Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@sue2820

Caner ile konuştuktan sonra Caner’in o polis memuru kılığına girmiş kiralık katillere neden karşı neden kendisini savunmadığını daha iyi anladım.

 

Tahminime göre onlara karşılık vermemesinin asıl sebebi polise şiddetten dolayı onlar hakkında tutuklama kararı çıkartabilecek olması.


 

Eğer o kiralık katilleri sırf polis kılığına girdikleri için tutuklansaydı kefaret sayesinde en fazla üç gün karakolda kalıp sonrasında hiçbir şey olmamış gibi ellerini kollarını sallayarak karakoldan çıkabileceklerdi.

 

Eğer Caner onlara karşılık verseydi büyük bir ihtimalle vatandaşa şiddetten dolayı açığa alınacaktı.

 

Kendi kendime Caner’in bu kusursuz planına kahkaha attım. Gerçek anlamda bu adam bir psikopattı! Adamları kusursuz bir şekilde yakalayabilmek için herkesin ortasında resmen ölesiye bir dayak yemişti.

 

Kahkahalarım Adnan Kor’un ölümü aklıma gelince kendiliğinden durdu. O geri zekâlısı adam gerçek anlamda başıma bela olmuş ayrıca başıma bela olması yetmezmiş gibi birde hiçbir şekilde mahkemeye çıkamadan geberip gitti.

 

Onun ani bir şekilde gebermesi ise bambaşka bir mesele, kesinlikle bu işin içinde başka bir şey çıkacak. Bana göre onun gibi eli kolu uzun ve güçlü bir adamın bu kadar kolay bir şekilde öldürülmesi asla normal bir durum değil.

 

Birde bu durum yetmezmiş gibi peşimde üç tane araç var. O üç aracın beni hâlâ takip ettiklerinden emin olmak için sol ve sağ yan aynalarını kontrol ettim.


 

Üç araç hâlâ beni takip ediyorlardı. İzimi kaybettirmeye çalışmayacağım şu anlık. Ekipler bulunduğum konuma ulaşana kadar onları fark etmemiş gibi aracımı bulunduğum istikamet üzerinde sürmeye devam ettim.

 

Bu araçlarda değişik bir durumun olduğu kesin ne önüme geçip, önümü kesiyorlar nede kaza yapmam için ellerinden geleni yapıyorlar.

 

Sanki güvenli bir şekilde yolculuk yapmamı istiyorlar gibi. Bu düşüncem ile kendi kendime güldüm. Bu durumun olması imkansız. Belli ki başka bir planları var.

 

Araçların aracıma olan mesafeleri şu anda hâlâ aynı. Araçların plakasını ezberlemeye çalışsam bile bu nafile bir durum. Çünkü her üç aracında plakası gizlenmiş durumda.

 

Fark ettiğim diğer bir ayrıntı ise Caner’i aramamın üzerinden neredeyse yirmi dakika geçmesine rağmen polis ekiplerinin bana destek olmak içim yanıma gelmemeleri oldu.

 

“Kahretsin… yoksa bir çeşit tuzağamı düştüm?”

 

“Şimdi ne yapmam lazım? “

 

“Bu işin içerisinden nasıl kurtulabilirim?”

 

Kendi kendime bu üç soruyu defalarca sordum.

Vardığım kanıya göre; şu an itibari ile kesinlikle büyük bir tuzağın içerisine olamamdı.

 

Madem bir tuzağa düştüm o zaman bu tuzağın içerisinden kendi kendime çıkacağım.

Aracımın hızını yol üzerinde arttıra bildiğim kadar arttırdım.

 

Şu anda bir arabaya çarpma ihtimalim imkansız. Çünkü yollar anlamadığım bir şekilde bomboş.

Aracımın hızı şu an itibari ile neredeyse 250 kilometreye ulaşmış durumda.

 

Benim aracımın hızının artması ile arkamda bulunan üç aracında hızı arttı. Bu araçlar ısrarla beni takip etmeyi bırakmıyorlar o zaman bende onları takibi bırakmaları için oldukça fazla zorlayacağım.

 

Emniyet kemerim takılı bir durumda değildi. O yüzden ilk işim emniyet kemerini takmak oldu.

Emniyet kemerimi taktıktan sonra aracımı en yüksek hızda kullanmaya başladım.

 

Hızlı bir şekilde bir önümde bulunan tünele giriş yaptım. Tünelin içinden neredeyse beş dakika sonra çıktım.

 

Üç araç hâlâ beni takip ediyorlardı. Bu durum gerçek anlamda çok sinir bozucu ve artık bu takip olayından oldukça sıkılmaya başladım.

 

Tünelden neredeyse 3 kilometre sonra karşıma bir viraj çıktı. Hızımı düşürmemek için viraj üzerinde drift atmam gerekiyordu.

 

Viraja girerken debriyaja sonuna kadar bastım. Aracımın önünü viraja sokacağım anda birden el frenini çektim. Aracın arkasının istediğim konuma geldiğini kanaat ettiğimde birden gaza yüklendim.

 

Aracımın direksiyonunu gaza yüklendikten sonra sağa çevirdim. Aracımın direksiyonunu sağa çevirdiğim zaman araç oldukça savrulmuştu. Fakat neyse ki bir yere çarpmadan ustaca direksiyonu toparlayabilmiştim.

 

Aracın tekerleklerinden oldukça büyük bir ses çıkmıştı. Ayrıca aracımın sol ve sağ yan aynalardan baktığımda iki aracında kaza yaptığını fark ettim.

 

Peşimde sadece bir araç vardı. Aracın sürücüsü usta bir şoför olmalı. Çünkü o sürücüde usta bir şekilde virajdan drift atarak geçmişti.

 

Bu durum gerçek anlamda beni şaşırtmıştı. Dikiz aynamdan aracı kontrol ettiğimde, aracın sağ arka camından aracıma karşı silah tutan bir kadınla karşılaşmayı beklemiyordum.

 

Kadının beni veya aracımın lastiğini hedef aldığı belliydi. Arabanın camları kurşun geçirmez değildi. Bu durum gerçek anlamda beni büyük bir dezavantaja düşürüyor.

 

Kadının şu ana kadar benim olduğum tarafı veya arabamın tekerleklerini nişan alıp aracımı kontrolünü kaybetme mi sağlaması gerekiyordu.

 

Demek ki bu kadın çok büyük bir tereddüt içerisinde. Aslında bir bakıma kadının bu tereddütü oldukça işime gelmişti.

 

Bir süre daha boş yol üzerinde aracım ile ilerdikledikten sonra karşıma dört yol çıktı. İşte bu durum işime baya gelmişti.

 

Dört yola yaklaşırken arkamda ki araç sürücüsünün beklemediği bir anda direksiyonu sağa kırarak yolun etrafında drift attım. Drift atan aracımı hızlı bir şekilde durdurdum ve aracın hızlı bir şekilde aracıma çarpmasını sağladım.

 

Araçlar çok kötü bir şekilde çarpışmıştı. Her yer duman altıydı. Beni aracım neredeyse iki metre boyunca sürüklenmişti.

 

Arkamda ki siyah araç ise karşımda bulunan ormanlık alana giriş yapıp hızlı bir şekilde büyük bir ağaca çarpmıştı.

 

Sarsıntının etkisi ile bir süre kendime gelemedim. Emniyet kemerim ve aracımın hava yastığı olmasaydı çoktan tahtalı köye uğurlanmıştım.

 

Kafamı çok kötü bir şekilde direksiyona çarptım. Bu yüzden alnımdan oldukça fazla kan geliyordu. Sol kolum büyük ihtimalle kırık bir durumda. Her iki avucumun içi bir sürü cam parçaları ile dolu. Canım gerçek anlamda oldukça fazla yanıyor.

 

Canımın acısına rağmen emniyet kemerimi çıkardım. Şanslıyım ki bu kazaya rağmen ölmemiştim.

 

Aracımın kapısını açmakta oldukça fazla zorlandım fakat bir şekilde kendimi dışarıya atmayı başardım.

 

Kendimi dışarıya atar atmaz derin derin nefesler almaya başladım. Gerçek anlamda bir suikaste kurban gidecektim. Lanet olası Adnan başıma ne işler açmıştı.

 

Gecenin bir vakti bu lanet yerde tek başıma mahsur kalmıştım. Neyse ki her iki aracında farları hâlâ yanıyordu.

 

Dışarıdan arabamın durumuna baktığımda oldukça moralim bozuldu. Aracın bütün camları kırılmış.

 

Sağ ön kapı ve sağ arka kapı büyük bir şekilde içine göçmüş durumda. Aracın önde bulunan iki lastiği de patlamış durumda ayrıca motor yerdende simsiyah dumanlar çıkıyor.


 

Bir süre arabamın yanında dinlendikten sonra karşımda bulunan ormana doğru doğru ilerlemeye başladım.

 

Neyse ki bacağım yerine kolum kırıldı. Yoksa bu katiller ne yapar ne eder beni tekrardan öldürmeye çalışırlar.

 

Ağaca çarpmış arabaya yavaş bir şekilde yaklaştım. Arabanın motorundan siyah dumanlar çıkıyordu.

Arabanın sol tarafına yavaş bir şekilde ilerlemeye başladım.

 

Arabanın sürücü koltuğuna dikkatli bir şekilde baktığımda sürücünün kan kaybından vefat ettiğini fark ettim.

 

Sürücünün boynunda büyük bir cam parçası vardı. Büyük ihtimalle cam parçası şah damarının olduğu yere gelmiş.

 

Adamın bütün vücudu kendi kanı ile kaplanmıştı. Ürkünç durum ise adamın gözleri açık bir şekilde duruyordu ve dudakları ise mosmor olmuş bir şekildeydi.

 

Adamın cesedini dikkatli bir şekilde incelerken aracın sağ tarafından bir kadının inleme sesi geldi.

 

Kadının durumuna bakmak için adımlarımı dikkatli bir şekilde aracın sağ tarafına yönlendirdim.

 

Karşımda bulunan kadının durumu içler acısıydı. Aracın içerisinde sıkıştığı için dışarıya adımını bile atamıyordu.

 

Kadının dalgalı siyah saçları oldukça dağılmış bir şekildeydi. Kafasını çok sert bir şekilde vurduğu belliydi. Çünkü başının arkasından kan geliyordu.

 

Kadının bilinci yerinde değildi. Kadının nabzını kontrol etmek için üç parmağımı boynunda bulunan şah damarının üzerine koydum.

 

Kadının nabzı normal bir şekilde atıyordu neyse ki. Umarım bu kaltak kadın burada geberip gitmez.

 

Başım oldukça fazla dönüyor. Hatta neredeyse dengemi kaybetmek üzereyim. Bu lanet olası ekip araçları bir türlü gelmemişti.

 

Telefonum da yoktu ki Caner’i tekrardan arayabileyim. Galiba burada kimsesiz bir şekilde öleceğim.

 

Yüksek ihtimalle tansiyonum iyice düşmeye başladı. Baş dönmelerimde oldukça fazla arttı.

Gözlerim ise çok feci bir şekilde kararmaya başladı. Artık neredeyse önümü bile göremeyecek duruma geldim.

 

Dengemi bir türlü sağlayamayıp en sonunda yere kapaklandım. Yere kapaklanışım ile gözlerimin kapanması bir oldu…


 

1 GÜN SONRA

 

Az önce gözlerimi bembeyaz duvarlara sahip olan bir hastane odasından açtım. Bir süre kendime gelmek için bir süreliğine gözlerimi kapalı tuttum.

 

Bir an neden hastane odasında olduğumu anlayamadım. Fakat sonrasında ölümle burun buruna geldiğim gerçeği aklıma geldi.

 

Ayrıca başım çok feci bir şekilde ağrıyordu. Bu baş ağrısı yetmiş gibi sol kolum ne yazık ki alçı içindeydi. Ayrıca elimin tamamı gazlı bezler ile sarılmıştı. Gerçek anlamda bitik bir durumdayım galiba.

 

Kendimi biraz olsun toparladığıma kanaat getirdiğim bir anda uzandığım yataktan zar zor kalktım. Yataktan kalkarken çok fazla zorlanmıştım.

 

Çıplak ayaklarım ile bir zeminin üzerinde dolaşmaktan nefret ettiğim için ayaklarımın yere değmesi ile kendimi çok tuhaf ve rahatsız hissettim.

 

Gözlerim yatağın kenarında bulunan terliklere takıldığında yüzümde bir gülümseme oluştu. Terlikleri zorda olsa giyinenilmiştim neyse ki.

Ayağa ilk kalktığım andan itibaren Başım oldukça fazla dönüyordu neyse ki şu anlık dengemi sağlaya biliyorum.

 

Yüzümün ne hale geldiğini oldukça merak ediyorum. Bu yüzden yüzümün haline bakabilmek için etrafımda bir ayna aramaya başladım. Neyse ki karşımda bulunan masanın üzerinde bir ayna bulunuyordu.

 

Yavaş dikkatli bir şekilde masanın yanına ilerlemeye başladım. Yürümekte biraz zorlanıyorum ama bu durum baş edemeyeceğim bir durum değil.

 

Masanın üzerinde bulunan aynayı elime alarak bir süre kendi yansımam ile bakıştım. Alnım sargı içerisindeydi. Kıvırcık uzun saçlarım biraz dağınık bir haldeydi.

 

Dudağımın bir köşesi patlamış bir halde. Sol gözümün altı morarmış. Tenim ise bembeyaz bir şekildeydi.

 

Görünüşümden dolayı moralim oldukça fazla bozuldu. Bu yüzden bir dal sigara yakmaya karar verdim. Zaten aynanın yanında bir paket sigara ve çakmak bulunuyordu.

 

Sigaranın markasına baktığımda ablamın kullandığı sigara markası ile aynı olduğunu fark ettim. Demek ki ablam az önce buradaydı.

 

Ablama dün duyduğum gerçeklerden dolayı kızamıyorum. O her zaman beni kendi öz kardeşi gibi gördü. Her zaman arkamda dimdik durdu. Hayatımın bir yalandan ibaret olduğunu daha dün öğrendim. Bunun şokunu daha atlatamadan bir trafik kazası geçirdim.



 

Bu saatten sonra geçmişimi her ne yaparsam yapayım değiştiremem. Fakat bu işin peşini bırakmayacağım ve gerçekleri her ne olursa olsun öğreneceğim.

 

Aklıma takılan bir diğer konu ise Feryal konusu. Zamanında Arkın’ın bulunduğu suikastçi grubuna sızabilmek için dedemin ve büyük devlet adamlarının yardımı ile onun kılığına girmiştim.

 

Demek ki Dedemin Feryal’in varlığından haberi var. Ayrıca Feryal denilen kadın yüksek ihtimalle benim ikizim. Acaba neden geçmişte Arkın’ın bulunduğu suikastçi grubuna sızabilmek için benim onun kılığına girmem gerekiyordu?

 

”Dede sen zamanında ne işler karıştırdın acaba?”

 

Bu düşünceler ile çoktan hastanenin koridoruna çıkmıştım. Koridor nedense bomboştu. Demek ki Dedem gücünü kullanarak bu koridorun tamamını bana özel tahsis etmişti.

 

Koridorda bir süre yürüdükten sonra yangın merdivenlerinin bulunduğu bir kapı gözüme çarptı. Zaten kapı biraz aralıktı bu yüzden Kapıyı açarken çokta zorlanmamıştım.

 

Kapıyı kapattıktan sonra pijamamın cebine koyduğum sigara paketini ve çakmağı aldım.

Sigara paketinin içinden bir dal sigarayı alıp tam dudaklarımın arasına yerleştireceğim esnada aşağıdan bir çığlık sesi geldi.

 

Aşağıya dikkatli bir şekilde baktığımda Feryal’e bıçak çeken kısa boylu bir adamı görmeyi asla beklemiyordum.

 

Feryal’in ten rengi karşısında bulunan kişiden oldukça fazla korktuğu için bembeyaz olmuştu. Karşısında bulunan kişinin üzerinde siyah bir kapşon bulunuyordu. Bu yüzden buradan baktığım zaman adamın yüzünü tam olarak göremiyorum.

 

Bir sigara içmeye çıktım. Yaşanan şu olaya bak. Gerçekten ben belalı kişileri kendime çekiyorum galiba. Bir kadını bu durumda yalnız başına bırakacak değilim tabii ki.

 

Sigara dalını ve çakmağımı paketin içine koydum. Yavaş bir şekilde merdivenlerden aşağıya inmeye başladım.

 

Feryal’in karşısında ki kişi sinir bir ses tonu ile sözlerine şu şekilde başladı.

 

“ Açelya denilen kadına artık tıbbi bir yardımda bulunmayacaksın!”


 

Feryal her ne kadar korkmuş olursa olsun kararlı bir şekilde “ Başıma her ne gelirse gelsin Açelya’yı tedavi etmek için elimden geleni yapacağım!”

 

Tahminime göre Feryal benimle ilgilenen bir doktor veya hemşire.

Feryal’in karşısında bulunan kişi o kadar çok toy ve aptal ki kendisine yavaş bir şekilde yaklaştığımı anlayamadı bile.

 

Feryal kendisine bıçak çeken kişinin arkasından yaklaştığımı görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. Feryal’in gözlerine bakarak sağ işaret parmağımı dudaklarımın üzerine götürerek sus işareti yaptım.

 

Feryal mesajımı almış gibi bakışlarını büyük ölçüde düzeltti. En sonunda Feryal’e bıçak çeken kişinin arkasından yaklaşmayı başarmıştım.

 

Arkasında bulunduğum kişinin bıçağı tutuş şekline baktığımda bir kişiye bıçak çekmek hakkında toy olduğunu fark ettim.

 

Küçük fare daha adam akıllı bıçak tutmayı beceremiyor ama bu eksisine rağmen millete bıçak çekiyordu.

 

Ayrıca sol eli ile bıçağı çok iyi kavrasada eli tir tir titriyordu. Demek ki sadece bıçağı Feryal’i tehdit etmek ve korkutmak için kullanıyor.


 

Bu görüntüyü görünce yüzümde sinsi bir gülümseme oluştu. Bu küçük fareye hayatı boyunca unutamayacağı bir ders vermem gerekiyor galiba.

 

Sağ elim ile hızlı bir şekilde Küçük farenin kapşonundan tuttum ve onu hızlı bir şekilde geriye doğru çektim. Çok hızlı bir şekilde geriye doğru çekmem ile kıç üstü yere yapıştı.

 

“ Demek benim herhangi bir tıbbi yardım almamı istemediğin için bu kadını bir bıçak ile tehdit ediyorsun ha?”

 

Küçğk fare bir anda nasıl böyle bir durumun içine düştüğünü kavrayamadan benim sesimi duymuştu.

 

Küçük farenin başında dikilirken yüzünü inceleme fırsatı bulmuştum. Yaşını tahmin etmem gerekirse 13 veya 14 yaşında olması lazım.

 

Küçük Fare sesimi duyduğu anda elinde bulunan bıçağı daha iyi bir şekilde kavradı. Tam ayağa kalkıp bıçağı bana sağlayacağı esnada karnına sert bir tekme attım.

 

Feryal’in beni durdurmak için yanıma yaklaşacağı anda “ senin yerinde olsam yanıma yaklaşmayı aklımdan bile geçirmezdim.”

 

Feryal bu sözlerimi duyduğu anda olduğu yerde kaldı ama gözlerinden çoktan yaşlar akmaya başlamıştı.

 

Küçük fare Karnına yediği tekme ile daha fazla sinirlenmiş olmalı. Çocuk yediği tekmenin etkisinden büyük çabaları sayesinde kurtuldu ve dimdik bir şekilde ayağa kalktı fark ettiğim diğer bir şey elinde bulunan bıçak ile çoktan üzerime gelmeye başlamasıydı.



 

Küçük fare dikkatsiz bir şekilde üzerime yaklaşmaya devam ederken beklemediği bir şekilde üzerine doğru yürümeye başladım.

Çocuk üzerine geldiğim için o kadar çok şoka uğradı ki bir kaç saniye adımlarımı dikkatli bir şekilde inceledi.

 

Küçük fare büyük ihtimalle solaktı çünkü elindeki bıçağı sol eli tutuyordu. Bu durum işime gelmişti.

Onun yanına yeterince yaklaştığıma kanaat getirdiğimde sert bir şekilde kasıklarına bir tekme yapıştırdım.

 

Her iki elinin kasıklarına doğru gittiğini fark ettiğim anda sağ elim ile sol bileğimi kavradım. Sol bileğini kavradığım anda bileğini ters çevirdim. Bileğini ters çevirdiğim halde elinde bulunan bıçağı bırakmaya niyeti yoktu.

 

Bileğini her ne kadar sıkarsam sıkayım bıçağı bırakmadığını hatta utanmadan bıçağı bana doğru saplamaya çalıştığını fark ettiğimde sol ayağım ile ona çelme taktım.

 

Küçük fare çelmenin etkisiyle dizlerinin üzerine çok sert düştü. Elinde bulundurduğu bıçağı düşürmesi için bileğini biraz daha fazla çevirdim. Küçük farenin acı içerisinde çığlık atması ile elinde bulunan düşmesi bir oldu.

 

Feryal küçük farenin elinden bıçağın yere düştüğünü gördüğü anda hızlı bir şekilde bıçağı eline alarak uzaklaştırdı. Küçük farenin bileğini şu anlık bırakmamıştım. Soracağım sorulara ne zaman cevap verirse elimden o zaman kurtulacak.

 

“ Küçük sıçan kimsin sen bakalım? Eğer bana kim olduğunu açıklamazsan bileğini kırmak zorunda kalacağım.”

 

Küçük Fareden bir ses çıkmıyordu. İnatçı bir çocuk ama bu inatçılık maalesef bana sökmez.

 

Avucum içi çok fazla acıyordu hatta dikişlerim fazla kuvvet uyguladığım için açılmış olacak ki sargı bezim kıpkırmızı olmuş durumdaydı.

 

Avucumun içerisinde bulunan bileği yavaş bir şekilde ters çevirmeye başladım. Küçük fare konuşmamakta hâlâ kararlıydı.

 

Feryal ise beni durdurmak için sürekli beni sakinleşmeye çalışıyordu.

 

“ Açelya yapma lütfen!”

 

“ Sakin bir şekilde bu konuyu hallede biliriz!”

 

“ O daha bir çocuk! Ona bu kadar yüklenme.”

 

Bla bla gerçekten Feryal’in çenesi asla çekilmiyordu.

 

Feryal tam gaz sözlerine devam edeceği anda bağırarak “ Yeter artık kes çeneni! Bu küçük sıçanın sana bıçak çekmiş olmasına rağmen bana onu mu savunuyorsun?! Cidden aptalın tekisin sen! Bu çocuk bu şekilde senden yüz alırsa ileride başımıza bir psikopat olur! Bunun vebalini nasıl ödeyeceksin!? Daha dün gece neredeyse bir suikaste kurban gidiyordum ben! Ayrıca küçücük bir sıçan bile beni öldürmek için elinden geleni yapıyor! Bu sıçan elimden sorularıma cevap vermediği takdirde kurtulamaz! İşime karışmayı bırak ve sessizce yerinde kal!”

 

Feryal’e bu sözleri söylediğimde dizlerinin bağı çözülmüş gibi yere yığıldı.

Küçük fare Feryal’e söylediğim sözlerimi duyduğunda debelenme yi bıraktı ve kilitlenmiş bir şekilde Feryal’e bakmaya başladı.

 

“ Tamam! Kim olduğumu söyleyeceğim sadece Feryal’i rahat bırak!”

 

Küçğk farenin söyledikleği sözler ile güçlü bir kahkayı patlatmıştım. Bu çocuk gerçek anlamda benimle alay ediyor olmalı.

 

Kahkahalarımı bitirdikten sonra ciddi bir şekilde sözlerime şu şekilde başladım. “ Kıza bıçak çekerek korkutan sensin. Birde birde bana gelip Feryal’i rahat bırak mı diyorsun?”

 

Küçük fare bu cümlelerimden sonra “ Ben Berkecan Harzemşah. Ferda ablam senin yüzünden çok kötü bir şekilde yaralandı! Ben… ben bu yüzden ölmeni istedim. “

 

Berkecan denilen Velet’in bu cevabı ile bileğini hızlı bir şekilde bıraktım ve sırtına tekmeyi yapıştırarak yüz üstü yere yapışmasını sağladım.

 

Yere yapışan çocuğun önüne geçerek yere eğildim hemen ardından saçlarından sert bir şekilde tuttum. Gözlerimi gözlerine sabitledikten sonra soğuk ve ciddi bir ses tonu ile


 

“ Cidden aptalın tekisin Berkecan. Daha bir bıçağın nasıl tutulması gerektiğini bilmiyorsun. Enayi gibi bir sağlık çalışanını tehdit etmek için bir bıçak kullanıyorsun. Ayrıca yediğin tekmelere rağmen sesini çıkartmaman senin güçlü olduğun anlamına gelmez. Seni istesem tek elimle öldürürüm. Sen kendini psikopat katil sanıyordun galiba? Sen hayatın boyunca bir psikopat ile karşılaşmadığın için elinde bulunan bıçak ile bana artislik taslamaya çalışıyorsun. Gerçek anlamda zavallı bir çocuksun.

 

Berkecan sıçanı bu sözlerimi duyduktan sonra bir süre cevap veremedi.

 

“ Bir kere ben Feryal’e zarar vermek istemedim! Senin yüzünden ona sinirlendim!”

 

Berkecan bu sözleri öfke içerisinde sarf etmişti. Tek kaşımı kaldırarak Berkecan’a “ neden benim yüzünden Feryal’e bu kadar sinirlendin?”



 

“ Çünkü senin yüzünden öz ablası ağır bir şekilde yaralandı! “

 

Bu sözler zihnimde sayısını bilmediğim bir şekilde tekrarlanıp durdu. İnanamıyorum! varlığından haberdar olmadığım öz ablam beni öldürmeye çalıştı?

 

Berkecan’ın gözlerinin içine bakarak “ Ferda beni öldürmeye çalışmasaydı başına bunlar gelmezdi. Ayrıca sen Feryal’e bıçak çekmeseydin şu anda bu durumda olmazdın. Bunların hiç biri benim suçum değil. Şunu asla unutma Berkecan yaptığın kötülüklerin cezasını illa ki bir gün çekersin.”

 

Berkecan’la artık işim bitmişti. Öğrenmem gereken şeyleri ondan öğrenmiştim. Avcumun içinden oluk oluk kanlar akıyordu bu da yetmezmiş gibi çok keskin bir ağrı vardı.

 

Küçük sıçan kolunu elimden kurtardığı anda ortadan kayboldu.

 

Feryal’in yanına yaklaşarak üzerinde bulunan kimlik kartına baktım. Asistan Doktor Feryal Karaca ha? Hazır bu kadın ile başbaşa kalmışken merak ettiğim soruları teker teker soracağım.

 

“ Asistan Doktor Feryal Karaca. Sana sormam gereken önemli sorularım var.”

 

Feryal şaşırmış bir şekilde gözlerimin içine bakarak “ ne? Ne sorusu sormak istiyorsunuz acaba?”

 

Bölüm sonu….

 

Selamlar nasılsınız?

 

Bu bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz acaba?

 

Açelya yemin ederim çok tehlikeli bir kadınsın!

 

Senden korkuyorum ben ya…

 

Berkecan’a azıcık olsa üzüldüm. Yazık ne kadarda çok hırpalandı.

 

Bölüm hakkında düşüncelerinizi yazmayı unutmayın❤️🪭

 

 



















 

Loading...
0%