@suheda2461
|
Minik balığın söylediklerine gerçekten takılmıştım. Ne demek istedi? Neden öyle dedi, diye geçirdim içimden.
Yusuf; "Yeterince dinlendik, aslında sana okyanusun derinliklerini göstermek istedim. Ama önce Yunus balığından sana vereceğim kolyeyi getirmesini isteyeceğim." dedi.
"Biz neden gidip ondan almıyoruz?" dedim
Yusuf; "Seni oraya götüremem, çünkü bu yasak"
"Peki, oraya baban gitti mi?"
"Evet, hemde normal haliyle, ama bu uzun bir hikaye daha sonra anlatırım olur mu?" dedi.
"Tabii, peki şu doğru mu? Denize girdiğinizde kuyruğunuz direkt çıkıyor mu?"
Yusuf; "Evet, ama bu benim ya da Himari için geçerli değil. Yani melezler için geçerli değil" dedi.
"Senin gibi daha melez olanlar var mı?"
Yusuf; "Bilmem vardır belki. Bizim krallıkta yok"
"Sizin krallık mı?"
"Okyanusun sadece yüzde beşi keşfedilmişti değil mi?" Dedi.
"Peki sen nasıl Japon'sun?" Diye sordum.
"Japon'um, Japonya'ya yakınım. Daha doğrusu suyun altında da dışında olduğu gibi ülkeler var. Japonya varsa Japonya var. Tek farkı varisler tarafından yönetiliyor" dedi.
"Bir yandan tuhaf diğer yandan aynı. Eee şu Yunus balığı arkadaşın ne zaman gelir?"
"Bi işaret vermem lazım" dedi.
"Ne gibi?" Dediğimde elleriyle büyük bir su kabarcığı oluşturdu. İçine birseyler fısıldadı. Sonra büyük bir dalga oluştu bu kabarcığı dalgadan içeri yolladı.
Dalga kapandı...
Sonra yeniden bir dalga oluştu, Dalganın içinden su yeşili renginden bir Yunus balığı çıktı.
Gördüklerim bir rüya mıydı acaba? Bugün yeterince mitoloji görmüştüm. Daha nasıl sürprizlerle karşılaşacaktım kim bilir?
Yunus balığı çok şirindi, üstelik rengi gördüğüm yunus balıklarından farklıydı. Çok sevimliydi.
Yunus balığı; "Söylediğiniz gibi, kolyeyi ve renk değiştiriciyi getirdim majesteleri"
"Majesteleri! Sen bi varis misin?" diye sordum.
Yusuf; "Henüz tahtta geçmedim" dedi.
"İnanılmaz, peki Himari neden varis değil?"
"Himari'de varis ancak büyük ve tek erkek çocuğu olarak ben varım, Himari kral vekili, genellikle o kadınlarla ilgilenir"
"Yani taht kavgası olmaz değil mi?"
"Elbette olmaz" dedi.
Yusuf su yeşili Yunus balığına dönerek;
"Arigatō Mosu!"
"Kim, ne? Ne dedin öyle?" diye sordum.
Yusuf; "Arigatō, teşekkürler demek olduğunu zaten biliyorsun. Mosu, Bu onun ismi. Yosun demek kısaca" dedi
Sonra tekrar Yunus balığına döndü "Geldiğini kimse görmedi değil mi?" Dedi.
Mosu (Yosun); "Hayır efendim, küçüklüğünüzden beri anlattığınız kız bu mu?"
Şaşırarak; "küçüklük?"
Yusuf; "Şey yani yanlış çevirdi dün senin için bir kolye istemiştim de" dedi
Yosun; "Dün mü?"
Yusuf birden Japonca birşeyler söyledi.
Yosun; "Pardon yanlış çevirmişim" dedi.
Yosun'a dönüp "Sen çok sevimlisin Yosun, dişi misin yoksa erkek mi?" Dedim.
Yosun; "Çok teşekkür ederim güzel kız, ben bir erkek yunusum" dedi.
"Peki sana Mosu demem mi daha çok hoşuna gider? Yoksa Yosun mu?" dedim.
Mosu(Yosun); "İkisi de aynı şey. Hangisi daha kolayına gelecekse öyle seslenin" dedi.
"Ya lütfen sen sevebilir miyim?" deyip Yusuf'un elini bıraktım.
Birden dibe batmaya başladım. Nefes alamıyordum. Basınç yüzünden yüzemiyordum da burnum kanamaya başladı "Yusuf!!!" Diye bağırsamdan ağzımdan sadece kabarcıklar çıkıyordu.
|
0% |