Yeni Üyelik
1.
Bölüm

GİRİŞ

@suhyynin_kitaplari

Sırlar bizim kapımızdır. Anahtarını bulursan o kapı sonuna kadar açılır. Peki ya, bulamazsam? Kendi içinde o sırla boğuşman gerekir. O sır seni tüketir. Beyninde kendi kendine sorduğun sorular cevapsız kalır. Sonra bir bakmışsın, o sırrın asıl sahibi sensin. Korkarsın o sırdan. Çünkü o sırrın sahibi sensin. Kaçarsın o sırdan. Çünkü o sırrın sahibi sensin. Işık ararsın kendine yolunu aydınlatması için. Çünkü o sırdan korkarsın.
Yalnız kalırsın. Tek başına. Kimsesiz. Çünkü o sırra sahip olduğun için korkarsın kendinden. Kendine açıklayamazsın. Ben ne yaptım? Dersin, kafayı yemek üzereyken bile kendine sığınırsın. Peki bu sır bir söz mü? Hayır. Yemin mi? Hayır. Anlamsız bir çocuk sırrı mı? Hayır. Peki ya, bu sır bir katilin sırrı mı? Kim bilir.
Kirlenmiş zihinlere sahip insanların olduğu bir toplumda tutulması gereken bu sırra şahit olursun. Sonra o sır senin kabusun olur. Kahretsin, dersin, kafayı yemek üzereyken tekrardan kimsesiz kalmış kendine sığınırsın. Çiçeklerin kurur. Yaprakların solar. Ağaçların devrilir. Çocukluğun ellerinden alınır. Ben kimim?, dersin sonra. Neden ben?, dersin kafayı yemek üzereyken. Bir bakarsın, tekrardan yalnızlıktan karanlığa bürünmüş kendine sarılmışsın.
Yolunu kaybedersin bir süre sonra. Aslında bu yol en başında kaybedilmiştir ama sen fark etmemişsindir. Çünkü gözlerini bağlamışlardır. Kurban verilecek bir koyuna dönersin. İtaatkar bir koyuna. Boynunu o bıçağa bile isteye teslim edersin.
Kaderine teslim olursun. Artık pes edersin. Savaşmaktan yorulan bedenini bir ağaca bağlarsın ve seni yemek için bekleyen akbabalara teslim olursun. Çürür bedenin. Akbabalar etlerini yer ve geriye sadece kemiklerin kalır. Aldırmazsın. Aldıramazsın. Bedeninden ayrılan ruhun geriye dönmek ister ama bulamaz seni orada. Sen ruhundanda vazgeçmişsindir.
Düğüm olur her bir yanın. Kımıldayamazsın. Seni kurtaran kimse olmaz. O düğümden kurtulman için çırpınırsın fakat çırpındıkça daha da düğüm olursun. Bağırmak gelir içinden. Bağıramazsın çünkü boğazında düğüm olmuştur. Bir anda hatırlarsın, bağırmaya çalışsanda kimsenin olmadığını...

Yollar birleşir önüne çiçeklerle süslenmiş. Ağaçların solmuş yapraklarıyla boyanmış çimlerde koşarsın. Gökyüzünde parlayan ama içini ısıtmayan koca güneşe samimiyetsiz bir gülücük yollarsın. Bulutları seversin çünkü sen. Yağmurda ıslanıp aşık olmak istersin onlara. Karabulutların altında çılgınca dans edip şarkı söylemek istersin ama battığın bataklık çukuru bütün hayallerini suya düşürür. Çukurdan kurtulmak isterken daha da bulanırsın çamura. Her bir yanını sarar. Artık karabulutlarda düşman olur sana. Bu sefer güneş koşar yardımına. Güneşi görünce saklanır tüm bulutlar koca gökyüzünde. Bataklık çekmez artık seni içine, serbest bırakır. Güneşe teşekkür etmek istersin ama yapamazsın. Çünkü sen, karanlığa aşıksındır...

Gece boyu gökyünde sallandığın o salıncağın ipleri yukarı çekilir. Onu tutan yıldızlar yorulmuştur artık. Parlayan her bir yıldız aydınlatır tenini. Fakat yıldızdanda parlak ve büyük olan o şey sadece sana bakar. Gözlerinin mavisine düşman kesilir. Tuttuğun sırlara ortak olduğu için senden nefret eder, sende ondan. İkinizinde ortak noktası vardır aslında, aynı sırra sahipsinizdir. O da korkan o sırdan. Sana sığınmak ister ama sen nefretini kusarsın parlaklığına. Onun laneti sarar dört bir yanını. Vazgeçersin o sırdan ama o geçmez. O sırrın peşini bırakmanı istemez. Yandaş olur yanında. Pes etme, der. Fakat bir noktada yanılır. Sen hiçbir zaman pes etmezsin. Denizinde boğulup ölsende ruhunla savaşırsın. Kalbinde ektiğin tohumlarını yeşertir öyle savaşırsın. Güz yağmurlarına dayanır, yaz yağmurlarına dayanamzsın ama yinede savaşırsın. Dolunayda açan bir çiçek olmak istersin ama sen solarsın. O soldurur seni, Dolunay.
Sırrına ortak olan, dolunay.
Seninle solan, dolunay.
Sırrına kan bulayan, dolunay.
Yıldızlarını senden saklayıp sana yol göstermeyen, dolunay.
Hayatın pahasına canını vereceğin en değerlini aldıklarında o ana şahit olan dolunay...

 

 

 

 

Loading...
0%