Yeni Üyelik
17.
Bölüm

16.BÖLÜM

@sudenzbalikci6

HELLOOO...

Bölüm beğeni sayım ve yorumlar çok düşük bakın bu gidişle sınır koymak zorunda kalmim beğenin ve FİKİRLERİNİZİ paylaşın benimle.⁉️

❌❗BÖLÜMLERİMİ BEĞENİN.❗❌

KEYİFLİ OKUMALAR..

"BİR YERE AİT OLMAK"

~

"Lan... Lan it herif." Amcamın sesi sanki kafamın içindeydi.

"Ömer amca uyanacak sessiz olur musun!" Peki Alparslan'ın nefesi neden saçlarıma değiyor. Bu nasıl bir rüya ise uyanmak istemiyorum yerim çok rahat.

"Uyumak istiyorum." Mırıltımı duyuldu mu bilmiyorum ama Uyuyana da saygı yok.

"Amcam canım kızım ben seni koynumda uyuturum gel."

"Olmaz şuan çok rahatım." dedim.

"Ömer biz çıkalım gel. Çocuklarda tor... pardon uyusunlar." yengemin ne işi vardı benim rüyamda.

Bir dakika ya biz en son alp ile amcamın özel katındaki odada uyumuştuk. siktir rüya, rüya değil miydi? Rahat Yerimden hızla kalktım ve odaya göz gezdirdim. Alpin göğsünde uyumuştum ve amcam tam tepemizde yanında yengem ile duruyordu. Yanlış gördüğümü düşünüp gözlerimi yerinden çıkarmak ister gibi ovdum ama bir türlü gitmiyorlardı.

"Amca... Amca ne işin var senin hastanede." Yüzü kıpkırmızı olmuştu ve Tavana doğru bakıp sabır çekti. "Mih prensesim. Seni şu herifle neden aynı yatakta buluyorum." haklıydı valla alpcim şimdi yapacağım şeyi hiç beğenmeye bilirdi. "Valla en son ben burada aha şuracıkta..." Kendi köşeme gösterdim ama o taraf asla bozulmamış duruyordu. Alp'e en uzak olan yeri. "Yatıyordum. Nasıl oldu, nasıl girdi odaya bilmiyorum." Alp'ten tarafa asla bakmıyorum. Benim kalkmam ile oda oturur pozisyona gelmişti. Yengem direk ne olduğunu anlamıştı belli ki sırıtmaya ve bana hadi hadi yemedik bakışları atıyordu. Amcam tabiki de inanmamıştı ama sırf alp'e sinir olduğu için dudaklarını araladı ama o konuşamadan yengem girdi devreye. "Ya kaç yaşında adamsın rahat bırak çocukları. Hem sen sevgiliyken koynumdan çıktın mı da gelmiş çocuklara nutuk çekiyorsun?" Yengem avukat diye demiyorum. Valla iyi gol yaptı. Amcam şaşırmıştı sanki sırtından bıçaklanmış gibi bir ifade ile yengeme baka kaldı. Ben, amcamın dumur oluşuna gülmemek için odada her yere bakıyordum. "Karıcım girmeyelim oraya..." Amcam diye demiyorum harika hanımcıdır. "Bir şart ile..." devamını ne ben ne alp duyduk gerçi o duymuş olabilir çünkü yüzü kızarmıştı. "Hadi gidelim." Amcam hızla yengemi aldı ve odadan çıktı.

alpcim istersen duyduklarını gerçekleştire biliriz.

"Oha... Ne dedi acaba yengem." Çıkmaları ile Oda da beraber kalmıştık ve ben az önce onu satmıştım dimi. Odanın her yerinde gezinen bakışlarım en sonunda sevgilimi buldu. Yüzüme tatlı olduğunu düşündüğüm bir gülümseme kondurdum ama o yüzüne anlat anlat dinliyorum bakışı ile bakıyordu.

yerim yer laci laci bakışlım.

laci ne?

lacivert salak uzun uzun yazamam.

"Biraz daha üstümüze gelirse bize gençlik yılı anılarını dökeceğini ve amcanın bir ay koltuklarda yatacağını söyledi devamını duymak istemezsin." Yengem birinin kulağına bir şey diyorsa eğer dediği kişi bile zor duyar. Alpin hepsini duyması beklenmedik bir şeydi.

bence değerlendirmek lazım

"Nasıl kulakların var senin." Tamam duyduğunu anlamıştım ama bu kadar net duymamıştır canım.

"Şimdi boş ver sen onu. Demek şu köşede yattın..." Az önce amcama gösterdiğim yeri gösterdi. "Benden haberin yoktu falan gel bakayım sen kollarımın arasına." Eli ile gel gel yapıyordu ama uymak yerine yataktan kaçmak için bir hamle yaptım ama nafile bir hamle oldu. Refleksleri güçlüydü ben daha kaçmadan ne yöne kaçacağımı anlamıştı.

tam klonlamak lazım.

"Bazen sevgilinin bordo bereli olması kötü bir şey." kendi kendime söylendim ama alp tabiki de söylentimi duydu. Hangi ara geldiğimizi anlamadığım bir pozisyondaydık. Ben sırt üstü yatıyordum o yükünü vermeden bel kısmım üstüne oturmuştu. Biz ne zaman bu hale geldik valla anlamadım.

sende istiyorsun hadi bakimmm

"Demek şikâyetçisinde Mihriban hanım daha kaç gün oldu. Az önce beni amcana sattın unutmam." Demesi ile elleri en gıdıklandığım yerlere konumlandı. Şimdi odada benim kahkaha seslerim duyuluyordu.

"Alp... lütfen..." Derin nefesler almaya çalıştım ama Cümlelerim bir türlü tamamlanamıyordu. "Sevgilim... alp bıraksana..." Her geçen saniye kahkahalarımın sesi daha yükseliyordu. Benim aksime alp sadece gülümsüyor. "Bebeğim, canım, sevgilim... dur lütfen bak yeter." nefes nefese kaldım ama adam rahattı.

"Bak sen işine gelince nasılda iltifat ediyorsun sen öyle." Gözlerim yaşarmıştı bunu fark edince durdu ama bu sefer ben hiç beklemediği bir şey yaptım ve yer değiştik. Şimdi o alta ben üste duruyordum ama bir hamle yapmadan sadece oturuyordum karnının üstünde. Oda da benim derin derin nefes alış seslerim duyuluyordu bir anda durgunlaşmıştı ortam. "Çok güzelsin... Hep güzeldin sen..." Hala aynı pozisyondaydık ve duyduklarım ile dudaklarım sakince iki yana kıvrıldı. Lacivert irisleri gözlerimin için ışıl ışıl bakıyordu.

"Ne oldu bir anda?" Göz kırptım ama aslında merak ediyordum onu bu kadar etkileyen ne olabilirdi. Bir anda bu kadar durulması normal değildi.

"Küçük bir anıyı hatırladım sadece." Yüzümdeki gülümseme cümlesi ile dondu. Ben hatırlamıyordum. Benim için geçmiş yoktu. Benim geçmişimde ya da hatıralarımda alp yoktu. Ona dair hiç bir anım yoktu. Sanki altı yaşında dünya ya gelmiş gibiyim. Ondan öncesi yok. Aslında altı yaş öncesi çok hatırlanan yaşlar değil. Bende çok net hatırlamasam bile bir kaç anı hatırlamak isterdim. Onu hatırlamak çok istiyorum ve bu sıralar bunu yapmak için kendimi zorluyorum sırf onun içinde değil ben ailemi de hatırlamak istiyorum. Altı yaşında bir çocuk her anını hatırlamasa bile bazı anları silik şekilde hatırlarmış bunu araştırmıştım mümkündü dedim ya bazıları bile yeter bana. İçimde bir uçurum vardı ve ben orada kendi mahkeme mi gerçekleştiriyorum ve kendi cezamı veriyorum. Cezam her zaman en ağır olandı. Bir insan kendi içinde kendi idamını veriri miydi? Ben yapıyorum kendi iç hesaplaşmamda her zaman suçluyum. Derin bir nefes aldım.

🌒

Alparslan ile başka bir şey konuşmadan odadan çıktık. mert'in kaldığı odaya gittik her kes buradaydı. Tek basılan biz değildik bunu pelinin kıpkırmızı suratını görünce sorup öğrendim. Mert ve pelin'de basılmıştı ve alp sanki kendi huri melek gibiymiş gibi merttin üstüne gitmişti. Canım kuzenim hemen araya beni girdirmiş ve Alp susmuştu mert amacına ulaşmıştı. İki koca adam değil, iki kıskanç çocuk gibiler. Şuan oda da artık eve gitmem gerektiğini söylüyordu. Daha fazla itiraz edemiyordum. Haklılardı bir duş ve sıcak yemek yemem lazımdı.

"Güzelim gidelim bir şey olmadı bu domuza." Alp ve Mert'in birbirlerine olan sevgisi göz yaşartıyor.

"Bu iç güveysi adam haklı." Mert iç güveysi adam seni öldürmek ister gibi bakıyor ama sen bilirsin. "Mert annecim o ne biçim kelime öyle damadım ile doğru konuş." Canım yengemin cümlesi ile Alparslan zafer gülümsemesi ile Aras erkeklerine baktı. Aras kadınları alptan yana olunca adama bir özgüven gelmişti.

Sence öz güven için bize ihtiyacı var gibi mi?

yok.

"Karıcım bu gereksiz oğlan ile defa doğru bir kelime kullandı. Oğlumun üstüne gitme lütfen." Amcama bakın siz kaç yıldır mert ile çatışan amcam konu alp olduğunda anlaşıyor. Yengem ve benim dudaklarımız o şekilden kalmıştı.

"Babamla aynı fikirde olmak beni çok şaşırtıyor." Mert sus iki dakika.

"Siz anlaşa biliyor muydunuz?" Yengem çok haklı ve mantıklı sorular soruyor. İkisi de aynı anda başını onaylar anlamda salladı.

"Ay tamam gidelim alp biz. Akşam gelirim. Bir şey olursa allah korusun. ilk beni arayın. Son değil bakın İLK." Amcam ve yengem birbirine baktılar ama cevap vermediler bende daha fazla üstelemeden odadan çıktık. Alp bulunduğum yer zaman fark etmez her an temas içindeydi ellerimizi bir an olsun ayırmıyor. Bu haraketli çok hoşuma gidiyor. Beraber çıktık ve hızlı adımlar ile arabaya ulaştık. Arabada kısık sesli bir şarkı dönüyor ikimizde konuşmuyorduk. Bu bir hafta beni hem bedenen, hem de ruhen çok yormuştu. Meğerse derinlere gömdüğümü sandığım bir çok konu aslında gömülmemişti. Hiç bir şeyi halledememiştim bunca yıl boşa kürek çekmiş gibi hissediyorum. İçimde bir karanlık vardı. Alp gelince aydınlandı sanmıştım aslında aydınlanmıştı da sadece tamamen yok olmuş değildi. Amcam ve yengeme kırılmıştım saçma gele bilir kulağa ama bana son değil ilk haber vermeleri lazımdı. Kendimi dışlanmış hissettim. Aslında onlarıda anlıyorum dediğim gibi. Herkesi anlıyorum ama kimse beni anlamıyor gibi hissediyorum.

"Sana diyorum güzelim." Alpin ses tonu normale göre yüksekti irkildim ve bakışlarımı hızla onunla buluşturdum.

"Efendim." Benim sesim ona nazaran çok kısıktı.

"Sana sesleniyorum. Daldın gittin köfte ekmek yiyelim mi ?" O diyene kadar fark etmemiştim. Sahil kenarından durmuştu.

"Olur ama evde yiyelim alıp."

"Sen nasıl istersen. Ben alıp geliyorum gelmek ister misin?" Ona başımı sağa sola sallayarak cevap verdim. Oda Sessizce arabadan indi. Gözlerim ile onu takip ettim. Kafamın içindeki ses susmuyordu her an Alparslan'ı kayıp edebileceğimi söylüyor. Bu ses şeytanın vesvese vermesi gibiydi. Susmuyor önceden de vardı bu korkum ve ben bunu hallettim diye düşünüyordum ama şuan bununda hallolmadığı yüzüme çarptı. Bir müddet daha bekledim arabada sonra Alp gelmişti.

Manuş baba- Bu havada gidilmez.

"(...)Beni bırakıp gitme bir yere

Gidersen unutursun

Dilerim öyle olmaz

Beni bırakıp gitme bir yere

Gidersen unutursun

Dilerim öyle olmaz

Bu havada gidilmez

Güneşli günde gidilmez

Aslında hiç gidilmez

Gidilmez(...)"

Şarkının sözlerini Alparslan'a bakarak eşlik ettim. Belki başka bir şarkı söylesem keyfi yerine gelirdi ama sözleri beğenmemişti. Bunu çatık kaşlarından ve keyifsiz duruşundan anlıyorum. Dizimin üstünde duran elimi aldı ve dudaklarına götürdü. Islak ve dolgun dudaklarını hissettim. Ortamın kasvetine inat dudaklarım iki yana kıvrıldı. Bakışları yoldan kısa bir sürede çekip beni buldu. Lacivert irisleri duygu dolu bakıyor bana. Bu sefer onun dudakları arasından şarkının nakaratı doldu kulaklarıma.

"(...)Beni unutma

Unutama inşallah

Unutursan kahrolurum

Dilerim öyle olmaz

Beni unutma

Unutama inşallah

Unutursan kahrolurum

Dilerim öyle olmaz

Bu baharda gidilmez

Yağmurlarda gidilmez

Aslında hiç gidilmez Gidilmez

Bu baharda gidilmez Yağmurlarda gidilmez

Aslında hiç gidilmez(...)"

Sesi çok güzel.

"(...)Son günüme kadar

Kalp durana kadar

Aşk mezara kadar Sakın ha gitme

Son günüme kadar

Kalp durana kadar

Aşk mezara kadar(...)"

İkimizde son sözleri birlikte eşlik etmiştik. Hayranlık ile dinlemiştim. Sesi çok güzel bir sevgilim var. Her şeyine hayran olduğum gibi sesine de hayranım. Araba durdu ve ben onda olan bakışlarımı camdan dışarıya çevirdim.

"Neden sana geldik." diyerek ona ayak uydurdum arabadan indik. İner inmez yanına gittim. Koca elleri benim küçük ellerimden biran olsun ayrılmıyordu. "Bana değil. Evimize geldik ve Daha rahat oluruz diye düşündüm. Sorun olacaksa..." Cümlesine bitirmesine izin vermedim. "Hayır tam tersi çok iyi düşünmüşsün." Dedim dudaklarım ikna olması için iki yana kıvrıldı. Evimiz dedi. Kelimeleri, cümleleri beni her seferinde ona daha fazla hayran olmamı sağlıyor ve her seferinde doğru bir karar verdiğimi hatırlatıyor. Daha fazla tepkisiz kalamadım ve hızla yanağına ufak bir buse bıraktım. Dudakları iki yana kıvrıldı bu seferde elim rahat durmadı ve gülümseyen dudaklarını, yanaklarını sevdim.

Evimiz demişti.

"Hadi evimize girelim." dedim bende ona ayak uydurarak bu kadar kolay ikna olmamı beklemiyordu sanırım. Hoşuna gitmişti evimiz demem. Yüzünde insanoğlunu kıskandıracak gülümsemesi dahada büyüdü. "Hem bu kadar yakışıklı, hem bu kadar güzel gülmen kalbime zarar Yüzbaşı. Hayran olduğum gülümsemene ünlü şairlerin kelimeleri kifayetsiz kalır." Dudaklarındaki gülümsemeye bakarken kendiliğinden çıkmıştı dudaklarımın arasından.

"Peki sen hiç kendine dikkat ediyor musun? Kalbime zararsın be güzel bebeğim." Elinden tuttum ve onu kapının önüne sürükledim ona kalsa orada daha fazla beklerdik. Kendi anahtarını vermek yerine tekli bir anahtar uzattı. Bir ona bir anahtara baktım.

"Evimizin anahtarı. Burayı alırken seninle olmayı düşlemiştim. Sensiz bir defa geldim oda almak içindi. Seninle üçüncü gelişim ve seninle asla son gelişimiz olmasın." Duygulanmıştım buraya ilk geldiğimde dememişti.

"Ben... Alp..." Kelimeler veya cümleler dudaklarımın arasında çıkmıyor. İlk defa kendime, bize özel evimiz vardı. "İlk defa kendimi bir yere ait hissediyorum. Bu benim için çok anlamlı bir davranıştı ben... Teşekkür ederim her şey için. İyi ki varsın Alparslan." Dolu gözlerim akmaya başlamıştı. Alpin koca elleri yanaklarımda konumlandı.

"Şşş ağla diye vermedim o anahtarı sana. Sen ilk defa bir yere ait değilsin güzelim. Tam olarak doğduğun ve seni kucağıma verdikleri ilk andan belli bana aitsin. Benim sana olan aitliğim gibi. Biz birbirimize aitiz mih. Hatırlamamam bunu değiştirmez." Elleri hızlı hızlı atan kalbimin üstüne koydu. "Burası beni hatırlıyor ve tanıyor. Asıl sen iyi ki varsın ve hep ol kurban olduğum." Beni kendine çekti ve sarıldı. Hemen karşılık verdim ama Cevap veremedim. Daha fazla kapıda durmadık. Kapıyı ben açtım. İçeriye girdik beraber. Kapıyı kapattı ve daha ne olduğunu anlamadan beni kapıya yasladı. Dudakları tutku ile dudaklarıma kapandı. Ellerim saçlarına gitti bu şekilde onu kendime daha fazla çekmeye çalıştım. Kontrolu bu sefer ben aldım. Elleri belimden bacaklarıma indi. Beni tek hareket ile kucağına aldı. Beraber nereye gidiyoruz bilmiyorum ama şuan odak noktam ıslak ve dolgun dudakları. Bizi koltuğa bıraktı. Kucağına oturdum. Kucağında kendime rahat bir pozisyon almaya çalıştım ama Dudaklarımız koptu kendini geri çekti nefes nefese birbirimize baktık.

hayallerim gerçekleşiyor yiyelim onu kızım

"Güzelim hareket etmemen senin için daha olur şuan." Yüzümde sinsi bir gülümseme oldu.

"Neden? Şeytana uymak istemez misin?" dedim.

"İnan bana şuan onun için can atıyorum ama daha çok erken bunun için. Daha özel ve güzel bir anda olmalı. Benim iradem konu sen oldun mu yok oluyor bebeğim. Zorlamamak lazım." Elleri saçlarımdaydı. Alınmamıştım çünkü haklıydı şuan erkendi. Kucağından kalkmak için hamle yaptım ama izin vermedi. Benimle beraber kalktı ve mutfağa geçti. Beni sandalye ye bıraktı kendisi yolda aldığımız yemeği getirdi. Hem yanıma oturdu ve dizi dizime temas etti. Mutfakta kahkaha seslerim yankılandı. Bakışları merak içinde bana döndü.

"Bana temas etmeden duramıyorsun." dedim.

"Evet çünkü bağımlılık yapıyorsun."

"Demek öyle başka mesela benim hakkımda ne tür bağımlığın var?" Yaklaştı yaklaştı ve dudaklarımın arasında milimler kala durdu. Cevabını sesli dememişti ama ben anlamıştım.

"Dudakların, tenin, sesin, gülüşün, bakışın ve daha say say bitiremeyeceğim bir çok hal ve hareketlerin. Kısaca sen bende bağımlılık yapıyorsun Canmânâ ." Canmânâ anlamı çok güzel.

Hayatı anlamlı kılan, canından bir parça olan demek.

Bana bu kadar anlam yüklemesi her seferinde daha çok ona bağlanmamı sağlıyor.

"Her seferinde daha yukarısı olamaz diyorum bu kadar duygular çok fazla diyorum ve sen beni her seferinde bulutların daha da üstüne çıkarıyorsun. Canımın içi. " Ellerime sakalları batıyor ama bana bu rahatsız etmedi daha çok hoşuma gitti. Beni kolları arasına aldı ve sımsıkı sarıldı. Sanki sıkı sarılmasa kolları arasından kayıp olacaktım. Bir müddet öyle durduk en sonunda ayrılan taraf ben oldum. O başını omuzuma koydu. Poşetten yemeklerimizi aldım ve önce Alparslan'a verdim. Sonra kendiminkini aldım. Başı omuzumda derin derin nefes alıyordu kokumu içine çekiyor. İnşallah hastane kokmuyorumdur. Yemeğini olabildiğince yavaş yiyor ve Gözleri her hareketimi izliyor.

"Alp hızlı yer misin." Ben bile ekmeğin yarısına gelmiştim ama o hale yavaş yavaş yiyordu.

"Ama hızlı yersem şuanın tadını çıkaramam." İçimde ki kelebek mi kurbağa mı ne bilmiyorum ama devamlı hareket ediyorlar. Benim bu adama içim eriyor. Duygu yüklü Kelimeleri ve iltifatları anısızın oluyor ve ben ne demem gerek bilemiyorum.

"Ya allah aşkına iltifat ederken haber ver. Sen böyle bir anda şak diye deyince ben kalıyorum öyle ne demem gerek bilmiyorum." Serzenişim sayesinde kulaklarım şen etmiş mutfakta kahkahası yankılanmıştı.

"Ya yerim kızım seni. Gel buraya." diyerek elindeki ekmeği bıraktı yanağıma acıtmayacak şekilde ısırdı.

"Ya acıyor ama alp." Yalan asla acımıyor. "Çok acıdı öp şimdi." Sesim küçük bir kız çocuğu gibi çıkmıştı.

"Gel öpeyim canıma minnet ama Mih ben askerim ve beden dilini okuyabiliyorum güzelim." Sırıtıyor yüzüme baka baka. Gözlerimi kıstım ve en tehdit dolu bakışımı atmaya çalıştım.

"Ben yalancı mıyım bunu mu demek istiyorsun."

"Asla kati suret ben öyle bir şey demedim. Şuan üstüme oynuyorsun." Halinden memnundu ama ben değilim.

üstünde diyorum oynasak güzel olur aslında.

"Ne üstüne oynaması ben mi?" Ses tonum hayret dolu çıkmıştı.

"Yok bebeğim sen değil. gel biz yemeğimize devam edelim." dedi.

Yemeklerimizi sohbet eşliğinde bitirmiştik. İkimizde rahat bir duş aldık ve Üstümde ona ait kıyafetler vardı. Dolabının siyah ağırlıklıydı olmasına bayılmıştım. Benim üstümde eşofman ve tişört. Onun üstü çıplak altında sadece gri bir eşofman vardı.

Kalbe zararlı gri eşofmanlar.

Ekranın başında ne izlemememiz gerektiğine karar vermeye çalışıyoruz. Alp genelde sakin, komedi türü seçiyor. Ben aksiyon, savaş, aşkı memnu seviyorum. En sonunda ortak bir Dedektif filminde karar vermiştik ama benim gözlerim ekrandan daha çok alp çekiyordu. Maşallah nazar değmesin.

Keşke beraber duş alsaydık.

keşke.

"Güzelim kollarımın arasına gelir misin?" Filmdeki katili bulmaya çalışıyor pür dikkat ekrana bakıyordu. Bende pür dikkat ona bakıyorum. Sözünü dinleyip benim için açtığı kollarının arasına girdim. Başım her zaman ki yerini almıştı bile. Saçlarıma küçük küçük öpücük bırakıyor ve buna direnemiyorum Yorgun bedenim uyumak için can atıyor. Bedeni sıcacık ve ev gibi kokuyor. Kokusunu derin derin içime çekmekten alamıyorum kendimi.

"Ben gibi kokuyorsun..." Gülümsedim doğru duşta onun şampuanını kullanmıştım.

"Evet ev gibi kokuyorum..." Kasenin içinde aldığı mısırı yiyemeden dondu benden böyle bir cevap beklemediğini belli etti.

"Çok hoşuma gitti bu ama senin kendi kokunu tercih ederim. Hem senin için alışverişe gidelim. Amca'ndaki odan dursun ama burada, bize ait odada senin eşyaların olsun istiyorum. Sende ister misin ?" Bir anda bu kadar ileri gitmek kulağa korkunç geliyordu.

siktir et hayatı kısa sevişmek ne hoştur alpin altındaaaa...

Sanatçı duysa şu dediğini müziği silerdi.

sanatçı ne biliyo sus sen.

"Biraz acele ediyoruz gibi geliyor. Sanki bir rüya ve ben her an uyuyana bilirim gibi hissediyorum." Evet tam olarak böyle hissediyorum. Sanki biri gelecek ve beni uyandıracaktı. Alp ile yaşamak kulağa çok hoş geliyor ama bu kadar hızlı verilecek bir karar mıydı? Adımlarımı temkinli ve doğru karar vererek atmak istiyorum. Acele etmek ileride pişman olmak istemiyorum. Zira bir defa düşersem nasıl ayağa kalkarım bilmiyorum. Ya da kalkabilir miyim? Alp'le ilgili aldığım hiç bir karardan şimdiye kadar pişman olmamıştım ama yine de temkinli olmak istiyorum

"Anlıyorum. Kusura bakma ben her şey bir anda olsun istiyorum." Sesindeki heyecan gitmişti.

"Alp... Ben korkuyorum. Seninle olmak çok güzel emin ol. Aldığım hiç bir karardan şuana kadar pişmanda olmadım ve Tamam biz çok güzeliz, Evet çok iyi giden bir ilişkimiz var ama bir anda her şey eskisi gibi olur diye kokuyorum. Bende sana taşınmak çok isterim ama biraz zaman verir misin bana."

"Sanırım ben acele ettim. Anlıyorum seni. Kendini ne zaman hazır hissedersen gel evimize ben beklerim seni. " dedi ikimzi de sessiz kaldık ve filme bakmaya devam ettik. Bu sessizliğinden sıkılmıştım.

"sen hayırdır kıyafetlerini paylaşmak mı istemiyorsun? Pinti, Cimri bir sevgilim mi var benim niye sus pus oldun bir anda?" Dediklerim ile bana yok artık bakışları atmaya başladı.

"Asla. O ne demek istersen tüm mal varlığımı üstüne bile yapa bilirim." Ona göz devirdim bende bir asker maaşı kazanıyordum şükür.

Ama yanında proporsiyona olarak Uzun büyük kal...

Allahtan sadece ben duyuyorum.

"Niye kızardın mih." İçimdeki azgın mih yüzünden kızarmaya başlamıştım diyemem adama. Alp hiç yardımcı olmuyordu yüzünde imalı bir gülümseme vardı ve gözlerini kısmış bana bakıyor.

Ben diyorum yatak. kız yok erken diyor mal!

"Hiç. Hem senin mal varlığın ne kadar? Asker maaşını bende kazanıyorum alp çok şükür. " Konuyu değişmem gerekiyordu.

"Çok bir şeyim yok. Şirketin ikisi benim, Dört tane evim var, Asker maaşım ama onu saymıyorum o yardıma gidiyor güzelim. Babamın mirasının yarısı ha bide dedemin mirası var. Çok değil küçük bir kaç şey." Ağzım açık alpi dinledim. Tamam benimde iki üç bir şeyim vardı ama kendimi fakir hissettim.

AĞAM BİZLE DAŞAK GEÇİİİİ

"Sizde küçük bu mu?" Ses tonum hayret oldu çıktı.

Aynen asker maaşı mih!

"Evet. Hem daha anne tarafımı saymadım bile."

Bide anne tarafı mı vardı!

"Maşallah saysana bir merak ettim."

"Sen niye takıldın bu kadar hem onu avukata sormam lazım en son geldiğinde bir şeyler sayıyordu ama dinlemedim çok bebeğim." Derin bir nefes aldım ve hızla sehpada duran telefonumu aldım saat ondu ama bana ayrıcalık yapılması lazımdı. Alp anlam veremeyen bakışları üstümdeydi. Bir dakika ya ben arasan açmazlardı ki. Alp arasa soyadı iki dakikasını alırdı.

"Sana bir numara söylesem arar mısın?" Ses tonum heyecanlı çıkmıştı. Asel geçenlerde gerek olur diye atmıştı. Dalga geçiyordu ama şuan gerek olmuştu ileri görüşlü arkadaşım. Hemen telefonunu aldı ve numarayı girmem için bana verdi. Hızla numarayı aradım ve ona verdim.

Çaldı... Çaldı... Ve açıldı.

"BUYRUN İSTANBUL... EVLENDİRME DAİRESİ..." Kadın cümlesini tamamlamadan alp telefonu kapattı ve şok olmuş bakışları bana döndü daha sonra Aşık olduğum kahkahası evimizin duvarlarında yankılandı. Bende yüzümde gülümseme ile onu izliyorum. Beni kendine çekti.

"Sen nasıl buluyorsun bu şakaları geçende mezarlık." Sıkı sıkı sarılıyordu. Hala gülüyor ama sorun şu ben şaka yapmıyorum ki.

kalbim kırıldı utanmaz herif şaka diyoo

"Canım sevgilim... Şaka işte bir anda aklıma geldi." Yüzümde yapay bir gülümseme var.

Biz ciddiyiz mih.

Boş ver o şimdilik şaka sansın. İlk günlerden korkmasın adamcağız.

Aramızda başka konuşma geçmedi ikimizde filme kaldığımız yerden devam ettik. Alp katili buldu ama ben onun göğsünde keyif yapıyorum. Rahat bir bedeni vardı her yerinde uyuyabilirdim. Zira öylede oldu Alpin kolları arasında oldukça rahat bir pozisyonda mayışmıştım. Zil çalıyor. Alp başımı nazikçe yastığa bıraktı saçlarıma hep yaptığı gibi küçük bir buse bıraktı ve kapıya bakmak için uzaklaştı. Bunu ayak seslerinden anlaya biliyordum her zaman korkmayayım diye ses yaparak yürüyor. Normalde istese gölgesini bile bulamam.

"Sonunda be komutanım. Bir an evde yoksunuz sandık." Bu haylaz ses tonu nerede duysam bilirdim. Ayazdı gelen.

"Komutanım biz hastaneye gittik geçmiş olsun demek için ama sonra sizi göremedik. Ayazda konumunuzu buldurttu sonuç buradayız." Ela çoğul konuşuyordu. Bu demek ki hepsi gelmiş.

"Komutanım kapının önünden çıkar mısınız altıma yapmak istemem malum hanımlar var." dedi selim. Arkadan bir kaç kıkırdama sesi gelmişti. Melike ve beste de gelmişti demek. Yerimden doğruldum zaten uyumamıştım sadece gözlerimi dinlendirmiştim.

Aynen canım.

Hepsi beraber salonda görüldüler. İlk ayaz girdi. Önce ortama sonra bana bakmıştı. Yanıma geldi ve sarıldı. "Geçmiş olsun canım iç güveysi mih." Ne dedi o. Bakışlarım hemen kapıda duran sevgilimi buldu. Ne diyor bu diyorum gözlerim ile bana sarılan ayazı göstererek.

"Ayaz garip garip konuşma anlamıyoruz hala seni." melike haklı.

"Nişanlım haklı." Hanımcı Uraz.

"Uff sussun be kumam ile iki ağıt yaktırmadınız." Beni bırakmış orta sehpadaki mısır kasesini aldı. Hemen yanında oturan selimde ona ortak olmuş. Bizim bitemediğimiz koca kaseye iki dakikada yediler.

"Aç mısınız?" dedim. Böyle yemeleri normal değildi. Beste kahkaha atmıştı.

"Ne açı buraya gelmeden önce iki bir kuzu gömdü." Yuh Şaşkın bakışlarım mısır yiyen ikiliyi buldu.

"Geçmiş olsun Mihriban." dedi Ela. Onun demesi ile hepsi tek tek geçmiş olsun dedi. "Teşekkür ederim. Hepinize." Dedim kısaca. "Kızlar kahve yapalım mı?" demem ile sanki bunu bekliyormuş gibi üçü aynı anda kalktı. Bu kalkış hızlı olmuştu baya erkeklerin dikkatini çekmiştik. Alpin eli dizimdeydi ve kendisi cihangir abi ile konuşuyordu ama kalkmam ile sohbeti yarım kalmıştı. Bana sorgu dolu bakıyordu. "Kahve yapıcaz."Çoğul kullanmam ile bakışları kısa bir an kızlara döndü ve sadece başını ile onayladı. Kızlar ile hep beraber mutfağa geçtik. Ben kahve malzemelerini çıkarırken. Beste ve melike masaya oturmuş. Ela bardakları çıkarıyor.

"Ay ben dayanamam daha fazla size demem gerek yoksa valla çatlarım." Bestenin ses tonu baya heyecanlı çıkmıştı ve sadece ses tonu değil kendisi de baya heyecanlı duruyor.

"Ne oldu?" dedi melike.

"Ay naptın yine? " dedi ela. Ben sessiz kalmıştım suyun kaynaması için yerine koydum ve yönümü kızlar gibi besteye döndüm.

"Ben hamileyim." dedi.

"NE..." dedi melike.

"OHA..." dedim.

"BU NE HIZ MAŞALLAH." dedi ela.

Kızlar ile üçümüz aynı anda bağırmıştık ve baya yüksek ses çıkarmışız ki Biz daha kendimize gelemeden. Beyler kapıdan girdi hepsi telaşlıydı. Ayaz ve selim silahını çıkarmış gelmişler.

"Ne oldu." dedi alp.

"Neden bağırıyorsunuz." dedi cihangir abi.

"Terörist mü bastı nerede oruspu çocukları." dedi selim.

"Ay yok bir şey. kızlara bir dedi kodu verdim ona şaşırdılar ne evhamlı bir şey oldunuz sizde canım. Hadi içeri naaş naaş." Bestenin kovması ile gözlerim lacivert irisleri buldu. Gözlerimi sorun yok anlamında açıp kapadım. Beyler kovulduğu için içeri geçmişti tekrardan.

"Ne zaman öğrendin." Ela çok mantıklı bir soruya ayak basmıştı. Beste elleri ile yüzünü yelledi.

"Bu gün hastaneye gittiğimizde iki dakika arkadaşımın yanına gitmiştim o zaman." Çok heyecanlıydı yerinde duramamış kalkmış mutfakta dolanmaya başladı.

"Peki ne zaman söylemeyi düşünüyorsun." Dedi melike.

"Birazdan. Hatta aklımda bir şey var yardım eder misiniz." dedi. Üçümüzde organize şekilde başımızı aşağı yukarı salladık. Bu halimize güldü.

"Bakin şimdi tabu oynamamız lazım mih o iş sende. Sen istersen alp zorla da olsa oynatır hepsini." Ona yine başımı salladım. Bendeki bakışları elaya döndü. "Sende ne yap et kağıtlardan birinde bebek, baba gibi kelimeleri cihangire çıkart." dedi ve eline tabu kartlarını verdi. Ela da onu, benim gibi onayladı. "Melike senden tek istediğim video ya çekmen tamam mı." dedi Oda otomatik şekilde başını salladı.

"Kızlar size güveniyorum." diyerek kollarını açtı üçü bir birine sarıldı ve hepsinin bakışları beni buldu.

Beni de aralarına çağırıyordular.

Kollarının arasında girdim ve dördümüz bir birimize sarıldık. Ketalden gelen ses ile ayrıldık. Bir müddet beste heyecan ile sağa sola gide gele bize dönüp dönüp ne yapmamız gerek dedi. ben kahveleri yaptım ve hep beraber içeri geçtik. Erkekler hep beraber oturmuş maç izliyordu. Kahveleri tek tek vermek yerine ortaya koydum. Hepsi aldı ve bende sevgilimin yanına kuruldum. Gözleri maçtaydı ama elini direk belime sarmış bende hemen başımı omuzuna koydum. Aradan geçen sürede hala maç izliyorlardı ve ayaz sinirden kızarmıştı ama bu maçtan dolayı değildi. Yanında ela vardı ve telefonda her ne yapıyorsa gülüyordu. Ayazın gözleri bir onun birde telefonun arasında gidip geliyordu. Ne yaptığını görüyor ve bundan hiç haz almıyor belli ki. Bakışlarımı onlardan çekip bu sefer bana sinyal veren beste ile buluştu.

"Sevgilim. Sıkıldım hep beraber bir şeyler yapalım." Alp önce bana sonra büzdüğüm dudaklarıma baktı. Dudakları iki yana kıvrıldı ve tv kapattı. Herkes çatık kaşları ile alpe bakmaya başladı.

"Abi ya gol atacaktık." Biz atıcaz gölü sana cihangir abi.

"Abi sevgilim hep beraber bir şeyler yapmak istedi." Ya ben bunu yerim.

yiyelim ama alttan başla.

"Hanımcı ne olacak on yedi yıllık yeni aramıza girmiş kıza bizi sattı." Cümledeki anlamsızlığa bir ben takılmamıştım.

"Ayaz komutanımın Türkçe meali olmalı ben anlamıyorum." Uraz haklıydı.

"Boş ver koçum yorma kafanı bizde anlamıyorum ama he diyoruz." Cihangir abinin dediği hepimizi güldürdü.

"Mihriban'a dağdan geldin bağdakini kovamazsın dedi aslında kendi dilinde." Hepimiz elaya imalı bakışlarımızı attık ama telefonunu ile uğraşmaya devam ediyordu.

"Sen nasıl anladın Ela'cım." Selimin sorusu ile bakışları iki saniye hepimizde gezindi. Sanırım bunu farkında olmadan yapmıştı.

"Oyun oynayalım mı?" dedim Ortaya bir anda girmem ile dikkatleri üstüme çekmiştim.

"Olur ama ne oynaya biliriz ki?" dedi selim.

"Tabu oynayalım." dedim. İlk biraz düşündüler sonra Hepsi kabul etmişti.

"Hadi bakalım. Kim kazanacak belli zaten." dedi Alparslan çok özgüvenli duruyordu benim aksime.

Kızlar ile bakışlarımız buluştu. Yüzümde sinsi bir gülümseme oldu.

"Hadi başlasın oyun."

~

BÖLÜM SONU

BÖLÜM BİTİŞİ: 07.11.2023

BÖLÜM YAYINLAMA TARİHİ: 01.12.2023

BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ?

EN KEYİF İLE OKUDUĞUNUZ YER NERESİ?

ALPCİM ÇOK İYİ DEĞİL Mİ?

AY KÜÇÜK BİR BEBE GELİYOR NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

BÖLÜMÜ BEĞENİP BOL YORUM YAPALIM BİR YILDIZA BASIN YANİ❗

İNST:sudenazbalikcii

TİKTOK:sudenazbalikci

ARADA SPOİ PAYLAŞIYORUM HABERDAR OLMANIZ İÇİN TAKİPTE KALIN.

GÖRÜŞÜRÜZ SEVGİYLE KALIN..

 

 

 

 

Loading...
0%