Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.BÖLÜM: ANI MAHZENİ

@sudeliyimm

           

Ağabeyimin elini sıkı bir şekilde tutmuştum. Bırakmak istemiyordum, bırakırsam beni o saniyelerde ağabeyimden koparacaklar gibi hissediyordum. Yetimhaneye adım attığım an görünmez eller boğazımı sıkıyor, beni boğmaya çalışıyor gibi hissediyordum.

Yetimhane'nin koridorlarının ayrıldığı yerde ağabeyim ile ben de odalarımıza gitmek için el mecbur ayrıldık. Tâbi ki gitmeden önce ağabeyime sarılmayı ihmal etmedim.

Ben ve dört kişi ile birlikte toplamda beş kişi kaldığımız odada bu gece yanlızdım.

Dolabın bana ayrılan kısmındaki en köşeye, elbiselerin arasına sakladığım, ağabeyimin bile bilmediklerini anlattığım o defteri yerinden çıkarttım ve dolabın hemen karşısında duran masaya doğru ilerledim. Çekmeceden aldığım kalemi elime aldım ve daha kendime bile itiraf edemediğim, etmediğim kelimeler kağıda döküldü.

İnsanlardan nefret ediyorum, hayır hayır nefret etmiyorum onlardan tiksiniyorum. Yaptıkları, söyledikleri, hatta eğlencelerinden bile tiksiniyorum. Belki de çevrem yüzündendir bilemiyorum... Ağabeyim mesela, o onlar gibi değil. Mesela zayıf yönlerimin, korkumun üzerine gitmiyor, kendi kabuğuma daha çok çekilmeme, daha çok susmama sebep olmuyor. O gece ve o geceye benzer diğer geceler yaşadıklarım, zihninimin hem en köşesinde hem de en ön plandaydı. 10 yaşında 'sus' denildi bana. Konuşamadım, nadiren konuştum. Öyle öğrettiler bana çünkü...

O zihnimde -

İçeriye gelen Ceyda ile elimdeki defteri hızlı bir şekilde kapattım ve saklamaya çalıştım. Ceyda heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı " İrem ve Hazen abla kontrole başlamışlar, koşa koşa geldik " dedi. Cümlesini bitirir bitirmez peşinden Eslem, Feride ve Asiye içeriye girmişti.

Asiye kendini ranzanın alt katına resmen fırlattı. Eslem ve Feride de aynı şekilde kendilerini yataklarına attıklarında bunca saattir nerede olduklarını merak etmiştim.

Asiye kafasını kaldırıp " Ecoşum sen sıkılmadın değil mi? " diye sordu. Kafamı hayır anlamında iki yana salladım. Feride bıkkınlıkla nefes verdi " iki kelimeden fazla laf etsin bir daha kendime flört dahi yapmayacağım " dedi. Bu onun için çok büyük bir sözdü çünkü kendileri çapkınlığın yazarı olarak tanınmıştı. Ferda'nın sözüne sadece hafifçe gülmekle yetindim.

"Hayır anlamıyorum ne kontrolü ki bu? " diye yakınan Esleme " şu müdürün yaptığı tek mantıklı şeyi söyleyin ya! " diyerek Asiye cevap verdi.

Kızlara bir şey demeden uyumak için ranzaya adımlarımı yönlendirmiştim ki Asiye beni durdurarak " bir şey mi oldu bu gün olduğundan daha da sessizsin ve sen bu saatlerde uyumazsın " dedi. Omzumu indirip kaldırarak " uykum var sadece " dedim. Asiye başını sallayarak beni onayladı.

|Akşam|

Erel

Gözlerimi açtığım zaman havanın çoktan kararmış olduğunu gördüm. Bu kadar saat uyudum mu ben ya? Yatağımın yanında bulunan komidinin üzerinde duran bardağa su doldurarak kıtlıktan çıkmışcasına içmeye başladım. Bardağı geri komidinin üzerine koyduktan sonra aşağı kattan gelen sesler ile birlikte aşağı indim.

Bizim evin alışagelmiş seslerinden annem ve babamın kavgası yine bütün evi dolduruyordu. Abim Oğuz, onları ayırmak için direniyordu fakat annem ve babamın gözü yine hiçbir şey görmüyordu. Adımları bilerek yere sert basıyordum ki belki bir umut görsünler diye fakat kendilerini o kadar çok kaptırmışlar ki yanlarında bomba patlasa duymayacaklar.

" YETER ARTIK! " diyerek kendimi belli ettim. Abim , annem ve babam birlikte bana döndüler. Tek seferde beni duyup bana dönmelerinin şokunu kısa sürede atlattıktan sonra konuşmaya başladım " SÜREKLİ EVDEKİ KAVGALARINIZDAN BIKTIK! ŞU KAVGANIZDAN BİZİ GÖRMÜYORSUNUZ YA!" Bu sefer babam, anneme beni göstererek " hep sen şımartıyorsun bunları. Bak oğluna gelmiş bize azar çekiyor aklı sıra! " dedi.

Beni hiçbir zaman kendi oğlu gibi görmemişti. Çünkü asıl sevdiği kadından olan oğlu abim Oğuz'du. O yüzden o, benden bir kademe daha çok sevilirdi hep.

Annem, babamın sözlerinden sonra bana iğrenerek bakmaya başlamıştı. Zaten ne zaman sevgi ile bakmıştı ki?

Burnumdan derin nefes vererek evden çıktım. Nereye gittiğimi ben bile bilmiyordum. Kolumdaki saate baktığım zaman, saatin çoktan 20.30 olduğunu gördüm. Evden epey bir uzaktaki parkın içine girdim. Köşedeki banklardan birinde oturdum. Sadece oturdum ve etrafı incelemekten başka bir şey yapmamıştım. Uzun bir süre boyunca incelikten sonra yanımda beliren hareketlenme ile sağıma doğru baktım yanımda oturan kişiyle gözlerimiz kesişti. "Neden geldin buraya? " Diye sordu. Mavi harelerini, benim kahverengi gözlerime dikmişti. Omuzumu indirip kaldırarak " bilmiyorum " diyebildim sadece ve önüme döndüm. Çünkü o harelere bakamıyordum, çekiniyordum." Peki, sen niye burdasın? " O da benim gibi omuzunu indirip kaldırarak "açıkçası ben de bilmiyorum, sadece park garip bir biçimde bana iyi geliyor " dedi. Ne o bir şey söyledi ne de ben ikimiz de oturduğumuz banktan karşımızda duran parkı izledik uzunca.

Hava iyice soğumaya başlamıştı. Üşüdüğümü hissetmiyordum fakat yanımda duran Ecem için aynısını söyleyemeyeceketim. Kollarını kendine sarmış bir şekilde ısınmaya çalışıyordu. " Üşüdün mü? " Diye sordum. Sadece kafasını hayır anlamında sallayarak cevap verdi. Derin bir nefes bırakarak üzerimdeki hırkayı çıkartarak Ecem'in üzerine örttüm. Anında kaşlarını çatarak bana döndü " titriyorsun " diye cevap verdim. Bir şey demeden hırkanın uçlarını tutup önünü kapattı.

 

 

Loading...
0%