@sukunettekelimeler
|
"Nerede kalmış bu baba? İlk bayramda camiden dönmesini pencere önlerinde bekliyoruz ki bayramlaşalım." Sonunda kızımla sohbetimizin ana kahramanı olan Sefa, yanında yürüyen Abdullah Orhan ile birlikte sokak başında göründü. İkisiyle de göz göze gelip gülüştük. Dayısının göz bebeği olmuştu hanımefendi. Ne laf değdiriyordu ona ne de göz. Onu kimseyi böyle severken görmemiştik. Şaşırtıyordu bizi. Her gün mutlaka geliyordu, kızımla vakit geçiriyordu. Kapıyı açtım, önce babamızla sonra dayımızla bayramlaştık. "Abla, kahvaltıda bizdeyiz. Sizi almaya geldik." Hazırlandık ve birlikte evden çıktık. Abdullah Orhan'ın bayram hediyesini de almayı unutmadım. Eve gidince verdim, çok beğenip teşekkür etti. Zeliha teyzeler de geldi. İki aile huzurla bir kahvaltı yapmıştık. Her gülüşümüze şükür eyledim. Birlikte olmayı seviyordum. Çok seviyordum. Bu adam gibi ona dair her şeyi de seviyordum. Kahvaltıdan sonra bizimkiler bebekle ilgilenirken Sefa gelip beni dışarıya sürükledi. Koluna girip her nereye gidiyorsak beni götürmesine izin verdim. Boyumu geçmiş incir ağacının önünde durdu adımlarımız. "Sana üçüncü kez teklif edişimde kestiğim incir yerine yenisini dikeceğim ağacı söylediğimi hatırlıyor musun? Bu o." "Ne kadar büyümüş!" "Evet. Biz gibi o da meyve veriyor artık baksana." Gülümsedim. "Bizim ağacımız yani bu." "Evet. Dallarına kızımız tırmanır artık." "Salıncak da kurarız." "Kurarız." "Beni de sallarsın küçükkenki gibi dimi?" "Sallarım," diyerek gülümsedi. "Zaten benim içimde yine küçükkenki gibisin." "Bu ne demek şimdi?" "Yine öyle yamacımda, vaktimde, kalbimde, planlarımda, her şeyimdesin." Elini tuttum. Ağaca bakıp diğer elimle de yeşil yapraklarına dokundum. Orada biraz daha durup dönmeye koyulduk. "Önce bir Saniye ablalara uğrayalım mı? Bayramlaşalım." "Olur. Ama ufaklığı alıp da gidelim. Saniye abla onu sevmeden bayram saymaz bugünü, bayramlaştık saymaz." "Doğru diyorsun." Kızımızı da alıp anlaştığımız gibi onlara gittik ve Saniye abla ile Yunus abi bizi sevinçle karşıladı. Bayramlaştık. Saniye abla tatlı getirdi, yerken ufak bir sohbete giriştik. Saniye ablanın "Hülya kapıya gelince oturup sohbet ederken ne bakardın be ona Sefa! Kaç kere dedim bu kıza, yazık çocuğa, yüzüne bak, diye. Neyse ki sonunda sözümüzü dinledi. Bak, ne iyi de etti. Böyle küçük bir prenses seviyoruz," deyişi nedendir bilmem zihnime yerleşti, yıllar geçse de unutmadığım bir ân oldu. |
0% |