"Siktir! Komiserim Lâl , Lâl vuruldu."
Bunu sesli duymak daha çok sarstı. Düşünmeye gerek duymadan olduğum yerden çıktım.
" Barın komiserim napıyorsunuz . Açık hedeftesiniz durun."
Duramazdım o yaralanmışken acı çekiyorken duramazdım. Korku bütün vücudumu esir almıştı resmen kulaklarım uğulduyordu. Ekibin koruma ateşiyle birlikte yanına doğru koştum.
Yanına gelmemle silah sesleri durmuştu anladığım kadarıyla adamları yakalamışlardı. Umrumda değildi şu an da hiç bir şey tek umrum da olan yarı baygın gözleriyle yarasına baskı yapmaya çalışan kadındı. Hemen yanına diz çöktüm ve kafasını dizlerime koydum.
" Lâl iyi misin , bak bana kapatma gözlerini nolursun ." Bilinci kapanmak üzereydi ve bu daha çok korkmama neden oluyordu. Eline uzandığım da artık klasikleşen elektrik tutulmasıyla karşılaştım.
" Ulan , elektrik , şu durum da , bile rahat bırak ,peşimi , Barın " canının acısıyla kesik kesik konuşmasıyla nefesim kesildi. Acımasındı canı.
" Söyle güzelim. Söyle canım ama kendini yorma nolur şimdi ambulans gelicek gidicez tamam mı ? Hem , hem sen daha bana hesap sorucaktın ben de sana her şeyi anlatıcaktım. Nolur dayan bebeğim lütfen."
" Hastanaye yetişebilirsem eğer doktora şu elektiriği de azıcık kesmesini söyle olur mu?" Dediğini bütün ekip duymuş ve hepsinden buruk bir gülümseme kopmuştu. Hepsi etrafımız da toplanmış endişeli gözlerle bize bakıyordu. O sıra da siren seslerini duymamızla herkes etrafa dağılmıştı.
Sağlıkçılar gelmiş ve ilk müdaheleyi yaparak Lâli ambulansa bindirmişlerdi. Arkasından hemen arabalarla takip etmeye başladık. Ambulansa hiç birimizi almamışlardı. Hastaneye vardığımız gibi ameliyata almışlardı.
Kimse yerinde duramıyordu. Herkes ayakta bir oraya bir buraya gidip dururken ne kadar zaman geçtiği hakkında bir fikrimiz yoktu.
Bir süre sonra artık dermanımız kalmamış ve bekleme koltuklarına oturmuştuk. Yaklaşık bir 5-6 saat sonra doktor ameliyathaneden çıkmıştı. Hemen ayaklandım.
" Durumu nasıl doktor bey?"
" Öncelikle şu an konuşmak için henüz çok erken . Kurşunu çıkardık açıkçası buraya kadar nasıl bilinci açık kalmış şaşırdım. Kurşun kalbinin 5 cm yukarısına denk gelmiş.Hayâti tehlikeyi atlattı ama uyandığında bir kalıcı hasar olup olmadığına bakıcaz. Şimdilik geçmiş olsun hastamız uyandığın da tekrar görüşürüz."
Derin bir nefesle kafamı duvara yasladım. İyiydi ama uyanınca nasıl olurdu bilmiyordum. Hala boğazım da bir yumru vardı onun geçmesi için de kadınımın gözlerini açıp bana bakması lazımdı.
Ameliyathanenin kapısının tekrar açılmasıyla o tarafa döndüm. Sedyenin üzerin de teni solmuş bir şekilde geliyordu. Adım atamadım sanki adım atmamı engelleyen bir şey vardı.
Tedbir amaçlı yoğun bakıma almışlardı. Yine beklemek zorundaydık. Artık açsındı o gözlerini . Nefes alamadığımı hissettim o an ve beklemektense nefesimi kesmelerine sebep olan o adamlara doğru yola çıktım. Biraz rahatlamam , stres atmam lazımdı.
Arkamı dönüp baktığım da hepsi aynı şeyi düşünmüş olacak ki arkamdan gelmeye başladılar. Sadece Azra Lâli yalnız bırakmamak için gelmemişti.
Karakola geldiğimiz de bizi gören herkes geçmiş olsun deyip Lâli soruyordu. Nezarethaneye geldiğimiz de ise emniyet müdürü bizi karşıladı. Geleceğimizi tahmin etmiş olmalı ki bizi burda karşılamıştı.
" Nerde kaldınız çocuklar siz gelmeden arkadaşları misafirhaneye almak istemedik. Geldiğinize göre misafirlerimizi güzelce ağırlayın sonra memnun kalmazlar istemeyiz değil mi böyle şeyler."
Söyledikleriyle hepimiz birbirimize baktık. Yüzümüz de pis bir sırıtma meydana gelmişti. Bu bir izindi. Ve biz bunu değerlendirmeyi çok iyi bilirdik.
1 Saat Sonra
" Ulan yok içim soğumuyor. Barın biz vursak mı bunları yoksa o gencecik kıza yaptıklarının aynısını mı yapsak ne dersiniz ? "
Yaklaşık bir saattir bu iki iti ortamıza almış sırayla tek tek küfürlerimizi ve tehditlerimizi sıralıyorduk. Biraz daha devam edersek ellerimiz de kalıcaklardı ve bu sefer de bu itler yüzünden savcıyla falan uğraşıpta açığa alınamazdık.
Karakolda işimizi bitirip tekrar hastaneye geçtik. Yoğun bakımın önüne geldiğimiz de camdan içeri baktım. Ben dalmış bir şekilde Lâli seyrederken Azra geldi yanıma.
" Barın doktor bir kişi girebilir dedi . Ben de sen girmek istersin diye girmedim yanına eğer giriceksen hemşireye söylemen yeterliymiş."
" Teşekkür ederim . Yani ne denir bilmiyorum ama artık kendimi ekipten hissediyorum ve beni bir abin gibi görmeni istiyorum. Bir derdin sıkıntın olur burdayım olur mu ?"
" Ben de burdayım abi her zaman. Hadi gir içeri hem ordan bize merakla bakan birisi var." Dediğiyle cama nasıl döndüm ben bile bilmiyorum.
Ordaydı açmıştı gözlerini . Uyanmıştı benim güzelim. Doktorlar ve hemşireler muayene için içeri girmişti. Beklemek kadar da zor bir iş yoktu sanırım. Sonunda işleri bitmiş ve doktor dışarı çıkmıştı.
" Durumu nasıl doktor bey iyi değil mi bir sorun yok ? "
" Şuanlık bir şeyi gözükmüyor ama narkozu attığın da daha detaylı bir muayene yapmam gerekiyor. Şimdilik bir sorun yok birazdan arkadaşlar normal odaya alacaklar o zaman görebilirsiniz."
Doktorun dediği gibi çok sürmeden normal odaya almışlardı. Ekibin hepsi odaya girmiş ama ben bir türlü girememiştim. Son bir cesaretle beklemeden kapıyı açtım.
Yorgun olduğu her halinden anlaşılıyordu. Beni görünce yüzünde anlamadığım bir rahatlama oldu sanki ya da ben öyle hissettim. Her an uyuyacak gibi durduğundan ekibin hepsi dinlenmesi için çıkmış Azra da yardım edeceği bir şey olursa seslenmemiz gerektğini söyleyip çıkmıştı odadan.
Lâl Kara'dan
Vücudum da yoğun bir halsizlik ve uyuşukluk vardı. Ekibin hepsi gelmiş geçmiş olsun demiş ve biraz da sohbet ettikten sonra izin isteyip çıkmışlardı. Dinlenmem için çıkmışlar ve başıma da Barını bırakmışlardı. Evet evet vurulmadan neredeyse bir 15 dakika önce dudak dudağa olduğum adamı bırakıp gitmişlerdi.
Allahtan Azra herkesten önce odaya girmiş ve üstümü giydirmişti. Nefes almaya çalıştım ama almamla omzumun sızlaması yüzümü buruşturmama neden oldu.
" Güzelim iyi misin ağrın mı var doktoru çağırıyım mı ? Başka bir yerin mi ağrıdı nooldu?" Karşımda telaşla bana laf sıralayan adama baktım. Dediğinin farkındamıydı acaba . Güzelim demişti bana , BANA DEMİŞTİ. Aldığım nefeste bir tarafımda kalmıştı.
" İ-iyiyim sorun yok doktoru da çağırmana gerek yok." derin bir nefes alıp yatağın ucuna oturdu. Elleri saçlarıma uzandı ama sonra ne düşündüyse geri elini indirdi.
" Çok korkuttun bizi , en çokta beni . Lâl ne bilmek istiyorsan anlatıcam ama şimdi biraz dinlen tamam mı ? Uyu hadi burdayım ben rahatsız olmazsan beklemek istiyorum başında."
Böyle konuşmamalıydı kendimi değerli hissetirmemeliydi. Bana kimse böyle hissetirmemişken o da böyle yapmamalıydı. Ama kendime engel olamıyordum , ona kapılmaya başladığımı hissediyordum ve bu o benden bir şeyler gizlerken olmamalıydı.
" Barın ben teşekkür ederim ama kalmana gerek yok ben hallederim git dinlen sende."
" Sen sadece rahatsız olup olmadığını söyle gerisine karışma tamam mı ? " kafamı olumlu anlamda salladım .
İçimde ki bir ses kalmasını istiyordu ama işte ben alışık değildim böyle şeylere. Onayımı aldığın da güzel gülümsemesiyle anlıma bir öpücük kondurdu. Gözlerimi kapattım , bu adam bana huzur veriyordu.
" Barın" istemsizce ismini söyleme ihtiyacı hissetmiştim.
" Şşş konuşucaz yorma kendini güzelim hadi uyu biraz daha ."
Limanda yanlışlıkla olan olayı şu an kendim bilerek gerçekleştirecektim az kalmıştı. Kendimi öyle güzel hissetiriyordu ki , bunun için sadece bakması bile yeterli geliyordu.
Sözlerine uyup gözlerimi kapattım ve içimde ki dolup taşan hisle eline uzandım. Geri çevirmedi bu isteğimi hemen tuttu elimi ve üzerine bir öpücük kondurdu.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |