Yeni Üyelik
56.
Bölüm

56. Bölüm

@sude_den_oykuler

5 Ay Sonra;

 

 

"Çise bardakları da koyar mısın?"

 

 

 

"Koyuyorum bebeğim."

 

 

 

"Ayla kızım sen otur yorma kendini."

 

 

 

"Anne otur otur nereye kadar ya valla sıkıldım artık."

 

 

 

"Kızım sabret son haftaların."

 

 

 

Normal şartlarda 2 hafta sonra bebeklerimizi kucağımıza alacaktık ama bunlar tembel olduğu için doktor daha doğuma olduğunu söylüyordu.

 

 

 

Ve gün geçtikçe inanılmaz zorluk çekiyordum. Ne kalkabiliyor ne de doğru düzgün oturabiliyordum.

 

 

 

"Of bunlar daha yakamadı herelde mangalı."

 

 

 

"En sonunda ben el atacağım he."

 

 

 

"Yürü be Çise arkandayım. Git bir el at da gel."

 

 

 

"Gelin oturuuunnn!"

 

 

 

Yiğit'in neşe dolu sesi ile kalbim huzur doldu.

 

 

 

Bu adama gün geçtikçe hatta saatler ilerledikçe daha da aşık oluyordum.

 

 

 

Ailecek mangal partisi yapıyorduk. Bir arada olmak hep bize iyi gelmişti.

 

 

 

"Annecim obur musun acaba sen?"

 

 

 

"Çise ya bir de okul öncesi öğretmeni olacaksın sen çocuklara böyle mi davranıyorsun?"

 

 

 

"Ehhh Çocuk Gelişimi Uzmanımız da konuştuğuna göre hadi hayırlı başarılar."

 

 

 

Mesleğimi duymam ile gözlerim dolmaya başlamıştı. Ben mesleğimi çok özlemiştim.

 

 

 

"Ela gözlüm noldu?"

 

 

 

"Y-yiğit ben mesleğimi çok özledim."

 

 

 

"Güzelim seninle bu konuyu konuştuk ya. Kızımız ile oğlumuzu biraz büyüttükten Sonra tekrar başlayacaktın."

 

 

 

"Ama ben diğer mesleğimi de özledim."

 

 

 

"Diğer?"

 

 

 

"Yiğit ya nasıl unutursun? Seninle o meslek sayesinde tanışmıştık."

 

 

 

"Güze..."

 

 

 

"Sus Yiğit tamam ben anladım anlayacağımı."

 

 

 

"Güzelim neden böyle yapıyorsun şimdi?"

 

 

 

"Herşeyi ben yapıyorum aynen sende haklısın."

 

 

 

Of artık doğsanız mı çocuklarım siz böyle kalmaya devam ederseniz ben babanızın canını okumaya devam edeceğim de...

 

 

 

"Güzelim tamam sen haklısın sakin ol!"

 

 

 

"Hanımcılık kazanacak diyorsun yani abi."

 

 

 

"Sus abicim zaten derdim başımdan aşkın bir de sen başlama."

 

 

 

"Aynen Alperen Hanım hanımcılık kazanacak!"

 

 

 

Ahahaha Alperen Hanım mı dedi o? Hahah şuan gülmekten yere yatabilirdim.

 

 

 

"Sen daha iki dakika önce çemkirmiyor muydun?"

 

 

 

"Ç-çissseeee Alperen Hanım ne kızım ya?"

 

 

 

Gülmekten cümle kuramıyordum bile bu ne biçim şeyyyyy.

 

 

 

"Of dalga geçme. Seni de göreceğim ben."

 

 

 

Sohbetler, kahkahalar eşliğinde çok güzel bir akşam geçirmiştik.

 

 

 

Çiseler evine giderken bizde odamıza çıkmıştık.

 

 

 

"Bugün çok güzel olmadı mı?"

 

 

 

"Oldu güzelim."

 

 

 

Daha çok sarılıp kokusunu içime çektim.

 

 

 

"Sevdiğim."

 

 

 

"Efendim sevgilim."

 

 

 

"Çocukların odası içine sindi dimi?"

 

 

 

"Evet çok güzel oldu. Ama sanırım onların gelmeye niyeti yok."

 

 

 

Ellerini karnıma sarıp;

 

 

 

"Yerini çok sevdiler."

 

 

 

"Ama bana inanılmaz zorluk çektiriyorlar. Yeter işte bak geldi zamanları doğsunlar artık."

 

 

 

Of yine gözlerim dolmaya başlamıştı. Bu ne biçim bir iştir arkadaş.

 

 

 

"Ela gözlüm sabret biraz daha dayan."

 

 

 

Yiğit'e daha çok sarılıp gözlerimi kapattım.

 

 

 

Gözlerimi kapatmam ile karnıma giren kramp ile iki büklüm oldum.

 

 

 

"Ayla!"

 

 

 

"Ah!"

 

 

 

"Ayla ağrın mı var?"

 

 

 

"Yok Yiğit ben öylesine böyle duruyorum."

 

 

 

"Tamam hadi hastaneye gidiyoruz."

 

 

 

"Sen biraz sakin mi olsan? Doğuma az kaldı olacak böyle."

 

 

 

Ağrım yavaş yavaş geçerken tekrardan kendini belli etmeye başladı.

 

 

 

Bu durum çok sık olmaya başlamıştı. Saate bakıp dakika tuttum.

 

 

 

Ara ara kendini belli edip duruyordu.

 

 

 

Tekrar ağrı hissettiğimde saate baktım ve 4 dakika da bir gelmeye başlamıştı.

 

 

 

İşte sanırım bu sefer doğuruyordum.

 

 

 

Yiğit'e bir şey belli etmemek adına banyoya gidecektim.

 

 

 

Ayağa kalkmam ile ıslaklık hissetmem bir olmuştu.

 

 

 

"Y-yiğit!"

 

 

 

"Söyle güzelim."

 

 

 

"Bebek geliyor."

 

 

 

"Ayla sakın dur bekle."

 

 

 

"Ah! Yiğit saçma sapan konuşma da Yeşim anneyi çağır."

 

 

 

Yiğit odadan çıkıp Yeşim anneyi çağırmaya gitmişti.

 

 

 

Ağrım git gide artıyordu ve artık nefes alamayacak raddeye geliyordu.

 

 

 

Yeşim anne odaya gelip beni hemen sırt üstü yatırdı.

 

 

 

"Oğlum hemen arabayı hazırla acele et!"

 

 

 

Yiğit arabayı çalıştırmaya gitti an Yeşim anne beni yavaş yavaş ayağa kaldırıp aşağı indirmeye çalıştı.

 

 

 

Bacaklarım titriyordu ve yürümekte zorluk çekiyordum.

 

 

 

"Ah! A-anne i-inemiyorum."

 

 

 

"Hadi kızım dayan bak az kaldı."

 

 

 

Geceliğim kan olduğunda korkmaya başlamıştım.

 

 

 

"A-anne hareket edemiyorum."

 

 

 

Yeşim anne beni tekrar odaya götürüp sırt üstü yatırdı.

 

 

 

"Kızım sen burda bekle geliyorum hemen."

 

 

 

Sırtımı zar zor yatak başlığına dayayıp kendimi muayene ettim.

 

 

 

Doğum çoktan başlamıştı bile yeterli kadar açılma vardı ve bu şekilde ayakta durmam çok riskliydi.

 

 

 

Yeşim anne Yiğit ile birlikte odaya girdiğinde acı içinde inliyordum.

 

 

 

"Acele e-edin doğum çoktan başlamış."

 

 

 

Yiğit beni kucağına aldığı gibi aşağı indirip arabaya bindirdi.

 

 

 

"Oğlum yavaş sür çok sarsıyorsun arabayı."

 

 

 

Hastaneye vardığımızda sedyeye alıp doğumhaneye götürdüler.

 

 

 

Ardından Yiğit de yanıma gelmişti ama bir türlü beni doğuma almıyorlardı.

 

 

 

"Neyi bekliyorsunuz? Hadi artık alsanıza!"

 

 

 

"Yeterki kadar sancınız yok Ayla Hanım bu şekilde alamayız."

 

 

 

"Ya siz şaka mı yapıyorsunuz? Acıdan kıvranıyorum burda."

 

 

 

"Nst sonuçları o yönde. Şimdi muayene edeceğiz."

 

 

 

"Hocam normal şartlarda doğum başlamış."

 

 

 

"Nst sonucu öyle demiyor ama."

 

 

 

"Suni sancı vermemiz şart."

 

 

 

"Hazırlayın o zaman."

 

 

 

"H-hayır sezaryena alın o zaman."

 

 

 

Suni sancı kadar beter bir şey bilmiyordum. Bu sancının 4-5 katını çekemezdim.

 

 

 

"Ayla Hanım zaten doğum başlamış."

 

 

 

"Öyle ya da böyle ben suni sancı istemiyorum."

 

 

 

"Çok riskli."

 

 

 

"Şuanda riskli kanamam var görmüyor musunuz?"

 

 

 

"Tamam doğumu başlatalım biz sorumluluk kabul etmiyoruz. Eşiniz burayı imzalasın."

 

 

 

"Lan ne biçim iş yapıyorsunuz siz? Doktor değil misiniz? Yapsanıza bir şeyler."

 

 

 

"Ya havle."

 

 

 

"Hadi doktor başlat artık."

 

 

 

"Derin nefes alın ve şimdi."

 

 

 

"Ah! Hadi çık artık ya!"

 

 

 

"Ayla Hanım şimdi tekrar."

 

 

 

"Yiğit bir daha benim gölgeme bile yanaşamayaksın ahh!"

 

 

 

"Bebeğinizin başı gözüktü hadi güçlü bir daha."

 

 

 

Ve ağlama sesi...

 

 

 

Bedenim o kadar yorgun düşmüştü ki daha dayanacak gücüm kalmamıştı.

 

 

 

"Ayla Hanım hadi sıra kızınız da. Yine aynı performans."

 

 

 

"O-olmuyor."

 

 

 

"Hayır oluyor süpersiniz hadi bir daha."

 

 

 

Kemiklerim birbirinden ayrılıyor gibiydi.

 

 

 

"Ayla Hanım bırakmayın kendinizi hadi."

 

 

 

"Yiğit senin hiç ayarın yok mu?"

 

 

 

"Ayla Hanım siz şuan doğuma odaklanır mısınız?"

 

 

 

"Yapamıyorum."

 

 

 

"Hadi bebeğinizin başı elimde."

 

 

 

Ve bir ağlama sesi daha.

 

 

 

Dünyadaki en güzel melodi sesleriydi...

 

 

 

Kucağıma ilk oğlumu vermişlerdi. O kadar tatlıydı ki bakmaya kıyamıyordum. Sanki bakarken bile zarar verecekmişim gibi hissediyordum annelik böyle bir şeymiş demek ki...

 

 

 

Bakmaya bile kıyamamak, kokusuna doyamamak...

 

 

 

Ailemize hoşgeldiniz Melisa Karahanlı, Aslan Karahanlı...

 

 

 

 

 

 

 

BU BÖLÜM BİRAZ KISA OLDU FARKINDAYIM. DÜN DE BÖLÜM YAYIMLAYAMADIM. ÇOK KÖTÜ SALGIN VAR VE BENDE ŞUAN O SALGINA YAKALANMIŞ VAZİYETTEYİM AMAN DİKKAT EDİN ÇOK KÖTÜ BİR HASTALIK. İNSANIN ELİ AYAĞI TİTRİYOR HALSİZLIKTEN DÜN DE BÖLÜM YAYINLAYAMADIM DİYE BUGÜN ZAR ZOR YAZDIM. 2-3 GÜN BÖLÜM GELEMEYEBILIR KENDİMİ TOPARLAMAM GEREKİYOR KLAVYEYE BİLE BASMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUM. KENDİNİZE ÇOK İYİ BAKIN🖤🌸

Keyifli Okumalar🖤

 

 

Loading...
0%