Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@sue2820

Efna'nın yüzüne dikkatli bir şekilde bakarak Ne sorusuymuş bu?"

Efna ciddi bir şekilde yüzüme bakarak

" Ayrin denilen birisini tanıyor musun?"

Efna'nın kendisi hakkında ki gerçeklere vakıf olduğunu zaten biliyordum. Bu yüzden Efna'nın gözlerinin içine bakarak " kendin hakkında ki gerçekleri bildiğini adım kadar eminim Efna."

Efna bu sözlerimi duyduktan sonra dudaklarını hafif bir şekilde kıvırdı. Bu dudak kıvırması yüzünden şu anda kontrolümü kaybedip onun dudaklarına yapışa bilirim.

Fakat şu anda kontrolümü kaybetmemem gerekiyor. Zaten başım bu aralar Tanrılar ile belada.

Ben burada neler düşünüyorum. Kahretsin bu kadın tek bir hareketi ile benim ayarlarım ile oynaya biliyor! Efna bu sırada yanıma daha fazla yaklaştı. Hemen ardından naif ses tonu ile

" Demek anladın gerçekleri bildiğimi. O zaman bana öz annemi anlatmanı istiyorum Rahan. O nasıl birisi? Nasıl bir dış görünüşe sahip? Açıkçası onun hakkında her şeyi bilmek istiyorum."

Efna'nın sorusuna karşılık bir süre Ayrin hakkında düşündüm. Efna hevesli bir şekilde benim cevabımı bekliyordu.

" Annen inanılmaz güçlü bir kadın Efna. Ateş kızılı saçlara ve kıpkırmızı bir göz rengine sahip birisi.

Hatta benden sonra ki en güçlü Tanrı statüsünde bulunan kişi. Fakat Ayrin kötülüğün kendisidir.

Kendi çıkarları için yapamayacağı hiçbir şey yoktur. O bizim dünyalar üzerinde kurduğumuz düzeni bozabilecek kabiliyete ve güce sahip.

Mesela üç büyük ırkı Ayrin oluşturdu."

Efna sözlerimi bitirdikten sonra gözlerime anlamsız bir şekilde bakarak "üç büyük ırk derken?"

Efna'nın bu sorusuna gülerek

"Vampirler, Kurt adamlar ve Cadılar."

Efna'nın gözleri duyduğu cevap ile sonuna kadar açıldı. Gerçekten bu kadının gözlerinin içine bakmaktan kendimi asla alamıyorum. Bu sırada içimden " Galiba gerçek anlamda ölümüm senin elinden olacak sevgili mühürlüm." Diyerek serzenişte bulunuyordum.

Ben Efna'nın gözlerine daldığım esnada Efna başka bir sorusunu çoktan bana yöneltmişti.

"İyide Ayrin'in bu ırklar ile ilgisi nedir?"

Efna'nın bu sorusuna şu şekilde cevap verdim. "Aslında onlarda bir zamanlar insandı. Tabii Ayrin onları lanetlemeden önce."

Efna bu cevabımı duyduğunda sesli bir şekilde düşünerek "Vampirler güneşe çıktıkları anda ölürler, kurt adamlar dolunayın çıktığı andan itibaren acılar içerisinde bir Kurt'a dönüşürler. Peki Cadıların laneti ne olabilir ki?"

Efna'nın herşeyi anında kavraması gerçekten çok hoşuma gidiyor. Gerçekten çok zeki ve çok kurnaz birisi olduğunu onunla ilk kez tanıştığımda anlamıştım. Gerçi anasına bak kızını al hesabı. Bazen karşımda Ayrin'in kendisi varmış gibi hissetmeden kendimi alamıyorum.

"Vampirler ve kurt adamlar hakkında ki tahminlerin doğru ayçiçeğim. Fakat cadıların asıl meselesi öldükten sonra başlıyor. "

Efna'nın yüzü bu cümlelerim ile anında düştü." Hemen ardından cehennem azabı değil mi?" Diyerek başka bir sorusunu yöneltti bana.

Efna'nın bu cevabı dudaklarımı büktüm ve ona şu şekilde cevap verdim. " Evet asıl lanetleri cehennem azabı. Cadıların durumu kurt adamlardan ve vampirlerden vahim. Çünkü cehennemin içerisinde sonsuza kadar acılar içerisinde kalacaklar."

Efna bu cümlelerimi duyduğu anda yüzünde şeytani bir gülümseme oluştu. Ben Efna'nın gülüşüne takılı kaldığım esnada masmavi gökyüzünden bir karganın sesi geldi.

Gökyüzüne dikkatli bir şekilde baktığımda bir Şahin büyüklüğünde ki karganın bana doğru yaklaştığını gördüm.

Demek ki Tanrılar mahkemenin saatini en sonunda ayarlaya bildiler.

Karga gökyüzünden yere indiği anda mesajını şu şekilde iletti.

"Ölüm Tanrısı Rahan, mahkemede yargılanma süreciniz bugün itibari ile başlamıştır. Biraz sonra mahkeme salonuna gidebilmeniz için bir geçit açılacaktır."

Karga bu sözlerini söylediği anda gökyüzüne doğru havalanmıştı. Efna'ya bakarak "Ölüm tanrısı olan ben ilk defa mahkemeye çıkacağım. Şimdi düşündümde mahkemeye çıkmak hiçte hoş birşey değilmiş."

Efna bu sözlerimi duyduktan sonra yanıma yaklaştı. " Ben sana inanıyorum Rahan. O mahkemeden hiçbir ceza almadan çıkacaksın. Bu arada bende gelmek istiyorum seninle o mahkemeye. Nede olsa mühürlün olarak yanında olmam gerekir."

Efna tanıştığımızdan beri ilk defa benim yanımda olduğunu hissettirmişti. En sonunda oda bana alışmaya başlıyordu galiba.

Ben Efna hakkında ki düşüncelerime dalmışken Efna sözlerine şu şekilde başlamıştı " Biliyorum Rahan, zor bir karaktere sahibim. Hatta senin düşmanının kızıyım. Fakat sen ne olursan olsun benim yanımda oldun. Hatta kurallara karşı gelip benim hayatımı kurtardın. Ayrıca güçlerimi kontrol edebilmem için Tina ve Tamara ile beni görüştürdün. Gerçi daha Tamara'dan eğitim almadım. Şu anda merak ediyorum da benim için yaptığın şeylerden hiç pişmanlık duydun mu?"

Efna'dan asla böyle sözler duymayı beklemiyordum. Hiç düşünmeden Efna'nın yanaklarını avuçlarımın altına aldım ve sözlerime şu şekilde başladım.

"Ayçiçeğim, ben senin canını almaya geldiğimde ilk gözlerine vuruldum. İnsanların canını alırken asla gözlerinin içine bakmam fakat sebepsizce senin gözlerine bakmak istedim. Senin gözlerine baktığım zaman gözlerinde acıyı, kederi ve en önemlisi intikam isteğini gördüm. Seninle mühürlendiğim anda bütün geçmişini gözlerim ile gördüm. Kimse yoktu yanında, yalnızdın, ilk fırsatta sırtına bıçaklar yedin. Seni anlıyorum Efna. Biliyor musun aslında sen anlaşılmayı isteyen küçücük bir gibisin. Bu yüzden yaptıklarımdan asla pişmanlık duymadım. Ben seni her halin ile kabul ediyorum. Beni kabullenmen için bekleyeceğim."

Sözlerimi bitirdiğim anda Efna'nın sol gözünden bir yaş aktı. Efna'nın göz yaşını sol elimin baş parmağı ile sildim. Hemen ardından " sana hiçbir zaman göz yaşı yakışmıyor Ayçiçeğim"

Bu sözlerimi kısık ve acı çeker bir halde dile getirmiştim.

."Efna bu sözlerimi duyduğunda yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. Hemen ardından sözlerine şu şekilde başladı. " Hayatımda asla bir erkeğe aşık olmadım Rahan. Fakat galiba sana farklı duygular besliyorum. Şunu fark ettim ki ruh formumda ki zaman dilimi ve insan bedeninde olduğum zaman dilimi arasında dağlar kadar fark var. Bu yüzden seninle insan dünyasında ki zamana göre çok fazla zaman geçirdiğimin farkındayım "

Gururlu bir şekilde Efna'ya bakarak

"Gerçekten çok iyi bir gözlemcisin Ayçiçeğim."

Efna'nın yanakları iltifatım ile kızarmıştı. Hemen ardından hüzünlü bir ses tonu ile sözlerine şu şekilde başladı.

"Daha başıma gelen olayları sindiremedim Rahan. Ama alışmaya çalışacağım bu hayata. "

Efna'nın üzülmesine daha fazla dayanamadığım için

"Bu arada sana bir elbise hediye edeceğim. Bu elbiseyi mahkemede giyinmeni rica ediyorum. Gerçi o elbiseyi seninle başbaşa bir yemeğe çıktığımızda verecektim. "

Efna bu sözlerimi duyduğu anda keyfi yerine geldi ve gülerek

"Rahan bir tanrıya göre çok romantik bir adamsın."

Kendimi över bir şekilde

"Yani senin için her role bürüne bilirim Ayçiçeğim. Her neyse elbisen yatak odanda güzelim. Birazdan geçit kapısı açılacak."

Efna bu söylediğim sözler ile evine doğru ilerlemeye başlayacağı anda hızlı bir şekilde yanıma geldi ve beni yanağımdan öpüp gitti.

Efna...

Efna benim yanağımdan mı öptü az önce?

Gerçek olamayacak kadar uzakta bir hayaldi benim için bu durum. Kalbim ise deli gibi atıyordu.

Ben her ne kadar huzurluysam Efna' da bir o kadar huzursuzdu.

Yeliz için çok üzüldüğünün farkındayım. Benden saklamak istiyordu üzüntüsünü. Büyük bir ihtimal ile bu olaylar yüzünden kendisini suçluyor.

Efna'nın asıl istediği şey koşulsuz bir şekilde sevilmekti.

Bana şu anda güvenmiyor. Ama ben onun güvenini kazanmak için elimden gelenin en iyisini yapacağım.

Bir süre sonra Efna üzerini giyinmiş bir şekilde benim yanıma gelmişti.

Efna'nın üzerinde ki elbise siyah bir elbiseydi. Elbisenin kol detayı hafif tüllü ve hilal desenli bir işlemeye sahipti. Göğüs dekoltesi biraz abartıya kaçmış olduğunu fark ettiğim anda kendime küfürler saymaya başlamıştım.

Elbisenin her tarafı siyah danteller ile işlenmiş hilal motifi ile doluydu. Ayrıca elbisede bulunan hilal motifi Efna'nın pelerininde bulunuyordu.

Sol tarafında yırtmaç bulunuyordu. Bu yırtmaçta fazla kaçmıştı. Kahretsin! Bu kadın bu kadar güzel olmak zorunda mı?

Efna'ya siyah saçlarını daha çok seviyordum ama beyaz saçlı haliyle bile güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemişti.

Efna suratımın anında düştüğünü fark ettiği anda lafını hiç esirgemeden " bakıyorumda çoktan kıskançlık krizine girdin ölüm tanrısı Rahan. Sakin ol arkamdan atlılar kovalamayacak beni orada."

" Ben mi kıskancım? Hah bir kere yaşından çok büyük duruyorsun. Bembeyaz saçların ortaya çıkmış bu siyah elbise ile.

" Bence sen kendi yaşına bak Rahan kim bilir benden kaç yaş büyüksün? Kıskançlığını ört past etmek için beyaz saçlarımı bahane edip durma. "

Efna'nın bu çıkışına cevap vereceğim anda bir portal açıldı. Hiç vakit kaybetmeden Efna ile portaldan içeriye girdik.

Portaldan içeriye girdiğimiz anda karşımıza Altın kaplamalı olan bir salon çıktı.

Karşımızda kare şeklinde uzun bir masa bulunuyordu. Bütün tanrılar beni yargılamak için toplanmıştı masanın etrafında.

Bulunduğum salonu daha fazla incelemeden sözlerime şu şekilde başladım.

"Galiba başka bir evrende bulunuyorum. Sevgili tanrılar acaba neden bu evrende bir yargılamaya tabi tutuluyorum?"

"Yargı salonu normalde sadece tanrıların bulunduğu mekanda yapılır. Fakat bu odanın dışında başka varlıklar var. Burada bulunmamın asıl sebebi nedir?"

Su tanrısı Sora soruma şu şekilde cevap vermişti. "Bu evrene bir şekilde insanlar izinsiz giriş yapmışlar. Teknolojik aletler ile buranın imparatoru olan Taylor'a savaş açmışlar."

Sora'nın cevabını duyduktan sonra tek kaşımı kaldırarak demek ki benden şüpheleniyordunuz bu konu hakkında?

Sora bu soruma karşılık "senden şüphelendiğimiz doğru fakat kendini savunmanı istiyoruz. Bu arada mühürlü olduğun kişiyi şu anlık dışarıda bekletmek zorundayız. "

Efna Sora'nın sözlerini duyduğu anda çıkış kapısına yöneldi. Kapının kendisine açılmasını beklemeden güçlerini kullanarak kapının kendiliğinden açılmasını sağladı. Hemen ardından hızlı bir şekilde Efna salondan ayrıldı.

Efna'nın ayrılması ile beraber Sora yanında bulunan boş sandalyeyi göstererek yanına oturmamı istedi.

Sora'nın yanına oturmam ile birlikte Sora sözlerine şu şekilde başladı.

"Rahan neredeyse yüz yıllardır bir araya gelemedik. Fakat hiç bir şekilde değişmemişsin"

Sora'nın bu sözlerine karşı gülümsedim.

"Sende hiç değişmemişsin Sora. Hâlâ çok bakımlı ve genç görünüyorsun."

Sora bu iltifatım için bana teşekkür ettikten sonra Ateş Tanrısı Akron sözlerine şu şekilde başladı.

" Rahan ilk defa bir mahkemeye çıkacaksın. Heyecanlı mısın bu konuda?"

Akron'un sorusuna karşı " gerçekten çok can sıkıcı bir durum. Resmen itibarıma zarar geldi. Zamanında bütün tanrılar mahkemeye çıkmıştı. Bende ne güzel hiç mahkemeye çıkmadım diyerek övünüyordum."

Akron'a bu cevabımı verdiğim esnada Toprak Tanrısı Forin büyük bir kahkaha atarak " Rahan insanların şöyle bir sözü vardı. Gülme komşuna gelir başına. Zamanında hepimize gülmüştün."

Forin'in bu cevabına karşılık Yıldırım Tanrısı Orion gözlerimin içine bakarak

" Rahan seni her ne kadar sevsemde umarım yaptıklarının açıklaması vardır. Suçlandığın suçlar oldukça ağır suçlar."

Orion'un benim hakkımda ne kadar fazla endişelendiğinin farkındaydım. Zarar görmemi isteyecek en son tanrılardan birisiydi Orion.

Tam karşımda Ayrin'in sağ kolu olan Rina oturuyordu. Etrafı oldukça iyi kolaçan ediyordu. Benim açığımı yakalamak için elinden geleni ardına koymayacağını çok iyi biliyorum.

Orion'a dönüp bu evrenin imparatorunun kim olduğunu soracağım esnada salona gelen adım seslerini duymuştum.

Adım sesleri kapının önünde durdu. Salonun kapısı yavaş bir şekilde açıldıktan sonra içeriye buranın İmparatoru olduğunu düşündüğüm bir adam girdi.

Adamın içeriye girdiğini herkes duymuş olacak ki salonu koca bir sessizlik kapladı.

Adamın bütün adım sesleri çoktan büyük salonu kaplamaya başlamıştı.

Sora bana zihin yolu ile seslenerek " bu evrenin imparatoru Taylor tam karşında Rahan. Bu yüzden sana mahkeme sırasında her ne derse desin alttan almaya çalış. Rica ediyorum çabuk öfkelenme ona."

Sora'nın bu söylediklerine fazla kulak asmamıştım. Benim sinirlerimi bozacak bir şey yaparsa kesinlikle benden karşılığını alırdı.

İmparotor Taylor adımlarını masanın baş köşesinde olan tahta yönlendirdi. Tahtın tam önünde durarak tek tek gözlerini masanın etrafında oturmuş tanrılarda gezdirdi.

Özellikle gözlerini benim üzerimde fazlaca tuttu. Bu adamın içinde tam üç tane ruh bulunuyordu. Bu durum ilgimi çekti gerçek anlamda.

Gücü neredeyse benimle eşit. Fakat ne yazık ki bu İmparotor bir Tanrı değil.. Tanrı olmadığı için sonsuz bir ömre sahip değil. Sonsuz bir yaşama gücüne sahip olsaydı. Bana çok iyi bir rakip olabilirdi.

 

İmparator Taylor gözlerini benim üzerimden çektikten sonra gözleri tam yanında duran ve emirlerini bekleyen muhafızında durdu.

Tahtına oturarak muhafızına yönelik şu şekilde konuştu, "Ben burada yokken krallığımda neler oldu Peter anlat bakalım" İmparator'un sesi ilk başlarda sakin çıkmıştı fakat sonrasında cümlelerini bir o kadar öfkeli bir şekilde tamamladı.

Muhafız Peter hafifce boğazını temizleyerek sözlerine başladı; "Efendim bir hafta önce tüm evrende yabancı ırk sinyalini aldık. Biz de bu yüzden civarın yakınlarında olan kişilere bu ırkı derhal yakalayıp saraya getirmelerini emrettik, orada zaten kurtlar ve cadılar vardı. Bu ırk saraya getirildiğinde insanların evrenimize geldiklerini yeni öğrendik bu bizi oldukça şaşırtmıştı biz de kendi başımıza bir iş yapmamak için onları yargılayacak olan kişinin siz olduğunu söyledik ve bir hafta zindanlara kapattık. Bugün Prens Alex'in doğum günüydü bir kutlama yapmak istedi kendileri. Fakat bu kutlamaya insan ırkının da katılmasını emretti. Biz de emrini yerine getirerek onları da davet ettik bu konuda onları hiçbir şekilde yargılamadık. Siz burada olduğunuza göre müsadenizle toplantı salonuna profesörleri alalım"

İmparator Taylor muhafız Peter'ın sözlerini bitirmesi ile fazlaca sert soluklar almaya başladı. Hatta İmparator o kadar fazla sinirlenmişti ki boynunda bulunan damarlar belirginleşmişti. Gerçi onun sinirlenmesi benim umurumda bile değildi. Bu durumdan oldukça fazla sıkılmıştım.

Tanrılardan ayrı bir masada oturan yaşlı bir kadın

"İmparator o insanlar öldürülmeli! Varisimi esir alıp işkence etmişler hepsi yok edilmeli!"

Kadının dış görünüşüne baktığım zaman bir cadı olduğunu çoktan anlamıştım.

Cadı öfkesi bahsettiği insanlara karşı çok yoğundu. Yaşlı cadı sözlerini bitirdikten sonra onunla aynı masada bulunan bir adam yaşlı cadıya şu sözler ile karşılık verdi,

S "Sırf senin o varisini esir aldılar diye koskoca bir ırk yok edilmemeli. Aralarında kaç sayıda çocuk var senin haberin var mı? Beş tane yetişkin ve elliye yakın genç senin o varisin iki darbe aldı diye mi yok edilmeli!"

Cadı karşısında bulunan adama sinsi bir şekilde sırıtarak sözlerine şu şekilde başladı . "Hah! Sen ne konuşuyorsun acaba! Sırf senin yüzünden o insanlar bu evrene gelmedi mi?"

İşte olaylar şimdi ilginçleşiyordu. Bakalım bu olayın içinden neler çıkacak?

İmparator Taylor'ın tepkisini incelemek için yaşlı kadına bakmaya kestim ve gözlerimi İmparator Taylor'a çevirdim.

İmparator Taylor tek kaşını kaldırarak Cadı'nın karşısında oturan adama baktı İmparator Taylor sakin tutmaya çalıştığı ama asla sakin tutmayı beceremediği ses tonu ile "Ne demek oluyor bu İvan?" Diyerek sorusunu yöneltti.

Sinsi cadı İvan denilen adama söz hakkı tanımadan sözlerine şu şekilde başladı.

"Ben söyleyeyim ne demek olduğunu. Bella'nın dediğine göre profesörlerin başı olan Layla sırf sen onun kızını ondan kaçırdın diye sana ve sürüne savaş açmaya kızını almaya gelmiş "

Sinsi Cadı bu İvan denilen adamın düştüğü durumdan zevk alıyor gibiydi.

İvan denilen adam çok fazla sinirlenmiş olacak ki "Sen kes sesini!" Diyerek resmen kükremişti. Sinsi cadı İvan'ın öfkeden delirmesinden fazlaca zevk almış olacak ki birden kahkaha atmaya başlamıştı. Salonu kaplayan tek ses o cadının kahkalarıydı.

Salonda duyulan tek ses o Cadı'nın kahkahalarıyken bir anda cadı acı haykırışlara boğuldu.

Cadı oturduğu yerde iki büklüm olduğu sırada ağzından kan kusmaya başladı,kan masadan etrafa sıçrarken Tanrıların ve Ivan' ın oturdukları sandalye de biraz gerildiğimi fark ettim.

Olayları donuk bir şekilde izliyordum. Benim astlarım Tanrıların karşısında bu hareketi yapsaydılar onları çoktan parçalara ayırmıştım.

İmparotor Taylor öfkeli bir şekilde Cadı'ya bakarak

"Burası senin eğlenebileceğin kokuşmuş mağaran değil cadı yerini bil!"

Cadı İmparator Taylor'un bu çıkışından fazlaca korkmuş olacak ki "özür dilerim" diye zar zor konuştu.

İmparator Taylor gözlerini cadıdan çektikten sonra sözlerine şu şekilde başladı

"Profesör dediğiniz kişiler ne haltsa ne kadar zeki ve teknolojileri iyi olursa olsun bizim evrenimize geçiş yapmaları imkansız."

Muhafız Peter, İmparator Taylor'ın cümlesini bitirmesinin ardından

"Efendim dünyaya gidip gelebilmemiz imkansız, bunu yasaklamıştınız"

İmparotor Taylor, Muhafız Peter'ın cevabına karşılık gözlerini bana dikti. Bu bakıştan hiçbir şekilde hoşlanmamıştım. Bu adam kesinlikle beni suçlayacak kendi krallığında olan olaylar için. Ne zavallıca bir hamle. Demek ki sırf bu yüzden burada yargılanıyorum ha?

İmparator Taylor'ın söze girmesini beklerken hiç beklemediğim birisi söze girmişti.

"Evet belki burada bulunan Tanrılar elimizi kolumuzu sallayarak dünyaya gidemeyiz fakat aramızda dünyaya gidebilecek tek bir kişi var o da ölüm Tanrısı Rahandır"

Bu Rina denilen kadın gerçekten çok sinirimi bozuyor. Onu burada param parça etmemek için kendimi çok zor tutuyorum.

Rina'nın yeşil gözlerinin içine bakarak tek kaşımı kaldırım hemen ardından

Sakin ve alaylı bir ses tonu ile

"Evet dediklerin doğru Rina. Fakat hepimiz iyi biliyoruz ki bu durum kesinlikle sizin işiniz. Nede olsa iblisler dünya'nın düzenini bozmak için var. Eski zamanlardan kalan geçitleri kullana bildiğinizi çok iyi biliyorum. Hadi ben bu planı kurup o aptal insanları bu diyara getirdim. Benim burada ne çıkarım var? Hatta Ayrin'in bu tür eylemleri yüzünden başına neler geldiğini benden iyi biliyorsun"

Rina kendinden hiç taviz vermedi, şeytani bir şekilde dudakları yana kıvrıldı. Hemen ardından sinirli bir ses tonu ile

"Hah! Bakıyorum da kendi hatalarını görmezden geliyorsun ölüm tanrısı Rahan. Dediğin gibi bizler bu dünya'nın düzenini bozmak için varız peki sen hangi hak ile bin insanın canını feda edip görevini kötüye kullanıyorsun?"

Konu en sonunda benim meseleme gelmişti. Bu yüzden rahat tavrımı bir kenara bırakıp oturduğum sandalyede dikleştim hemen ardından ciddi bir ses tonuyla ve özellikle kelimelerin üzerine basa basa;

"O insanlar ruhunu size satmış kişilerdi. Onların ruhlarını ele geçirerek dünyada fitne ve fesatlık çıkacaraktınız. Bende mühürlendiğim kişi için o insanları feda ettim. Bu görevimi kötüye kullanmak değildir. Ruhunu iblislere satan kişilerin ruhları sonsuza kadar yok edilir. Bu en büyük kurallardan birisidir zaten"

Rina söylediğim sözlere cevap vereceği anda İmparator Taylor Rina'nın gözlerine baktı. Rina İmparator Taylor ile bakıştıkran sonra sessizliğe gömüldü.

İmparator bana sinirli bir şekilde bakıyordu. Fakat onun sinirli olması beni alakadar etmiyor.

İmparator Taylor iğneleyici bir şekilde sözlerine şu şekilde başladı.

"Bakıyorumda tanrıları karşına alacak kadar mühürlene bağlısın. Eğer mühürlendiğin kişiyi öldürmeye kalkarsam ne yaparsın?"

Rina'nın ne işler karıştığını anlamak için gözlerim onun üzerindeydi İmparator Taylor'ın bu sözlerini duyduktan sonra gözlerimi Rina'nın üzerinden yavaşça çektim.

Tam güçlerimi kullanıp İmparator Taylor'ın üzerine saldıracağım anda Orinon zihnimden bana seslenerek "sakin olmalısın Rahan. Şu anda sanık durumunda olan kişi sensin. Fakat bu durumda kendini savunmalısın. İmparator Taylor'ın önem verdiği iki kişi var. Bunlar Kaden ve Derek."

Bu isimleri duyduğumda kahkaha atma isteği gelmişti. Sinirli ve öfkeli bakışlarımı İmparator Taylor'dan çekmeden,

"Taylor eğer senin yüzünden mühürlü olduğum kadına bir şey olursa sevdiğin herkesin canını gözlerinin önünde alırım. Sende bana engel olamazsın"

Sözlerimi bitirdiğim anda rahat bir şekilde arkama yaslandım . İmparator Taylor bu tehditimi duyduğu anda sinirinden bütün damarları belirginleşmişti. Ahmak İmparator'un sinirlendiğini anladığımda keyfim yerine geldi.

Hemen ardından İmparator Taylor'ı daha fazla öfkelendirmek için rahatsız edici sakinlikte bir ses tonu ile sözlerime şu şekilde devam ettim.

"Bu arada en yakınında bulunan kişiler Kaden ve Derek ti değil mi? O zaman öldürme işine onlardan başlarım. Senide seyirci koltuğuna oturtup eline patlamış mısır veririm. Sinema filmi gibi izletirim ölümlerini sana Taylor"

İmparator tehdidimden etkilenmemişti. Çünkü şu anda sanık olduğumun farkındaydı. Mahkeme sırasında ters bir şey yaparsam ceza alabilirim. Bu yüzden kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

Taylor tehdidimi aldırmasada tehditimi gerçekleştire bileceğimi adı kadar bildiğine eminim.

İmparator Taylor dişlerini sıkarak

"Haddini aşıyorsun ölüm tanrısı!"

Bu adam beni delirtmek istiyordu galiba. En sonunda dayanamadım ve elimi masaya vurarak

"Asıl sen haddini aşıyorsun senin karşında en güçlü tanrı olan Rahan bulunuyor!"

Bir daha sakın beni tehdit etmeye kalkma yoksa sana bunun bedelini ağır ödetirim"

Herkes şok olmuş bir şekilde İmparator Taylor ve bana bakıyorlardı. Hiç bir tanrı Orion'dan aldığım uyarıdan dolayı benden böylesine bir çıkış beklemiyordu.

İmparator Taylor ile birbirimize öfkeyle bakıyorduk her ne yaparsam yapayım öfkeme yenik düşünüyordum.

Bu sırada İmparator Taylor rahat bir şekilde arkasına yaslanarak muhafız Peter'a baktı.

"Rahan'ın mühürlüsünü getirin. Bakalım kimmiş uğruna bir imparator'a ve tanrılara karşı gelmesini sağlan kadın demesi ile kapılar açıldı.

Efna, Dolunay kılığında Salona adımını attığında adımları sert ve kendinden emindi bir kuğu gibi zeminde süzülürken gözleri benim gözlerim ile kesişti. Hemen ardından sağımda bulunan boş koltuğa gülümseyerek baktı.

Kehribarları İmparator Taylor'ın gözleri ile kesişince Efna büyük bir şaşkınlığa uğradı. Çünkü İmparator Taylor'ın bedeni en az benim kadar güç yayıyordu. Ayrıca bu adam tamı tamına üç ruhu bir bedende taşıyordu.

Efna Birkaç adımdan sonra sağ tarafımda bulunana koltuğa oturdu. Salonda bulunan herkesin gözleri onun üzerindeydi oysa Efna'nın gözleri ifadesiz bir şekilde bir benim gözlerimde hemen ardından İmparator Taylor'ın üzerinde geziyordu.

İmparator Taylor hafifçe boğazını temizledi.

"Bugün çok kişi yargılanacak gibi ha? Önce sizden başlayalım ölüm Tanrısı ve mühürlüsü.

Efna ile birlikte başımızı kendimizden emin bir şekilde sallayarak İmparator Taylor'ın sözlerini onayladık.

Hemen ardından kendimden emin bir şekilde "Başlayalım" dedim.

İmparator Taylor hiç zaman kaybetmeden ilk sorusunu bana yöneltmeye başlamıştı bile.

"Neden Ayrin'in oluşturduğu evrende kalman gereken süreyi uzattın?"

İmparator Taylor'ın bu sorusuna hiç düşünmeden şu şekilde cevap verdim.

"Ayrin' in oluşturduğu evrende kalmamın sebebi Yeliz ve Korhan meselesidir. Ayrin ne yapıp ne edip bir insanın bedenine yapay bir rahim koymuş. Ayrin'in neden bu şekilde bir hamle yaptığını bilmiyorum. Açıkçası Ayrin'in neler çevirdiğini öğrenebilmek için kalmam gereken süreyi aştım"

Salondaki herkesin gözleri şaşkınlıkla açıldı cehennemin Tanrıçası Ayrin'in hapishane hayatı yaşarken bu kadar şeyi elini kolunu sallayarak yapabileceğini hiç bir Tanrı tahmin etmemişti.

Su Tanrısı Sora benim savunmam duyduğu anda zihin yolu ile benimle iletişime geçerek

Bir insanın bedenine yapay bir Rahim koymak da neyin nesi?

Bu kadın kesinlikle aklını kaçırmış olmalı.

Ateş Tanrısı Akron ise Sora'ya katılarak zihin yolu ile

Bu kadın kaç kere kuralları bozacak? İnanamıyorum bu kadın tam bir kaçık!

İki büyük Tanrı Ayrin'in yapmış olduğu şey ile yüzleştileri esnada İmparator Taylor bana ikinci sorusunu yöneltti

"Yanında bulunan bu kadın kim?"

"Alfaların Varisi"

Benim verdiğim cevap ile herkes şaşkınlıkla birbirine baktı Sora zihin yolu ile

Alfaların varisi Efna değil miydi? Diyerek sordu.

Bu soruya cevap vermesi gereken kişi Efna'ydı bu yüzden Soranın bu sorusuna cevap vermedim.

İmparator Taylor hiç hız kaybetmeden üçüncü sorusuna geçmişti.

"Yanındaki kadın diyelim ki Alfaların gerçek varisi neden Dolunay, Efna öldükten sonra ortaya çıktı?"

Bu soruya Efna kendisinden emin bir şekilde şu şekilde cevap verdi.

"Kurallara göre varis olabilmek için babamızın güçlerini miras almamız gerekiyor. Ablam Efna ve ben babamızın güçlerini miras almıştık. Ablam Efna benden büyük olduğu için varislik onun hakkıydı. Önceden ortaya çıkmamın sebebi ise babamın beni cadıların planlarından korumak istemesiydi"

Efna'nın gerçekte kim olduğunu bilmesem bu yalana ben bile inanırdım. Gerçekten oyununu çok profesyonel bir şekilde oynuyor.

İmparator Taylor hızını kaybetmeden sorularını sormaya başladı yine .

"Ayrin'in kanını taşıyan Efna'nın ruhuna ne oldu?"

Bu soruya gerçekler ile cevap verecektim. Sözlerime şu şekilde başladım.

"Efna'nın ruhu ve bedeninde cadılar tarafından uygulanmış güçlü tılsımlar vardı. Cadıların asıl amacı Efna'nın güçlerini kullanmamasıydı. Ben Efna'nın ruhunu almaya geldiğimde ruhu mühürler tarafından çoktan parçalanmıştı. Belki de cadıların asıl amaçları buydu."

İmparator Taylor sorusunun cevabını aldıktan sonra

"Efna'nın ölümünden sonra gerçekleşen olaylar ile bir ilgin var mı?"

"Yeliz'in ruhundan bahsediyorsanız dediğim gibi İblislere ruhunu satan kişilerin ruhları sonsuza kadar kaybolur. Yani bu olayla bir alakam yok. "

"Yeliz, Ayrin ve Korhan hakkında ki gerçekleri bildiğine eminiz neden önceden bu durumu bize bildirmedin?"

"Gerçekleri Efna'nın katili olan cadının zihnini okuduğumda öğrendim. Hem sizlere haber verseydim ortalık karışırdı. Bu yüzden tek başıma detayları öğrenip hemen ardından sizlere bildirecektim."

" Yanında bulunan bu kadınla ilişkin nedir?"

"yanımda bulunan kadının ismi Dolunay. Kendisi benim mühürlendiğim kişi ."

"Dediğine göre Dolunay senin mühürlün. Biliyorsun ki Rahan tanrılar asla bir tanrı kanı taşımayan birisi ile mühürlenmez bu duruma nasıl bir açıklık getireceksin?"

 

"Dolunay In annesinin kanı babamın soyuna dayanıyor. Kan bu zamanlarda safkanlığını kaybetmiş olsada Dolunay'ın bir tanrının kanını taşıdığı gerçeğini değiştirmez."

"Madem bu konu hakkında yalan söylemiyorsun peki neden gözünün üzerinde E harfi var? Bu duruma nasıl açıklık getireceksin?"

"Dolunay şu anda ikinci ismini kullanıyor. Yani Dolunayın ilk adı Eflal. Sizde çok iyi biliyordunuz ki ilk isimin baş harfı her zaman mühür konusunda önceliklidir."

Bu soruların hakkından Efna ile birlikte en olası cevapları verdiğimiz şu anlık aklanmışlardı fakat Tanrıların gözü bir süreliğinede olsa bizim üzerimizde olacaktı. Ayrıca İmparator Taylor bir mahkeme daha kurarak bölgesine saldıran insanlara gerekli cezayı vermişti.

Evet bölüm sonuna geldik.

Öncelikle konuk karakter olan İmparator Taylor'ı kitabımda yer vermemi kabul eden. @berfa10

Yazarıma çok teşekkür ederim ☺️

 

Bu arada yazarımızın yazdığı Deyfe kitabını şiddetle tavsiye ederim sizlere İmparator Taylor Deyfe kitabının baş karakterlerinden birisi.

 

Evettt asıl sorularımıza gelelim...

 

Efna ve Rahan'ın yakınlaşmasına ne demeli??

 

Rahan'ın kıskançlıklarına ne demeli??

 

Ayrin sen çok korkunç bir kadınsın hapishane hayatı yaşadığın halde nasıl böyle işlere kalkışa bilirsin???

 

Cidden korkuyorum senden 🪭

 

 

Hikayeye yeni karakterler girmiş bulunmuşta onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Hikayede ilk defa Rahan'ın köşeye sıkıştırıldığına şahit olduk.

 

İmparator Taylor ve Rahan'ın birbirlerini tehdit etmesine ne demeli??

 

Yaaaa çiftimiz ilk defa kendi istekleri ile bir ittifak kurdu. Ve başarılı bir şekilde mahkemeden olumlu bir karar çıkmasını sağladılar.

 

Bölüm hakkında ki düşünceleriniz benim için çok önemli. Lütfen oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın ❤️🪭😘

Loading...
0%