Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4.Bölüm

@suheda_geylan

Adımların sahibi nihayet bana ulaştığında yanımda görmeyi hiç beklemediğim biriydi.

Gelen Emre’ydi.

Ona hafifçe döndüm ve ne var dercesine baktım yüzüne, çok arkadaş canlısı biri gibi mi görünmüştüm acaba gözüne diye düşünüyordum.

“Selam,” dedi sesi sıcak çıksa da bana ters gelen bir şeyler vardı yüzünde.

“Ailelerimiz o kadar iş konuşmaya daldılar ki ikimizin de sofradan kalktığını fark etmediler,” dedi ve lakayt bir şekilde elini kaldırıp omzuma düşen bir saç teli ile oynamaya başladı.

Ters bir şekilde elini kendimden uzaklaştırdım. Bakışlarımdan alev çıktığını biliyordum.

“Belki seninle biraz takılırız diye düşünmüştüm,” dedi.

Bu çocuk gerçekten gerizekalı olmalıydı. Öfkeli bir nefes aldım.

“Git başımdan,” dedim ve onu arkamda bırakıp bahçeye doğru ilerlemeye devam etmek istedim.

Aslında ikimizde çoktan bahçe alanına gelmiştik ancak mutfak kapısından çok uzaklaşmadığımız için mutfağın aydınlığında ikimizde birbirimizin yüzünü çok net görebiliyorduk.

Bir iki adım atmıştım ki bu sefer kolumu tuttu.

“Çok nazlandın ama!” dedi ve beni kendisine doğru çekmeye çalıştı.

Yüzünü yüzüme o denli yaklaştırmıştı ki pis nefesini yüzümde hissedebiliyordum.

Önce sağ dizimi kaldırarak sağlam bir tekmeyi hayalarına geçirdim, ardından o iki büklüm bir haldeyken bana dokunan eline uzandım ve elini büktüm.

“Manyak karı! Bırak lan elimi,” diye bağırıyordu fakat sözleri beni daha da sinirlendirdiğinden elini biraz daha büktüm, yüksek ihtimalle bileği yerinden çıkmıştı, önemsemedim.

“Bir daha sana git dendiğinde gidersin artık!” dedim ve öfkemi alamayarak bir yumruk da yüzüne indirdiğimde seslerimize ailelerimiz gelmişti.

Annem ve abim çocuğu epey bir benzettiğimi gördüğünde annemin yüzündeki ifade neredeyse gülmeme neden olacaktı ki, yaşananların tazeliği nedeniyle gülemedim.

“Beste Bırak çocuğu,” diyordu annem.

Emre neredeyse acıdan bayılacak bir hale gelmişti, babası çocuğu bırakmam için beni ittiriyor, annesi ise ağlıyordu. Porselen gibi parlayan cildinde bu yaşların çok iğreti durduğunu düşündüm. Gerçekçi bir ağlama değildi bence.

“Bu şerefsiz,” dedim ailesinin yüzüne tiksintiyle bakarken.

“Bana saldırdı bende ona dersini verdim,” dedim ve Emre’nin bileğini iterek bıraktım.

Babası onu tutmuyor olsaydı kesinlikle yere düşerdi. Bileği ellerimin arasından kurtulunca efelenerek bana doğru atıldı ancak abim benim önüme geçip ona sağlam bir yumruk indirmişti bile.

Tolga’nın ne zamandan beri beni önemsediğini bilmiyordum, bu yumruğu bir şov için mi atmıştı yoksa gerçekten kardeşini korumak mıydı amacı?

Gecenin en şaşırtan detayı buydu benim için.

Emre ve ailesi sere serpe bir halde uzaklaşırken annem kolumu sertçe tuttu ve bakışlarımın ona dönmesini sağladı.

Şu an bahçede, ışıkların altında çevre villaların bizi rahatlıkla göreceği bir pozisyonda olmamızı bile umursamayacak kadar öfkeliydi.

Bende öyleydim.

“Ne yaptığını sanıyorsun sen?” diye bağırdı öfkeyle.

“Anlattım işte,” dedim bende ona, meydan okurcasına bakarak.

“Anne sakin ol,” dedi abim. İkimizin arasına girmiş annemi benden biraz uzaklaştırmayı başarmıştı.

“Beste haklı, bende fark ettim. Çocuk bütün gece Beste’yi izledi, üstelik bence madde bağımlısı gözlerinin altı ve ellerinin titremesinden anladım,” dedi ve annemi sözleri ile sakinleştirmeye çalıştı.

Abimin sözleri annem üzerinde her zaman ki gibi işe yaramıştı.

Biraz olsun sakinleşmeye başlamıştı ama ben hala sinirden ve hayal kırıklığından dolayı titriyordum.

Nasıl olursa böyle bir durumda bile bir anne kızına inanmaz, onun üstüne yürüyebilirdi aklım almıyordu.

Çıkan arbedeyi, mutfak camından beri izleyen Remzi amca ve Hatice teyzeye baktığımda ikisinin de benim için endişelendiğini, hatta Hatice teyzenin ağladığını görmüştüm.

Annemde ise bana dair en ufacık bir üzüntü duygusu yoktu.

Onun bana karşı öfke ve nefret duygularından başka beslediği bir duygusu yoktu.

Nefretle onun yüzüne baktım, gözlerimdeki nefretin ona sözlerimden daha çok zarar vereceğini düşünerek ve bir şey söylememek için dişlerimi sıkarak yanından geçip gittim.

Bu oyunun sonu da güzel bitmemiş olsa da Emre’ye haddini bildirdiğim için mutluydum.

Odama girdim ve kapısını kilitleyerek kendimi yatağın üzerine bıraktım.

Bugün olanlardan hangisinin bana daha çok zarar verdiğini düşünürken uykuya daldım.

BÖLÜM SONU

16.03.2024

Herkese Merhabalar, eğer buraya kadar okuduysanız bir kelime bile olsun destek amaçlı yorum yapar mısınız? yorumlarınız, desteğiniz benim için çok önemli. Şimdiden teşekkür ederim.

Loading...
0%