@suheda2461
|
Yusuf' un babasının söylediği sözler içime işlemişti. Yusuf' a bakarak ağlamaya başladım.
Yusuf, "Leyla sen iyi misin?" dedi.
Ağlayarak, "Sonra ne oldu peki?" dedim.
Yusuf, "Sonra annem ve babam baktılar ki yasak da olsa aşklarının önüne Allah' ın izniyle kimsenin geçemeyeceğini anladılar ve evlendiler," dedi.
Ağlamaya devam ediyordum. Yusuf bana yaklaşarak, "Neyin var, Leyla, niye ağlıyorsun?" dedi.
"Canım çok acıyor Yusuf. Lütfen, lütfen her ne olursa olsun hafızamı silme," deyip Yusuf' a sarıldım.
Ne oluyordu bana? Sanki damağımda hem acı hem de tatlı bir tat varmış gibiydi. Sol yanımda açık bir yara varmış gibi, ve bu yaraya tuz basılıyordu sanki. Sızlatıyordu, acıtıyor, yakıyordu. Ama yine de mutluydum.
Daha fazla okyanusu gezemeyeceğimi anladım ve Yusuf'a dönüp
"Eve gidelim Yusuf, lütfen beni eve götür. Yarın devam edelim gezmeye, olur mu?" dedim.
Hâlâ ağlıyordum. Yusuf bana sarıldı. "Peki, tamam, yarın yine devam ederiz" dedi.
Yusuf, beni kimsenin olmadığı bir yere götürdü ve küçük bir kabarcık oluşturdu. Kabarcık yine patladı. Dalga oluştu. Vakit kaybetmeden el ele tutuşarak bu dalgadan içeri girdik.
Yusuf'un gelmiş olduğu yere geri döndük.
Yusuf, "Kıyafetlerimizin kuru olması için sahile geri dönmeliyiz, ancak orada insanlar olabilir, bizi böyle görebilirler," dedi.
"Peki, biz ne yapacağız?" diye sorduğumda,
"Elimi kesinlikle bırakma Leyla, oralarda küçük bir mağara olacak. Bu mağarada bir göl var. Mağaradaki gölden dışarı çıkıp yanındaki kayanın üstünde normale döneceğiz," dedi.
"Peki, bu kayayı ve mağarayı sen nereden biliyorsun?" dedim.
"Zaman zaman kullandım, benim acil durum yerim," dedi.
Yusuf bir kabarcık oluşturdu ve ardından dalga.
Dalgadan içeri girince göle vardık. Sudan önce Yusuf çıktı, normale döndü. Ama birden nefes alamamaya başladım. Çırpınıp kafamı sudan çıkartıyordum.
Yusuf kayanın üzerinden elimi yakaladı ve beni sudan dışarı çıkarttı.
Ve yine her zamanki gibi bana, "Tekrar eski halim deyip kolyene dokun," dedi.
Bende; de, "Tekrar eski halim," deyip kolyeme dokundum.
Üzerim kuru bir şekilde normale dönmüştüm. İlk gün olduğu gibi bugünde tokamı düşürdüğüm için saçlarım kuru ve açıktı.
Sonra aklımda bir soru işareti kalmıştı. Bu soru işaretini gidermek için Yusuf'a dönüp sormuştum.
"Deniz kızı olduğum halde neden elini bırakınca nefes alamadım?" dedim.
Yusuf, "Kolye sana yeni yeni alışıyor, sadece okyanusta ve denizde nefes alabilirsin. Göl, havuz gibi yerlerde bu biraz zor, yani sadece kolye sana alışana kadar sürecek. Bu daha sonra oralarda da nefes alabilirsin," dedi.
"Anladım Yusuf. Bugün için sana çok teşekkür ederim. Hayatımda aldığım en güzel sürpriz hediye ve gündü," dedim.
Yusuf o parlayan çekik gözleriyle bana bakarak, "Rica ederim deli kız," dedi.
Gülümsedim. Sonra yine gözlerim doldu.
"Hadi eve gidelim, tabii ondan önce bacağımın sargısının yenilenmesi gerekiyor çünkü suya girdiğimizde o da açılmıştı," dedim.
Yusuf, "Arabada tentürdiyot, sargı bezi ve yara bandı olacaktı. Gider gitmez o işi halledeceğim Leyla, meraklanma sen," dedi.
Gözlerim doluyordu yine.
Gözlerim dolu bir şekilde Yusuf'a dönüp
"Elini tutabilir miyim?" dedim.
Bunu dedikten sonra Yusuf elimi çoktan tutmuştu, bana gülümseyerek
"Elbette tutabilirsin. Bende sana bu soruyu soracaktım."
Birden bire heyecanlandım ve "Gerçekten mi?" dedim.
Yusuf, evet anlamında başını salladı.
El ele tutuşarak arabanın olduğu yere doğru yürüdük. Yusuf'un dediği gibi gerçekten sahilde insanlar vardı.
Arabaya biner binmez Yusuf, sargı bezi, yara bandı ve tentürdiyotla bacağımı sarmaya başladı.
Gözlerimi ondan alamıyordum bir türlü.
O parlak çekik gözleriyle bana doğru baktı.
Göz bebeklerimle gözleri birleşti. Utanmıştım, hafif sırıtarak gözlerimi kaçırdım, başımı önüme eğdim.
Neden öyle tatlı tatlı bakıyordu bana? Kalbimi ellerimin arasına alıp avuçlarımda sıkasım geliyordu.
Canım avuçlarımın arasındaydı sanki.
O çekik gözlere kapılıyor muydum yoksa?
Yol boyunca hiçbirşey konuşmadık.
Sessizliği Yusuf bozmuştu.
"Neyin var Leyla, seni kıracak birşey mi yaptım yoksa?"
Yine gözlerim doluyordu.
"Hayır Yusuf. Bir kırgınlık var üstümde ama mutluyum. Senlik bir durum değil. Beni kıracak hiçbir şey yapmadın, sen çok iyi bir insansın," dedim.
"Şey yani melezsin," dedim.
Yusuf; "Aslında melezde olsam insanım çünkü deniz kızları ve deniz erkekleride bir insan. Dediğim gibi her şey aynı, tek farkı orası suyun altında, burası karada,"dedi.
"Seni iyi ki tanımışım Yusuf," dediğimde gözlerimiz birleşti.
"İyi ki,"deyip derin bir nefes aldı.
Hava henüz kararmamıştı. Ama bir saat sonra kararmaya başlayacaktı.
Yusuf beni evin önüne kadar bırakmıştı. Bahçeden dışarı çıkan Himari arabanın yanına gelmişti.
Ayla'ya "Görüşürüz Ayla" diyerek el sallamıştı.
İçimden gelmişti. Kendi kendine olmuştu sanki, birden Yusuf'a sarılmıştım. Kalp atışımı duyamasamda şu an boğazımda atıyordu.
"Şey, bugün için tekrardan teşekkür ederim," dedim.
Yusuf; "Rica ederim Leyla. Yarın görüşürüz," dedi.
"Görüşürüz," dedim gülümseyerek ve arabadan indim. Ben arabadan indikten sonra Himari binmişti.
Arabadan inmiştim ama sanki bir yanım orada kalmıştı. Söylemek istediğim kelimeler vardı. Ama daha kendime bile söyleyemiyordum. Neden?
Akşama doğru annemlerle televizyonda film seyretmeye karar vermiştik.
Komik olur diye Yeşilçam'ı düşünüyorduk.
"JAPON İŞİ" filmini seyrediyorduk. Yıllardır izlediğim bu filmin Fatma Girik'in robot rolünde intihar ettiği sahnede ağlamaya başladım.
Ayla ve annem tuhaf tuhaf bana bakıyordu.
Babam mesaideydi.
Hıçkırıklarımı tutarak, "Anne ben uyumaya gidiyorum," dedim.
Olmuyordu, uyuyamıyordum.
Sadece ağlamaya devam ettim. Kaç saattir ağlıyordum, kim bilir?
Odamın kapısı çalmıştı. "Abla gelebilir miyim?" diyordu Ayla.
Ağlamaktan boğazım kurulmuştu.
"Gelebilirsin Ayla," dedim.
Ayla yanıma gelip, "Ablam sen iyi misin?" dedi.
Ayla'ya sarılarak, "Sen haklıydın Ayla" deyip ağlamaya devam ettim.
"Abla ne oldu sana?" diyordu.
"Kendime bile itiraf edemiyorum Ayla. Gözyaşlarım beni hiç dinlemiyor," dedim.
Ayla, "Neyi itiraf edemiyorsun abla? Neyse, ben en iyisi annemi çağırayım, sen onunla baş başa dertleşirsin," dedi ve yanağımdan öperek odadan çıktı.
Annem gelmişti. "Gelebilir miyim güzel kızım?" dedi.
Evet anlamında başımı salladım.
Annem beni kollarının arasına almış, saçlarımı okşuyordu.
"Neyin var benim güzel kızım. Yusuf'la kavga falan mı ettiniz yoksa?"
"Hayır anne, o çok iyi biri," dedim.
"Peki, ne oldu sana böyle bitanem?"
Ağlamaya devam ettim
Anneme, "Anne, ben âşık oldum galiba," dedim.
"Yusuf'a mı?" diye sordu.
"Evet, çok mu belli ediyorum yoksa?" dedim.
Annem, "Hemde nasıl. Söyledin mi peki ona?" dedi.
"Hayır, şu an kendime bile yeni itiraf ediyorum."dedim.
"Kalbime söz geçiremiyorum anne. Ona baktığımda çok canım yanıyor, ölmek istiyorum yanında," dedim.
"Böyle düşünme anneciğim. Yarın ona usturuplu bir şekilde söylersin," dedi.
"Sence yapabilir miyim anne?" dedim.
Annem, "Elbette yapabilirsin benim güçlü kızım," dedi.
"Peki, ben güzel miyim anne?" dedim.
"Çok güzelsin, benim güzel kızım. Koyu mavi gözlerinle her şeyinle," dedi.
"Peki anne, sana söz yarın ona söyleyeceğim," dedim.
Annem odadan çıkmıştı. Yine ben uyuyamıyordum.
Telefonuma elime alıp Yusuf'a mesaj atmaya karar verdim.
"Uyudun mu Yusuf?"
Anında cevap gelmişti.
Yusuf, "Hayır deli kız, uyumuyorum," dedi.
"Ne yapıyorsun peki?" dedim.
Yusuf, "Kızmayacaksan söylerim," dedi.
"Hayır, söyle, kızmam," dedim.
Yusuf, "Seni düşünüyordum da. Bilmiyorum, elimde değil, sanki gözlerin aklımdan çıkmıyor gibi," dedi.
"Ben bir türlü uyuyamıyorum Yusuf. Sürekli ağlıyorum. Çok garip hissediyorum," dedim.
Yusuf, "Okyanustan çıktığımızdan beri çok değiştin. Bak, seni kıracak bir şey yaptıysam söyle," dedi.
"Hayır, sen çok iyi bir insansın," dedim.
Tekrar ağlamaya başladım.
"Yusuf, lütfen gel. Yapamıyorum sanki," dedim.
Yusuf, "Birşey mi oldu Leyla?" dedi.
Yusuf, "Leyla, iyi misin?" dedi.
Yusuf, "Leyla, cevap ver," dedi.
Bir müddet cevap veremedim, çünkü gözyaşlarımla meşguldüm.
Yusuf, "Geliyorum Leyla, arabadayım," yazıyordu.
...
Odamda yatağımda oturup duvarları seyrediyordum.
Annem yanıma gelip, "Burada seni görmek isteyen biri var kızım," dedi ve Yusuf içeri girdi.
Annem, konuşabilmemiz için bizi yalnız bırakmıştı.
Yusuf yanıma gelip, "İyi misin?" diye sordu.
Birden Yusuf'a sarıldım.
"Bana ne yaptın böyle sen? Bir yanım sende kaldı, senin yanında. Düşünmekten duramıyorum, deliriyor gibiyim Yusuf," dedim.
Saçlarımı okşuyordu. "Benimde aklım sende kaldı deli kız, hem de ilk gördüğüm günden beri," dedi.
"Yanımdan gitmeni hiç istemiyorum. Yanından ayrılmak bile istemiyorum," dedim.
"Tamam, tamam. Bak, geldim. Şu an çok yorgunsun, yarın konuşacak bol bol vaktimiz olacak. Dinlenmen lazım," dedi ve bana verdiği hapların yerini sordu.
"Çantamda," dedim.
Yusuf önce baş ucumdaki sürahiden bardağa su doldurmuştu. Sonra haplardan bir tanesini bana uzatmıştı.
Hapı ağzıma alır almaz bardaktaki suyu bir dikişte içmiştim.
Yatağıma yatmış, başımı yastığa koymuştum. Yusuf üzerimi örtmüştü. "İyi geceler deli kız."
"İyi geceler" dedim. Yusuf odadan dışarı çıkmıştı.
Gözlerimi yavaş yavaş kapatmaya başlamıştım... |
0% |