@sudeliyimm
|
Aklım ve kalbim birbirine girdi. İkisi de kendi çerçevesinde haklı. Birisi güvenme derken diğeri ne olacak sanki her zaman böyle hissetmiyoruz diyor. Ben ise ikisinin arasında kalmıştım fakat güven diyen kısmım daha baskın davranıyor her seferinde. Yetimhaneye Erel ile birlikte döndük. Tek başıma gitmek istediğimi söylesem de saatin geç olduğunu söyleyerek ısrar etmişti.Açıkçası benimle birlikte gelmesini istemiyordum. Bir ailemin olmadığını bilse benden nefret edebilirdi.Fakat Erel benim düşündüğümün aksine yüzüme iğrenerek, aşağılayarak ya da acıyarak bakmadı. İçten içe rahatlamamı sağlamıştı bu. Ona el sallayarak yetimhaneye girdim. Abimin beni izlediğinden bihaberdim tabi. Abim kaşlarını çatatak “Arkadaşınla parka gideceksiniz öyle mi? Dedi. Boynumu bükerek. “yalan söylemedim ki abi. Erel sadece arkadaşım” dedim. Abim de benim gibi yaparak “öyle olsun bakalım” dedi. Abim ile klasik ayrılmamızdan sonra kendimi yatağa bıraktım. Hemen yanımda biten kızlarla yüzümü yastığa gömdüm. Soru yağmuruna tutulmak istemiyordum açıkçası. Başımın altındaki yastığın çekilmesi ile birlikte yatakla buluştum fakat hiç istifimi bozmadan yatmaya devam ettim.“Hadi ama Ecem, en son dışarıya çıkıcağım dedin niye dedik sonra söylerim dedin. Şimdi dökülme vakti” Ceyda’nın sözlerkyle diğer kızlarda onaylarcasına mırıldanmaya başladılar. Dirseğimle destek alarak yataktan doğruldum. “of tamam! Bizim okulda ki Erel ile birlikte parka gittik” dedim. Kızların hepsi şaşkınlık nidaları dönüyordu.Ceyda bir şeyler düşünür gibi dursa da hemen yüz ifadesini toplamıştı. Peki bu benim gözümden kaçar mı? Asla! Oldum olası Ceyda’ya güvenmeyen bir tarafım vardı.Hareketini görmemezlikten geldim. Feride devam et dercesine başını salladı “Öyle işte oturduk, havadan sudan konuştuk. Merak edilecek bir şey yok yani” Evet çok havadan sudan konuştunuz Ecem. İç sesime göz devirmekle yetindim. Ceyda “Ecem, sen her zaman yazarak rahatladığını söylemiştin ama biz seni hiç yazarken görmüyoruz” dedi. Ne konuşursak konuşalım konuyu hep buraya getiriyordu. Bir kez, sadece bir kez kendimi tutamayıp yazmanın beni rahatlattığını söylemiştim ve o günden beri ‘nereye yazıyorsun? Blog sayfan mı var?, var ise adı ne ? Deftere mi yazıyorsun? Defterin nerede gibi sorular soruyordu. Her seferinde konuyu değiştirip sorularından kaçıyordum çünkü kalemimin de siyaha boyanmasını istemiyordum fakat Ceyda her seferinde bu soruyu sormaktan çekinmiyordu. “Gerçekten Ecem, her seferinde konuyu değiştiriyorsun. Söylesen ne olacak ki” diyen Eslem’e benim yerime Asiye Cevap verdi “demek ki söylemek istemiyor. Siz de kurdalamayın daha fazla” teşekkür edercesine ona baktım. Karanlığımın içindeki ışığım gibiydi o. Her daim yanımda olurdu. Ölsem bile unutmazdım.“aman canım sanki yiyeceğiz yazdıklarını” diyen Ceyda odadan çıktı. Ceyda ve iğneleyici sözlerinden kurtulduğum için şanslıydım açıkçası. Asiye göz devirerek “ Şu kıza niye bir türlü ısınamıyorum ben ya? Ama haklıyım bence ‘bana güvenmeyin’ diye bas bas bağırıyor resmen” dedi. Kızlarla birliktelik kahkaha attık.“Boş ver Asiye ne diye bağırdığını” dedim ve uykunun beni kucaklaması için yerdeki yastığı alıp yatağıma uzandım. 🧡 Sabah ilk defa kendi kendime uyanmanın şaşkınlığı ile odada bulunan banyoya doğru ilerledim. Rutin işlerimi hallettikten sonra abimi arayıp yemekhane katına indim. Abimin yanına vardığımda abim yanağımdan makas alarak “günaydın prensesim. Hayırdır rolleri mi değiştirdik” dedi. Kıkırdayarak cevap verdim “sanırım biraz öyle oldu” dedim. Yemeğimizi alıp masaya geçtik. İkimiz de sessizce yemek yedik. Abimden uzak durmak istemiyordum. O benim hiç görmediğim, tanımadığım ailemin aksine beni asla bırakmadı. Ben ona ne yaparsam yapayım ne dersem diyeyim o her zaman bir adım arkamda oldu. Benim de onun gibi olmam lazım ve onun gibi olacağım. Az sonra Asiye, Feride ve Eslem yemekhanenin kapısında belirdi. Minik bir baş selamı verdikten sonra onlar da yemeklerini almaya gittiler. Hemen ardından da gözlerini ovuşturarak giren bir adet Volkan gözüktü. O da kızların peşinden yemek almak için gitti. “Sen mi uyandırdın onu?” dedim abime.“Ben uyandırdım. Ona bıraksak beyefendi akşama kadar uyur” Gülerek “ gelince fena sövecek biliyorsun değil mi?” dedim. Abim omuz silkerek “denesin bakalım” dedi. “Al, geliyor bizimki” abim de benim baktığım tarafa bakınca yarı uyanık Volkan’a buraya gelmesi için el işareti yaptı. Elimi masaya koyarak “kesin büyük sövecek” dedim. Abim de elimin üzerine elini koyarak “cesaret bile edemez diyorum” dedi. Tepsiyi masaya koyan Asiye “kim ne diyor?” diyerek sandalyeye oturdu. Onun peşinden Volkan, Eslem ve Ceyda da masaya oturdular. Gülerken “hiç” dedim. Volkan esneyerek “ ulan karga daha bırak sıçmayı uyanmamıştır bile. Biz niye koyduğumun bu saatinde cepheye gider gibi uyanıyoruz lan” dedi. Gülerken masanın üzerinden abime elimi uzattım “kazanan belli” Abim Volkan’a yandan bir bakış atarak parayı verdi. Hatta abim bakışla kalmadı Volkan’ın ensesine günaydın mesajını bile verdi. Ensesini tutan Volkan “ne vuruyorsun abi ne yaptım da? Daha yemek yemeden dayak yiyorum ya! Sağol abi valla doydum ben” dedi. Abim burnundan nefes vererek “oğlum bir kere de beni haklı çıkart lan!” dedi. Tabi biz kızlarla onların atışmalarını gülerek izlediğimiz için çıtımız çıkmıyor. “Abi ben ne zaman seni haksız çıkarttım ya!,” diye sitem eden Volkan’a abim cevabı yine ense köküne vurarak cevap verdi “en son az önce yaptın kardeşim” Volkan boynunu ovuşturarak “abi ben daha uyanmamışım ya!” dedi.“Kes sesini de yemeğini ye Volkan, okula geç kalacaksınız” Volkan bana bakarak “hâlâ barışmadıysanız barış şu psikopatla yoksa ben öteki tarafı göreceğim bu gidişle” demesiyle abimden bir darbe daha yedi. En sonunda elini masaya vurarak “gidelim abi ben senin dayaklar sayesinde doydum bu gün” dedi. Abim kaşlarını çatarak “kes sesini de yemeğini ye Volkan, herkes seni bekliyor” dedi. Volkan bey durur mu? Asla! Verdi yine cevabını “e abi bırakmadın ki yiyelim yemeğimizi. Dayak oğlanı yaptın iyice bizi” bu sefer dayağı abimden değil sol tarafında kalan Asiye’den yedi. "Cenk abiye karşılık vereceğine yemeğini yeseydin şu an doymuştun Volkan. Sesini çıkartma ve yemeğini ye” Volkan sessiz sedasız yemeğine gömüldü. 🧡 Okula abimle gittik. Abim gitmeden önce çıkışta bizi alamayacağını işlerinin olduğunu söyledi. Okula girdikten sonra herkes sınıflarına dağıldı. Dersi dinlerken içeriye boynundaki nöbetçi öğrenci yazılı kartla Erel girdi. 2 hafta sonraki voleybol maçı için seçmelerin başladığını haber verdikten sonra sınıftan çıkmadan önce son bir kez bana baktı. Utançla başımı öne eğmem tabi ki de Asiye’nin gözünden kaçmamıştı. Sonra sorarım bakışı attıktan sonra yeniden önüne döndü. Açıkçası şimdilik kurcalamaması iyi olurdu çünkü ne olduğunu ben de anlayamıyordum. İnsanlara kolay güvenmem fakat Erel’i gördüğüm ilk andan itibaren ona karşı en ufak bir güvensizliğim olmamıştı. Onu gördüğümde hızlanan kalp ritimlerim de işin içine eklenince kendimi sorgulamadan duramıyordum. ‘o cidden arkadaşın mı yoksa bir arkadaştan daha fazlası mı Ecem?’ diyordum kendime fakat aklım ve kalbim beni daha çok yol ayrımına sokuyordu. Ne kadar kalbimle hareket etmekten kaçınsam da günün sonunda daima kalbimi dinlemiş oluyordum. Kırılacağını, parçalara ayrılacağını ve o parçaların beni inceden inceden öldüreceğini bildiğim halde yapıyordum bunu. Kontrolü tamamen kaybetmiş gibiyim. Zil sesi ile düşüncelerimden ayrıldım. Asiye’yi güç bela ikna ettikten sonra birlikte kantine gittik.Uzun bir kantin sırasından sonra nihayet su alıp geri sınıfa çıkabilmiştik. Bir su için bu kadar cereme çektiğimize inanamıyordum. Sınıfa döndüğümüzde Naz’ın yüksek sesle sınıftakilere bir şeyler söylediğini duydum. Sınıf kapısından içeri girdiğimizde Naz’ın elindeki defterimi fark etmem ile birlikte ona atılıp defteri elinden aldım.İçindeki her şeyi okumamış olması için içimden dua ederken Naz beni gösterip “işte minik yazarımız da gelmiş” dedi. |
0% |