya bağlayıp Alperen'i aradı.

 

 

 

"Alperen, Çise'yi ara bize geçsin. Ayla yalnız kalmasın evde!"

 

 

 

"Tamam abi!"

 

 

 

Eve geldiğimizde arabadan indik.

 

 

 

"Hadi güzelim gir içeri."

 

 

 

"Yiğit!"

 

 

 

"Söyle sevdiğim."

 

 

 

"Kendine dikkat edeceksin!"

 

 

 

Sadece kafasını sallamak ile yetinmişti.

 

 

 

İçeriye doğru ilerlerken aniden arkama dönüp Yiğit'e doğru koştum.

 

 

 

Boynuna sarılmam ile gözyaşlarımın akması bir olmuştu.

 

 

 

"Kendine zarar verecek bir şey yapma!"

 

 

 

Yine kendine zarar vermesinden deli gibi korkuyordum.

 

 

 

"Merak etme bir daha öyle bir şey olmayacak!"

 

 

 

"Yiğit bir daha bana aynı korkuyu, acıyı yaşatma!"

 

 

 

"Sana söz veriyorum dikkat edeceğim. Sen merak etme ve üzme kendini."

 

 

 

Elini karnıma götürüp okşamaya başladı.

 

 

 

"Sen şimdi dinlen. Kendine ve bebeklerimize iyi bak ben hemen geleceğim."

 

 

 

"Hemen gel!"

 

 

 

"Hemen geleceğim!"

 

 

 

İçeri gireceğim esnada Çise de gelmişti.

 

 

 

Birlikte eve girdiğimizde Yiğitlerde gitmişlerdi.

 

 

 

Salonda oturmuş öylece ağlıyordum.

 

 

 

Bir günde ne yaşamıştık biz öyle?

 

 

 

"Bebeğim yapma bak hırpalama kendini. Bebeklerini de düşün!"

 

 

 

"Elimde değil Çise. Yiğit çok zor şeyler atlatıyor. Yeşim annenin ölümünü daha kabullenememişken kendine daha yeni zarar vermişken birden yaşadığını öğrendik. Evet yaşıyor ama ne durumda bilmiyoruz. Yeşim anne kalbinden vuruldu ne kadar iyi olabilir ki. Ya gerçekten yaşıyorsa ve ya ilerde bir şey olursa..."

 

 

 

"Ayla saçma sapan konuşma kızım ya! Daha hiçbir şey belli değil bir dur hemen olumsuz düşünme!"

 

 

 

"Biz neden hiç mutlu olamıyoruz?"

 

 

 

"Sen çık odana dinlen!"

 

 

 

"Yiğit gelmeden gitmem!"

 

 

 

"Burada uzan o zaman. Çok yoruldun."

 

 

 

Koltuğa uzanıp Yiğit'in gelmesini bekledim.

 

 

 

•••

 

 

 

"Yiğit bir daha aynı acıyı yaşatma bana! Yiğit nolursun yapma! Yiğit!"

 

 

 

Sıçrayarak uyandığımda saate baktım.

 

 

 

Saat 02.30 du ve Yiğit hâlâ gelmemişti.

 

 

 

Telefonu alıp Yiğit'i aradım. Telefonu açmayınca içimi korku kaplamıştı.

 

 

 

"Hadi aç! Aç şu telefonu hadi Yiğit!"

 

 

 

Telefon kapandığında bu sefer Alperen'i aradım.

 

 

 

O da açmayınca içimi korku kaplamıştı.

 

 

 

Koltukta uyuyan Çise'ye doğru ilerleyip uyandırdım.

 

 

 

"Noldu bir şey mi oldu?"

 

 

 

"Yiğit ile Alperen'i arıyorum ama açmıyorlar!"

 

 

 

"Dur bir de ben arayım."

 

 

 

Çise'nin aramasına da cevap vermeyince hepten endişelenmeye başlamıştım ki kapı açılmıştı.

 

 

 

Kapıya doğru ilerlediğimde Yiğit kucağında Yeşim anne ile içeri girdi.

 

 

 

Yeşim Anne yaşıyordu, buradaydı.

 

 

 

Hızla yanına ilerlediğimde bana gülümseyerek bakıyordu.

 

 

 

"Annem!"

 

 

 

Yeşim annenin gözünden bir damla yaş akıp gitmişti.

 

 

 

Ellerini tutup öpmeye başladım.

 

 

 

"Yaşıyorsun! Çok şükür ki yaşıyorsun!"

 

 

 

Konuşamıyordu, hareket edemiyordu sadece ağlayarak tepki veriyordu.

 

 

 

Yiğit, Yeşim anneyi odasına götürüp yatağına koymuştu.

 

 

 

Çise hemen Yeşim annenin yanına gidip sıkıca sarılmıştı.

 

 

 

"Yeşim anne! Çok şükür bizimlesin!"

 

 

 

Yeşim annenin mutluluğu gözünden okunuyordu.

 

 

 

"Yeşim anne biliyor musun ben anne oldum!"

 

 

 

Yeşim anne Çise'nin cümlesi ile şaşırmıştı.

 

 

 

"Biz bir bebek evlat edindik. Adı Sevgi daha bir haftalık. Şuan hastanede ama doktorlar bir haftaya çıkar dedi. Kızımız babaannesini de tanıyarak büyüyecek."

 

 

 

Alperen'in de anne ve babası yoktu. Yeşim anne daha küçük yaşta Alperen'e sahip çıkmıştı.

 

 

 

O yüzden Alperen de Yeşim anneyi kendi öz annesi gibi görüyordu.

 

 

 

Çise ve Alperen evlerine gittiklerinde biz de Yeşim annenin yanındaydık.

 

 

 

Ben elini sıkıca tutup öylece yüzüne bakıyordum.

 

 

 

Çok özlemiştim onu...

 

 

 

Yiğit de dolu gözlerle annesinin saçını okşuyordu.

 

 

 

"Yiğit, Yeşim anneye haberi verelim mi?"

 

 

 

"Verelim güzelim."

 

 

 

"Annem, s-senin torunların olacak! Hemde ikiz! B-ben hamileyim."

 

 

 

Yeşim anne omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başlamıştı.

 

 

 

Ona doğru eğilip sarıldım. Sarılmama karşılık veremiyordu ama ondaki sıcaklık bana yeterdi.

 

 

 

"Babaanne olacaksın annem!"

 

 

 

Yiğit annesinin saçına öpücük kondurdu. Başını göğsüne koyup konuşmaya başladı.

 

 

 

"Öldün diye biliyorduk. Senin ölüm haberini aldığımız da bizde öldük annem. Biz bir daha toparlanamadık hep bir tarafımız buruktu. Ama sen geldin her yer çiçek açtı. Sen hep bizim başımızda kal annem!"

 

 

 

Yeşim annenin saçlarını okşayıp öptüm.

 

 

 

"Annem sen dinlen şimdi geç oldu yarın bol bol hasret gideririz."

 

 

 

Yeşim anne gözlerini iki kere kırpmıştı.

 

 

 

Odadan çıkıp kendi odamıza geçtik.

 

 

 

Odaya geçip kapıyı kapattığım an Yiğit dudağını dudaklarıma bastırıp öpmeye başladı.

 

 

 

İkimiz de nefes nefese ayrıldığımızda;

 

 

 

"Bugün hayata yeniden bağlandığım gün."

 

 

 

"Yiğit, Yeşim annenin neyi var?"

 

 

 

"Kalbi durduğu için beynine oksijen gitmemiş ve felç geçirmiş. 1 hafta sonra fizik tedaviye başlayacak. O zaman eskisi gibi olacak."

 

 

 

"Biz hep böyle mutlu olalım!"

 

 

 

"Biz hep böyle mutlu olacağız sevdiğim!"

 

 

 

 

 

YEŞİM ANNENİN ÖLÜMÜNE ÜZÜLEN VE BÖLÜMÜ DEĞİŞTİRMEMİ İSTEYENLER OLMUŞTU. O DAKİKA BÖLÜMÜ DEĞİŞTİREMEZDİM ÇÜNKÜ 6 BÖLÜM DE BİRBİRİ İLE BAĞLANTILIYDI. BU DURUM İLE İLGİLİ ACISI OLAN VARMIŞ VE İSTEMEDEN DE OLSA ACISINI HATIRLARTTIĞIM İÇİN GERÇEKTEN ÇOK ÜZGÜNÜM VE BURADAN TEKRARDAN O KİŞİYE ÖZÜR DİLEYEREKDEN BÖYLE BİR JEST YAPMAK İSTEDİM VEEEEE YEŞİM ANNEMİZ YENİDEN GELDİİİİİ🥳🥳🥳 bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum benim için çok değerli. Bir sonraki bölüm zaman atlamalı olacak.

Keyifli Okumalar🖤

 

Loading...
0%