@sue2820
|
Bazen yaşamak için mücadele vermek çok yorucu ve anlamsız geliyor. Çünkü neredeyse her gün kendime yaptığım büyük hatalarımı hatırlatmak ile geçiyor.
Her Allah’ın günü sinirlerime hakim olabilmek için kendimle verdiğim mücadeleler ile geçiyor. Sinirlendiğim ve öfkelendiğim zaman birilerini öldürmek veya en azından o kişiyi süründürmek için fiziksel anlamda zarar vermek istiyorum. Fakat bu isteklerimi gerçekleştirmemek için bir sürü sakinleştirici ilaçlar ve antidepresan ilaçları kullanıyorum.
Bazen kendi kendime diyorum ki keşke annem yerine ben ölseydim. Eğer ben ölseydim belki de annem şu anda hayatta olurdu. Hatta İntihar etmeyi bir kaç defa denedim fakat her seferinde beni yaşatmak için kendi canını feda eden annem aklıma geldi.
Annemin mezarına kendime duyduğum utançtan dolayı hiçbir zaman tek başıma gidemedim. Annemin bir ölüyken bile benden nefret etmesinden korktum bu yüzden annemin istediği gibi bir evlat olan ablam Alya ile annemin mezarını ziyaret ettim.
Ablam yanımda olunca annemin yanında kendime olan güvenim yerine geliyor. Belki de ablam sayesinde annemin benden nefret etmeyeceğini düşünüyorum.
Annemin mezarına ablam ile her gittiğimiz zaman yanımda kırmızı bir açelya çiçeği bulunur ve annemin mezarının ucuna bırakırım .
Bu sayede annemin mezarına gittiğimde annemin asıl katili olduğumu kendime hatırlarım ve bu yüzden annemin istediği gibi bir evlat olabilmek için elimden gelenin daha fazlasını yapmaya çalışırım.
Geçmişim ve bugünümde Annemin istediği gibi bir evlat olmaya çalıştım fakat annem için iyi bir evlat olmayı beceremedim. Ben karanlığın kendisiydim maalesef. Ablam Alya ise bir ışık hüzmesi gibi parladı her yerde. Gerçek anlamda abla gibi temiz ve saf olmayı çok isterdim. Fakat her ne yaparsam yapayım bu durum asla gerçekleşmeyecek.
Şu anda karşımda büyük bir uyuşturucu çetesinin lideri olan Adnan Kor bulunuyor. Bu adam beni oldukça sinir ediyor ve onu kendi ellerim ile parçalamamak için sürekli aklıma annemi getiriyorum. Bu sayede ona karşı olan öfkem birazcıkta olsa azalıyor.
Karşımda öfkeli bir şekilde oturan adamın gözlerinden resmen ateş çıkıyordu. Elinde ve ayağının altında bulunan kelepçeler olmasaydı kesinlikle beni bir kaşık suda boğmak için elinden geleni yapardı.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra Adnan‘ı detaylı bir şekilde inceledim. İncelememi bitirdikten sonra sözlerime şu şekilde başladım " Adnancım sinirlerimi çok bozuyorsun. Seni şu an burada öldürmemek için gerçekten çok büyük bir çaba gösteriyorum. Her neyse beni daha fazla oyalama ve artık uyuşturucu ticaretini kimler ile yaptığını bana açıkla artık."
Adnan tehditkar sözlerimi duyduğu anda oturduğu sandalyede dikleşti hemen ardından boynunda bulunan damarlar şişti, bembeyaz yüzü öfkeden kıpkırmızı oldu.
Bu sırada Adnan'ın öfkeden deliye dönen gözlerinin içine sabırlı bir şekilde baktım. Onun ağzından istediğim bilgileri alamadığım sürece asla bu odadan çıkamayacak.
Ona olan keskin bakışlarımdan dolayı Adnan'ın sinirleri oldukça fazla bozulmuş olacak ki ilk önce gür bir kahkaha attı hemen ardından gülerek " Seni kaltak! sen kimsinde bana gözlerini dikerek bakabiliyorsun? Eğer buradan kurtulursam yemin ederim ki seni öldürmem için bana yalvaracaksın!".
Bu adam yine sinirlerimi bozmuştu bu yüzden bir süre sakinleşmeyi denedim çünkü anneme verdiğim bir söz vardı . Anneme verdiğim söze göre sinirlerime hakim olup kimsenin canını yakmayacağım. Bu şekilde annemin istediği gibi bir evlat olarak hayatıma devam edeceğim.
“Kesinlikle sakin olmalısın Açi Daha kibar bir şekilde konuşmalısın nede olsa tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" diyerek kendi kendime bir telkinde bulundum.
Adnan’ın gözlerinin içine bakarak nazik bir ses tonu ile
“Adnacım anlıyorum sinirlisin ama boşuna boşuna zamanımızı harcamayalım artık. Seni hapse tıkacak bütün kanıtlar elimizde var. Sadece bu ticareti kimlerle yaptığını çözemedik. Eğer bizimle bir iş birliği içerisinde olursan. Cezan hafifletmek için elimden geleni ardıma koymam ne demek istediğimi anladığını düşünüyorum .”
Bu sözlerimi gerçekten benden beklenmeyecek bir şekilde çok sakin ve naif bir ses tonu ile söylemiştim. Fakat Adnan bana hiç bir şekilde söylememesi gereken bir şeyi çoktan söylemişti. " Seni orospu çocuğu! Sana söyleyecek hiçbir şeyim yok! Sen kimsinde koskoca Adnan Kor’a yardım edeceksin?”
Bu sözleri duyduktan sonra anneme verdiğim sözü bir kenara bırakmam gerektiğini anlamıştım. Bu gibi insanlar tatlı dilden anlamıyordu. Demek ki bazen tatlı dil yılanı deliğinden çıkartamıyor.
İlk önce masanın altında bulunan ses kaydedici cihazını kapattım. Bu şekilde kimse Adnan’a yaptıklarımı bilemeyecekti . Neyse ki elektrikler kesikti bu yüzden sorgu odasında bulunan kameralar çalışmıyordu.
Sorgu odasında neler olduğunu sadece ben ve Adnan bilecekti. Adan beni yetkililere ispiyonlasa bile açığa alınmam imkansızdı çünkü ortada ne görgü tanığı vardı nede bir kanıt.
Sandalyeden yavaş bir şekilde kalktım. Sandalyeden kalktığım esnada, sandalye çok yavaş bir şekilde yerinden oynadığı için tiz bir ses çıkarttı.
Adnan sandalyeden yavaş bir şekilde ayağa kalktığımı görünce tek kaşını kaldırdı ve " ne oldu sözlerim zorunuza mı gitti küçük hanım?"
Adnan'ın kendisini beğenmiş bir şekilde sorduğu soruya sinirimden oldukça gür bir şekilde kahkaha attım. Sonrasında kahkahamı birden durdum ve yavaş adımlarım ile Adnan'ın yanına ilerledim.
Adnan bana çok dikkatli bir şekilde baktı her adımımı dikkatli bir şekilde inceledi. Adnan'ın bulunduğu yer çıkış kapısının olduğu yerden neredeyse 20 adımlık uzaklıktaydı. Adnan çıkış kapısına doğru ilerlediğimi gördüğünde yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu.
Kapıya doğru ilerlemeyi bir anda bıraktım ve Adnan'ın arkasında durdum. Kafamı Adnan'ın kulağına doğru yaklaştırdım ve sakin bir ses tonu ile " Şimdi sen bana orospu çocuğu diyorsun ama Adnancım sana annenin geçmişini s hatırlatmak isterim. Senin annen bir fahişe değil miydi? Aaa evet evet şimdi hatırladım. Senin annen bir fahişeydi, söylesene senin annen kaç kişi tarafından becerildi de sen dünyaya geldin? 10? 20? 30? Ayy tahmin etmek istemiyorum midem bulandı şu anda. Söylesene aslında sen bir orospunun çocuğu olmuyor musun şu anda?"
Adnan'ın herkesten gizlediği geçmişini ve gerçeklerini yüzüne vurduğum anda bağırarak " seni öyle bir sikeceğim ki zevk içerisinde altımda inim inim inleceksin! Seni kendi orospum yapmazsam bende Adnan Kor değilim!"
Adnan’ın bana sarf ettiği her söz beni çileden çıkarmaya yetiyordu. Artık bu saatten sonra istesem bile kendimi durduramazdım.
Adnan’ın saçlarını sakin bir şekilde okşamaya başladım. Bir süre Adnan’ın saçlarını okşadıktan sonra sakin bir ses tonu ile
" Adnancım sen akıllanmazsın hayatım. Bu yüzden sana küçük bir hediye vereceğim."
Adnan bu sözlerimi duyduktan sonra gözleri şaşkın bir ifade açıldı. Şaşkınlıktan kekeler bir şekilde "n-ne hediyesiymiş bu?" Diyerek bana sorusunu yöneltti.
. Adnan sorusunu yönelttiği esnada sandalyenin arkasına kelepçeli olan sol elini elimi aldım. Hemen ardından tırnaklarını inceliyormuş gibi yaparak " bakıyorumda tırnaklarında manikür eksik değil Adnancım?"
Adnan'a bu sözlerimi söyler söylemez elim ile Adnan'ın sol işaret parmağını kavradım ve hiç acımadan işaret parmağını ters çevirdim.
Adnan’ın canı feci bir şekilde yanmış olmalı ki çok yüksek ses ile bağırırdı. Adnan’ın bağırması bittikten sonra sinirli bir ses ile
“ Adnancım şimdi söyle bakalım uyuşturucu ticaretini kimler ile yaptın?”
Adnan’a sorumu yönelttim ve sabırlı bir şekilde bana cevap vermesini beklerken yine söylememesi gereken sözleri sarf etmeye başlamıştı.
“ Seni piç kurusu! Bana yaptıklarının bedelini ödeyeceksin!”
Adnan’ın bu sözlerine karşılık olarak bezmiş bir şekilde
“Senden duymak İstediğim cevap bu değil Adnan.”
Adnan’dan istediğim cevabı alamadığım için ters çevirdiğim parmağını bu sefer olması gerektiği gibi çevirdim.
Bu sırada Adnan parmağının acısına dayanamadı ve bayılmış bir şekilde başı aşağıya doğru düştü. Adnan’ın baygınlık geçirmesi asla işime gelen bir durum değildi bu yüzden . Adnan’ın ayılması için sağ elimin tersi ile Adnan’ın sol yanağına çok sert bir tokat attım.
Adnan tokatın etkisi ile yere yapıştı ve oturduğu sandalye büyük bir gürültü ile kırıldı. Gerçek anlamda bugün şanslı günümdeyim. Adnan parmağını bu hale getiren kişinin benim olduğumu söylese bile ona kimse inanmayacak.
Adnan’ın düştüğü bu durumdan oldukça büyük bir zevk almıştım. Adnan düştüğü yerden bana öfkeli bir şekilde bakıyordu. Adnan’ı daha fazla sinirlendirmek için ellerime ağzıma götürdüm ve Adnan’ı aşağılar bir şekilde
“ Aaa zavallı adamın düştüğü duruma bak sen. Neyse iyi bir kız olarak sana yardım edeceğim Adnancım.”
Adnan bu aşağılayıcı sözlerimi duyduğu anda bir kaç kez yutkundu. Gözlerimin içine baktığı anda korku dolu bir yüz ifadesi ile “ Ya- yaklaşma bana! İmdat! Kurtarın beni bu kadından! Kimse yok mu burada!?”
Adnan’ın bu yardım çığlıklarına karşılık
“ Seni elimden kimse alamaz Adnan. Eğer uyuşturucu ticaretini kimler ile yaptığını bana söylemezsen daha fazla ileriye giderim. Nede olsa daha 19 tane parmağın var. “
Adnan’ın yüzü söylediğim sözler ile bembeyaz olmuştu. Korku dolu bir ses tonu ile
“ Sen bir canavarsın! Eğer…”
Adnan’ın tehditlerinden çok sıkıldığım için sözlerini tamamlamasına izin vermedim ve bezgin bir ses tonu ile sözlerime şu şekilde başladım
“ Buradan çıkıp beni öldürecektin değil mi? Kes bu palavraları. Burası senin bölgen değil. Burada sadece benim borum öter. Sana bu odada istediğim herhangi bir şeyi yapabilirim. Sana hiç yaşamadığın acıları yaşatabilirim. Yada seni burada öldürebilirim. Arkandan kimse üzülmez ağlamaz. Benden asla şüphelenmezler çünkü bir kadın bir adama bunları yapamaz diye düşünürler.
Adnan’ın gözleri benden duyduğu sözler ile daha fazla açıldı. Titrek bir ses tonu ile
“ Psikopat cani!” Diyerek sözlerini bitirdi.
Adnan konuşmamaya kararlıydı. Bu yüzden işkencenin dozunu arttırmak için Adnan’a yaklaşmaya başladım. Adnan benden öylesine çok korkmuştu ki çoktan altına kaçırmıştı.
Ben Adnan’ın üzerine gittikçe o benden uzaklaşmaya çalışıyordu. Ben hangi parmağını kırayım diye zihnimden düşünürken Adnan’ın sesi kulaklarıma geldi “ Tamam, söyleyeceğim! Yeter ki yaklaşma bana !”
Adnan’ın bu sözlerini duyduktan sonra yüzümde bir gülümseme oluştu. Hemen ardından Adnan’a yaklaşmayı kestim. Bir süre Adnan’ın gözlerine baktım ve ciddi bir şekilde
“ Eğer bana yalan söylersen ve ben yalanını yakalarsam buradan leşin çıkar Adnan.”
Adnan korku dolu bir ses ile
“ Her şeyi anlatacağım. Ye-yemin ederim yalan söylemeyeceğim.”
Adnan’ın gerçekleri anlatacağına kanaat getirdiğim için artık rahat bir şekilde nefes almıştım. Artık biraz hava almam gerekiyordu. Kafamı biraz toparlayıp sorguya başlama kararı vermiştim. Adnan’a sırtımı dönüp kapıya doğru ilerlemeye başladım. Adnan’a yüzümü dönmeden
“ Tamamdır sana beş dakika süre Adnan, iyice düşün taşın bildiğin her şeyi zihninde toparla..”
Bu sözlerimi söyledikten sonra kapıdan dışarıya çıktım. Dışarıya çıkar çıkmaz beni kapıda bir polis memuru karşıladı.
“ Açelya Hanım bir sıkıntı mı var?”
“ Evet memur bey, şüpheli şahıs birden delirdi ve üzerime saldırdı. Az kalsın öldürecekti beni. Üzerime saldırabilmek için Sandalyeden kalkmaya çalışırken fazla bir güç uyguladı ve sol elinde bulunan bir parmağını kırdı büyük bir ihtimalle.
Polis memurunun gözleri söylediğim yalandan dolayı kocaman bir şekilde açıldı. Polis memuru şok olmuş bir şekilde
“ Siz ciddi misiniz?!” Diyerek sorusunu yöneltti.
Yalanımın devamını ise şu şekilde getirirdim.
“ Evet ciddiyim. Beş dakikalık bir molaya ihtiyacım var. Şüpheli şahsa çok dikkat edin. Hatta soruşturmaya Polis memuru Caner ile girmek istiyorum.”
Polis memuru Adnan’dan çok fazla korktuğumu düşündüğü için anlayışlı bir şekilde
“ Anladım, Açeleya Hanım. Caner Bey’e hemen haber veriyorum.”
Polis memuru ile konuşmamı sonlandırdıktan sonra kendimi hemen karakolun bahçesine attım. Hızlı bir şekilde ceketinden bir dal sigara ve çakmak çıkarıp sigaramı çakmak ile yaktım.
Sigaramı dalgın bir şekilde içerken Adnan’a yaptığım işkenceyi gözden geçirdim. Hiçbir şekilde yaptıklarımdan pişman değildim. Elimden gelseydi daha fazlasını yapacağım kanaatine çoktan.
Tam sigaram bitip Adnan’ın yanına gideceğim zaman Caner karakolun bahçesinde gözüktü. Caner ile gözlerimiz kesiştiği anda hızlı bir şekilde yanıma geldi ve karşıma dikildi.
Caner’in gözlerine bir süre baktım. Hemen ardından “ ne sormak istiyorsan sorabilirsin.”
Caner bu sözlerimi duyduğu anda çok bilmiş bir şekilde sözlerine başlamıştı bile
“ Şüpheli şahsın parmağını kırdığını duydum. Ne enteresandır ki sen sorgulamışsın o şahsı. Açelya bu işi senin yaptığının farkındayım.”
Caner’in tamamen doğru olan sözlerine karşılık rahat bir şekide
“ Yani benimde bir katkım olabilir bu küçücük kazada. Bu sayede kimler ile işbirliği yaptığını söyleyecek.”
Caner bu sözlerimi duyduktan sonra yüzünde manidar bir gülümseme oluştu
“ İyi bari sadece parmağını kırmışsın.”
Caner bu sözleri söylediği esnada ağzımdan Caner’in duymaması gereken sözleri çoktan kaçırmıştım bile.
“ İşbirlikçilerini ifşa etmeseydi 19 parmağından olacaktı.”
Caner bu sözlerimi duyduğu anda gözleri fal taşı gibi açıldı. Hemen ardından korkmuş bir ses tonu ile
“ Kızım sen ne çeşit bir psikopatsın?”
Caner’in bu konularda benden az kalır bir yanı yoktu. Adnan’ı o sorgulasaydı kesinlikle benden daha korkunç işlere kalkışacağını çok iyi biliyorum.
Caner’e bakarak tek kaşımı kaldırdım ve
“ Caner sanki sen benden azsın.”
Caner bir süre bu sözlerimi düşündü hemen ardından
“ Yani… eşitiz diyelim psikopatlık konusunda.”
“ Her neyse soruşturmanın detaylarını biliyorsundur zaten”
“ Evet soruşturmanın detaylarını biliyorum.”
Caner’den duymak istediğim cevap tam olarak buydu. Caner cevabını verir vermez karakola doğru ilerlemeye başlamıştı. Bende hemen Caner’in arkasından karakola giriş yapmıştım.
Caner ile sorgu odasına girdiğim sırada Adnan’ın sol parmağına ilk müdahale yapılmıştı. Adnan odaya giriş yaptığımızı fark ettiği anda bir iki kez yutkundu.
Caner Adnan’ın bu halini görünce tek kaşını kaldırdı ve bana imalı bir şekilde bana baktı.Caner bana imalı bir şekilde baktıktan sonra Adnan’ın karşısında bulunan sandalyeye oturdu.
Caner’in sandalyeye oturması ile birlikte Adnan’a bakarak “ evet Adnancım uyuşturucu ticaretini kimler ile yaptın?”
Caner bu sorusunu Adnan’a yönelttiği anda Adnan’ın gözleri benimle buluştu. Adnan gözlerimin içine ciddi bir şekilde bakarak
“ Uyuşturucu ticaretini Arkın Şahmaran ile gerçekleştirdik. Bana ulaşan Arkın Şahmaran'ın kendisiydi.
Caner ile aynı anda şok olmuş bir şekilde
“Arkın Şahmaran mı?” Sorusunu sesli bir şekilde sormuştuk. Bu ismi duymayı asla ama beklemiyordum.
Adnan ise ağzından kaçırdığı isim ile elini ağzına götürdü. Kendi kendine konuşmaya şu şekilde başladı “ bu ismi vermemeliydim! Kahretsin bittim ben.”
Adnan sözlerini bitirdikten sonra oturduğu sandalyeden hızlı bir şekilde kalkarak Caner’in ayaklarına kapandı. Önceden ayaklarında zincir vardı. Büyük bir ihtimalle memurlar ayaklarına zincir takmayı unutmuşlar.
“ Yalvarırım Arkın Şahmaran’a onun adını verdiğimi söylemeyin! Hatta bütün suçu kendi üzerime alırım! Yalvarırım sizlere! Ye-yemin ederim cezam neyse çekerim!”
Adnan’ın bu sözleri üzerine Caner ile bir süre birbirimize baktık hemen ardından Caner ile beraber bulunduğumuz sorgu odasından ayrılıp karakolun bahçesine çıktık.
Caner ile karakolun bahçesine çıktıktan sonra bir süre konuşmadık. Caner bu sessizlikten sıkılmış olacak ki düşünceli bir ses tonu ile
“ Adnan’ın dediği ismi çok iyi duydun değil mi Açi?”
Caner’in bu sorusuna sıkkın bir ses tonu ile
“ Maalesef öyle Caner. Şimdi ne yapmamız gerekiyor?” Diyerek Caner’e sorumu yönelttim.
Caner bu soruma kendinden emin bir şekilde
“ Yapılacak şey belli Açi, direk bütün suçu Adnan’ın üzerine atacağız.”
Bu cevabı duyduğuma hiç sevinmemiştim. Bu yüzden biraz Caner’e sesimi yükselterek
“ Ama bu kanunlara aykırı!
Caner bu cevabımı duyduktan sonra sesini yükselterek
“ Aması falan yok Açelya! O adamın ne kadar tehlikeli olduğunu adın gibi iyi biliyorsun! Yıllar önce adamı kendine aşık ettin hemen ardından sırtından bıçakladın!”
Geçmişim ile yüzleşmek hiçbir şekilde hoşuma gitmemişti. Bu yüzden kendimi savunma içgüdüsü ile
“ Saçmalama Caner! Ben o zaman 16yaşındaydım. Hem eğer onu kendime aşık etmeseydim şu anda ikimizde burada olmazdık!”
Caner bu savunmamı duyduktan sonra derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı hemen ardından ciddi bir ses tonu ile
“ Arkın o zamanlar suikastçıların varisiydi.! Kurduğumuz tuzaktan aldığı eğitimler sayesinde kurtuldu. Ya bizi bulursa neler olur biliyor musun? Soruma sen cevap vermeden önce ben cevap vereyim. Bizi sağ bırakmaz. Hadi bizi sağ bıraktı. Benim annemi ve kız kardeşimi, seninde ablanı ve dedeni öldürür. Bizide kendimiz intihar edene kadar süründürür.”
Caner’den gerçekleri duyduğum anda sinirli bir ses tonu ile
“ Kahretsin! Ama sahte isim kullanmıştık! Hemde çok iyi bir şekilde kılık değiştirmiştik. Bizi tanıması imkansız!”
Caner bu cevabıma karşılık sakinliğini daha fazla koruyamadı yine yüksek bir ses tonu ile
“ Açelya suikastçıların ellerinin ne kadar uzun olduğunu benden çok iyi biliyorsun. Eğer Arkın bizim bu soruşturmaya dahil olduğumuzu anlarlarsa ikimizinde geçmişini araştırır ve her bokumuzu öğrenebilir. Unutma annene bir söz verdin. Her ne olursa olsun ablanın ve dedenin canlarını koruyacaktın.”
Hiç istemesemde bu sefer Caner’in dediklerine katılmak zorundaydım. Mantıklı düşünmem gerekiyor şu anda. Eğer Arkın, Caner ve benim peşime düşerse bu sefer elinden kurtulmamız mümkün değil. Hadi davayı bir şekilde açtık diyelim. Arkın ne yapar ne eder o davadan bir şekilde kurtulmayı başarır. Bu yüzden Caner’e sakin bir ses tonu ile şu şekilde cevabımı verdim.
“ Maalesef haklısın Caner. Her ne kadar Adnan’ın ifadesi ile Arkın’a bir dava açmaya kalksak direk bu davayı kazanır. Hatta bütün suçu Adnan’a yıkar. Hemen ardından hapishane Adnan’ın işini bitirir.
Caner bu cevabımı duyduğunda rahat bir nefes aldı hemen ardından
“ Haklısın Açi. Bazen adalet biz istesek bile yerini bulmaz. Fakat sana söz veriyorum bir gün Arkın’ın cezanı kendi ellerim ile vereceğim ama şu anda can güvenliğimiz en öncelikli.”
“ Haklısın Caner. Şu anda kendi canımdan çok dedemin ve ablamın canını önemsiyorum.”
1 HAFTA SONRA
Caner ile neredeyse bir haftadır görüşemiyoruz. Adnan vakasından sonra bir süre yakın olmama kararı almıştık. Bu arada Adnan vakasını Caner ile başka komiserlere devretmiştik
Geçmişimin en karanlık tarafı resmen bir vücut bulmuş halde karşıma çıktı ve ben bu durum hakkında hiçbirşey yapamadım.
Modum bir süredir düşüktü. Bu durumu dedem ve ablam çoktan fark etmişti. Bu yüzden sürekli beni neşelendirme derdindeydiler.
Fakat ne yaparsam yapayım asla keyfim yerine gelmiyordu. İçimde kocaman bir sıkıntı vardı. Her ne yaparsam yapayım bu sıkıntı beni rahat bırakmıyordu.
Bir süre Adnan ve Arkın konusunu düşündüm ama Arkın’ı sonsuza kadar hapishaneye tıkacak delilim elimde yoktu.
Sabahtan akşama kadar Adnan’ın dosyasından başımı kaldırmamıştım. Fakat her ne yaparsam yapayım bu konu hakkında net bir sonuca ulaşamadım.
Ablamın davranışları bu aralar değişik bir durum almıştı. Çok stresli görünüyordu ayrıca bir sebepten dolayı her yarım saatte bir beni kontrol ediyordu. Bu yüzden ablam hakkında çok fazla endişeleniyorum.
Ablam neredeyse bir saat önce bir telefon araması ile apar topar kendisini dışarıya atmıştı. Kahretsin! Ya Adnan bir şekilde ablama zarar vermeye kalkarsa?
Bu düşünceler aklıma geldikçe delirecekmiş gibi hissediyorum. Bu yüzden ablamın arabasına taktığım takip cihazının anlık konumunu telefonum üzerinden aktif hale getirdim.
Konuma baktığım zaman Black Angel bir mekanda bulunduğunu gördüğüm anda şok olmuş bir şekilde telefonumun ekranına baktım.
Ablam o tür mekanlara gidecek bir kadın değildi. Bu yüzden bu işin içinde bir şeylerin döndüğünün farkındaydım. ***
Neredeyse bir saatin sonunda arabam ile Black Angel denilen bar benzeri mekana ulaştım. Mekanın çevresini aracımın içinden incelerken dışarıda çok fazla kalabalık olduğu gözüme çarptı.
Kalabalığa dikkatli bir şekilde baktığımda , kalabalığın belirli bir yere odaklandıklarını görmüştüm. Anladığım kadarıyla birisi şu anda meydan dayağı yiyordu.
Bu tür mekanlarda meydan dayağı yemek normal bir durum değildir. Neler olduğunu anlayabilmek için aracımdan dışarıya çıktım.
Kalabalığın arasına girip insanları sağa sola iterek en öne zar zor ulaştım. Meydan dayağı yiyen kişiyi gördüm anda ağzım açık kaldı.
Meydan dayağı yiyen kişi Caner’di hatta dayak yediği kişiler görevli polis memurlarıydı. Caner’in bir sebepten dolayı bilerek karşılık vermediğini içten içe biliyordum.
Bu işte bir iş vardı ve ben bu işi çözmeden asla bu işin peşini bırakmayacağım kesindi. Telefonumu elime alarak görüntülü bir şekilde WhatsApp üzerinden Caner’in dayısını aradım.
Neyse ki Caner’in dayısı Arif ikimizin çalıştığı polis karakolunun müdürüydü. Arif müdürün Polis ekiplerini en kısa sürede onun toplayacağından emin olduğum için içim birazcıkta olsa rahattı..
Arif Müdür Caner’in dayak yediğini görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. Görüntülü arama esnasında Caner’in dayak yediği kişilerin fotoğraflarını da Es-Es aldım neyse ki.
Dışarıda bulunan korumalar kalabalığı dağıtmaya geldiklerinde WhatsApp aramasını sonlandırdım. Kafamı kurcalayan durum şuydu Caner’in ve ablamın burada ne işleri olduğunu anlayamadım.
Bu işi çözebilmek için Ablama ulaşmam gerekiyordu. Bu yüzden Ablamı aramak için mekanın içerisine girmem gerekiyor. Fakat mekanın içine tek başıma giremem. Eğer tek başıma girip yakalanırsam işin içinden asla çıkamam.
Polis ekiplerinin olay mahaline gelmesini beklerken siyah ceketimin içerisinde olan sigara paketini ve çakmağımı ellerimin arasına alarak dışarıya çıkardım. Çıkardığım Sigara paketinin içerisinden bir dal sigara aldım.
Sigara dalını dudaklarımın arasına sıkıştırdım hemen ardından sağ elimde bulunan çakmağı yakarak dudaklarımın arasına sıkıştırdığım sigaraya doğru yaklaştırdım.
Sigara yanar yanmaz güçlü bir şekilde sigara dumanını içime çektim. Bütün bu olanlar kafamı oldukça karıştırdı. Ablamın ve Caner’in benden bir şeyler sakladığını adım kadar eminim.
Ablam ve Caner’in benden neler saklaya bileceklerini düşünürken önümde simsiyah bir Porsche durdu. Arabanın içeresinden bana tıpatıp benzeyen bir kadın indi.
Kadının saçları benim saçlarımın aksine simsiyahtı ve kıvırcıktı. Gözlerinin rengini tam göremedim ama büyük bir ihtimalle gözlerinin rengi koyu kahverengi gibi bir renkti.
Dudakları biraz büyük bir yapıdaydı. Burnu ise küçük ve biçimliydi. Bu kadın resmen benim esmer halimdi. Şaşırmama sebep olan durum ise çok önemli bir görev için kılık değiştirdiğimde bu kadının görüntüsüne bürünmüştüm.
Kadın neyse ki benim yüzümü görmemişti. Zaten arabadan çok hızlı bir şekilde inmişti. Acelesi olduğu kesindi.
Bu işte bir terslik var. Ablama ve Caner’e bu durumu sorsam kesinlikle bana cevap vermezler. Bu yüzden karşımda ki kadını takip etmeye karar verdim.
Kadın korumaların olmadığı kapıdan içeriye girince bende arkasından girdim. Mekanın içi oldukça lükstü. Her yerde rengarenk yanıp sönen ışıklar vardı. İçerisi beklediğimin aksine sigara ve alkol kokmuyordu. Güçlü bir havalandırma sistemi olduğu belliyedi.
Karşımdaki kadının takip edildiğini anlamaması için onu uzak bir mesafeden takip ediyordum. Gerçi kadının o kadar fazla acelesi var ki sağına soluna bakmadan ilerliyordu.
Yüksek sesli müziğin verdiği avantaj ile adım seslerimi duyması imkansızdı. Kadının sağ tarafta bulunan merdivenlerden yukarıya çıktığını görünce kadının merdivenlerden yukarıya çıkışını dikkatli bir şekilde izledim.
Bir süre sonra Kadının merdivenlerin başında gözükmediği fark ettiğim anda hızlı bir şekilde merdivenlerden yukarıya çıktım. Bir süre dümdüz olan koridorda ilettikten sonra beni koskoca bir kapı karşıladı.
Neyse ki kapı hafif aralıktı. Bu yüzden sessiz bir şekilde kapıdan içeriye girdim. Kapıdan içeriye girer girmez beni kocaman bir oda karşıladı.
Odanın içerisine baktığım zaman kimseler gözükmüyordu. Bu odanın içerisinde kimsenin olmaması imkansız bir durum. Çünkü karşımda bulunan kadının bu odaya giriş yaptığımdan adım kadar eminim.
Buralarda bir yerde gizli odanın bulunması lazım. Ben bir yere gizli oda yapsaydım bu odanın kapısını yereye saklardım? Düşün Açi düşün…
Odanın etrafında dolaşırken gizli kapının yerini bulabilmek için kendime telkinler veriyordum. Koltuğun ve çalışma masasının etrafında dolaştım.
Bu iki yerde gizli bir kapının bulunması imkansız bir durum. Eğer ben bir yere gizli oda yapsaydım bu kapının anahtarını kitaplık veya dolap tarzı bir yere saklardım.
Bu fikir aklıma geldiği anda gözlerim açıldı. Odanın içerisine daha dikkatli bir şekilde baktığım zaman çalışma masasının tam arkasında bir kitaplık fark ettim.
Kitaplığın yanına yaklaştığım andan itibaren elime gelen kitapları ellerim ile yokladım. 10 dakikanın geçmesine rağmen hala bir şey bulamamıştım. Elimde bulunan kitabı yerine koyarken elim bir boşluğa denk geldi. Elimin geldiği boşluğa baktığım anda kırmızı bir düğme gördüm.
Kırmızı düğmeye bastığım anda birden kitaplık geriye doğru gitti. Hemen ardından kitaplığın olması gereken yerde bir çukur ve çukurun içinde tahtadan yapılma bir merdiven belirdi.
Merdivenlerden aşağıya inerken bazı sesler geliyordu. Bu sesler belirsiz seslerdi. Merdivenlerden aşağıya indiğim anda beni bir koridor karşıladı. Koridorun içi kapkaranlıktı.
Koridoru aydınlatmak için ceketimin cebinde bulunan telefonumu çıkardım. Telefonumun ekran ışığını kullanarak koridorun sonuna doğru ilerledim.
Koridorun sonuna geldiğimde beni bir kapı karşıladı. Kapı aralıktı. Kapıdan içeriye baktığım zaman az önce gördüğüm kadın ve ablam karşı karşıya gelecek şekilde oturmuşlardı.
Çalışma masasında ise siyah saçlı kadına oldukça benzeyen bir kadın oturdu. Ablamın yüz yüzünü incelediğim zaman oldukça ağlamış olduğunu fark ettim.
Ablamın neden ağlamış olduğunu bilmiyorum. Fakat ablamın bir nedenden dolayı ağlamış olması canımı oldukça fazla sıkan bir durumdu.
Siyah saçlı kız çalışma masasında oturan kadına gözlerini dikerek “ anne Alya ablamın dediğine göre Arkın Açelya’nın peşine düşmüş durumda. Onu nasıl koruyacağız? Halbuki Açelya’nın izini bulamaması için elimden geleni yaptım.”
Arkın ismini o kadının ağzından duyduğumda beynimden vurulmuşa döndüm. Sırtımdan ve alnımdan soğuk soğuk terler aktı. Ellerim titremeye başladı.
Ben Arkın isminin şokunu üzerimden atlatamadan ablam sözlerine şu şekilde başladı. “ Teyze ne yapıp ne edip Açelya’yı onun elinden kurtarmamız gerekiyor. Eğer Arkın Açelya’yı bulursa onun canını yakmak için elinden geleni yapar. Açelya’ya olan takıntısı o kadar ileri derece ki onu yanına almak için elinden geleni yapmaya hazırdır kesinlikle.”
Ablam bu sözlerini hıçkırarak ve ağlayarak sarf etmişti. Anlamın söylediği sözler gerçekleri en açık dille ifade ediyordu. Eğer Arkın izime rastlarsa beni bir daha kaybetmemek adına her şeyi göze alır.
Siyah saçlı kadın ablamın bu sözlerinin üzerine ciddi bir ses tonu ile “ O manyak adamın ikimize olan takıntısı hepimizi küle çevirecek bir şekilde. Zamanında Arkın’ın mensup olduğu suikastçi grubuna sızmak için benim kılığıma girdi. Arkın bu gerçeği öğrenirse acımadan ortadan kaldıracağı kişi ben olurum.”
Arkın’ın mensup olduğu suikastçi grubuna sızmak için bu kadının kılığına girdiysem bu karşımdaki kadının adı Feryal mi? Birde bu kadın benim ikizim olduğunu mu ima etti az önce?
Bu düşünceler zihnime düştüğü anda beynim durma noktasına geldi. Ha siktir! Bu gerçek olamayacak kadar uçuk bir ihtimal!
Duyduklarımı sindirmeye çalışırken çalışma masasında oturan kadın ablama hitaben “ İlk yapacağım işlem Adnan davasının Açelya’nın ve Caner’in elinden almam olacak. Hemen ardından Açelya’nın görev yerinin değiştirilmesini sağlayacağım. Alya Açelya’nın Arkın hakkında bir şeyler hatırlatmadığından emin olmamız gerekiyor.“
Ablam o kadından bu sözleri duyduktan sonra “ Eğer kardeşim de annemin öldürüldüğü şekilde öldürülürse Teyze bu sefer seni kendi ellerim ile öldürürüm! Ben annemi küçük yaşta senin boktan hatların yüzünden kaybettim! Açelya bu dünyada yaşamamın tek sebebi! Fakat yine senin yüzünden Feryal’ede bir şey olursa Açelya için yapacağım şeylerin hepsini üzerinde uygulayacağım!
Ablam bu sözleri donuk ve ciddi bir ses tonuyla söylemişti. Daha fazla bir şey duymak istemediğim için geldiğim yoldan mekanın içerisine geri döndüm.
Ne yani hayatım kocaman bir yalandan mı ibaret? Ne demek annem sandığım kişi benim öz teyzem?
Öz ablam zannettiğim kişi nasıl olurda benim kuzenim çıkar?
Mekanın içerisinde bu soruları kendi içimden sorarken birden önüme bir adam çıktı ve o adam ile çarpıştık. Çarpmanın etkisiyle yere düşeceğim anda adamın sol kolumdan tutması sayesinde yere düşmekten son anda kurtuldum.
Yere düşmemi engelleyen adamın yüzüne baktığım anda şaşkınlıktan ağzım açık kaldı. Karşımda bulunan adam Arkın Şahmaran’ın kendisiydi!
Kahretsin! Bu adam çoktan yerimi bulmuş mu? Yerimi bir şekilde buldu diyelim ne zamandır beni takip ediyor bu adam?
Yoksa Adnan vakası tamamen bir oyun muydu? Zihnimden bu sorular geçiyor sırasıyla. Fakat şu anda stres altında olursam her şeyi elime yüzüme bulaştırırım.
Arkın’a onu tanıdığımı asla belli etmemem gerekiyor. Belki şu anda kim olduğumu bilmiyor. Eğer benim kim olduğumu bilmiyorsa bir kaçış planı hazırlamam gerekiyor.
Arkın’ın gözlerinin içine bakmadan hemen kolumu ellerinin arasından kurtardım. Hızlı bir şekilde mekandan çıkış yaptım.
Mekandan çıkış yaptığım anda polis ekipleri içeriye girmek için hazırlık yapıyorlardı. Caner’in durumunun iyi olduğundan emin olduğum için direk aracım olduğu alana doğru ilerledim.
Şu anda ağlamak istiyorum fakat şu anda burada ağlamamam gerekiyor. Zayıf noktamı kimselere gösteremem.
Aracıma bindiğim anda sinirimden ve öfkemden direksiyona indire bildiğim kadar darbeler indirmiştim. Öylesine güçlü darbeler indirmiştim ki direksiyona ellerim kan içerisinde kalmıştı.
Sakinleşmem için biraz zamanın geçmesi gerekiyordu. Bu yüzden bir süre aracımı hareket ettirmedim.
Birazda olsun Sakinleştiğimi anladığımda aracımı çalıştırarak evime doğru ilerlemeye başladım. Seyir halindeyken telefonum çalmaya başlamıştı.
Telefonum aracımın ekran sistemine bağlı olduğu için arayan kişinin ismini ekrandan gördüm. Beni arayan kişi Caner’di.
Normalde Caner’in araması şu anki ruh halim ile cevaplamazsın fakat içimde ki bir ses bu aramayı cevap vermem gerektiğini söylüyordu.
Caner aramaya cevap verdiğim anda endişeli ve bağırır bir ses tonu ile “ Açelya, Adnan tutulduğu cezaevinde ölü olarak bulundu!”
Adnan’ın ölüm haberini aldığımda şok içerisinde ağzımdan “ ne” kelimesi çıktı.
Caner cevabımı duyar duymaz “ Asıl mesele şu Açelya! Adnan seni ve beni öldürmesi için bir kiralık katil tutmuş! “
Caner’in Adnan hakkında söylediklerini duyduktan sonra “ Kahretsin! Şimdi ne yapacağız Caner? Demek ki sana saldıran polis memurları birer kiralık katilmiş ha?”
Caner söylediğim sözleri duyduktan sonra bir süre sessiz kaldı hemen ardından sen bunları nereden biliyorsun Açelya?” Diyerek sorusunu bana yöneltti.
Caner’in bu sorusuna cevap vermek yerine sessizliğimi korudum. Aracımın yan aynasına baktığım zaman deminden beri gördüğüm üç siyah araç gözüme çarptı.
“ Caner beni iyi dinle. Şu anda aracın içerisinde seyir halindeyim ve üç adet araç beni deminden beri takip ediyor. Şimdi sana canlı konum atacağım hemen polis ekiplerini peşimden gönder. Zaten bulunduğunuz mekana oldukça yakınım. “
Caner söylediklerimden sonra telefon aramasını sonlandırdı. Arama sonlanır sonlanmaz Caner’e bulunduğum istikametin konumunu attım.
Bölüm Sonu
|
0% |