
Bölümlerin okunma sayısı ve yorum sayısı çok düştü bunlar bir tık hevesimi kırsa bile bölüm atmaya devam ediceğim çünkü okuyan üç beş kişinin bile bu karakterleri ve hikayeyi benimsemesini istiyorum neyse iyi okumalar.
🖤
Mutfaktan gelen seslerle birlikte gözlerim ister istemez aralanmıştı. Saatin kaç olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Kalkmam gerektiğinin farkındaydım ama üzerimde aşırı seviyede bir ağırlık vardı. Yatakta oturur pozisyona gelerek esnemeye başladım. Etrafa boş bakışlar atarken odamın kapısının çalınmasıyla birlikte bakışlarım o yöne döndü.
"Gel." Dedim uyku akan sesimle. Kapı açıldığında elinde tepsiyle gelen Araf'ı gördüm.
"Sana kahvaltı hazırladım. İstersen yemeğini yedikten sonra Umut'u görmeye gidebiliriz, Tabii iyiysen. " Dedi yanıma gelip yatağa otururken.
" Bu saatte kalkıp şuna uğraştığına inanamıyorum Araf. "
"Saat bire geliyo Asena. " Gözlerim kocaman açıldı. Bu kadar uyumuş olamazdım değil mi.
" Kendimi düne nazaran daha iyi hissediyorum. Umut'u görmeye gidebiliriz bence. " O ise kafasını sallamakla yetindi. Ve ayaklandı.
"Yemeğini yedikten sonra seslen tepsiyi almaya gelirim. " Araf da bu sıralar bir değişiklik vardı. Her zaman için ben onunla arama bir mesafe koymaya çalışırdım fakat şu sıralar bir şeylerin farkına varmış gibi şu an o benden uzak duruyordu. Ona nasıl hissettirdiğimi daha iyi anlıyordum şimdi. Bana karşı takındığı bu tavır berbat hissetmeme neden oluyordu.
" Sen yemiyecek misin? "
" Sen uyanmadan önce kahvaltı ettim." Lanet olsun bu adam hiç bir şeyi yemiyordu. Son çare olarak yine duygu sömürüsüne baş vuracaktım. Araf benm istediğim bir şeyi yerine getirememekten nefret ediyordu.
" Ben tek başıma yiyemiyorum eğer yanımda oturmayacaksan çıkarken tepsiyi de alır mısın? " Dedim sesimi memnuniyetsiz çıkarmaya çalışırken. Büyük bir of çekerek geldi ve karşıma oturdu.
" Bunların hepsi bitecek. " Dedi çatık kaşlarıyla ben ise gülümseyerek kafamı aşağı yukarı salladım. Bir tabakta pankek vardı yanında çilek, muz, kivi ve çikolata vardı. Portakal suyu sanki taze sıkılmış gibiydi. Tepsiye bakmak iştahımın açılmasına neden olmuştu. Bu halimi gören Araf ufak bir tebessüm etti. Hızlıca bir pankek alıp üzerine çikolata sürüp meyvelerden koydum ve kocaman bir ısırık aldım. Hemen ardından portakal suyundan bir yudum aldım. Gerçekten taze sıkılmış gibiydi. Lokmamı yuttuktan sonra Araf'a bakarak
" Bu portakal suyu aynı taze gibi hangi marketten aldın? "
" Kendim sıktım. " Dedi umursamaz bir tavırla. Bu söylediği içimde ufak bir sızıya neden oldu.
10 sene önce;
Asena giydiği çiçekli elbisesi ile bahçede koşturuyordu. Küçük kız öylesine tatlıydı ki gören herkesi gülüşüyle dahi etkiliyordu. Koşmaktan bir noktada yorulan küçük kız çimlerin üzerine saldı küçük vücudunu. Gece gibi siyah saçları yemyeşil otların arasında dağılmıştı tam o sırada yanına yavru bir kedi gelmişti Asena hızla doğrularak kediyi sevmeye başladı. Annesinin içeriden gelen sesiyle irkilerek eve bir bakış attı.
"Asena kızım kahvaltı hazıır. "
"Geliyorum anneciim. " Dedi hızla ayaklandı ve üzerini silkeledi. Ve hızlıca içeri girdi. Kaldıkları bu müstakil ev en çok Asena'nın işine geliyordu çünkü enerjisini atabileceği büyük ve güzel bir bahçesi vardı. İçeri girdiği anda koşarak mutfağa gitti ve hemen masaya yerleşti.
" Asena umarım elini yıkamışsımdır. " Asena hızla sandalyeden kalkarak ellerini yıkadı. Ve masaya geri döndü. Hızlıca yerleşti ve kocaman gülerek annesine baktı. Babası her zamanki gibi masa başında kurulmuş gazatesini okuyordu. Kızının gülen sesi kulaklarına geldiğinde hemen kızına baktı. Kızının bu halini görmek onun içinin huzurla dolmasına yetmişti. Asena'yı bu yaşatmak için çok uğraşmışarlı gitmedikleri bir yer kalmamıştı . Asena kalp hastasıydı onu yaşatmak için ise ailesi elinden gelen her şeyi yapmışlardı. Ve şimdi biricik Asenaları karşılarında gülüyordu. Annesi Asena'nın en sevdiği tostu yapmıştı. Asena'nın gözleri hemen annesinin ona her zaman yaptığı portakal suyunu aradı masada göremeyince yüzü düştü.
"Anne bir bardak su alabilir miyim? " Annesi kafasını sallayarak tezgaha doğru ilerledi masaya geri geldiğinde ise elinde koca bir bardak taze sıkılmış portakal suyu vardı. Asena hemen annesine sarıldı ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. Babası Ali Bey ise bozulmuş gibi yapıp.
" Ah beni de seven bir kızım olsa keşke. " Diyerek yakındı yalancı bir sitemle. Asena ise hızlıca babasına da bir öpücük verdi ve kocaman sarıldı. Yemeklerini yemeye başladıklarında çalan kapıyla birlikte Handan hanım ayaklanmıştı. Ve kapıya bakmaya gitti. Kapıyı açtığında ise gördüğü manzara ile yutkunamamıştı. Titreyen sesiyle
"Ali, geldiler. " Ali duyduğu bu cümle karşısında çaresiz bakışlarını etrafa gönderiyordu. Ve Asena'ya doğru baktı.
" Kızım odana çık ve biz seni çağırana kadar sakın yanımıza gelme. " Asena'nın babasını dinlemekten başka çaresi yoktu hemen odasına gitti. Babası Ali Bey ise karısının yanına. Dışarıdan gelen bağrış sesleri had safadaydı. İki tane kurşun sesi bütün evi inletecek kadar büyüktü. Asena odadan çıkmak istiyordu ama babası onu hala çağırmamıştı . Saatlerce odanın köşesinde iki büklüm olmuş şekilde oturuyordu . Odanın kapısının açılmasıyla birlikte bakışları kapıyı buldu fakat gelen kişi babası değildi onu yurda götürmek için gelen polis ekiplerinden bir insandı.
Günümüz;
bardakta duran portakal suyuna baktığımda kırık bir tebessüm oluştu dudağımda. Dolan gözlerimi yok sayarak elime bir tane daha pankek aldım ve yine çikolata ve meyveler koydum üstüne bunu Araf için yapmıştım. Araf'a uzattığımda Araf kafasını iki yana salladı . Ben ise zorla ağzına tıkıştırmıştım. Doyduğumu hissettiğimde tepsiyi alarak yatağımın babaşucumda duram komidinin üzerine koydum. Karşımda Araf ayaklarını yataktan aşağı sarkıtıyordu ve bana anlam veremediğim gözlerle bakıyordu. Bir kez olsun gerçeklerden biraz uzaklaşıp hayal dünyamda yaşamaya karar verdim. Kafamı Araf'ın dizlerinin üzerine koydum. Araf'ın şaşkın gözleri üzerimde dolaşıyordu.
" Biraz saçımla oynar mısın? " Diye sorduğumda ikiletmeden hemen saçımla oynamaya başladı.
"Araf dile getiremediğin her şey için beni mazur gör. Sadece şunu söylemek istiyorum ki varlığın bana da var olduğumu hissettiriyor. Ne söylersem söyleyeyim kulak asma ve yanımda kalmaya devam et olur mu? " Dedim. Dediğim her bir cümleden sonra kendini susturmayı dilemişti beynim fakat daha fazlasını söyleyemediğim için kırgındındı kalbim. Araf benim için tamamen bir ikilemdi , Araf benim için ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgiydi. Ne kadar süre Araf'ın dizinde yattığımı bilmiyordum ama Umut'u görmek için hzırlanmamın vakti gelmişti ben kalktığımda Araf da hemen ayakladı ve tam karşıma geçti.
" Asena üzgünüm. " Dedikten sonra dudaklarını dudaklarımda hissettim. Sanki kırmaktan korkar gibi yavaştı öpüşü. Çekildiğinde ise
"Özür dilerim kendimi tutamadı-. " Dediği sırada bu sefer ben Araf'ı öpmüştüm ufak bir buse kondurup geri çekilmiştir. Bu hareketine mest olmuş gibi etrafa bakıyordu.
" Üzerini değiştir kapının önünde bekliyorum. " Dedi ve odadan çıktı. Hızlıca yatağımı toplayıp. Dolabımın önüne geldim altıma siyah kumaş bir pantolon üzerime ise beyaz oversize bir tişört geçirdim ayağıma ise düz siyah tek bant bir stiletto geçirdim. Siyah dümdüz bir çanta alıp içine ihtiyacım olan her şeyi attım ve odadan çıktım
Araf'ın kapının önünde dikildiğini gördüm ve hızlı adımlarla yanına gittim. Otoparka indiğimizde Araf sürücü koltuğuna ben ise yanındaki koltuğa oturdum. Yolculuk boyunca ikimizden de çıt çıkmamıştı ve yarım saatlik bir yolun sonunda sonunda yurdun önüne gelmiştik.
🖤
Arkadaşlar lütfen yazım hatalarını mazur görün saat şu an 01.21 ve bu saate kadar yazıyorum arada bir gözlerim falan gidip yani illaki yazım yanlışı olmuştur neyse umarım bölümü beğenmişsinizdir bir sonraki bölümde görüşmek üzere bayyy🖤
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |