@sudem_0000
|
Emre Ömer'in anlattığı planı bir süre düşündüm. Bunu yapmak ne kadar doğruydu? Ekibe planı anlattıktan sonra Hürkan ayağa kalktı. Gideceğini sandım ama o konuştu. "Kadına verdiğin zararı affetmemi istiyorsan Ömer'in dediğini yapacaksın. Alfa kurtu düşüren alfa olur." dedikten sonra gitti. "Hürkan haklı. Yapman gerekeni yap Emre." Kaan da kalkıp gitti. "Cesedi saklama işlemine yardım ederim dostum." diyerek Emir de kalkıp omzuma vurdu birkaç kere ve gitti. "Tamemen öldürme dostum organlarını ihtiyacı olanlara verip para kazanırız." Ali'nin söyledikleri ile omzuna vurdum. Gülerek yanımdan ayrıldı. "Ali'ye katılıyorum. Boş yere öldürmemiş olursun." diyerek Umut da yanımızdan ayrıldı. Herkes gidince duvarda dikilen Ömer'e döndüm. "Kadının kolunu sar. Derin değildi ama korkmuştu ve canının yandığına eminim." Onaylayıp yanımdan ayrıldı. Benim ise yapmam gereken tek şey patronu öldürüp yeni patron olmak. Hürkan'ın dediği gibi alfayı öldüren alfa olur. Kapıya gelip tıkladım. Bugün son günün olacak patron! İkonik 'Gel' sesini duyunca içeri girdim. Belimde Ömer'in verdiği silah vardı. Patronun başa çıkılamayacağını fark ettiğinde elime silah verip patronu halletmemi söyledi. Eğer bunu yaparsam bütün çalışanlar benim emrimde olacak. "Yediğin dayak yetmedi mi?" Birazdan ölecek olan o bakalım bir şey yapabilecek mi? Belimden silahı çıkarıp karşımda oturan adama doğrulttum. "Sen buna nasıl cüret edersin!" Ayağa kalkıp yanıma geleceği sıra hiç beklemeden tetiğe bastım. Gereksiz aksiyonla uğraşamam. Yere yüz üstü yığılan adama baktım. "Bundan sonra buranın patronu benim!" Herkes yanıma geldiğinde Hürkan'ın yüzünde tebessüm vardı. "Bu piçten kurtulduğuna sevindim. Fakat dikkatli olmalısın Emre artık patronu sensin. Beladan uzak durmaya çalış." Kaan'ın söyledikleri ile yavaşça kafamı salladım. "Patronu öldürmesi en büyük belaydı zaten Kaan. Umarım bir kadın uğruna değer." Ömer'in sözleri ile hepimiz ona döndük. "Gerçek bu dostlarım. O lanet kadın yüzünden ölebilirdik!" Hürkan Ömer'in boğazına yapıştı. "Ufak bir zarar vermemiz bile boktan bir şeydi Ömer. Kendine gel! Kadınlara ne zarar veriyoruz ne de bir başka şey yapıyoruz." Hürkan sertçe Ömer'i itti. "Çözdün mü?" Ömer başını olumsuz anlamda salladı. "Dağılın çocuklar biraz dinlenin. Kadına bir şey olmayacak." Herkesi sakinleştirmek istiyordum. Ortam çok gergindi. Hepsi dağıldığın da bende kadının tutulduğu hücreye girdim. Ağlamıyordu ama gözleri dolu dolu bana bakıyordu.Yavaşça ağzında ki bantı çıkarttım. "İyi misin Aylin?" Öfkeyle bana bakıyordu. İyi olmadığı belliydi. Verdiğim zarar az olsa bile buna pişmandım. Arkadaşlarımın ölmesine göz yumamazdım. "Adım Aylin değil dedim sana! Ayrıca iyi gibi mi görünüyorum? Beni ne halt etmeye kaçırdınız bilmiyorum ama ben Aylin değilim! O benim ikizim." Yeşil gözleri öfkeliydi. Yalan konuşmuyordu. Biz yanlış operasyon gerçekleştirmiştik. "Adın ne?" Öfkeli veya kızgın değildim ama mesafeli ve soğuktum. Kaçırdığım birine karşı samimi olamazdım. "Elfida dedim ya aptal adam!" Gözüm kestiğim bileğine takıldı. Ömer düzgün saramamıştı. "İzin verde sarayım." Alayla güldü. "Kanattığını mı sarmaya çalışıyorsun? Ne acı! Kanatıp sarmanın ne mantığı var?" "Ben bir kadına asla zarar vermem!" "Evet onu on dakika öncesine kadar gördüm! Bırak beni aradığın kişi ben değilim." Eğer onu bırakırsam başka bir tayfanın peşine düşeceğine eminim. Ailese ise bu duruma ne der bilmiyorum. "Aileni merak ediyorsan etme. Seni çözebilirim ama seni gönderemem. Peşinde benden daha tehlikelileri olacak ve emin ol kimse benim kadar merhametli değil!" "Merhametin bu mu? Beni bir hücrede tutsak etmek mi? Ölmeyi tercih ederim. Aileme gelecek olursak, ben onlardan ayrı yaşıyorum." İyi ama patron onun evinin adresini verdi. "Oturduğun ev ailenin eski evi mi?" Başıyla onayladığında neler döndüğünü anladım. Patron Aylin'i kaçırmamız için o evin adresini verdi ama ikizi olduğunu ve o evde tek yaşadığını bilmiyordu. "Seni çözeceğim asi kadın ama kaçmaya kalkma. Kaçmaya kalkarsan adamlar seni yakalar. Dışarıda peşinde daha tehlikeliler var." "Aradığınız kişi ben bile değilim!" Evet o olmaya bilirdi fakat ikizlerdi. Kadını saldığımda bir başkasıda peşine düşerdi. Patron ile munakaşası olan bir ailenin diğer tayfalarla olduğuna da eminim. "Seni uyardım küçük asi. Kendimi tekrarlamayı sevmem. Anladın mı beni?" Göz devirip başını salladı. Derin bir nefes alıp eğildim. Cebimden çıkardığım çakı ile yavaşça kollarındaki ipleri çözdüm. Ayakları şimdilik bağlı duracaktı. En azından bileğini sarana kadar. Ona baktığımda yüzüme tokat attı. İfadesizce ona bakmaya devam ettiğimde elini yumruk yaptı. Havada tuttuğumda elleri buz gibiydi. "Sana daha fazla zarar vermeyeceğime yemin ederim küçük asi. Eğer uzlaşamazsak seni Ali'nin yanına veririm. Emin ol benden daha çok konuşuyor." Elini çekip kaşlarını çatarak bana baktı. "Konuşanı suratsız bir herife tercih ederim." Bir şey söylemeden kesik attığım bileğini tuttum. Bileğinde ki sargıyı çözüp cebimden yeni sargı çıkardım. "Burada bekle adamlar kapıda olacak kaçmaya çalışırsan neler olacağını biliyorsun." Göz devirip onayladı. Hücreden çıkıp kurumuş kanı temizlemek için birkaç malzeme aldım. Geri geldiğimde onu bıraktığım gibi bulmak gülmeme neden olabilirdi. Yanına gidip kolunu sildiğinde yüzünü buruşturdu. Kanı temizledikten sonra kolunu sardım. Ayağa kalktığımda kendisi bacaklarını çözüp karşıma dikildi. "Adın ne senin?" "Emre, Emre Karaaslan." Omuz silkip yanımdan ayrıldı. Peşinden onu takip ettim. Etrafı geziyordu. "Neden bu işi yapıyorsunuz?" Cevap vermeden sadece ona baktığımda omuz silkti. "Ben birini öldürebilir miyim?" Sorduğu soruya az kalsın gülecektim. Kendisine ufak bir kesik atmama rağmen ağlayacak gibiydi şimdi ise birini öldürmekten bahsediyordu. "O senin boyunu aşar küçük asi." "Neden?" Bu kadın birkaç saat önce neredeyse ağlayacaktı! "Küçük bir kesikte ağlayacaktın, birini öldürmeyi nasıl yapacaksın?" Sorduğum soru ile sırıttı. Neler olduğunu anlamadan boğazıma çakı dayadı. Ne zaman çakımı almıştı? "Beni hafife alma! Birini öldürmek istiyorum." Boğazımdan çakıyı çekip bana verdi. Boğazımı tutup derin bir nefes aldım. Getirdiğimiz kadının psikopat olduğuna eminim! "Elimizde canlı birisi yok." Söylediklerim ile gülüşü daha da büyüdü. "O zaman ceset incelemek istiyorum!" Bu kadınla daha çok işimiz var. Ufak bir kesikten korkuyor ama birini öldürmek ve ceset incelemek istiyor! Nasıl bir kadın kaçırdık biz? "Ekibin yanına gidelim onlarla tanış." "Sonra ceset inceleyecek miyim?" Pes edercesine başımı salladığımda önden yürümeye başladı. Kolundan tutup kendime doğru çektim. "Yanlış yere gidiyorsun küçük asi." Kolunu benden kurtarıp yanıma geçti. Beraber ekibin yanına gittiğimizde herkes oturuyordu. Emir sözde cesetten kurtulacaktı! Biz geldiğimizde bütün gözler bizi buldu. "Ben Elfida kendinizi tanıtın işim var." Söylediklerine göz devirip ekibe döndüm. Hepsini sıraylar gösterip tanıttım. "Emir ceset nerede?" Sorduğum soru ile hızla ayağa kalkınca otur işareti yaptım. "Biz bu küçük asi ile az önce öldürdüğüm cesete bakacağız. Bir süre yanımıza gelmeyin. Hanımefendi fazla sabırsız ve asi." "Kendisi neredeyse ağlayacaktı." Ömer'in söyledikleri ile ona tersçe baktığımızda sustu. "Bu adamı sevmiyorum. Nasıl sizin arkadaşınız anlamış değilim." "Kapa çeneni kadın! Senin yüzünden arkadaşlarım ve ben ölebilirdik!" Omuz silkti. "İyi ya dünya kötülerden arınmış olurdu." Ömer Elfida'ya doğru geliyorken önüne geçtim. "Kendine gel Ömer. Karşında düşmanın yok. Kimse ölmedi geç otur yerine." Ömer yerine geçtiğinde Elfida'nın kolundan tutup onu döndürdüm. "Kimseye sataşma özellikle de Ömer'e onun öfke kontrolü yok. Kendini mi öldürtmeye çalışıyorsun?" Kolunu çekip bir şey söylemeden önden yürümeye başladı. Ona yetiştiğimde beraber patronun -artık benim olan- odaya geldik. Yerde yığılan cesede eğildi kenara yaslanıp ne yapacağını izlemeye koyuldum. "İkizinin aksiyonu daha çok sevdiğini söylemiştin ama sen şu anda seni kaçıranların mekanında hatta seni kaçırmamızın emrini veren adamın cesedini inceliyorsun." "İkizimin kaçırılmasını istemiş benim değil bu bir. İkincisi de aksiyon sevmiyor olabilirim ama ceset incelemenin aksiyonlu bir yanı yok!" Bir şey söylemediğimde yerde yığılı ceseti inceliyordu. Bana döndüğünde "Ne oldu?" diye sordum. "Bıçak, çakı ne varsa verir misin bu cesedi kesmeden incelememi beklemiyorsun herhalde." Olmaz dercesine başımı salladım. Cebimden nasıl olduysa çakıyı almıştı. Eline kesici bir alet versek daha neler yapardı bilmek istemiyorum. "Neden?" "Esir olan sensin. Eline bıçak vermeyeceğim." Yavaşça ayağa kalkıp sevimlice gülümsedi. Bu tür şeyler bende yaramaz. Geriye çekildiğimde somurttu. "Arkadaşlarından isterim bıçağı!" Yanımıza mahkum değil bela almışız haberim yok! "Bekle burda küçük asi!" Sesim soğuktu ama öfkeliydim. Bu kadın beni deli ediyor! Ekibin yanına gittiğimde herkes ayağa kalktı. "Ayağa kalkın diyen yok oturun." "Elfida ilgili biri sorun mu var Emre?" Hürkan'ın sorusuna olumsuz anlamda başımı salladım. "Hayır yok sadece bir süre daha burada kalacak. Biliyorsunuz biz kaçırdık ve eğer salarsak daha kötüleri ile karşı karşıya kalacak. İsteği ile burada ve bu kadın ceset inceliyor! Sizce ona bıçak vermeli miyim?" Ömer hariç hepsi güldü. "İyi anlaşmanıza sevindim. Elfida'nın bizim kafadan olması da güzel. Ama bıçak konusunda endişeliyim." Hürkan'ın söyledikleri ile güldüm. Başımıza bir bela aldık. "Sizden isteyecekmiş bıçağı. Bıçak almadan rahat duracak bir kadın değil. Bıçağı olan var mı?" "Koskoca Emre Karaaslan bir kadına mı yenildi?" Kaan gülerken bıçak uzattı. Bende olan çakı küçüktü ve kadavrayı inceleyeceği için yetersizdi. Kaan'ın verdiği bıçakla daha iyi yapabilirdi. Artık ne yapacaksa! |
0% |