@suheda_geylan
|
Uyandığımda sabah olmuştu ve benim üşümekten dolayı her yanım tutulmuştu. Odanın kapısını kilitlemeseydim Hatice teyzenin defalarca beni kontrole geleceğini ve üstüm açık uyumama izin vermeyeceğini biliyordum. Tutulan bedenimi biraz esnetmek için gerindim ve yataktan kalktım. Önce dünkü kıyafetlerimi üzerimden çıkartım daha rahat olmak için siyah uzun bir bluz ile siyah bir eşofman altı giydim, saçlarım uyurken dağılmış olduğundan onları da sıkıca tekrar bağladım ve banyoya yöneldim. Uykumun iyice açılması için yüzüme birkaç defa soğuk su çarpıttım. Nihayet kendime geldiğimde odadan çıkıp kahvaltı etmek için aşağıya indim. Bir önceki gün olanlar hakkında konuşmak veya düşünmek istemiyordum. Aşağıya indiğimde bana tamamen yabancı bir yüz gördüm ve yerimde donakaldım. Benden biraz daha büyük görünen genç bir kız sofrayı hazırlıyordu. Kalbim kısa bir an hızlandıktan sonra merdivenden aşağı indim ve onun yanına gittim. “Günaydın efendim,” dedi kız gülümseyerek. “Günaydın, sen kimsin?” diye sordum pat diye. Neyse ki Hatice teyze mutfaktan çıkmış, elinde demlik ile sofraya geliyordu. Arkamda, merdivende bir hareketlilik oldu. Hızlı adımlardan bunun abim olduğunu tahmin ettim. “Hatice teyze ne oluyor?” diye sordum merakla. “Kızım üç yeni yardımcı bugün işe başladı. Elif mutfakta bana yardım edecek. Semih bahçede Remzi amcana. Burak ise şoför olarak,” dedi ve çoktan sofraya oturmuş olan abimin çayını doldurmaya başladı. Bu kararın ne zaman alındığını bilmiyordum tabi ki bana söylemeye tenezzül etmemişlerdi, umursamamaya çalışarak yerime oturdum. “Bir isteğiniz var mı efendim?” diye soran kıza gülümsemeye çalıştım. “Yok teşekkür ederiz, hayırlı olsun bu arada,” dedim ve sıcak çaydan bir yudum aldım. Sofrada annem yoktu, tahmin ettiğim gibi evden çok erken çıkmıştı. Remzi amca ve Hatice teyze de sofraya geldiğinde hep birlikte kahvaltı etmeye başlamıştık. Hatice teyze ve Remzi amcanın kaçamak bakışlarını üzerimde hissediyordum, çatalımdaki peyniri ağzıma götürmüş yiyordum ki Hatice teyze kendisini daha fazla tutamadı ve konuşmaya başladı. “Yavrum,” dedi neredeyse ağlamaklı bir sesle. “İyi misin kuzum?” diye sordu ardından da. “İyiyim, iyiyim,” dedim hızlı hızlı. Dün gecenin konusu açılmadan bu sofradan kalkamayacağımı anlamıştım, en azından hızlı bir sorgulama olsun istiyordum. “O hareketleri nereden öğrendin?” diye sordu abim. Onu çok uzun bir zamandır gülümserken görmüyordum, bakışlarımı ona çevirdiğinde yüzünü aydınlatan o gülümsemeyi gördüğümde hafifçe bende tebessüm etmiştim. “Lise de yakın dövüş kursuna gittim,” dedim sade bir sesle. O ilkokulu Türkiye’de okumuş, ardından Amerika’ya gitmişti. Üniversiteyi de okuduktan sonra temelli dönmüştü. Okurken yazları Türkiye’ye ara sıra da olsa geliyordu ancak bizim aramızda bir kardeş bağı olmadığından birbirimize iki yabancı gibiydik. “İyiymiş,” dedi çayından büyük bir yudum içerken. Ardından da sofradan kalktı ve Hatice teyzeye kocaman bir öpücük attı. “Ben kaçar, gelirken bir şey isterseniz araman yeter sultanım,” dedi ve arkamdan geçip gitti. Hatice teyze de peşinden kalkmış, onu uğurlamak için arkasından gitmişti. Hatice teyze hem bana hem abime annelik yaptığından abim ile belki de tek ortak noktamız bu evin çalışanlarının bize olan sevgileri ve onları aynı şekilde saf sevgi ile sevmemizdi. Ortamın sessizliğini Remzi amcanın sesi bölmüştü. “Kızım,” dedi o güçlü ama sevgi dolu ses tonuyla. Uzun uzun bir şey söylemek ister gibi bakmıştı, ancak hiçbir şey demeden yerinden kalktı ve yanıma gelip beni saçlarımdan öptü. Bende ona şefkatle sarıldım ve bana sağladığı bu güven duygusu için içimden şükrettim. Herkesin kahvaltısı bittiğinden Elif gelmiş sofrayı toplamaya başlamıştı. Bende birkaç parça şeyi alıp ona yardım etmiştim ancak o buna gerek olmadığını söyleyerek beni uzaklaştırmıştı. Gün içinde yeni başlayan iki personelle de tanışmış, Semih denen bahçıvandan pek hoşlanmamıştım. İkisi de benden büyüktü, Burak nispeten sıcakkanlı olsa da Semih soğuk ve mesafeliydi, üstelik gözlerinde büyük bir öfke vardı ve bu öfkenin kime yönelik olduğunu bilmemek beni oldukça rahatsız etmişti. Sarı saçları ve soluk teni ile o mavi gözlerinin ardında başka bir şeyler olduğu hissi uyanmıştı bende. Ancak bunlar sadece bir his olduğundan üstünde çok durmadım ve günün geri kalanını her zaman ki gibi odamda geçirdim. Ve yine kendi yalnızlığımda dolandım durdum. BÖLÜM SONU 16.03.2024 Herkese Selam! Okuyan arkadaşlar kısa bir yorum yaparsanız çok sevineceğim. Yorumlarınızı desteğinizi bekliyorum. Şimdiden keyifli okumalar herkese. :) |
0% |