@sue2820
|
Bölüm: 5 Gün Yüzüne Çıkan Gerçekler ve Beklenmedik Misafir Ben çocukken babamın nasıl birisi olduğunu aşırı derecede merak eden bir çocuktum. Onu hiç görmesem bile onu seviyordum ve çok fazla özlüyordum. Hatta annemi hep darlardım babam hakkında ki sorularım ile. Genellikle sorduğum spefisik olarak üç tane sorum vardı. Anne benim babam kim? Neden beni görmüyor? Neden yanımıza gelmiyor? Annem bu sorularımı hep geçiştirirdi. Hatta bazen hiç cevap vermezdi. Fakat ben bilirdim ki annem babamı özlüyor ve seviyor. Yani en azından o zamanlar içime öyle doğuyordu. Fakat bir süre sonra ansızın hayatıma Seray ve Salkım girdi. Onlara çok ama çok bağlandım. Onları canımdan bile çok sevdim. Salkım için bu durum hâla geçerli. Fakat Seray bana o kadar kötü şeyler yaşattı ki acımasız, bencil ve her zaman güce tapan bir karaktere sahip olan bir kadına dönüştüm. O zamanlar 13 yaşındaydım. Daha kurt adamların ve cadıların gerçek olduğunu bilmiyordum. Bir gün Seray beni evlerine davet etti. Meğer Seray bir Cadıymış ve bana düşmanmış. O evin içinde günlerce işkence gördüm. Kanım üzerinde bir sürü büyü denemeleri yapıldı. Çok ama çok acı çektim. En önemlisi ise bu durumu babam olacak o adam yüzünden yaşamış olamamdı . Daha doğrusu bütün bu acıları beni babamdan kaçıran annemin yüzünden yaşamıştım. O evden bir şekilde kaçmayı başardım ya da gitmeme izin verdiler. Fakat bir gün gelecekti ve Seray'dan ve o ailesi olacak cadılardan intikamımı alacaktım. Bu yüzden kendimi hep sakladım. Hatta sırf bu yüzden kurt adamlara karşı çok büyük bir kinim oluştu. Fakat her ne olursa olsun annemi sevmeye çalıştım, onu bu konu hakkında suçlamamaya çalıştım. Fakat Bertuğ ile karşılaştığım zaman anneme karşı biriktirdiğim nefret gün yüzüne çıktı. içimde ki nefret o kadar çok büyüdü ki onu yanımda görmek istemedim. İsteseydim annemin Korhan'ın yanına gitmesini engellerdim. İsteseydim sırf annem için Korhan denilen adamın yanında kalabilirdim. Fakat istemedim daha doğrusu istesem bile yapamadım. Bir kişi annesini hem ölümüne sevip hem de ölümüne nefret eder mi? Ben bu durumu bir şekilde başardım maalesef. Kendimi tanıyamıyorum. Ben aslında kimdim? Ne düşünüyordum hayat hakkında? Ne gibi hayallerim vardı? Aşık olduğum zaman nasıl duygular hissedecektim? Midemde kelebekler uçuşacak mıydı aşık olduğum zaman? Bu soruların cevabını hiçbir zaman bilemedim. Öğrenmekten korktum açıkçası. Aslında ben korkağın tekiydim. Kendi gerçeklerim ile yüzleşemeyen bir korkaktım. Hatta mühürlü olduğum kişiyi cadıların kanım üzerinde yaptıkları büyüler sayesinde öğrendim. Hatta aptal Seray o kişiye maalesef aşık olmuş. Seray'ın Zihninden geçenleri şu anda okuyabiliyorum . En önemlisi ise bana yaşattıklarından asla pişman değilmiş. Düşmanımın düşmanı benim dostumdur demiştim içimden. Evet bu durum genellikle doğru fakat maalesef bu durum Seray için geçerli değil. İlk başta Seray'ın Korhan'a olan kinini lehime olarak kullanırım diye düşündüm. Cidden bazen ben bile kendimi anlamıyorum. Bir düşündüğüm diğerini tutmuyor. Ben kendi ezeli düşmanım ile ortaklık kuracak kadar düşmüş müydüm? " Aaa sevgili eski dostum Efna. Beni hiç özlemedin mi? Her neyse sana bir konuda ihtiyacım var. Eğer bana yardım edersen firar planına başka bir boyut kazandıra bilirim." Seray'ın bu cümleleri zihnimde dönüp dolaşıp durdu. Bir süre kafamı hiç kaldırmadım. Saçlarım yüzümü kapatacak şekilde duruyordu. Gözlerimin içi acıyordu. Fakat bu durum Berfu ve Bertuğ'nun yanında olduğu gibi değildi. Bu acı bambaşka bir boyuttaydı. Resmen içime attığım acılarım gün yüzüne çıkıyordu. Kutay ise benim nasıl bir tepki vereceğimi düşünüyordu. Seray ona yardım edeceğimden adı kadar emindi. Fakat o gün bana ne yaşatıldıysa bugün Seray'da aynı şeyleri yaşayacaktı. Bir süre kendi kendime güldüm. Daha doğrusu düştüğüm duruma güldüm. Seray ve Kutay bana şok olmuş bir şekilde bakıyorlardı. " Cidden sana yardım edeceğimi ne düşündürdü Seray?" Bu sözlerimi söyledikten sonra başımı hızlı bir şekilde kaldırdım ve Seray'ın gözlerine baktım. Seray gözlerimin rengini gördüğü anda yerinde donup kaldı. Kutay ise gözlerimin rengini gördüğü anda " inanamıyorum Korhan'ın varisi gerçekten de senmişsin! Efna sen Alfaların Varisisin!" Kutay'ın bu cümlelerini şu anlık umursamıyordum fakat bildiğim bir şey varsa gözlerimin rengi oldukça değişmiş haldeydi. Seray gözlerime baktığı anda " Benden uzak dur!" " Yıllar önce bende sana aynı sözleri söylemiştim Seray." Sözlerim biter bitmez Seray o kadar büyük bir çığlık attı ki resmen bütün ormanda onun çığlıkları yankılanmıştı. Seray'ın zihninde benim işkence gördüğüm sahneler canlanmıştı. Ben nasıl işkence gördüysem Seray'da zihninde benim gördüğüm işkenceleri ve acıları bütün benliği ile hissediyordu. Ben ne kadar süre işkence gördüysem oda aynı süre işkence görecekti. O zamanlar ben ne hissettiysem Seray'da aynı duyları hissedecekti. Artık bu kaçak hayattan çok sıkılmıştım. Daha ne kadar kendi gerçeklerimden kaçacaktım? Daha ne kadar kendimi korumak zorunda kalacaktım? Daha ne kadar çevremde ki kişileri kötülüklerden korumak zorunda kalacaktım? Seray ise hala bağırıp duruyordu. Kutay ise şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. O bile artık benden çekiniyordu. Kutay ile beraber Seray'ın yanından ayrıldık. Biz ne kadar uzaklaşırsak uzaklaşalım Seray'ın çığlıkları ormanın içinde yankılanıyordu. Bu durum Seray için sonun başlangıcı olacaktı. Onu delirterek intihar etmesini sağlayacağım ve onun ailesinden bu şekilde intikamımı alacağım. *** Bir süredir Kutay ile ormanın derinliklerinde yürüyorduk. Seray hakkında ne ben konuştum nede Kutay konuştu. Kutay'ın Bana çok fazla soru sormak istediğini biliyordum. Fakat bu soruları cevaplaya bileceğim bir ruh halinde değildim. Bu arada Korhan neredeyse yarım saattir bizi takip ediyordu. Fakat bu durumu nedense Kutay hissedemiyordu. Artık kaçmaktan ve sürekli plan kurup bu planları elime yüzüme bulaştırmaktan çok sıkılmıştım. Korhan'ın benim karşıma çıkmasını bekleyecektim. Ayrıca Korhan ile yüzleşmem onun için hiçte iyi sonuçlar doğurmayacaktı. Madem benimle yüzleşmek istiyordu Yüzleşecektim onunla. Kutay ile bir süre daha yürüdükten sonra önümüze bir portal açıldı ve Kutay O portalın içerisine çekildi. Bunu gerçekten beklemiyordum. Demek ki ruh hastası Korhan karşıma çıkmaya karar vermişti. Bir süre olduğum yerde kaldım. Ne yapacağımı düşündüm. Fakat artık düşünmekten çok yorulmuştum. Bu yüzden hayatımda ilk defa olayları akışına bırakma kararı aldım. Bu yüzden bulunduğum yere bağdaş kurarak oturdum. Korhan artık kaçmayacağımı anladığı için en sonunda saklandığı yerden çıktı. Bu sırada onu inceleme fırsatı bulmuştum. Benim gibi kehribar rengine kaçan gözleri vardı. saçları bir erkeğe göre uzundu ve kirli sakalları vardı. Fit ve kaslı bir vücut tipine sahipti. Giysilerine baktığım zaman üzerinde siyah ve lacivert rengi karışımı pelerin onun altında ise siyah bir pantolon ve siyah bir bot vardı. Bir diğer fark ettiğim nokta ise bu adam benim tahminlerimin üzerinde bile güçlüydü. Resmen bakışları ile benden kaçışın yok diyordu. Bir süre ona hiç duygu barındırmayan gözlerim ile baktım. Fakat ben ona her ne kadar bomboş gözler ile bakarsam bakayım o bana sevgi, şefkat ve çok büyük bir özle ile bakıyordu. Bu bakışı bile sinirlerimi bozmayı yettiği için direk gözlerimi onun gözlerinden çektim. Ben gözlerimi çeker çekmez benim yanıma yaklaştı ve yanıma oturdu. Bir süre ne ben konuştum ne de o konuştu. Fakat en sonunda dayanamadı ve sözlerine şu şekilde başladı " Benden kaçtığına değdi mi Efna? Benden neden bu kadar çok nefret ediyorsun kızım? Neden bana karşı bu kadar öfkeli ve kinlisin?" Bu soruları çok acı çeker bir şekilde sormuştu Korhan. Anlamıştı bakışlarım ile ondan ne kadar nefret ettiğimi. Anlamıştı ona dair içimde bir sevgi kırıntısının bile olmadığını. Madem bana bu soruları açık açık sormuştu. O zaman bende onun bu sorularına açık açık ve tüm dürüstlüğüm ile cevap verecektim. " Çocukken sana oldukça düşkündüm. Hatta anneme senin hakkında oldukça fazla soru sorardım. Kız çocuklarının ilk aşkı babasıdır derler. Bu söz gerçekten doğruymuş. Ben seni hiç göremesem bile sen benim ilk aşkımdın. Fakat şu anda benim en büyük ikinci düşmanımsın." " Efna neden bana düşmansın kızım?" " Çünkü sen..." " Efna çünkü ne ?" " Çünkü benim sana en ihtiyaç duyduğum zamanlarda yanımda değildin! Sen beni korumayı beceremedin! Ben senin yüzünden neler yaşadım biliyor musun?!" " Sıkıntıda o işte Efna! Ben senin neler yaşadığını bilmiyorum! Her kurt adamın zihnini okuya bilen ben senin zihnini okuyamıyorum! Sadece gözlerinden anlıyorum ki benden ölesiye nefret ediyorsun!" " İyi o zaman beni iyi dinle Korhan! Ben senin yüzünden cadılar tarafından tutsak edildim ve neredeyse iki ay boyunca onlar tarafından bir sürü işkenceye maruz kaldım! Senin yüzünden ne kadar acı çektiğim hakkında bir fikrin var mı? Benim üzerimde kaç defa büyü deneyleri yaptıklarından senin haberin var mı? Ne sen beni koruyabildin onlardan ne annem beni onlardan koruya bildi?! Sen ne biçim bir lidersin ha? Sen nasıl beni onlardan koruyamadın? Ben o kadar işkence görürken sen neredeydin!" Korhan bu dediklerimi duyduktan sonra oturduğu yerde donup kaldı. Sorularıma cevap veremedi. Gerçekten bilmiyor gibiydi neler yaşadığımı. Gerçi bende onun zihnini bir türlü okuyamıyordum. Bu yüzden de sinirlerim bozuktu. " Doğru söylüyorsun Efna. Ben ne karımı koruyabildim ne de seni koruyabildim. Benden ne kadar nefret etsen hakkındır. Fakat bazen kaderin önüne geçemezsin. Güçlü olmanın her zaman bir dezavantajı vardır. Bu dezavantaj ise sevdiğin kişilerdir. Yeliz'e ilk görüşte aşık oldum. Onu düşmanlarımdan korumaya çalıştım her zaman. Fakat beceremedim hem karımı benden ayırdılar hem de çocuğumun canını yaktılar. Senin varlığından haberim yoktu. Annen seni benden saklamış. Tamı tamına sizi bir yıldır gözetledim. Fakat bir türlü karşınıza çıkmaya cesaret edemedim. Eğer senin varlığından haberdar olsaydım inan bana her ne olursa olsun seni korurdum hatta bu uğurda Yeliz'den bile vazgeçerdim." Korhan'ın benden haberdar olmadığını biliyordum. Fakat bir yıldır bizi gözetlediğini bilmiyordum. Korhan'ın söylediği gibi kaderden istesek bile kaçamayız. " Yani o zaman güce ne kadar düşkün olduğumun farkındasın." " Farkındayım kızım sırf bu yüzden seni güçlü kılmak istiyorum. Sen Alfaların Varisisin yani benim varisimsin. Sırf bu yüzden güçlü olabilmen için elimden geleni yaparım Efna. Lütfen kızım bana bir şans ver. En azından beni tanı istiyorum. Geçmişi geri alamam fakat sana güzel bir gelecek sağlamak istiyorum." Korhan'ın bu sözleri kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı. Gerçekten onunla baba kız ilişkisi yaşamak istiyordum sadece bu durumu kendime kabul ettirememiştim. Aslında farkında olmadan o cadılara istediklerini vermiştim. Artık bu durum böyle olmayacak. Madem Korhan beni güçlü kılacak o zaman bir süreliğine de olsa onunla olmalıyım. Uyanmayan güçlerim olmasaydı yine o cadıların eline düşmüş olacaktım. *** BİR HAFTA SONRA Korhan ile neredeyse bir hafta geçirmiştik. Onu tanımaya başladıkça ona gerektiğinden fazla bağlandığımın farkındayım. Fakat bu durumu asla Korhan bilmiyor. Güçlerimi kontrol etmede neredeyse uzmanlaştım. Korhan bu durumun bir mucize olduğunu söyledi. Özel güçlerime gelecek olursak ilk başta anıları görebilme ve zihin okuma geliyor. İkinci en büyük gücüm ise istediğim herkese duygu aktarımı yapabiliyorum. Mesela ben birisinin çok fazla acı çekmesini istersem o kişi benimle göz göze geldiği acı çekmeye başlıyor. Korhan bu iki yeteneğin kendisinden bana miras kaldığını söylemişti. Zaten Alfaların Varisi olmamı sağlayan şey bu iki yeteneğimmiş. Bu arada Kutay'a bir zarar gelmedi. Salkımla telefon ile iletişimimizi sağlıyoruz şimdilik. Seray ise Korhan'ın sürüsünün elindeymiş. Korhan Seray'a gösterdiğim görüntüler sayesinde benim neler yaşadığımı bütün ayrıntıları ile öğrendi. Bu yüzden benimle arasını iyi tutmaya çalışıyor. Annemle neredeyse bir aydır görüşmüyoruz. Bu yüzden Korhan ile şu anda sürünün bulunduğu alana gitmek için yola çıkmıştık. Korhan ile yol boyunca konuşmadık. Zaten bana eğitim verdiği alan sürünün bulunduğu konuma oldukça yakın bir alandaydı. Kaçma ihtimalime karşı her yere sürüye mensup olan kurt adamlar volta atıyordu. Neyse ki Korhan'ın güçleri bana işlemiyordu. Bunun nedeni ise onunla aynı güçlere sahip olmammış. Aynı güçlere sahip kişiler bu güçleri birbirlerine karşı kullanamıyorlarmış. Bir süre daha yol aldıktan sonra sürünün bulunduğu alana gelmiştik. Her yerde müstakil evler bulunuyordu. Bu evler genel olarak tahtadan yapılmıştı. Sürüde bulunanların hepsi bana merak içeresinde bakıyorlardı. Bazıları ise bana küçümseyici bakışlar atıyordu. Bu bakışları umursamadım. Korhan beni diğerlerine göre daha ihtişamlı ve bakımlı olan bir eve yönlendirdi. Kapıyı çaldığım zaman annem direk kapıyı bize açtı. Beni görür görmez direk bana sarıldı. Annem gerçekten beni çok özlemiş ayrıca benim için oldukça endişelenmişti. Annemin sarılması bittiğinde direk eve girdik. Korhan anneme kötü davranışta bulunmamış bu zamana kadar. Annem mutluydu ben huzurluydum. Hayatımda ilk defa bu duyguları tadıyordum. Biz annem ile Korhan hakkında baya konuştuk. Korhan kendi yaptığı hatalardan bahsetti. Hatalarından ders çıkardığını ve bir daha asla bu hataları tekrarlamayacağına söz verdi. Biz bu konular üzerine konuşurken amcam kapımıza dayanmıştı. Kapıyı resmen kırıcak şekilde çalıyordu. Korhan amcama kapıyı açtığı anda amcam benim yanıma geldi ve " Efna çok büyük bir sıkıntımız var. Yenge sen buradan ayrılmıyorsun Birazdan yanına Yelda'da gelecek." Korhan bu sırada amcamın zihnini okuduğu için neler döndüğünü anlamış ve yüzü kireç gibi bembeyaz olmuştu. Annem amcama neler olduğunu soruyordu fakat amcam bütün soruları cevapsız bırakıyordu. Amcam ise bilerek gözlerimin içine bakmıyordu. Amcam dışarıya çıktığı zaman bizde Korhan ile evin dışına çıktık. Amcam ormanlık alana gidiyordu. Demek ki Seray ile ilgili bir problem vardı. Amcam, ben ve Korhan ormanın içinde bir süre ilerdik. Hemen ardından karşımıza elleri ve kolları bağlı Seray, Seray'ın yanında ise Bertuğ ve Berfu bulunuyordu. Bertuğ ve Berfu'nun zihnini okuduğum zaman öğrendiğim bilgiler yüzünden benimde kanım çekilmişti. Seray Kurt adamların Kralı olan Dağhan'ın yanına gidip onunla mühürlendiğini söylemiş. Dağhan Seray ile mühürlü olmadığını anladığı için ona türlü türlü işkenceler yapmış hemen ardından beni bulması için serbest bırakmış. Ne yani biz Korhan ile Kurtların Kralı tarafından gözetleniyor muyduk? Saçmalık bu hemde çok büyük bir saçmalık! Seray'ın durumu ise içler acısıydı. Neredeyse ölecek kıvama gelmişti. Fakat bana olan kini hala yerindeydi. Hiç kimse konuşamadı bu hakkında. Korhan ise etrafında dönüp ne yapacağını düşünüyordu. Fakat o bile bu durum karşısında ne yapacağını bilmiyordu. Seray içinden bana küfürler sallıyordu. Bu küfürleri ona yedirtmek için gözlerimin içine baktığı anda zihnimde m" acı " kelimesini geçirdiğim anda öylesine büyük bir çığlık attı ki Korhan ve amcam direk beni ondan uzaklaştırdı ve başıma Berfu ve Bertuğ'u dikti. Korhan ve amcam bir süre bir şeyler konuştular kendi aralarında. Bu konuşmanın ardından sürünün olduğu alana gittik. Fakat sürünün olduğu alana giriş yaptığım anda Korhan'dan bile güçlü birisinin hissiyatını aldım. Bu hissiyat annemin bulunduğu evden geliyordu. Tam eve doğru koşacağım zaman evin kapısı açıldı ve evden bir adam çıktı. Bu adamın boyu neredeyse 1.95 falandı. Kirli sakallı siyah gözlü siyah saçlı bir adamdı. Fakat bu adamda tarif edemeyeceğim kadar değişik bir şey vardı. Ben adam hakkında düşünürken " Sevgili kayınpederim ve sevgili müstakbel eşim gelmiş. Hoş geldiniz hoş geldiniz. " Ne? Ne demek müstakbel eşim? Ne yani ben bu adama mı mühürlendim imkansız! Korhan bile şok olduğu için adama ağzını açamamıştı. Birde başıma bu Dağhan denilen adam çıkmıştı! Evet en sonunda Efna yaptığı hataları anlamaya başladı. Seray tam bir şerefsiz çıktı maalesef. Korhan ve Efna'nın yüzleşmesine ne demeli? Efna Korhan'ı artık kabullendi. Fakat bu durumu Korhan'a kolay kolay belli etmeyecek gibi. Seray'ın planı eline yüzüne bulaşmış bir halde. Evetttt şimdi en bombastik yere geldik |
0% |