@sukunettekelimeler
|
"Doğum günün kutlu olsun canım!" "Demek 21 yaşın doldu ha! Ah ah, seni kucağıma alırdım da ufacık ellerinle kiraz toplardın tarlada." Etrafa duygulu gözlerle bakındığımda eksik olduğumuzu fark ettim. Sefa ve Abdullah Orhan yoktu. "Sefa ve Abdullah nerede?" diye dudaklarımdan dökülüverdi sözcükler. "Sefa onu dolaştırmaya çıkarmıştı en son. Gelirler şimdi." Kardeşim burnumda tütüyordu. Minik şey benimle telefonda peltek peltek konuşuyordu. O konuştukça ışınlanmayı bulup eve varasım geliyordu. "Selma, yardım et de şunları tabaklara koyalım." Selma ve Sude anneme yardıma giriştiği sırada ben çantamı odaya götürüp geldim, elimi yıkadım ve onlara yardım etmeye koyuldum. Elimdeki tabağı babama vereceğim sırada kapı açıldı, Sefa'nın kucağında içeriye giren kardeşimi gördüm. Tabağı babamın eline tutuşturduğum gibi onların yanına koşmuştum. Bir ân Sefa ile göz göze geldik, "Hoş geldin," deyip bakışlarını uzaklara çevirdi. Son bir kaç yıldır buna alışmıştım. Çok göz göze gelmiyor, çok konuşmuyorduk. Kazadan sonra değişmişti Sefa. Artık sohbet edip gülmüyorduk. Büyümüştü, büyümüştüm. Ondandı belki. Yine bir şeyin daha sebebini büyümeye bağladım. Hem zaman geçiyordu da biz sanki kalıyor muyduk olduğumuz yerde? Bizden de çok şey geçiyordu. Kucağındaki kardeşimi bana uzattı. Ona tebessüm ederek "Hoş bulduk, teşekkür ederim. Sen de hoş geldin," dedikten sonra kardeşimle konuşmaya başladım. "Aşkım! Bak ablan gelmiş! Yerim ben seni, sen büyüdün mü bakayım!" Biraz birbirimizi sevip sohbet ettikten sonra "Biz Sefa abimle hamakta sallandık," anlamına gelen cümlesini heyecanla söyledi bana. Konuşma tarzına ölüp bitiyordum. "Aferin size, eğlenmişsinizdir. Uçurdu mu seni hızlı sallayıp?" diyerek yanağını öptüm. Bu kaçıncı öpüşümdü bilmiyordum. "Uğçmadıyk, sayyandık." "Aa olmadı ama bu, Sefa küçükken beni uçururdu. Senin de o hissi tatman lazım." Annem araya girip "Kızım bir kaç lokma bir şey atıştır sen de," dedi fakat ona verilecek en mantıklı cevabı Zeliha teyze vermişti bile. "Abdullah'ı yeyip zaten doyurdu bile karnını." "Ayne öyle. Abdullah Orhan yetti bana. Ama yine de ona doymadım. Biraz daha yiyebilirim." |
0% |