@sude_den_oykuler
|
"Sen benimle ilgili olan konular hakkında karar veremezsin! Artık sınırı fazlasıyla aştın!"
Yıllar önce olduğu gibi şimdi de kendimi ezdirmeyecektim.
Yıllar önce olduğu gibi şimdi de dimdik ayakta duracaktım.
"Bu kadar saygısızlık yeter! Çabuk hazırlanıyorsun!"
"Bunu bana yıllar önce beni yok sayan, beni mahveden, beni paramparça eden, beni ailesiz bırakan insandan zerre nasibini almamış kişi mi söylüyor. Düşün bakalım Hasan Çevik, yıllar önce yaptıkların ve hâlâ şuan yaptıkların ne?"
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes almıştım.
"Dur ben sana söyleyeyim! Saygısızlık, sen başlı başına saygısız yaratığın tekisin. Senin soy adını taşıyorum diye kendimden bile tiksiniyorum."
"O zaman artık soy adını değiştirme zamanın geldi. Ben evinin önündeyim hadi inde gidip kocanı görelim."
Ayağa kalkıp cama doğru ilerledim. Perdeyi hafif aralayıp dışarıya baktım ve Allah kahretsin ki o lanet suratını gördüm.
Gelmişti, yıllar sonra onu görmem ile gözlerim dolmaya başladı.
Nedenini bende bilmiyordum. Beni hiçbir zaman sevmeyen, her zaman yok sayan biri için şuan gözlerim doluyordu.
Belki de yıllar önce bana yaptıkları şeyler yüzündendir.
Telefondan gelen ses ile düşüncelerimden sıyrıldım.
"O perdenin arkasından çekil de gel aşağıya."
"Boşuna gelmişsin buralara kadar. Ben hiçbir yere gelmiyorum. Şimdi geldiğin gibi defol git."
"İstemediğim şeylere mecbur bırakma da in aşağıya."
"Ne yaparsın ha? Tokat mı atarsın mesela ya da öldürür müsün? Bana baksana sen oradan bakılınca korkak birine mi benziyorum."
"Bunu sen istedin."
Telefonu yüzüme kapattığı gibi kapı çaldı.
Psikopat ruh hastası buraya gelmişti.
"Madem korkak değilsin aç o zaman kapıyı ne duruyorsun açsana!"
Korkmuyordum, korkmayacaktım, boyun eymeyecektim. Hele ki bu kişi benim hayatımı mahveden kişi ise asla...
Kapıyı açtığım an yüzüme tokat attı. Yüzüme attığı tokat ile bir adım geriye doğru sendelemiştim.
"Ne o sustun kaldın! Sözümden çıkmaman gerektiğini anlamışsındır umarım."
"Allah senin belanı versin."
Bu sefer kolumu tüm gücüyle sıkıyordu. Canım fazlasıyla acıyordu ama asla bunu belli etmeyecektim.
Dik duracaktım, dik durmak zorundaydım.
Kolumdan tuttuğu gibi arabaya doğru resmen sürükledi beni.
"Bırak beni! Bırak gelmeyeceğim diyorum anlamıyor musun?"
Beni arabaya doğru fırlatıp üstüme kapıyı kilitledi ardından hemen kendisi şoför koltuğuna bindi.
"Zorla da olsa benim istediğim oldu. Benimle aşık atamazsın."
"Seni mahvedeceğim andım olsun ki seni mahvedeceğim."
Yol boyunca çırpınsam da hiçbir şey değişmiyordu.
Bir villanın önüne geldiğimizde beni arabadan bu sefer oldukça nazik bir şekilde indirdi.
Anlaşılan Yiğit Karahanlı'nın evine gelmiştik.
"İçeride nasıl davranman gerektiğini biliyorsundur umarım!"
Ona bir adım attım ve yüzüne tükürdüm.
Bu hareketimi beklemiyor olmalıydı ki sinirden patlama raddesine gelmişti ama şuan hiçbir şey yapamıyordu.
Bana doğru yaklaşıp kulağıma eğildi ve pis zehrini bana doğru akıttı.
"Ortam müsait değil yoksa ben sana yapacağım şeyi biliyorum."
Bende çok iyi biliyordum. Ne yapacağını, ne ima ettiğini çok iyi biliyordum.
Yıllar önce zorla yaptığı şeyi tekrar yapacaktı.
Bahçeye doğru Yiğit Karahanlı ve yanında bir adam bize doğru geliyordu.
Yiğit gözlerini benden asla ayırmıyordu.
Bakışları ilk önce beni ürpertse de sonrasında alışmıştım.
Bu sefer bakışları çok farklıydı. Sanki o bakışların da birden fazla duygu barındırıyordu.
Yiğit'in yanında ki adam bana oldukça ılımlı bir şekilde elini uzattı.
"Merhabalar Ayla kızım, ben Yiğit Karahanlı'nın babası Olcay Karahanlı."
Elimi uzatmadan ifadesiz yüzle Olcay denen herife bakıyordum.
Demek ki benim sözde babam olacak herif ile plan yapmışlardı.
Hadi anladım Hasan Çevik beni satmaya göze aldı peki ya Olcay Karahanlı'ya ne oluyordu?
"Anlaşılan biraz sinirliyiz."
"Sizce de bu çok normal değil mi? Bilmiyorum farkında mısınız ama siz resmen beni satın aldınız. Hadi bundan beklerim peki ya siz? Size noluyor?"
Bundan derken resmen parmağımı babam denen şerefsizin gözüne sokacaktım.
"Satın almak demeyelim ona kızım. Biz sadece hayırlı bir iş yapıyoruz."
Kafayı yiyecektim, gerçek anlamda şuan kafayı yiyecektim. Ne hayırlı işinden bahsediyordular?
Bunlar hangi çağda yaşıyordu?
"Peki siz Yiğit Karahanlı? Siz nasıl bu duruma razı oldunuz?"
"Çok yakında her şeyi yaşayarak öğreneceksin."
Dedi ve yanımızdan uzaklaşmıştı.
Ne demekti bu şimdi? Ne yapmaya çalışıyorlardı?
Delirmemi mi istiyorlardı? Tamam eğer öyleyse şuan fazlasıyla başarılı olmuşlardı.
Daha fazlasına gerek yoktu.
Ayy ayy ayyy neler olacak nelerrr🖤 heyecanlı heyecanlı yazıyorum aşk bahçelerim🖤 yorumlarınızı ve oylamalarınızı bekliyorum🖤 sizleri çook seviyorum ve kocaman öpüyorum🖤
Keyifli Okumalar🖤
Instagram Hesabım: @sude_den_oykuler |
0% |