@sudeliyimm
|
Ulaşmak istediğim yollar var. Önüne her zaman engeller konulan yollar. Her engeli geçtiğimde daha da yüksek bir engel karşılıyor beni. Yorulmaya başladım. Bacağımdaki gücün çekildiğini hissediyorum. Fakat yolun sonunu da merak ediyorum. Yine bir arafta sıkışıp kalıyorum. Dipsiz kuyunun içine düşmek üzereyim, yardım için uzatılan elleri tutmaya çalışırsam onları da kendim ile birlikte o karanlığa çekeceğimden eminim. Naz’ın elinden aldığım kitaba sıkıca sarıldım “bunun sende ne işi var, kim verdi sana bunu?” Naz boynunu alaycı bir tavırla bükerek “ne oldu ağlamaya mı başlayacaksın?” diye sordu. Asiye, Naz’ın boğazına yapıştığı an geri çektim onu. Bu kıza dokunmasını dahi istemiyordum. Naz, sınıfa dönerek “ gördünüz mü nasıl da saldırdılar bana?” dedi. Bu sefer sabır kotası taşan bendim. “ne diyorsun sen be?” Diyerek Naz’ın saçlarına abandım. Biz saç baş dalaşırken sınıfa giren müdür ile Naz’ın saçında ve omuzundan olan ellerimi anında serbest bıraktım. Naz her zamanki gibi masum rollerine bürünerek “ hocam ikisi bir anda bana saldırmaya başladılar. Tabi ikisi de yetimhanede büyüdüğü için neyin nasıl olması gerektiğini öğrenememişlerdir” dedi. Hayır Ecem. Ağlayamazsın Ecem. O orayı bilmiyor boş boş konuşuyor Ecem. Hayır öğrenmedi Ecem. Kimse bize bir şey yapamayacak Ecem. “Üçünüz de odama!” Müdürün bağırışı ile birlikte üçümüz de onu takip ettik. Müdür, koltuğuna otururken biz de karşısına dizilmiştik. Kendimi kaybetmemek için derin nefesler alıp veriyordum. Şu an olmazdı. “Kızlar bu yaptığınız davranışlar size yakışıyor mu? Hele sen Ecem, kimseye derdin yok tasan yok kızım nereden kafana esti kavga kaos senin?” Ağlamamak için dişlerini birbirine kenetlemiştim. Başımı öne eğdim ve konuşamadım. “Asiye ve Ecem, ikiniz için de Cenk’i arayacağım. Bu seferlik yurt müdürünüze söylemiyorum ama bir daha olmasın.” Naz’a dönerek “senin de bu seferlik anneni aramakla yetiniyorum Naz” dedi ve eliyle kapıyı göstererek “sınıfınıza gidin şimdi” dedi. 🧡 Bir sonraki teneffüs abimin sınıfımızın kapısının önünde beklemesini bekleniyordum açıkçası. Bana işinin olduğunu söylemişti. Hızla kafamı yere eğdim. Abim okuldan ilk defa böyle bir şey için çağırılıyordu. Abim yüzümü avucunun içine alarak “bana bak bakalım prensesim, eğme kafanı. Ben senin ne olursa olsun şiddete başvurmayacağını biliyorum eminim bir şeyler olmuştur” dedi ve beni kendine çekip sarıldı. Bu zamana kadar tuttuğum göz yaşım abimin sarılmasıyla akmaya başladı. “abi o benimdi, kimse dokunmasın ona dedim, sakladım, onu da buldular abi onu da siyaha boyadılar abi” Abim saçlarımı sıvazlayarak “tamam abicim, bak almışsın ellerinden sen. Ağlama hadi bak bana” dedi. Nefes anlamıyordum. Karanlık eller etrafını sarmış gibiydi. “Abi... Nefes... alamıyorum” Sözlerim ile birlikte abim ona bakmamı sağlayarak “prensesim, bende kal, bende kal abicim. Bak buradayım ben, kimse seni bulamaz, kimse sana dokunamaz. Kendine gel abicim hadi. Derin nefesler alıp vermeye çalışıyordum fakat nafileydi. Abime daha çok sokuldum. Abimin bir eli saçlarımdayken diğer eli belimdeydi. Sınıfa doğru “Asiye! Su getir” dedi. Yanıt alamayınca yine aynı şekilde bağırdı. “Asiye, çabuk” Asiye elinde su şişesiyle yanımıza geldi. Abim elinden şişeyi alıp bana uzattı. Ağır ağır nefes alabiliyordum. Abimin elindeki şişeden ağır ağır su içtim. Kendime geldiğim zaman abimin kollarının arasından çıktım. “iyiyim abi bir şeyim yok” dedim ve elimdeki şişeyi geri abime uzattım. Yanımızda duran Asiye, Cenk abime bakarak “cidden bizim bir suçumuz yoktu Cenk abi. Bu Naz cadısı kimden aldıysa Ecem’in defterini almış” dedi. Cenk abim bendeki bakışlarını Asiye’ye çevirerek “sizin suçunuz olmadığını biliyorum. Kolay kolay birilerini dövmezsiniz siz. Buraya gelme nedenim nasıl olduğunuzu görmek” dedi. “çıkışta bizi almaya gelecekmisin, yoksa biz bize mi gidiyoruz” “işim erken biterse gelirim prensesim” başımı sallayarak sessizce onayladım abimi. Dersin başlangıcını haber eden zil çaldığında Asiye ve ben sınıfa geçerken abim de el sallayarak merdivenlere yönelmişti. 🧡 Okul çıkışı abimsiz yetimhaneye döndük. Çıkışa kadar defterimi kimin bulduğunu ve neden Naz’a verdiğini düşünüp durdum. Umarım yazılanları ciddiye almamışlardır. Umarım son sayfayı okumak gibi bir hata yapmamıştır. Abimin ve arkadaşlarımın hayatı söz konusuydu. Kimsenin bilmesine izin veremezdim fakat gidip de Naz’a ‘defterdekilerin ne kadarını okudun?’ ya da ‘son sayfayı okudun mu?’ gibi bir soru soramazdım. Defterimi bir daha bulup bulamayacağı belli olmazdı veya sürekli sorgulayıp sorgulamayacağını kestiremezdik. “e Ecem duydum ki Naz’ın saçını başını yolmuşsun” Volkan’a sadece kısa bir bakış atmakla yetindim. Konuşmayacağımı anlayan Volkan daha fazla bir şey demeden önüne döndü. Yetimhanenin iki sokak altındaki sokaktayken Volkan’a “Koray abi de abimle midir” diye sordum. Volkan, bilmem dercesine omuz silkti. “hem ne yapacaksın Koray abiyi” diyen Volkan’a “işim var” diyerek geçiştirdim. Cebimden telefonu çıkartarak Koray abiyi aradım. Telefon üçüncü çalışta açıldığında Koray abi “ bir şey mi oldu küçük cadı yoksa sen beni aramazdın” dedi. “yok sadece abimin yanında mısın diye soracaktım” dedim. Koray abi “ ancak Cenk dersin biz senin abin değil miyiz? Bücür” dedi. Gülerek “ tabi ki sende benim abimsin sırık bey ama lütfen soruma cevap verebilir misin?” dedim. Koray abi de benim gibi gülerek. “abinleyim, ne oldu çok mu özledin beni?” Diye sordu. “ya ya çok özledim sırık” dedim. Koray abi bilmiş bir edayla “beni Cenk’ten daha çok sevdiğini itiraf ediyorsun yani. Tamam. Söylerim ona da hadi görüşürüz bücür” diyerek telefonu suratıma kapattı. İlk başta alık alık telefona baksamda Koray abinin deliliğini kabul edip, telefonu cebime koydum ve bizimkilerle yürümeye devam ettim. 🧡 Odaya girdiğimizde elimdeki defteri sıkı sıkı tutuyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Defteri yakmak istiyordum fakat içindekiler benim ruhumdu. Eğer defteri yakıp yok edersem kendi ruhunu da yakmış olurdum. Benim ruhum zaten defalarca kez kirli eller tarafından yakılmıştı, bir de ben yakmak istemiyordum fakat yazdıklarımı kimsenin okumasını da istemiyorum. Sığındığım limanına benden başka geminin yaklaşmasını dahi istemiyordum. Fakat içimde böyle bir korkuyla da yaşamak istemiyorum. İkilemlerden bıktım. İkilemleri kendinden söküp atmak istiyorum. Bazen kendimi de söküp atmak istiyorum. En sonunda kızların da bahçede olmasından yararlanarak defteri ranzanın, tahta olan kısmı ile yatak kısmının arasına sakladım. Uzaklaşıp görünmediğinden emin olduktan sonra yatağın üzerine örtüsünü örttüm ve ben de bahçeye çıktım.
|
0% |