" Seninle daha önce bir yerde karşılaştık mı ? " sorum karşısında gözleri titredi . İlk defa bir şeyler sakladığını hisettim. İçimi sıktı bu düşünce , sevmezdim öyle şeyler neyse oydu , yalan dolan bana göre değildi. Nolur dedim içimden nolur benden bir şey saklama.
••
Sorum üzerine sadece bakmış ve bir cevap vermemişti. Önüme döndüğümde karakola geldiğimizi gördüm ve hiç beklemeden arabadan indim. Cebimde ki telefonum çalmaya başladığın da bekletmeden açtım.
" Komiserim nerdesiniz ihbar var hemen bizim karakolun üst sokağında oraya geçiyoruz haberiniz olsun diye aradık."
Kafamı kaldırıp yanımdan geçen yola baktım ve telefonu Selenin yüzüne kapattım. Kapattığım gibi koşmaya başladım. Arkamdan Barının sesi geliyordu ama şu an ona cevap verecek durumda değildim. Zaten o da bi açıklama beklemeden peşimden koşuyordu.
Sokağa geldiğim de ilerde sokak lambasının bozuk olduğu karanlık bir alandan sesler geliyordu. Hiç beklemeden oraya koştum. Gördüğüm görüntü karşısında derin bir nefes aldım. Yetişmiştik . Aldığım nefesi vermeden kızın üstün de ki iti ensesinden tuttuğum gibi çektim.
Başta ne olduğunu anlamayan adam arakasını döndüğün de fırsat vermeden yumruğumu geçirdim suratına. Ellerim de can verse de hırsımı alamazdım belki ama hiç değilse karakola geçtiğim de odayı dağıtmak yerine bu itin yüzünü dağıtmak daha makul gelmişti şu an da , yumruklarımın tekmelerimin ardı arkası gelmezken arkamda ki sesle durdum.
"Abii!" Dedi titrek bir ses.
" Hera ne işin var senin burada." Ve arkasından da Barının güçsüz sesi.
" Abi ben senin yanına geliyordum annem atıştırmalık bir şeyler göndermişti ben," korkudan tir tir titreyen kız cümlesinin devamını getiremezken arkamı döndüm. Ve o an Barını nerden tanıdığımı hatırladım.
Yıl 2022
Dosya işlerinden nefret ediyordum. Bizden alınan dosyayı bir de ayaklarına götürüyordum . Sinirlenmekten de yorulmuştum artık o yüzden akışına bıraktım ne olacaksa olsundu şu an bunu takamazdım.
Camımı hafif bir şekilde açtım dışarı da ki sesleri dinledim bazen bu şekilde bir kaç olaya denk gelip müdahele etmişliğim vardı. Yine şanslı günümdeydim anlaşılan ki bir çığlık sesiyle arabayı kenara çektim.
Tam geleceğim karakolun önünde bir kadın taciz ediliyordu ve polisler film izler gibi bakıyordu. Gel de sinirlenme neyse şu olayı halledeyim hesabını sorardım.
Arabadan indiğimle adama tekmeyi vurmam bir oldu. Elin de ki bıçağı görmemiştim ve yine zararım kendimeydi bugün anlaşılan. Tekmemle birlikte gerizekalı bıçağı elinden kaçırmıştı ve bıçak elimi küçük bir derece delik açarak yere düştü.
Bir de buna sinirlenip adama bir tane daha vurdum. Ama sinirim daha da büyüdü çünkü hala bir polis memuru olaya müdahele etmemişti. Adamı ensesinden tuttuğum gibi peşimden sürüklemeye başladım. Diğer taraftan da cebimden polis kimliğimi çıkartıyordum . Şu an müdahele ederlerse fena patlardım .
Karakola girmemle adamı tam orta yere savurmam bir olmuştu. Adamın boynundan kan akıyordu ama bu sanırım benim kanımdı. Yere küçük bir bakış attım ve evet elimden yere kan damlıyordu bana göre derin değildi yara ama sanırım birazcık çok küçük derinliği varmış.
Herkes etrafta toplanmış bana bakarken sinirle bir memur üstüme gelmeye başladı.
" Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz ." Adeta kükremişti ama asıl kükremek üzere olan bendim.
" Ben gayet ne yaptığımın farkındayım da siz asıl ne yaptığınızı sanıyorsunuz." Buraya kadar sakindim asıl mesele burdan sonra kopacaktı.
" Ulan kadın tam karakolun önün de çığlık atıyo sesini duyurabilmek için ama maşallah herkes film seyreder gibi izliyor. Siz kapı da ne yazdığının nasıl bir kurum da çalıştığınızın farkın da mısınız!" Sesim hadinden fazla yüksekti , haketmişlerdi . Tam üzerime yürümek için bir adım atmıştı ki araya başka bir ses dahil oldu aynı zamanda karşımda ki densizin de kolunu tutmuş bana gelmesini engelliyordu.
" Burhan komiserim karşınızdakinin bir kadın olduğunun farkına siz mi varırsınız ben mi yardımcı oluyum bu konu da ." Sesi kısıktı ama etkiliydi. Dediğini sadece üçümüz duymuştuk. Sinirli gözlerini ondan alıp bana döndü.
" Komiserim siz de sakin olun gelin odam da bir çay içelim öyle konuşalım." Histerik bir şekilde güldüm bu dediğine.
" Bırakın oturup çay içmeyi bu karakolun önünden bile geçmem bu saatten sonra. Biz birilerinin çığlıklarını duymak için nelerimizden ödün veriyoruz beyefendiler iki dakika kıçlarını kaldırıp kapılarının önünde ki olaya müdahele etmiyor." Elimdeki dosyaları da hırsla göğsüne vurdum.
" Bunu da ilgili kişiye iletirsiniz. Haa bu arada bu arkadaşla ilgilenirmisiniz yoksa ben kendi karakoluma götüreyim mi?" bunu dememi beklemiyolardı sanırım yüzlerin de ki ifade onu gösteriyordu en azından. Söylediklerimden sonra kimse bir şey dememiş bende daha fazla burda durmak istemediğim için arkamı dönüp çıkmıştım ki arabaya binmeden birisi seslendi.
" Heey dursana bir yaa , kadında ki de ne hırsmış duymuyorda arkadaş yaa ." Dönüp bana seslenen kişiye baktım.
Genç bir kızdı aramızda en az 3 - 4 yaş vardı. Yanına gelmesini bekledim . Güler yüzlü biri olduğu açıkça belliydi ama şu an hiç gülecek havam da değildim.
" Ayy merhaba , ben Hera Reha kusura bakma biraz garip bir tanışma oldu ama yapcak bişey yok artık." şu durum da bile böyle gülerek bana elini uzatması onun deli olmasını göstermezdi demi. Israrcı olacağını anladığım da elimi uzattım. Siktir , bıçak sağ elime gelmişti ve bu çok büyük sorundu. Çünkü ben sol elimle hiç bir halt yiyemezdim. Hemen elimi geri indirip sol elimi uzattım ama bu elim de ki yarayı görmediği anlamına gelmiyordu.
" Lâl Kara " şu durum da benden daha uzun bir cümle beklememeliydi bence.
Şimdi ki zaman
O gün orda Burhan komiserle aramıza giren Barındı peki neden saklamıştı neden söylememişti. Hera ise ayrı olaydı o gün bir taraftan konuşmam için beni tebrik ederken diğer taraftan da hastaneye götürmeye çalışmıştı ama izin vermemiş tek başıma halledebileceğimi söylemiştim.
" Hera " dedim ister istemez sessiz bir şekilde ama sanırım pek sesli söylememiş olacağım ki ikilinin bakışları bana döndü.
" Lâl di demii." Dedikten sonra abisinin kollarından çıkmış ve bir an da kollarıma atlamıştı.
" Çok aradım seni bulamadım abimde aramak istedi ama izin vermediler daha doğrusu şehit düştü dediler senin için." O olaydan sonra küçük bir istihbarat görevine gitmiştim ve evet dosyam da şehit yazıyordu . Araştırdıklarını bilmiyordum normalde söylenirdi böyle şeyler ama son zamanlarda bana pek bişey söylenmiyordu zaten .
" Bunları sonra konuşuruz hadi karakola geçelim." Barının konuyu değiştirmesi gözümden kaçmamıştı ama üstünde durmadım. Bizimkilerde şükür gelebilmişlerdi tabi beyefendiler arabayla gelmeye çalışırsa böyle olurdu. Adama kelepçeyi taktıktan sonra kimseyi umursamadan karakola doğru yürümeye başladım.
Bugün bu kadar olay yeterdi. Hava zaten soğuktu daha fazla kimseye tahammülüm kalmamıştı. Montumun fermuarına uzandım kapatmak için ve yine o şey oldu ELEKTRİK ÇARPTI gelde küfür etme , gelde çığrından çıkma. Daha hırslı bir şekilde ilerlemeye başladım.
Hava da güneş vardı ama hava soğuktu. Karakola girer girmez kimseye bir şey demeden kahve makinesinin başına gittim ve kendime bir kahve aldım. Ordan da direk arka kapıdan bahçeye çıktım. Soğuk olduğu için sakindi şimdilik burası.
Çimenlerin üzerine oturup ayağımdakileri çıkarmaya başladım. Bazen gelir yapardım belki bir etkisi olur diye ama inadı tuttumu tutuyordu bu elektriğin de resmen trafo gibi geziyordum etrafta. Ayaklarımı çimenlere bastım diğer taraftanda kahvemi içmeye başladım.
Yanımda bir hareketlilik hissettim. Çimenlerin üstünde uyuyakalmıştım. Her geçen gün rezillik üstüne rezillik yaşıyordum resmen. Barının burnuma dokunmasıyla irkildim ve oturur pozisyona geldim hava kararmaya başlamıştı ne kadar zamandır uyuyordum kim bilir.
" Buz gibi olmuşsun Lâl . Kalk içeri geçelim daha fazla üşüme." koluma dokunmasıyla kolumu geri çektim.
" Gizli saklı şeylerden nefret ederim . Gerçi beni araştırdıysan bunu biliyor olman gerekiyo ama belki araştırırken gözünden falan kaçmıştır." dediklerime şaşırmadı bile böyle bir tepki bekliyordu anlaşılan.
" Lâl her şeyin zamanı var bunun için daha çok erken lütfen bana biraz zaman ve yalvarırım." Karşımda bu şekilde konuşması tuhaftı ne anlatıcaktı ki beni kaç kere görmüştü de ne söyleyecekti.
" Peki kendin bilirsin ama sen o sakladığın şeyleri anlatmadığın sürece bana yaklaşma."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |