
Arkadaslar bu bölüm hariç beş bölümümüz falan kaldı öncekinde olduğu gibi yine yeni kurdum hakkında bilgi vercem sizee neyse yeni bölüme geçelim keyifli okumalar (mümkünse)
🖤
Bazen leri insanlar çok zamanlar geçirebilirdi. Hayat bazenleri koca bir ikilemden ibaret olabilirdi buna kaçıncı söyleyişim bilmiyorum ama aslan son olmayacaktı. Araf Keskin benim bu hayattaki en büyük ikilemimdi. Bir tarafta belki de uğruna hayatımı feda ettiğim hayatımdan ve hayallerimden vazgeçtiğim şeyler vardı. Bu yola çıkmamdaki tek sebep ailemin katilini bulup kendi ellerimle canını almakdı. Peki sonrasında ne olacaktı? Hayatı her zaman spontane yaşamayı severdim. Yarınlar yokmuşçasına ve eğer bi yola baş koyduysam beni o yoldan döndürmek oldukça zor olurdu. Fakat canını almak istediğim kişi canımdan bir parçanın ailesiydi. Araf'ın ailesi ve geçmişi hakkında bildiğim şeyler çok kısıklıydı. Aslında böyle olmasını ben istemiştim. Bilgiler bulunması zor şeyler değildi fakat o hazır hissetmiyorsa bunu benim kurcalamam doğru olmazdı. Ben Asena karman ya da dünden sonra Keskin ne derseniz deyin. Kendi idealleri olan bir kadındım ve bu ideallerim doğrusunda yapamayacağım şeyler oldukça kısıtlıydı. Benden bir can alındıysa bunun karşılığı bir can ile verilecekti. Seçimler bu hayatın akışını belirlendi ve ben hayatımın en büyük kararını şu an itibariyle vermiştim.
Gelen adım sesiyle irkilerek kafamı pencereden çevirip sesin geldiği yöne doğru baktım. Umut elinde tuttuğu peluş oyuncağıyla birlikte balkon kapısının eşiğinden beni izliyordu dolu gözlerimi görünce hızlı adımlarla yanıma gelip kucağıma oturdu. Minik ellerini yüzüme uzatıp elinden geldiğinde gözyaşlarımı sildi. Ben bu hareketiyle sırıtarak bebeğimin şakağına ufak bir öpücük kondurdum.
"Umut'um ne oldu bebeğim? " Deye sordum bebek kokusunu içime çekerken.
" Saat geç olmuş o yüzden uyandım annecim. " Dedi tatlı tatlı bana bakarak.
" Benim oğlum annesiyle kahvaltı yapmak ister mi? " Dedim Umut'u kucağıma alıp yavaş yavaş odadan çıkarken.
" Ama babamı da isterim. " Dedi nazlı nazlı. Duyduğum cümleyle birlikte yutkunmakta zorlanmıştım.
" Baban bu gün yoğun çalışacak gelmesi pek mümkün gibi durmuyor Umut 'um. "Dediğimde üzüldü ama onaylarcasına kafasını salladı. Aşağı indiğimizde masanın en başında oturan Araf'ı gördüğümde nutkum tutulmuştu.
SABAH SAATLERİ ;
gözlerim yavaşça aralandığında yanımda yatan Araf'ı gördüğümde kendime sinirlenmiştim. Ben canım yandığında canımı yakan kişinin omuzunda ağlamıştım. Hızlıca toparlanıp yataktan kalkmaya yeltendiğimde bileğim de hissettiğim ellerle durmak zorunda kalmıştım.
" Asena'm gitme. " Dediğinde boğazımda bir yumru oluşmuştu öyle bir yumruyduki nefes alırken bile titriyordum.
"Araf benim için öylesine biri değilsin yapma canım acıyor. Lütfen daha fazla acıtma daha fazla kırma beni. " Dediğimde önüme eğilerek ellerimi teker teker öpmeye başladı. Benim ise ona bakmamak için verdiğim çaba yadsınamazdı.
" Yapma bunu bize ne dersen evet dedim nerde yanlış yaptım bilmiyorum. Sadece seni sevdim ben Asena. " Dediğinde inanmaz gözlerle ona bakarak kafamı iki yana sallandım.
" Araf sen bana bir yol göster çünkü ben tıkandım. Artık neyle baş edebileceğimi bilmiyorum. İşten atılmam buna senin vesile olman yaptıkların her şey bi bölme kadar affedilebilir en azından benim açımdan ama benim hayatımı adadığım şey senin belki de psikolojik çöküşün. Yapamıyorum Araf hiç bir şey eskisi gibi olmuyo. Yapamıyorum yetemiyorum artık. " Dediğimde göz yaşlarım istemsizce akıyordu. Arafın çenesi girildiğinde ağlamamı istemeyen çaresiz bakışlarını en net şekilde görebiliyordum.
" Balım yemin ederim ki bu senin güçsüz olduğun bir konu değil hiç bir zaman olmadı. Eğer ki o pislik adamın canını sen almazsan ben alacağım. Asena o adam sadece senin annen ile babanın katılıyorum değil benim çocukluğumun benim masumiyetimin de katili. Sen o adamı öldürdüğünde bak gözlerimin içine en ufak bir üzüntü kırıntısı bile görürsen al o silahı şık kafama. " Dediğinde gözlerindeki kararlılık inanılmaz bir boyuttaydı.
" Sanırım bir kaç saat bile olsa ayrı kalmamız gerek ben evime gideyim akşam geri dönerim Umut'la ilgilenirsin diye düşünüyorum. " Dediğinde tekrar ayaklanmalar için yeltendiğimde tekrar beni otutturdu.
" Senin evin burası olduğu için ben gidiyorum bir kaç saat dinlen kafanı toparla daha sonra sakin bir kafayla konuşuruz. " Dediğinde ayaklanıp üzerine bir hırka geçirdi ve odadan çıktı ben ise ağlayarak kendimi yatağa bıraktım."
Şimdi;
Umut Araf'ı görünce debelenerek kucağımdan indi ve ona doğru koştı. Araf Umut'u kucağına aldığında hızlıca hemen yanındaki sandalyeye oturtturdu . Ben ise diğer yanına oturdum.
" Seni çok özledim babacığım. " Dedi Umut kıkırdayarak.
"Ben de seni oğlum. " Dedi Araf aynı şekilde karşılık vererek.
" Deme öyle dışına baktım yeşil türbe içine girdim estağfurullah tövbe. " Dedim ağzımın içinde. Araf duymuş olacak ki şen bir kahkahayı bastı. Daha sonra yemeğimizi yemeye başladık.
" Baba biliyo musunuz sabah kalktığımda Can abi yanıma geldi birlikte odamdaki oyuncaklarla oynadık. Bana bir sürü yeni şeyler öğretti. " Dedi konuşmaktan nefessiz kalmıştı.
" Ne öğrenmiş benim Umut'um. " Dedim ona bakarak.
" Bir hikaye anlattı bana. Size de anlatmamı ister misiniz. " Dedi heyecanlı bir şekilde. Araf ile aynı anda
"Tabi ki . " Dediğimizde anlatmaya başladı.
" Eski zamanlarda insanlar dört kol dört bacak iki tane de kafadan oluşuyormuş ne kadar korkunç değil mi? Neyse konumuz bu değil. İnsanlar bu görüntüden rahatsız oldukları için tanrıya bir rica da bulunmuşlar. O günden sonra insanlar günümüzdeki şekilini almış ve insanlar ayrıldıkları kişiyi bulduklarında ruh eşlerini bulmuş oluyolarmış. Pek bir şey anlamadım bu hikayeden ama Can abi dedi ki siz de önceden böyleymişsiniz sonra birbirinizi bulmuşsunuz. Ruh eşiymişsiniz yani. " Dedi kıkırdayarak. Duyduğumuz hikayeden ikimiz de oldukça etkilenmiştik. Kendime geldikten sonra.
" Başka ne öğretti bakalım? " Diye sordum merakla.
" Ee şey eğer ki bir yabancı yanıma yaklaşıp bana gel seni annene ya da babana götüreceğim derse ona siktir git demem lazımmış. " Duyduğum bu cümleyle birlikte dudaklarım şaşkınlıkla açılmıştı.
" Can senin ben. " Dedi Araf ağız içinde.
" Umut eğer biri yanına gelip öyle bir şey söylerse annemi ya da babamı arayacağım eğer gitmezseniz dersen daha iyi olur. " Dedim çocuklar yasak olan şeyleri yapmaya bayılırdı bunu en çok da kendimden biliyordum bu yüzden de yasak demek yerine daha doğru bir şekilde söylemek daha mantıklıyıdı. Kahvaltı bitince hep birlikte sofrayı topladıktan sonra Umut'un odasına çıktık ve beraber onun istediğim oyunları oynamaya başladık. Hava karardığında . Umut'u yatırıp bir başına ben bir başına da Araf geçtik. Araf
" Sana bir masal okumamı ister misin? " Dedi Umut'u şakağından öperken . Umut ise olumlu anlamda kafasını aşağı yukarı doğru salladı.
" Bir gün Ay Güneş'ten çok hoşlandığını fark etmiş. Aslında hoşlantı da değilmiş bu düpedüz aşkmış. Fakat duygularını açıkça söylemekten oldukça çekiniyormuş. Çünkü imkansızlarmış. Biri gündü diğeri gece ortaya çıkarmış. Bir gün artık Ay'ın canına tak etmiş bu durum. " Gidicem ve güneş ile açık açık konuşacağım. " Demiş. Ay Güneş'e olan bütün duygularını itiraf etmiş ve Güneş duygularının karşılıksız olmadığından bahsetmiş. Fakat aşkları imkansızmış. Sonra bütün benlikleriyle bir araya gelebilmeyi dememişler. Ve tanrı ikisinin isteğini kırmayıp güneş tutulmalarını var etmiş. Ne kadar nadir de olsa bir araya gelebiliyorlarmış ya bu onlara yetermiş. Çünkü herkes yanındakinii sevebilirmiş önemli olan onu görmeden, kokusunu almadan, gözlerine bakmadan sevmekmiş."
🖤
Bölümümüzü bir masal ile bitiren zi İİİ öptüm bebitolar hayırlı ramazanlar bu aradadaaaa. Neyse öpüldünüz ben kaçar.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |