Yeni Üyelik
31.
Bölüm

• Gerçek Küslük

@sukunettekelimeler

Namazımı kılıp Kuran okuduktan sonra yatmıştım çünkü yorgundum. Gündüz anneme erken gitmiş, temizliğe yardım etmiştim. Akşamüstü de Sefa'ya dediğim gibi çay faslı yapmıştık. Zeliha teyzeler de gelmişti tabiki. Sohbet edip eğlenmiştik. Annemlerin yanında küs numarası yapma işi biraz zor olmuştu. Düşüncelerimi bunlardan uzaklaştırıp gözlerimi yumdum. Sefa hâlâ Kuran okuduğu için henüz gelmemişti.

Az sonra odanın kapısı açıldı, dolaptan gelen seslere bakılırsa üzerini değiştirdi ve yatacaktı.

Saçlarıma ılık bir nefes çarptığında aniden irkildim ve karnımda adeta karıncalar gezinmeye başladı. Yanağıma bir buse bıraktığında şaşkındım. Aniden başımı çevirince Sefa'nın bir kaç santim uzağımda olan bakışları ile karşılaştım. Gayet ciddi görünüyordu. Alaylı bir sırıtış falan yoktu.

"Hayırlı geceler," deyip saçlarıma dokundu, bir kaç tutamı omzumdan geri itti ve kendi tarafına kayıp yattı.

Bu haksızlıktı! İstediğim her şeyi yaparım deyişini hatırladım. Normalde de buna hakkı vardı tabiki ama bu iddia için mazeret gösteriyordu bunları. Biletiydi. Kurnaz adam!

Sabah yine aynı şeyi yapmıştı. Gözlerimi açma sebebim saçlarımla usulca oynamasıydı. Gözlerimi açar açmaz onu görmek sabah sabah soğuk su etkisi yapmıştı.

"Özür dilerim," dediğimde şaşkındı.

"Günaydın diyecektin herhalde?"

"Yoo. Özür dilerim."

"Ne için?"

"Çocukken suratına su döküp seni uyandırdığım zamanlar için."

"Bu nereden çıktı şimdi?"

"Sabah sabah gözümü açar açmaz seni görünce anladım. Aynı etkiyi yaptı. Soğuk su etkisi."

Güldü. Ben gülemiyordum şayet bu itiraf bana pahalıya mal olacaktı.
"Özrün kabul edildi. Sen de karşılığında benimkini kabul etsene."

"Olmaz. Bu sayılmıyor," deyip haylazca göz kırptım. Geri kaçtım ve yataktan kalktım.

Saçlarımdan çekilen eli boş yere düştü. "Vay be ne inatçı çıktın. Bu kadar olduğunu bilmiyordum."

"Ne oldu canım, bilseydin evlenmez miydin?"

"Bilseydim daha evvel evlenirdim."

Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Sonra dönüp dolaptan bordo elbisemi çıkarttım ve üzerimi değiştirdim. Sefa yine odada yoktu ve yine kahvaltı hazırlıyor olmamasını diledim. Neyse ki onu İncir ve Karpuz ile oynarken buldum. Ben de biraz kedileri sevdikten sonra kahvaltı hazırlamaya mutfağa girmiştim ki Sefa kapıda belirdi.

"Bugün annem bekliyor kahvaltıya."

"Şimdi mi söylüyorsun bunu?"

"Sen de bana kızmaya yer arıyorsun."

"Sana öyle gelmiştir. Kızmadım ki."

"Kızmıyorsun yani?"

Gözlerimi kısıp ona baktıktan sonra yanından geçtim. "Hadi hadi, hazırlanıp gidelim."

 

🍒

Uyumaya çalışsam da başaramıyordum. Sonunda yeni bir taktik geliştirip yavaşça, uyuyan bir insan gibi nefes alıp vermeye başladım ve kendi soluk seslerimi dinledim. Etkisini göstermiş, iyice mayışmıştım. Uykunun kollarına teslim olmak üzereyken arkamdan bir kol belime uzandı ve beni sardı. Bu durum beni dalmak üzere olduğum uykunun içinden çekip almış, az önce yavalaşttığım kalp atışlarım şimdi gümbür gümbür atmaya başlamıştı.

Sefa'nın kolunun altından sıyrılmaya çalıştığımda biraz daha sıkı sardı ve beni başarısızlığım ile yüz yüze bıraktı. "Sıkıldım ben bu oyundan. Bitsin mi artık?"

"Iııı olmaz," deyip tekrar kolunun altından kurtulmaya çalıştım ama başarısız olunca yüzümü ona doğru döndüm. "Bıraksana."

"Tamam, sen kazandın sayarım."

"Olmaz."

"Sevmedim bu oyunu."

"Daha bitmedi ama."

"Ne zaman bitecek?"

"Ne zaman küslüğümü bitirtirsen."

"Daha ne yapılır bilmiyorum."

"..."

Diğer elinin parmakları suratıma uzanıp yavaşça dolanmaya başlamıştı. Kızardıysam bunu saklayacak bir karanlık vardı elhamdülillah. Biraz daha yanaştı. Göğsüm hızla inip kalkarken omzuna tutup geri doğru çekildim.

"Bu iddia çok mu önemli sanki?" Hayal kırıklığı sesine yansımış bir şekilde konuşmuştu.

"Daha bitmedi ama."

"Peki," deyip elini üzerimden çekti ve uzaklaştı, her zamanki gibi yatağın öbür ucuna kaydı. Sırtını dönüp hiç ses etmeden durdu. Kırılmış mıydı?

"Sefa?"

Ses yok.

"Sefa?"

Abartmış ve saçmalamıştım galiba. Of, aptalın teki olabiliyordum!

"Hâlâ küssen umrunda olmamalıyım. İsmimi seslenmeye son ver. Böyle küsülmez. Madem çok istiyorsun, ben sana hem nasıl küseceğini öğretir hem barışmaya çalışan rolümü yerine getiririm."

"Ama---" diye lafa girip haklı olduğunu ve bunu uzatarak saçmaladığımı söyleyecektim ama sözümü kesti.

"Daha incir mevsimine çok var Hülya. Böyle giderse o zamana dek küs kalacağız. Bırak da sana nasıl küsülür göstereyim."

Sustum, sustu. Odada derin bir sessizlik hakim olsa da ikimizin de uyumadığını biliyordum. İçim sıkılmıştı. Bu durumu en kısa zamanda düzeltmeliydim.

Loading...
0%