@sukunettekelimeler
|
Yeni arkadaşlarıma alışmıştım. Biriyle yakın olmuştuk, tatlı bir kızdı. Dudağımdaki izi sordu, hikayesini anlattım. Beni bu anıya iten sohbet içimdeki hasreti kamçıladı. İlk gün ağladım. Sonra yurttaki odamda, kendi yatağımda uyuyakaldım. Ertesi gün daha dinçtim. Yurtta kalıyor olmam, yurttaki kızlarla kaynaşmama yardımcı oldu. Bazıları sinir bozucu tipler olsa da onlardan uzak kalıyordum. Havalı, kendini beğenmiş, tek derdi insanların ne giydiği ve ne yaptığı olan insanlara ben yakın olamıyordum. Okuduğum kitabın arasına bir kaç fotoğraf koymuştum. Evi özledikçe onlara bakıyordum. Akşamları annemin bana verdiği tuşlu telefonla evi arıyor, seslerini duyuyordum. Yine özlemiştim. Önce ailemle konuşup hasret gidermeye çalıştım. Sonrasında Zeliha teyzeyi aradım. Mutlu oldu, sohbet ettik biraz. Ramazan amca arkadan selam söyledi, ben de ona selam söyledim. Selma aldı telefonu, bir sürü soru sordu okulla ve yurtla ilgili. Cevapladım hepsini. Sonra arkadan Sefa'nın sesi geldi. "Kiminle konuşuyorsun?" "Hülyayla." "Nasılmış? İyi miymiş? Bir sıkıntısı var mıymış?" Sefa'ya sitem ederek "Müsaade et de konuşalım! Sorarım izin verirsen abi," diye çıkıştı Selma. "Abine biraz kibar davranamaz mısın Selma?" dediğimde şaşırmış olmalı ki bir süre sustu. "Sefa belli etmeyebilir ama hassas biri. Kırılabilir. Küçükken de gizlice ağlardı zaten. Ona biraz daha özenli davran. O senin abin ve iyi bir insan." Selmadan ses gelmese de arkadan "Haklı, Hülya'nın sözünü bu konuda da dinlersin inşallah kardeşim," diyen Sefa'yı işittim. Dediklerimi duyduğunu anlayınca biraz çekinsem de bir kaç dakika sonra yeniden rahatlamışım. Sefa'ydı bu sonuçta, yabancı değildi ve kötü bir şey söylememiştim. "Peki peki," dedi Selma. Sonra Sefa bana selam söylemesini söyleyip gitti, biraz daha konuşup telefonu kapattık. Sude'yi de aradım. Tabi annesinden aradım. Telefonumuz yoktu. Benim de uzağa gittiğim için bir tane olmuştu. Onu da çok özlemiştim. Sesini duymak iyi geldi. Telefonu yastığın yanına koyup yatağıma uzandım. Tavanı seyrettim bir süre. Evden uzakta olmak zordu. Sevdiklerinden uzakta olmak zordu. Alışkanlıkların yıkılması ve yeni bir düzene ayak uydurmak da epey zahmetliydi. Ama yine de mutluydum çünkü hayallerim vardı ve onlara giden yol buradan geçiyordu. Zahmet olmadan rahmet olmazdı. Rahmetli baabaannem de öyle derdi hep. İnsan bir gül bahçesine doğru koşuyorsa elbet ayaklarına diken batacaktı. |
0% |