Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6. Bölüm

@sudenzbalikci6

BEN GELDİMMM HELLOOOO

 

NASILSINIZ KIZ?

 

BÖLÜMÜ BEĞENMEYİ VE BOL BOL YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ!!!!!

 

TEŞEKKÜRLER..

 

~

 

"ÖLÜ YADA DİRİ"

 

YAZAR ANLATIMI

 

"Anne, abi yanıyor, baba..." Mihriban kabus görüyordu, Alparslan arabayı hızla sağ çekti. Alp Mihriban'ı uyandırmak için ellerini saçlarına götürdü onları incitmekten korkar gibi seviyor asker adamdı o böyle ufak şeylere çok telaş etmezdi ama söz konusu Mihriban olduğunda eli, ayağı titriyordu ona bir şey olacak korkusu evet birini kayıp etme düşüncesi çok korkunç bir şeydi ama alp, mih'i yıllar sonra zor bulmuştu ve şimdi en ufak şeylerde telaş olup korkuyordu.

 

"Mihriban uyan güzelim." Mihriban daha çok kaşlarını çattı ve uyanmak yerine sayıklamaya devam ediyordu.

 

"Abi, baba..." Uyurken ağlar mıydı bir insan mih ağlıyordu geçmişi geçmemişti. Alparslan tabiki bunu biliyordu ama bu kadar sık olduğunu bilmiyordu. Bilse belki daha erken bulurdu onu. Kimse ona bu derece olduğunu söylememişti.

 

"Mih uyan lütfen." Hala koca elleri saçlarını geziyordu bir umut tanrıya yalvardı alp onun uyanması için aklına en son ayrıldıkları gece gibi Mihriban'ın küçük elleri kendi serçe parmağını tutmuştu. Yıllar önce son temasları bu olmuştu izbe bir hastane odasında. Alp'in bedeni kasılmıştı bu tutuş ile ne yapacağını bilemedi. Mihriban hala sayıklamaya devam ediyordu bu alp için diri diri yanmakla eş değerdi. Sevdiğine şifa olamamıştı yıllar. Bu düşünce ile gözleri doldu ama taşamadı neyse ki Mihriban uyandı.

 

Hızla ellerini saçlarından çekti ve aynı anda kıza doğru eğilmiş koca bedeninde geri çekti ama Mihriban'ın uykulu şekilde kendine anlamsız bakışlarını gördü kendini toparladı ve az önce hiç bir şey olmamış gibi gülümsedi.

 

MİHRİBANIN ANLATIMI

 

Kabus görmüştüm ama çok nadir hatırlardım oda insanların bedenini yüzü ve siması olmazdı hiçbir zaman ve ne gördüğümü hatırlıyordum alevler her yanımızı kuşatmıştı bağırıyordum ama kime olduğunu hatırlamıyorum. Uyanır uyanmaz Alparslan'ı burnumun dibinde bulmuştum. Ellerini gömleğine götürdü boynunu ovaladı sanki zor nefes alıyormuş gibi.

 

"Kabus görüyordun ve sayıklıyordun uyandırmak istemiştim." Alp kısa ve öz anlatmıştı. Bu sırada torpidodan bir mendil aldı ve ellerini yüzüme uzattı dokunmak için izin istermiş gibi bakıyordu gözlerime ona o izni vermiştim hem de çok önceden. O büyük elleri ile akmış makyajımı silmeye başladı. Dokunuşları çok naifti ben onun için kırıla bilecek nadir bir mücevherdim sanki naif dokunuşları bana bu şekilde hissettiriyordu.

 

"Ha bu yüzden ağzıma giriyordun Allahtan uyandım." Onunla uğraşmak şu sıralar hobilerim arasına girmişti. Yüzü asıktı ve gergindi ben uyurken bir şeyler olmuştu belli ki sorsam anlatmaya bilirdi bende her zaman ki gibi alaycı tavrımı koydum ortaya. Arabadaki gerdin atmosferi biraz olsun dağıtmak iyi olurdu.

 

sorma sorma göte gidersek görürsün.

 

"Aynen ırzına geçiyordum uyanmasaydın." Elleri yavaş yavaş dudaklarıma inmişti rujum nasıl akmıştı bilmiyorum ki bence akmamıştı gözleri ellerini takip etti ve lacivert irislerinin dikkati dudaklarıma mühürlendi. Ben hala onun kusursuz yüzünü inceliyordum ama elleri yavaşça dudaklarıma değdi. Varla yok arası dokunuşu sayesinde benimde karanlığı anımsatan irislerim onun dolgun kurumuş dudaklarını buldu.

 

Niyet bozuldu şükür.

 

"Niyeti bozdun sanırım alp." Elleri hala dudaklarımdaydı gözleri fısıldamam ile kısa bir an gözlerime tutundu. Yüzünde alaylı bir gülümseme oluştu.

 

"Tek niyeti ben bozmuş olamam." Artık dudaklarıma değil gözlerime bakıyordu artık dudaklarımı dilim ile ıslattım hızlıca ve yüzüme sinsi bir gülümse kondurdum.

 

ohooo biz çoktan bozuktu zaten kurban olduğum.

 

"Bak sen peki ya bende bozmuşsam n'olacak." Tek kaşım kalkık, dişil enerjim ben buradayım diye bağırıyordu. Ses tonum öz güvenimi tasdikler gibi net çıkmıştı.

 

"Valla ırzıma geçmene müsaade edemem Mihriban hanım annem göster ve eletme dedi." diyerek kendini geri çekti. Tabiri caiz mal gibi kaldım. Az önce kendimden emin tavrım ve özgüven artık yoktu. Onların yerine sinir sistemimi bozan adamı öldürme isteği vardı.

 

LAN!

 

Yüzümde nasıl bir ifade var ise bu ona kahkaha attırdı. Gülmesi bittiğinde Kemerini taktı ve arabayı çalıştırdı. Bende bu sırada hâlâ ona bakıyordum.

 

BU NE DEMEK!

 

"Hadi güzelim kemerini tak yolumuz az kalmıştı."

 

Ben bunu döverim.

 

Bana diyordu.

 

Salak başka birisi mi var arabada?

 

Hızla kendimi toparladım şok olmuş ifademi yerle bir ettim ve kollarımı göğsümde bağlayıp ona bakma zahmetine girmeden ön camdan yola baktım.

 

"Kızdın mı sen?" Hadsiz bide dalga geçiyor. Şuan o çok beğendim bebek poposu yüzüne kızgın yağ dökmek istemem normal mi.?

 

Bergen gibi gezsin ortada şırfıntı alp

 

"Yok canım sadece bunun intikamını nasıl alırım onu düşünüyorum." Yüzü gülüyordu keyfi yerine gelmişti. Sanırım şaka yapıyorum sanıyor ama ben ciddiyim ve kinciyim görürsün sen.

 

kalbimi kırdın alp sıradaki damat adayına geçiyorum bak!

 

"Hmm..." Yandan bir bakış attı bana ve tekrar yola döndü gözleri. Lan bu çocuğun uyuduğum zaman kim ayarlarını bozdu. Ona baktım ve elimin tersini gösterdim gayet hanım efendi şekilde.

 

"Bana bak bana düzgün cevap ver hanım efendi kişiliğimi bozdurma. Seni şurada bir döverim bak." Adama bak resmen benimle oynuyor.

 

asker bir insanı döverim demek de ne bileyim yani.

 

"Hanım efendi kişiliğin aman bozulmasın susuyorum." Onunla bu şekilde olmak güzeldi ama aklımı hala davette olanlar kurcalıyordu. ikimizde sustuk başka konu açmak istememiştim ama sorularıma cevap vermesi gerekiyordu.

 

"Konuyu açmıyorum ama bana cevaplar vermen gerek Alparslan." Dedim az önce olan tavrımız sona ermişti. İkimizde de gayet ciddi bir ifade vardı.

 

"Bunu gidince konuşalım olur mu." Bu bir soru değildi öyle olmasını istiyordu itiraz etme diyordu kendince. Sadece kafamla onayladım onu ikimizde susunca radyoda bir müzik çalıyordu hafif bir sesi yükselti ve aynı zamanda Şarkıya eşlik etmeye başladı kısık sesle ama sesi güzeldi.

 

EYLEM AKTAŞ- SÖYLEYEMEDİM

 

"...Düşlerde sevdim seni söyleyemedim

 

Sessiz öptüm nefesini söyleyemedim

 

Sana ben şiirler sözler büyüttüm

 

Sana ben baharlar yazlar büyüttüm

 

Sana ben hummalı gizler büyüttüm

 

Söyleyemedim..."

 

Yok boyunca Alp tüm şarkılara eşlik etti. Ben sessiz kalmayı ve onu izlemeyi, dinlemeyi tercih ettim. En sonunda araba güzel bir evin önünde durdu. Ev çok güzeldi ve Tam benim zevkime göre inşa edilmişti sanki.

 

 

"Hoş geldin oğlum." Orta yaşlarda bir amca Alpin yanında durdu onlar kendi aralarında konuşuyordu ve ben hala evi inceliyordum. Ev benim çocukken amcama anlattığım hatta küçük Mihriban'ın benim böyle bir evim olmazsa evlenmem dediği o eve sahipmiş Alp sanırım ben buldum kocamı.

 

salak ben burada boş yere mi bir tarafımı yırtıyorum.

 

"Maşallah de maşallah evi başımıza yıkma kem gözlü." Bu adam neden iki dakika susmuyor. Yüzümde yapay bir gülümseme ile arkamda duran koca cüsseli Alp'e döndüm.

 

"Başına yıkılır inşallah." Dedim ve onu arkamda bırakıp kapıya doğru yürüdüm. Daha zile basamadan kapı açılmıştı. Orta yaşlarda bir teyze duruyordu sanırım az önceki amcanın eşiydi. Yüzünde bir gülümseme ile beni süzdü selam verip sonra arkamda duran Alparslan'ı gördü. Kapıyı bıraktı ve kollarını açıp Alp'e doğru yürüyordu sarıldılar Alp bey hiç rahatsız olmuyor maşallah.

 

"Hoş geldiniz koca oğlan."

 

"Hoş buldum sultanım." Sarılmaları çok uzun süre bilirdi. Bende hiç davet beklemeden içeri girdim. Kendi evim gibi rahatım maşallah. Holden hemen solan görünüyordu zaten aramadan koltuğa attım kendimi. Herkes neredeydi hani amcamlar buradaydı. Alp içeri girdi ve kendini tekli koltuğa attı az önceki yaşlı çift onun arkasından girdi ve onlarda ikili koltuğa oturdular.

 

"Hoş geldin kızım sende kusura bakma bizim denyoyu görünce heyecandan şey olu verdi." Bu abla çok tatlı. Ona güzel bir gülümseme yolladım.

 

denyo alparslan hmmm

 

"Sorun değil efendim." dedim karşımdaki kadın Alp'e kaş göz yapmaya başladı. Sanırım bu bizi tanıştır demekti. Alp anladı tabi kadını ama anlamamazlıktan gelmek için oda kaş göz yapmaya başladı. Bu adam arabada bir şey içmiş olabilir mi ki anlamıyorum en sonunda yaşlı amca boğazını temizledi. Alp uyarıyı aldı.

 

"Mihriban, sultanım beni büyüten ikinci annemdir. Sultanım, Mihriban karşı komşumuz." diyerek beni taktim etti.

 

Sevgilim?

Nişanlım?

Karım?

Diye bilir sorun yoktu ama Mihriban ne?

 

Bencede.

 

Sultan teyze ve kocası Mehmet amca Memnun olduğunu söyledi ve bizi yalnız bırakmak için gittiler. "Alp amcamlar nerede?" Karşımda koltukta rahat bir şekilde oturuyordu. Sorum ile tavanda olan gözleri bana döndü.

 

"İlerde babamların evindeler. Ben seni sakin sessiz diye benim evime getirdim." Vereceğim tepkiden tedirgin olmuştu hem yüz ifadesi hem de eli ensesindeki saçlar ile oynamaya başladı.

 

Bence burda çok iyi çocuk yapılır ormanın içi sonuçta.

 

"Onlar iyi demi bak benden bir şey saklama Alparslan." Oturduğu yerde dikleşti ve odağı tamamen ben oldum. Gözlerimiz birbirini buldu.

 

"İyiler Mihriban emin ol iyiler sadece burası sessiz ve biraz konuşuruz diye getirdim hem de amcan götür dedi sen uyurken konuştuk ama sen istersen oraya' da gidebiliriz hemen yada onlar gelir bir iki saatte."

 

Madem öyle diyor az bur da kalıp kafa dinlemek ve konuşmak iyi olabilirdi.

 

"Tamam mademki gelecekler sorun yok."

 

Rahatına son verdi ve yanıma gelip eliyle merdivenleri gösterdi.

 

"Gel sana rahat bir şeyler vereyim bir temizlenelim." Haklıydı ikimizde savaştan çıkmış gibiydik ama zaten savaş olmasa bile çatışmadan çıktık. Merdivenlerde onun peşinde takıldım bir odaya girdik. Evin içi bile ahşap ve kahve tonlarıydı.

 

"Burada sen giyin kapılardan biri duş diğeri giyinme odası istediğini giye bilirsin hepsi temiz. işin bitince mutfağa gel yemek yiyelim." O konuşurken ben odayı inceliyordum. Çok güzeldi Allah'ım.

 

"Tamam." Ona kısa bir cevap verdim oda zaten daha fazla üstelemedi. Odada ev gibi güzeldi. İncelemeye bir son verip kapıyı açtım ve banyoyu buldum kısa bir duş iyi gelirdi. Hızlıca duş alıp kendimi giyinme odasına attım bu oda beyazdı hatta diğer odalar gibi değil her şey bembeyazdı hoştu. Raflardan kendime bir siyah bir tayt ve bol yine siyah bir tişört aldım. Tişört dışı her şeyin etiketi üstündeydi hatta cilt bakımı kısmı bile daha hiç kullanılmamıştı. Sanırım pelinde benim gibi alıp unutanlardandı yada bu oda özenle başka birine hazırlanmıştı. Saçlarımı ıslak bıraktım sonuçta bu sıcakta bide kurutamam. Kendimi odadan dışarı attım alt kata in erkende evi incelemeye devam ediyordum her şey kahve ve tonlarıydı. Aşağı katta sadece mutfak ve oturma odası veranda vardı. Üst kat odalar vardı ve yine orada teras gibi bir yer vardı. Mutfağı bulmam zor olmamıştı Alp mutfakta tabaklara yemek koyuyord

u. Onunda altında siyah bir şort ve üstü yoktu demek isterdim ama maalesef o fevkalade vücuduna siyah tişört giymişti.

"İzlemen bittiyse gelip yardım edebilirsin." Askerdi o tabikîde benim burada olduğumu ve onu izlediğimi biliyordu. Kapı girişinde daha fazla durmadım ve yanına vardım doldurduğu makarna tabaklarını ondan alıp masaya koydum. Masaya oturup onu beklemeye başladım oda bardakları alıp karşıma geçti. İkimizde sessizce yemeklerimizi yedik. Şuan aynı masada karşılıklı oturmuş kahve içiyorduk. Artık soru zamanı geldi bence. "Alp?" Ses tonum artık konuş be adam diyordu.

 

"Tamam sor gelsin." Dedi ve odağı tamamen ben oldum. Gözleri beni tarıyordu benim ona yaptığım gibi.

 

"Kimdi o adamlar ve ne istiyorlardı." Sesimde duruşum kadar ciddi çıkmıştı.

 

"Daha öncede dediğim gibi Bir terör örgütü üyeleri o itler ve çete gibi düşün çok ayrıntı vermem ama o adamlar artık senin de peşinde çünkü yanımda seni gördüler ve seni korumam onlar için seni hedef haline getirdi. Akşam olan olay sadece kendi çaplarında uyarımmış diye biliriz. Üzgünüm gerçekten Mihriban seni katmak istemezdim böyle bir olaya." Sesinden hiç hoşnut olmadığı belli oluyordu. Bende istemezdim ama ne demişler olmuş ve ölmüşe çare yoktur. Daha dikkatli olmam gerekiyordu artık şimdi soğuk kanlı olmam gerektiği gibi.

 

"Anladım mesleğine zarar vermemek için başka bir şey sormayacağım şuan biliyorum etik değildir eminim bunları bile anlatman ama Benimde açık konuşmak gerekse böyle bir olaya dahil olmak istemezdim ama sonuç ortada maalesef. Şimdiyi düşünmek gerekiyor. Amcamdan ve işlerinden dolayı her zaman zaten bir korumam vardı sadece uzaktan takip eden şimdi daha fazla dikkatli olurum merak etme ama sende bu belayı en kısa zamanda def etmekle meşgul ol." Tepkim ile Yüz ifadesi bir nebze olsa da yumuşadı ve minnet oluştu o gece mavisi gözlerinden ama hâlâ çok gergin duruyordu sanırım ne yapacak ve nasıl bir gidişat çize biliriz onu düşünüyordu. Alparslan konuşmak için dudaklarını araladı ama o sırada zil çaldı ulan az geç gelseniz ölür müydünüz.

 

"Ben kapıya bakayım." Diyerek mutfaktan çıktı demek isterdim ama bildiğin kaçtı.

 

"Çekil şuradan prensesim, meleğim neredesin." Amcamın gözleri tüm evde beni arıyordu sanırım çok endişelenmişti mutfaktan çıkıp hole geldim. En son beni buldu gözleri tüm vücudumda dolandı hasar var mı diye kontrol ediyordu ona kocaman gülümsedim ve yanına gidip sarıldım. Sarılmam ile vücudu gevşedi sanırım azıcık korkmuş.

 

"İyiyim yakışıklım merak etme hepsine sıktım amcam bir ateş etmişim var ya.." Aynı anda sarılmaya devam ediyorduk. Amcam bu dediğime güldü arkasında duran yengeme de gülümsedim ona da ve iyiyim dedim. Oda en az amcam kadar endişelenmişti belli ki ağlamıştı ve her an ağlamaya müsait duruyordu hala.

 

"Tamam yeter artık ayrılın bırak kızı Ömer." Yengem sayesinde amcam beni bıraktı. Bu sefer yengem kollarını bana doladı ve ağlamaya başladı. "Çok korktum kızım sana bir şey oldu diye." Ona daha sıkı sarılmaya başladım. Onun ağlaması beni de tetikliyordu. "Bak biraz daha devam edersen ağlama bende ağlarım ve hiç hoş olmaz." dedim ses tonumu mutlu çıkarmaya çalışıyordum en sonunda ayrıldık. Alparslan'ında ailesi gelmişti. onlarla da kısa bir iyiyim faslı geçtik. Hep beraber koltuklara geçtik. Amcam alpi göz hapsine almıştı ve çok rahat bir şekilde oturuyor ama alp o kadar rahat değildi onu anlıyordum ve kızmak saçma olurdu bu onun elinde olan bir şey değildi. Olsa eminim engellerdi.

 

"Yemek yediniz mi ?" Aferin hep böyle aklıma ilk geleni söylüyorum şuan zaten bu önemliydi.

 

"Evet." Amcamın sesi sert çıkmıştı bu benim soruma cevap değildi Alparslan'a konuş anlat dinliyorum diyordu adeta. Alp'te bunu fark etmiş olacak ki önce bana baktı gülümsedi sorun yok gülümsemesiydi bu biliyorum sonra amcama döndü yüzündeki gülümseme yok oldu.

 

"Yukarıda çalışma odamda konuşalım lütfen." Diyerek eliyle merdivenleri gösterdi.

 

"Tamam." Amcam, selim amca hep beraber üst kata çıktılar burada konuşabilirdi ama istememiştiler.

 

Sanki devlet meselesi havalara bak.

 

Ayşen teyze yerinden kalktı ve benim yanıma oturdu zaman kayıp etmek istemez gibi hızlıca sarıldı böyle sıkı sıkı sarılıyordu. "İyi misin kızım." Bu alelade sorulmuş bir soru değildi ses tonundan anlıyordum oda yengem kadar endişelenmişti. Sorun altında anne şefkati merhameti, şefkati vardı. Bu bana uzak bir şeydi tamam ne kadar yengem amcam yakın ol sakta kimse ailenin yerini tutamazdı.

 

"İyiyim Ayşen teyze. Hatta uzun bir süre oğlunu canından bezdireceğim emin olabilirsin." Yüzümde haylaz bir gülümseme vardı. Cevabım onu tatmin etmiş olmalı ki oda aynı benim gibi gülmeye başladı.

 

"Eti senin kemiği benimdir kızım." Aha izinde kaptım bittin oğlum alp sen.

 

"Ayşen yazık çocuğa oda böyle olmasını istemezdi Aradığında sesi çok endişeli geliyordu." Yengem susamalısın bence.

 

"biliyorum istemezdi eminim alpta çok üzgündür ama ufak bir dikkatsizliği böyle bir şeye yol açmamalıydı o bunun için eğitim aldı yıllarca senin benim fark bile etmeyeceğimiz şeyleri fark etmek zorunda." Ayşen teyze çok iyi racon kesiyor.

 

"Mert ve pelin nerede?" Amacım konuyu kapatmaktı ortamdaki hava biraz dağılmalıydı onlarda bunu anlamış olmalılar ki izin verdiler. Alpin omuzlarındaki sorumluluk çok fazlaydı bunu bu gün çok net anlamıştım. Herkesten dikkatli olmak zorundaydı Ayşen teyze doğru söylüyordu ama unuttuğu bir şey vardı oda bizim gibi onunda insan olduğuydu. Elbette hata yapabilirdi, dikkati dağıla bilirdi herkes bu gün bunu unutmuş gibi davranıyordu. Kimse onu anlamaya çalışmıyordu.

 

Alparslan bir robot değil, O bir insan.

 

"Onlar gelecekti ama yolda pelinin arkadaşını hastaneye kaldırmışlar mert onu bırakıp gelecek." Kafamı onaylar anlamda salladım. Havadan sudan konuşmaya devam ettik.

 

ALPARSLANIN ANLATIMI

 

Babam ve Ömer ARAS karşımda koltuklarda oturuyorlardı ve Ömer amca tabiri caiz burnundan soluyordu haklı olarak ama benimde hesabımda böyle bir şey yoktu timle her şeyin üstünden kaç defa geçmiştik. Planlarda aksaklık olmasın diye önlemler almıştık.

 

"Nasıl böyle bir dikkatsizlik yaparsın sen benim yıllarca koruduğum emanetimi böyle bir şeyin içine çekersin Alparslan. Ya size, ona bir şey olsaydı o zaman bu işin içinden nasıl çıkardın? Yada çıkabilir miydin?" Ses tonundan ve hareketlerinden anlaya biliyordum kendini zor tutuyordu şuan ben yerimde başkası olsaydı eminim daha kötü sonuçlar olurdu.

 

"Bende böyle bir şey istemezdim Ömer amca adamlar fark ettim ama geç kaldım defalarca geçtim planın üstünden." ne anlatıyorum ben bile bilmiyorum. Kafamın içi çok dolu ve aklım, fikrim hala Mihriban'a bir şey olsaydı napardım ben soru dönüyor bu soru ve bu endişe mi, korku mu neyse bana kafayı yedirmeye ant içmiş gibiydi.

 

" Alp oğlum bak sakin kalmaya çalışıyorum ama söz konusu benim biriciğim. Anla beni o benim emanetim oğlum. Babasının son istediği kızını çok iyi saklamamdı Sen nasıl yıllarca aradın bulamadın o şekilde korumam gerek onu herkesten ve sen bunu çok iyi biliyorsun." Adam haklıydı. Derin bir nefes aldım doğru düşünmem gerekiyordu.

 

"Evet bide o konu vardı demi nasıl yaptın Allah aşkına anlatsana Ömer amca ben tüm dünyada didik didik aradım. O lanet hastane odasında onu benden aldılar ve ben dünyada aklına gelmeyecek yerlerde ölü yada diri aradım onu inana biliyor musun ben sevdiğim kadının ölüsünü aradım. Ben oraya o odaya hapsoldum yıllarca. Tüm hayatım ömrüm boyunca kendimi suçladım. Koskoca adam oldum ama hala hiç umudumu kayıp etmeden kocada dünyada cennet kokusu aradım bunca yıl. Sen peki sevdiğin birinin ölüsü bile olsa bulmak için tüm dünyayı ayağa kaldırdın mı?" Sesim sert çıkmıştı ama bunu umursayamazdı benden onu saklamaması gerekiyordu eğer saklamasa her şey daha güzel olabilirdi. Ben Mihriban'ın ölüsünü bile olsa aramazdım en azından ufacık bir yaşadığını söyleye bilirlerdi ben her morga girdiğimde içim ölmezdi. Kendimi çaresiz hissetmezdim.

 

Her morg çıkışı o kapıda sevdiğim kız olmadığı için sevinçten hüngür hüngür ağlamazdım.

 

"Sana bir açıklama yapamam oğlum sadece şunu bil öyle gerekti ve oldu. Bende böyle olsun istemezdim Alparslan sen sanıyor musun ben isteyerek yaptım hepimizin mecburiyetleri vardı." bu kadar saçma bir cevap beklemiyordum. Odada bir Kahaha sesi yankılandı bu ses bana aitti ama neşeden öyle uzaktı ki.

 

"Peki her şeyi buldum bununda sebebini bulurum nasıl olsa." Bulurdum hatta istesem sanayisinde bulurdum yıllar beni böyle bir konuma getirmişti. Zor olmuştu ama Mihriban için değerdi. Onu bulamadım ama sebepleri bulurdum.

 

"Tamam şimdi napabiliriz onu konuşalım benim aklıma gelen Alp ile bir süre burada kalsınlar onu eminim bu sefer daha iyi korur ve kimsenin burayı bulma imkanı yok Ömer." Dedi babam o ikimize göre sakin ve mantıklı olandı.

 

"Mihribanin hayatı var onu kısıtlayacak her hangi bir şey istemiyorum en kısa zamanda halletmen lazim bunu yoksa kimse Mihriban'ı burada uzun süre tutamaz." Dedi selim amca doğru söylüyordu.

 

Odada bir süre daha kaldık ve sonuç odaklı düşündük. Tek sonuç vardı oda Mihriban nereye ben oraya. O adam bulunup yok olana kadar bu böyle olacaktı. Ben onu güvende tutacak Timde adamı imha edecekti basit iş gibi duruyordu ama en zor görev bana verilmişti yine.

 

Bakalım hanım efendi ne düşünüyordu bu konu hakkında.

 

MİHRİBANIN ANLATIMI

 

Yengemler ile ne kadar tek oturup cemiyet dedikodusu yaptık kimlerin günahına girdik bilmiyorum ama En sonunda Beylerde çalışma odasından çıktı. Amcamın yüz ifadesi sert duruyordu ama alp mutlu gibiydi. Yengem daha fazla dayanamadı ve hepimizin merak ettiği soruyu dile getirdi.

 

"Neler olacak şimdi?" Amcam yanımda geldi ve beni kolları arasına aldı. Saçlarıma bir öpücük bahşetti.

 

"Bir süre burada alp ile kalman gerek güvenliğin açısından güzel kızım şehre dönüşte de seni alp koruyacak sen nereye o oraya bundan sonra. Dönmek için acele etme ben her şey ile ilgilenirim." Kaşlarım çatıldı ve amcama ciddi mi diye bakmak istedim.

 

iste aradığım fırsat ohhhhh yandan halime yandan.

 

"Nasıl yani bu kadarına gerek yok amcacım." İstemem yan cebime koy.

 

"Bende burada kalman taraftarı değilim ama seni güvende tutmak zorundayım güzelim anla beni lütfen." Sesinden ne kadar mutsuz olduğu anlaşılıyordu. Pes ettim en sonunda eminim bu olanlarında mantıklı bir açıklaması vardır. Ben herkesi anlıyordum ama onlar beni ne zaman anlayacaklardı işte orası meçhuldü.

 

"Peki sana güveniyorum ama bu süre uzamasın kendi hayatımdan geri kalmak istemem." Vücudu cevabım ile gevşedi derin bir nefes aldı ve yengemin yanına geçti. Gözlerim alp ile buluştu aradığı fırsat ayağına gelmişti alenen sırıtıyordu.

 

"Mihriban bana emanet Ömer amca." Amcam yüzü sert bir hal aldı.

 

"Mihribanı sadece önce allaha emanet ederim sonra kendine benim kızım gayet güçlü kimseye emanet etmeme gerek yok Alparslan." Alparslan bozulmanın verdiği bir yüz ifadesi ile kaldı. Salonda o hariç hepimiz güldük. Bu gün gerçekten içten ve rahat bir nefes alabilmiştim sonunda. Ona göz kırptım. Bende olan bakışları kısıldı şükür oda en sonunda az da olsa gülümsemişti.

 

Küstürme mıh soyumuzun devam etmesini lazım.

 

"Aldın mı oğlum cevabını." Selim amcanın aldığı keyifi salonda kimse almıyordu.

 

"Aldım baba aldım." Yakınır gibi çıkan ses tonu beni keyiften dört köşe etti.

 

"İyi aldıysan. Mihriban bu denyo sana emanet kızıım sahip çık. Seni baktın çok delirtiyor eti senin kemiği benim." dedi Selim amca şimdi şimdi keyfim daha çok yerine geldi. Alparslana, Babasını gösterdim ve ayağını denk al bakıları gönderdim. İki tarafta saatin geç olduğunu düşünerek kalktı ve evlerine döndü amcam gitmeden önce tekrar tekrar Alparslan'ı bozdu sayamadım. İkimizde büyük koltuğa oturmuş boş boş ne olduğunu anlamadığımız diziye bakıyorduk.

 

"Alparslan." Dizide olan gözleri bana döndü.

 

"Alp' de bana Mihriban lütfen." Peki madem öyle istiyor canıma minnet.

 

olur olur odalar boş mu alpcim?

 

Sus sen bir.

 

"Tamam. Ben saat daha on bir sıkıldım." Serzenişim hoşuna gitmişti.

 

"Ne yapmak istersin?" İşte aradığım soru buydu.

 

"Korku filmi izleyelim mi?" Büyük bir heyecan ile sormuştum ve bana alayla baktı emin olamadı.

 

"Gece beni yatağa mi atmak istiyorsun." Bu adam niye bu kadar açık sözlü.

 

Uff ya çok belli edemedik işte mıh sence sadece yatak mi?

 

"Ne o kadar belli oluyor mu ya? Hem istediğimi yaparım unutma sen bana emanatesin." Benim yüz ifadem ve ses tonum kesinlikle baya çok alay vardı.

 

"Ha tamam olur izleyelim ama gece seni Yatağıma alamam." Ayağa kalktı ve film ile dolu sepetini kurcaladı bu sırada bana mutfağı işaret etti.

 

"Sende mısır patlatır mısın ben seçim yapana kadar? Sana emanetim ya bir yanım yansın istemeyiz."

 

Ona cevap vermeden yerimden kalktım ve bu harika evin mutfağına geçtim. Biraz kurcalayıp gerekli araç gereçleri buldum ve hızlıca işimi yaptım. Mısır ocakta patlarken bende tezgaha yaşlanmış bekliyordum. İçeriyi önce fevkalade bir koku aldı bu Alpin kendi kokusuydu. Geldi geldi ve tam arkamda durdu eli yukarıdaki dolaplara uzattı ve koca bir kase aldı. Çok yakınımda olduğu için kokusu her tarafımı sarmıştı. Kaseyi bana uzatmıştı ve almamı bekliyordu.

 

"Al bakalım." Nefesi kulağımın dibindeydi ve tüylerimi ürpertiyordu.

 

hareketlere bak dışı sini etkilemeye çalışan kertenkele misaliiiii tısla kız bir

 

"Alayım bari ama benimde boyum yeterdi ne artist artist hareketler." Azıcık çenemi tutsam harika olurdu. Cevap vermek yerine gülümsedi ve kafasını onaylamaz anlamda salladı. Sonunda patlamış mısırları alıp Alp'i mutfakta bıraktım ve tekrar yerime kuruldum. Alp şükür geldi elinde içecekler vardı birini benim önüme koydu ve tam yanıma oturdu. Bu çocuk daha şimdiden bensiz yapamıyor acaba sevgili olsak neler olur neler.

 

Yani nereden başlamamı istersin mih?

 

"Başlatıyorum." Demesi ile sadece kafamı salladım ve yerime daha fazla kuruldum.

 

Alp ışıkları kapatmış sadece TV ışığı odayı aydınlatıyordu Film çok heyecanlı ilerliyordu. Alp korkarsın derken çok haklıymış gecenin bir saati ormanın ortasında korku filmi izlemek istemek pek akıl karı değildi. Daha ne kadar yaklaşa bilirim bilmiyorum ama birazdan Alp ile tek insan olacaktık. Ekrana bir anda kelle fırladı onunla birlikte bende Alpin kucağına fırladım. Kolları direk belimi buldu.

 

"Allahım! alllahhhhh! imdaatttt! Kapat kapat valla ben kaşındım haklısın kimdi korku filmi izlemek isteyen salak Alp kaç defa sana korkarsın dedim bak korkuyorsun kapat yatalım lütfennnn." TV çığlık sesi, dışarda rüzgar sesi ve hayvanların sesi, evde alpcimin güzel kahkası aynı anda duyuldu.

 

"Tamam tamam dur kapatıyorum ama önce kalkman lazım kucağımdan." Beni yan tarafa koymak gibi büyük bir hata yapmak üzereyken onu durdurdum.

 

"Yooo şu dakika bu ormandan gidene kadar lavaboya bile beraber gidiyoruz." Kesin ve netti sesim. Ne var insanım ben tabikide korkuyorum. Kim olsa korkardı bence korkmuyorsa sorun vardır.

 

işte feraset işte siyaset adam gibi adamlık.

 

"Benim canıma minnet." Dedi ve Televizyonu kapattı. kucağında hala yerimi koruyordum kendi odasına girdi en azından beraber yatıcaz.

 

"Bu kadar etkilenmen normal değil sanki." Ses tonundan alay akıyordu. Bu kaşlarımı çatmama sebep oldu. Onun aksine ben hiç eğlenmiyordum. Yatağa yaklaştı bu sırada ve durdu.

 

"Asıl normal olmayan senin etkilenmemen." Beni yatağa bıraktı yavaşça. Vücudu bana doğru eğilmişti.

 

" Askerim ben yeri geliyor kaç kelle alıyorum nesinden etkileneyim kurgunun." Adamda haklı tabi.

 

"Tamam sus bana şimdi kelle falan deme uyuyalım hadi. İyi geceler alp." dedim ve yerime yerleştim daha çok. Yanıma yattı ama yatak büyüktü hem de baya büyük normal yatak değildi belli o yüzden ikimizde rahat rahat sığardık şimdi gurur yapıp sen git başka odaya desem sabaha kadar dokuz doğurum ben. Yatağın en ucuna geçtim oda diğer ucuna geçtik aramıza bir insan sığardı şuan. İkimizde birbirimize dönük yatıyorduk kokusundan mı neyden bilmiyorum ama odası onun kokusu ile doluydu ve bu benim için çok iyiydi uykumu getiriyordu burada benimle olduğunu bilmek kendimi güvende hissetmemi sağlıyordu. Benim gözler kapanmaya başladı ve en son duyduğum ses ve saçlarımda ki eller oldu.

 

"İyi geceler mih."

 

~

BÖLÜM SONU AŞKO

 

 

EVET NASILDI BEĞENDİNİZ Mİ?

 

CANİM ALP ÜZÜMLÜ KEKİM.

 

AY BU KİTAPTA KİMSE KİMSEYE BİRŞEY DİYEMİYORUM.

 

NEYSE SİZCE AMCA NE SAKLIYOR?

 

EN BEĞENDİĞİNİZ YER NERESİYDİ

?

 

BURASİ OLMAMIŞ DEDİGİNİZ YER VAR MIYDI?

 

İNST:sudenazbalikcii

 

TİKTOK:sudenazbalikci

 

ARADA SPOİ PAYLAŞIYORUM HABERDAR OLMANIZ İÇİN TAKİPTE KALIN.

 

SEVGİYLE KALIN..

 

yine hüsraaannnn her daim...

Loading...
0%