Yeni Üyelik
50.
Bölüm

Sor Gitsin • Satır Arası •

@sukunettekelimeler

Selamun aleyküm dostlar ve değerli okurlar! Büyüklerim, küçüklerim, yaşıtlarım! Sor Gitsin isimli programımıza hepiniz hoş geldiniz. Hepimizi sevgi ile saygı ile selamlıyorum!

Sor Gitsin isimli programımızın bu ilk bölümünde sizlerle karakterlerimizi ve yazarımızı buluşturuyoruz. Evet, yanlış duymadınız! Göğüm Öksüz Kaldı isimli hikâyemize dahil olan tüm karakterler eksiksiz bugün sizlerle birlikte, bu programda! Sorularınıza cevap vermek, düşüncelerinizi duymak, tavsiyelerinizi dinlemek, geleceğe dair tahmin veya isteklerinizi işitmek için buradalar! Aklınıza ne takılırsa sormanız için sizi can kulağı ile dinleyecekler. Ve ellerinde geldiğince sorularınıza cevap verecekler.

Tabi büyük spoiler hariç. Ehehe! Yazar hanım da aramızda olduğundan ötürü büyük spoiler vermekten çekinebilirler. İnsafsız yazar dediğinizi duyar gibiyim. Ama ne yapsın, sürprizleri bozmak istemiyor kendisi.

Tanıtım için bu kadar söz kâfi. Sıra karakterlerimizi sahneye almakta. Şimdi alkışlarınız ile GÖK karakterleri stüdyomuza giriyor! Yuppii. -Alkış sesleri.-

"Oo hoş geldiniz efendim. Hoş geldiniz Zahid bey...Paşamız..."

-"Hoşbulduk! Estağfirullah!"

"Hoş geldiniz Hira hanım, Mahir bey, şöyle buyrun lütfen."

-"Hoş bulduk!"

"Buyrun Engin bey, Ubeyd bey, Ebuzer bey, İlyas bey. Hoş geldiniz."

-"Eyvallah, boş bulduk."

"Hanımlar buyrun, Merve hanım, Nihal hanım, Kevser hanım..."

-"Merhabalar."

"Merhabalar efendim. Evet, Süheyl bey, Akgün bey, Mansur bey, Kübra hanım, İnci hanım, Handan hanım, buyrun. Kadriye hanım buyrun. Şeref verdiniz."

-"Çok teşekkürler."

''Abdülkerim ve Enginciğimin diğer sevgili kardeşleri, hoş geldiniz! Buyrun böyle oturun.''

-''Hoş bulduk! Sağolun.''

''Oo kimleri görüyoruz, gözümüz gönlümüz açıldı. Sevde hanım, Hâris bey! Hoş geldiniz!''

-''Hoş buyduk!'' ''Hoş bulduk!''

''Kerim bey, değerli imamımız, hoş geldiniz!''

-''Hoş bulduk!''

''Harun dedem, hoş geldiniz! Safalar getirdiniz!''

-''Hoş bulduk evlat, sağolasın!''

''Suat bey, Selda hanım, Fatma hanım, hoş geldiniz.''

-''Hoş bulduk, sağ olun.''

''Yeşim hanım, Selin hanım, Dilan hocam, Berkay bey, Mustafa bey, Sevtap hanım, Olcay hocam, Saadet hocam. Hoş geldiniz!''

-''Hoş bulduk!''

''Elif hanım, Cemil bey, hoş geldiniz!''

-''Hoş bulduk efendim!''

''Cavidan hanım, Burcu hanım, Asu hanım, Cansel hanım, hoş geldiniz, buyrun şöyle.''

-''Hoş bulduk efendim!''

''Beyza hanım, Kıymet hanım, Ülkü bey, Lale hanım, Saadettin bey, hoş geldiniz.''

-''Teşekkür ederiz.''

''İdil hanım, İdris bey, İlayda hanım, İhsancığım, Nilgün hanım, ailecek hoş geldiniz!''

-''Teşekkür ederiiz!''

''Zekiye hanım, Turgut bey, Hayri, hoş geldiniz. Buyrun.''

-''Sağ olun, hoş gördük.''

''Ooo, Elaina hanım, welcome! Reyna hanım! Ehlen ve sehlen! Buyrun, buyrun. Hoş geldiniz.''

-''Thank you, çok teşekkürler.'' ''Şükran, sağ olun.''

Eveet, herkes burada olduğuna ve yerlerini aldığına göre programımıza başlayabiliriz. Öncelikle unutmuş olabilceğiniz yahut henüz tanımadığınız karakterlerimizi sizlere kısaca tanıtmak ve tanıdıklarınızla iki çift laf etmek için bir tanıtım ve selamlaşma etkinliği yapacağız. Çok kısa sürecek ki sonrasında sizlerin soruları ile baş başa kalalım.

''Baştan başlayalım öyleyse, Zahidciğim, nasılsınız? ''

-''Çok şükür iyiyim. Bu hikayeye ilk başlarken kayıp ve kimsesiz hisseden bir gençtim. Şimdi ise öyle çok şeyim var ki, değer verdiğim, beni seven insanlar... Sahip olduklarıma şükretmezsem büyük ayıp etmiş olurum.''

''Çok haklısınız. Elhamdülillah sizin zor günlerden feraha çıktığınızı gördük. Tabi hâlâ annenizin boşluğu var, sık sık mezarlık ziyareti yapmanızdan anlıyoruz. Yerleri kolay dolmuyor annelerin. Hepsine hürmetler buradan.''

-''Aynen öyle. Tabi şimdi en büyük dertlerimden biri de tıp öğrencisi olmak. Ama hayat bu, dertle dermanla, mutlulukla hüzünle, düzlükle yokuşla geçecek. Daha ileride başka dertlerim de olacaktır elbet. Hepsinden sabır ve şükürle çıkmayı nasip etsin Rabbim.''

''Amin Zahid beyciğim. Amin.''

-'' :) Ha bir de, son sözüm: hayatta asla pes etmeyin. İstediklerinizin peşinden koşun. Kendiniz için yaşayın, savaşın. Ama başkalarını da asla unutmayın kendiniz için yaşarken. Başkaları için bir anlam koyduğunuzda hayatınıza, daha yaşanmaya değer hissedeceksiniz hayatı. Karanlık anlarda hiç ışık olmayacak güneş doğmayacak sanmayın. Doğacak. Doğana dek, siz sabredenlerden olun. Şükredenlerden olun. Karanlık olmadan yıldızları göremez insan. Düşünce kalkın. Kendinizi her seferinde deşarj edin. Ömrünüzü bereketli ve anlamlı geçirmeye bakın.''

''Çok güzel öneriler. Sağ olun.''

''O zaman Zahid Araz ile ilgili sorularınızı, ona sormak istediklerinizi, her türlü konu hakkında merak ettiklerinizi buraya yorumlara alalım sayın misafirlerimiz. ''

''Ve şimdi de Hira hanım ve Mahir beye geçelim. Bayanlara öncelik verelim isterseniz Mahir bey, sizi sonraya koyalım.''

-''Elbette. Ben kibar bir adamım.''

'':) Biliriz biliriz. Aslında bir çok erkeğe göre daha kibar bir ruhunuz var. Neyse, konumuz Hira hanım. Evet Hira hanım, sizdeyiz. Umutsuzca bir aşkın yükünü omuzlarınızda taşıyordunuz. Yoruluyordunuz. Sıkıntılı zamanlardan geçtiniz. Ama sonunda isteğiniz oldu, sevdiğiniz adamla yüzükleri taktınız. Ne diyorsunuz bu konuda?''

-''Dediğiniz gibi, en başlarda biraz umutsuz, depresif, öfkeli, hayata kafa tutmaya çalışan ama bir yandan da hassas bir kızdım. Bunlar ruhumu çok yoruyordu. İstiyordum ama doğruyu yanlışı değil, yalnızca istediğim şeyi düşünüyordum. O da sevgimin karşılık bulmasıydı. Ve yanlış şekilde istiyordum. Ellerimi açıp dua ederek Rabbimden hayırlısını istemeliydim. Bense hatalar yaptım. Kendimi boş yere yordum. Gerçi boş demek istemem, o günlerimden geçerek, ders alarak bu günlere geldim. Sonunda dua ettim, O'ndan hayırlısı ile istedim, dualarım kabul oldu. Dediğiniz gibi yüzükleri taktık. -elini kaldırıp yüzüğü gösterir- Ve çok mutluyum. Belki pek belli edemedim ama gerçekten şükrediyorum hep bunun için. Mahir benim için çok özel. Ve öyle olacak, ömrümüz birlikte geçecek inşallah.''

''İnşallah Hira hanım. Çok güzel noktalara değindiniz aslında. İstemek, yalnızca benlik için ısrarla istemek; dua edip rabbimizden hayırlısı ile istemekten çok ayrı. Birinde hırs var, elde edemediğinde hayal kırıklığı ve öfke var, diğerinde ise teslimiyet var, sabır var, şükür var. Bu önemli konunu ardından sizin adınıza çok sevindiğimizi belirtelim.''

-''Eksik olmayın.''

''Siz de! Peki, Öyleyse Hira İkbal hakkındaki sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Şimdi Mahir beye geçelim. Mahir bey, siz ne diyorsunuz bakalım bu konularda? Nerelerden nerelere geldiniz, neler hissediyorsunuz?''

-''Ya aslında ben en başından beri Hira'ya karşı ilgiliydim, ona karşı bir şeyler hissettiğim aşikardı. Hatta ilk senemde bu kadın-erkek ilişkilerine pek dikkat etmeyen biri olarak onunla yakındık. Omzuma yaslanıp ağladığını bilirim. Canını hiçbir şey sıkmasın, ama üzülürse de hep benim omzumda ağlasın istemiştim. Gerçi sonradan biz de ağlattık kızcağızı isteyerek olmasa da ama neyse...Atkı ve şapka örmesi ve bana hediye etmesi benim için inanılmaz anlamlıydı. Ama işte kendime çeki düzen verince, ipleri elimde tutmak istedim. Sınır çektim. O da buna bozuldu, anlamadı, anlamak istemedi. Sorunlar yaşadık. Ben de iyice kendi içime çekildim, yanlış şeyler yapmaktan korkarak uzakta kaldım güya, saklandım ve sakladım hislerimi. Neyse, öyle böyle derken sonunda olacağına varsın, çocuk değiliz, hallederiz sınırı, haddi hududu diye düşünüp tutuşturdum mezuniyette mektubumu eline. Sonrası malum. Yüzükleri takıp helal daire yolunda ciddi bir adım daha attık ya, içime su serpildi. Tabi şu yangın günü yaptık bir hata. Affını istiyoruz Rabbimizde. Onun harici çok pişmanlıklarım yok. Dinleyenlerimize de dikkatli olmalarını öneriyorum. Siz ne kadar dikkat etseniz de kalbinizde biri varken o sınırları aşmak bazen kolay oluyor ve fark etmiyorsunuz dahi. Dikkat edin, ben kendime güveniyorum demeyin. Ne kendi nefsinize ne de başkasınınkine çok güvenmeyin. İnsanız. Beşer şaşar. Öyle işte...Bu aralar kafamı zaten sinema ve çekim işlerine verdim. Bizimkileri de peşime sürükledim. Bakalım geleceğimizde neler olacak, neler alacak verecek bize bu iş.''

''Tavsiyeniz ve değindiğiniz önemli nokta için teşekkürler Mahir bey. Umarız ki sinema ve çekim işleri sizi güzel şeylere vesile kılar. Size ve ekip arkadaşlarınıza güveniyoruz.''

-''Çok sağ olun, Allah razı olsun. Amin.''

''Öyleyse Mahir Öztürk hakkında sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''O zaman sıra Ebuzer beye gelsin. Hoş geldiniz gönüllerin sultanı. Hikayede hem çokça var hem sanki yoksunuz. Bu konu hakkında ne demek istiyorsunuz?''

-''Hoş buldum tekrardan. Belki böyle hissetmenizin sebebi benim özel hayatıma diğerleri kadar ayrıntılı girilmemiş olmasıdır. Yalnız bir kaç yerde var. Mesela en son üniversitede Reyna ile konuştuğumuz bölüm vardı. Ama ileride beni de daha yakından tanırsınız. Gerçi ben böyleyim, diğer arkadaşlarıma göre daha geride, sakin, vakur kalmayı tercih ediyorum. Yapım böyle. Ben de diğer arkadaşlar gibi bazı şeylere değinecek olursam demek isterim ki dostluk ve merhamet; ikisini hiç kaybetmeyin. Vicdanınızı her daim dinleyin. Kibar olun. Başkalarını düşünün. Nefsinizle hareket etmemeye çalışın. Birisinin el uzatılmaya ihtiyacı varsa, görüyorsanız, el uzatın. Belki hayatına bir sihirli değnek olursunuz.''

''Tıpkı sizin Zahid beyin hayatına bir nevi sihirli değnek olduğunuz gibi?''

-''Estağfirullah, orada Zahid'in kendi çabalarının da payı büyük ama evet de diyebilirim.''

''Peki, teşekkür ederiz efendim. Sizi ileride daha yakından tanıyacağız inşallah''

-''İnşallah.''

''Öyleyse Ebuzer İkbal ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Reyna hanımın bahsi geçmişken kendisini hatırlatalım ve ona uzatalım mikrofonu.''

-''Selamün aleyküm.''

''Aleykümselam. Reyna hanım, kendinizi hatırlatır mısınız?''

-''Ebuzer ile ortak bir dersim var. Suriyeliyim. Okulda bazı düşüncesiz arkadaşların ettiği laflar karşısında Ebuzer beni savunan arkadaşlar arasındaydı. Kendimi çok kötü hissetmiştim. Teneffüste yanıma gelip benimle kısaca konuşmuş, bana iyi hissettirmişti. Allah ondan razı olsun.''

''Sizi ileride yeniden görür müyüz?''

-''Bilmem, yazar hanıma sormak lazım.''

''Peki. görmeyi umuyoruz öyleyse.''

-''İnşallah. Sevinirim.''

''Öyleyse Reyna Ghalib ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Şimdi Ubeyd bey bizlerle. Ubeyd bey, siz kayıplara karıştınız sanki?''

-''Hiç sormayın, hukuk okumak insanı bazen hayattan soyutluyor arkadaşlar. Bizimkilerden uzakta okuyup, yaşça da büyük olunca, okuldu, işti, güçtü derken uzak kaldım. Ama kalbim ve desteğim onlarla. Bir ara sahalara dönüş yapmayı da düşünmüyor değilim. Ama benden şunu öğrenseniz yeter: bazı dostlarınız uzakta olsa da, sık görüşemeseniz de, varlıklarını bilmek ve kalplerdeki sevgiyi hep aynı samimiyetle hissetmek harika bir duygu. Ve mümkün. Dostluk yalnızca sürekli görüşülüp konuşmakla olmaz. Yürek bağı sağlam kalsın yeter.''

''Çok doğru nokta. Sizi de yakında görmeyi umuyoruz. Aklı başında, efendi bir genç adamsınız. Merak ediyoruz sizi. O zamana dek iyi olun.''

-''Sağ olun.''

''Öyleyse Ubeyd Asiler ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Şimdi de hanımlardan birine söz verelim. Nihal hanım?''

-''Selamlar! Ben Nihal, Mahir'in kardeşi. Kızların da ayrılmaz üçüncüsü, biliyorsunuz. Sarma sararken içi yiyip çabuk bitirmeyi çok severim. Yine goygoya kaydım! Of! Aslında eskiden çok kibar, sakin, içine kapanık bir kızdım. Ama açıldım sonradan. Bu hale geldim. Her şeyle trip atabilir, eğlenebilir, dalga geçebilir, şaka yapabilirim. Artık daha rahatım. Kasmıyorum. Öneririm. Başkaları ne düşünür ne der diye hayat geçmez. Bu tarz yüklerden, aşırı hassaslıktan kurtulun. Ama salıvermeyin de kendinizi! Neyse, bunun harici söylemek istediğim şunlar: Birincisi, ailemin ve akrabalarımın karşı çıkmaları ve baskılarına rağmen tesettüre girdim. Yılmadım. Çok zorlandığım anlar oldu, kendimi yorgun hissettiğim anlar. Abim sağ olsun bana destek oldu hep. O anlar insan kötü hissetse de ilahi güç sayesinde ayakta kalıyor. Benzeri durumlarla karşılaşırsanız dik durun. Kararlı olun. Ve güzel bir üslupla ailenize anlatmaya çalışın neden bu kararı verdiğinizi. Anlamasalar da saygınızı koruyarak sürdürün inadınızı. Allah'a sığının. O size yardım edecektir. O'nun rızası için bir şey yaparsanız zaten yolunuz elbet açılır.''

''Gerçekten öyle.. Sizi de tebrik ediyoruz bu kararlılığınız için. Çok teşekkürler Nihal hanım.''

-''Ben teşekkür ederim.''

''Öyleyse Nihal Öztürk ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Hazır ailenin iki üyesine selam vermişken, Akgün bey ve İnci hanımla da kısaca konuşalım.''

-''Hayhay efendim.''

''Akgün bey, neden ilk başta kızınıza ve oğlunuza zorluklar yaşattınız? Sonra ne değişti?''

-''Bilinçsiz biriydim. Sadece sözde Müslüman olan hani. Ailemden öyle gördüm. Hatta annem bamam benden fenaydı hatırlarsanız. Bu sebeple, inandığım yalan yanlış şeyler yüzünden zorluk çıkardım evlatlarıma. Sonra başkaları onların üzerine gidip üzünce kimse evlatlarımı üzemez, onların gözyaşlarına değmez diye düşündüm. Ders aldım. Kızım örtü takınca kızım olmaktan çıkmıyor, değişmiyordu ki. Onların da saygı sevgi çerçevesinde bana anlatmaya çalışmaları ile kendime geldim işte.''

''Sevindik gerçekten. Peki siz neler demek istersiniz İnci hanım?''

-''Hep evlatlarımı destekledim ve bunu yapmaya da devam edeceğim.''

''Az ve öz. Sağ olun efendim.''

-'' :)''

''Öyleyse Akgün Öztürk ve İnci Öztürk ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''O zaman biraz da miniklere geçelim. Hâris nasılsın bakalım?''

-''İyiyim, teşekkür ederim. Siz nasılsınız?''

''Sizleri gördük daha iyi olduk küçük bey. Neler yapıyorsun bakalım?''

-'' Hiiç! Bazen mahalledki arkadaşlarımla ve kuzenlerimle, bazen Sevde bize gelince onunla oynuyoruz.''

''Ne güzel ne güzel. Senin söylemek istediğin bir şey var mı konuklarımıza?''

-''Ailenizi çok sevin. Ben yangında çok korktum. Onlara bir şey olsa çok üzülürdüm hem de çok. Değerlerini bilin.''

''Kesinlikle! Harika bir nokta. Teşekkür ederiz Hârisciğim.''

''Öyleyse Hâris İkbal ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Şimdi de Hârisciğimizin anne babasına geçerek bu aileyi de tamamlamış olalım o zaman. Süheyl bey ve Kübra hanım! Neler söylemek istersimiz?''

-''Ben bir anne olarak biraz zor bir kadın olsam da evlatlarımı çok seviyorum. Buradan tüm annelere ve geleceğin anneleri olacak kızlarımıza demek istediklerim var. Çocuklarınızla iletişiminize çok dikkat edin. Ben kızımla uygun bir iletişim kuramadığım için üzdüm ve üzüldüm, problemler yaşadık. Fakat üslup her şeyin çözümüymüş. Uygun bir üslupla, birbirimizi kırmadan birbirimize derdimizi tasamızı hislerimizi hatalarımızı anlatırsak daha sağlıklı bir yola girmiş oluruz. Bir de kızım için çok heyecanlı olduğumu ve her anne gibi duygusal olduğumu da söylemeliyim. Aramızda kalsın, bir ara bu kız Zahidle çok iyi anlaşıyor, acaba ona boş değil mi diye düşündüm ama sonra fark ettim ki Mahir'e bakışları bir başka. Tabi emin olmadan laf söz açmadım, o bana açana kadar. İkisinin de benim için farkı yok, ikisi de kendi evladım gibidir. Ebuzer'imden ayırmam. Mutluyum o yüzden. Öyle işte. Bu hayırlı işi tamamına erdiririz de ileride Ebuzerimle Zahidimin mürvetini de görürüz inşallah.''

''İnşallah efendim, inşallah. Aa bakın yazar hanım kıs kıs gülüyor. Bilmediğimiz neyi aklına getirdi de sırıtıyor acaba?! Ha yazar hanım?''

-''Ne olacak yahu, Ebuzer ve Zahidle ilgili mürvet planlarım aklıma geldi de ona gülüyorum. Kendimi tutamadım. Ay dur, İlyas'ınki daha gülünesi. Hahaa!''

''Ama yazar hanım, siz eğleniyorsunuz, biz bir şey bilmiyoruz kalıyoruz böyle. Ayıp oluyor.''

-''Ne yapalım canım, sabredip bekleyin. Spoi verip heyecanını mı kaçırayım?''

''Peki peki! O zaman Kübra hanıma teşekkür edelim. Kübra İkbal ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Şimdi de Süheyl beye verelim sözü.''

-''Açıkçası ne diyeceğimi bilemedim. İçimden geçenleri söyleyeyim. Burada gördüğünüz, oğlumun ve kızımın arkadaşları olan şu gençlerin hepsi benim de evladım sayılır. Hepsi pırlanta gibi gençlerdir. Allah onları eksik etmesin hayatımızdan. Zahid'im bir başkadır tabi. Öz oğlum gibidir. Onun eğlenceli görünen o duruşunun, esprilerinin, gülüşünün ardında aslında gözlerine her baktığınızda anlaşılabilecek olan bir de hüzün ve acı yatar. Her ne kadar güçlü olsa da hassastır da. Kalbini dinler. Onu ilk bulduğumda o sarhoş ve dayak yemiş haline rağmen, ettiği laflara ve sitemlere rağmen yüzünden, gözlerinden belliydi içinde bir karanlık leke olmadığı. Hiç kıyamadım. Kim olsa kıyamazdım. Karşınıza çıkan böyle insanları küçümsemeyin demek istiyorum size. Yardım eli uzatın. Nelere vesile olacağınızı bilemezsiniz. Bir oğlum daha olmuş oldu benim o gece sayesinde. Senin de bir baban var oğlum, Zahid. Unutma... Duygulandım, bu kadarla yetinelim şimdi.''

-Zahid'in gözleri dolu-

''Biz de duygulandık Süheyl bey. Siz çok iyi bir baba ve çok iyi bir insansınız. Rabbim sayınızı artırsın. Yaptığınız ve yapacağınız her şey için de Allah razı olsun. Bu önemli noktaya değindiğiniz için de teşekkür ederiz.''

-''Ben teşekkür ederim. Olmam gerektiği gibi olmaya çalışıyorum sadece.''

''O zaman Süheyl İkbal ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Şimdi de sözü Merve hanıma verelim. Gelişiniz güzel şeyler getirdi, özellikle Hira hanım ve İlyas bey için. Neler söylemek istersiniz?''

-''Böyle düşünmeniz çok mutlu etti beni. Aslında gelişim bana da çok şey getirdi. Düşündüğünüzden daha çok. Bir sevginin ağırlığı altında ezilirken, ruhum dumanlar içinde boğulmuşken bir nefes aldım, ciğerlerim nefesle doldu onlar sayesinde. Gençken böyle hoşlanmalar, sevmeler olabiliyor. Bir çok genç erkek ve kız kardeşimin de başına gelmiştir, gelebilir bu durum. Bu, haramdan günahtan uzak kalmak konusunda çok mühim bir durum. Sevgili olmak, el ele gezmek, sınırları aşmak bizim için uygun değil ve sonu da inanın mutlu bitmez, bitmiyor. Buna çok tanık oldum. Siz de oluyorsunuzdur. Birbirinin aşkından adeta yanan (!) çiftler bir kaç ay, bir kaç yıl birlikte olup sonra ayrılıyor. Onca zaman, onca şey çöpe gidiyor. Hele iyi ayrılmadılarsa vay hallerine. Sonra aynı şeyi bir başkasıyla, hatta sonra yine bir başkası ile yaşıyorlar. Yazık bence. Olmamalı. Ben olsam, evlendiğimde kötü hissederim. Kocamla, helalimle yaşamak isterim her ilki, her güzelliği, heyecanı. Ve onun gözlerine bakınca geçmişin gölgesi üzerimde belirsin istemem. Bir başkasının da gözlerine böyle bakmıştım diye hatırlamak istemem. Bu sebeple uzağa kaçtım. Hisler geçici oluyor. Tabi yaşarken size hiç geçecek gibi gelmiyor. Sanıyorsunuz ki hiç geçmeyecek, hep onu seveceksiniz, çok seviyorsunuz, unutamazsınız, soğuyamazsınız. Ama bunlar gerçek değil. Unutuyorsunuz. Geçiyor. Soğuyorsunuz. Normalleşiyor. Rahat bırakın sadece, kalbinizi rahat bırakın. Geçmez sanmayın. Tecrübe eden biri olarak söylüyorum. Kaç kere ağladım, bunaldım, üzüldüm, zor günlerden geçtim, kalbim acıdı, ruhum boğuldu. Ama sonra bir baktım ki hepsi geçmişte kalmış. Ben yeni bir yola girdim, sükut içindeki kalbimle yürüdüm geleceğe.''

''Çok mühim noktalar bunlar, hele gönül meseleleri bu kadar hayatın ortasındayken. Peki, tavsiye olarak ne demek istersiniz? Bundan muzdarip olan kardeşlere ne önerini var? Ne yapmalılar?''

-''Ben öncelikle bolca dua etmelerini öneririm. Hayırlısı için dua etsinler. Rabbim, kalbimin yükünü hafiflet desinler. Haramdan koru desinler. Sevmek günah ya da ayıp değil. Ama harama yaklaşmak mesele. O sebeple dikkat etsinler. Kur'an ve meal okusunlar. Kalplerine iyi gelir. Kitap okusunlar. Mustafa Ulusoy'un 'Evilikler Yalnızlıklar Umutlar' kitabını okumuştum ben. Rastgele almıştım ve kalbime dokunmuştu. Arasam bulamazdım. Kalbime şifa olmuştu. Mutlaka okusunlar. Bir de Halit Ertuğrul'un 'Secdede Son Nefes' kitabını okusunlar. Adına bakıp bu kitap dînî ve namazı anlatıyor gibi bir yargıya varmayın. Öyle değil. Gerçek bir hayat hikayesini anlatıyor. Gerçek bir aşkı. Tertemiz bir sevdayı. Ben o kitabı okuyunca dedim ki, sevmek bu! Benim sevmek sandığım şey sevmeye ne uzakmış!''

''Önerileriniz için teşekkür ederiz. Kalbinizdeki bu ağırlıktan kurtulduğunuz için mutluyuz. İnşallah ileride, zamanı gelince kalbi siz gibi güzel bir kişiyle, nasibinizle hayırlısı ile yollarınız birleşir Merve hanım. Güzel bir gelecek sizi beklersin.''

-''Amin. Sağ olun. Ama yazar hanım şimdi böyle gülünce ben bi tereddüt ettim. Hayırdır, yoksa yine bana dert cefa mı çektireceksiniz yazar hanım?''

-''Yok canım, ne alakası var! Ben senin de eğlenceli hikayen gözümün önünde canlanınca ona güldüm.''

-''Ha eğlenceli demek? Sevindim buna. Şükür.''

-''Çok da sevinme canım. Bizim için eğlenceli ama senin sinirlerin arada bozulup kafan karışabilir hani.''

''Haaha. Yazar hanım, isterseniz Merve hanımı şimdiden ürkütmeyin.''

-''Peki.''

''O zaman Mervenur Erden ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Görüyorum ki İlyas bey sabırsızlanıyor konuşmak için. Bacağını sallıyor sıkıntıyla. Onu daha fazla sabırsızlandırmadan sözü ona mı versek?''

-''Çok iyi olur valla ya! Burada herkesi dinlemek güzel ama ben belli süre konuşmayınca odaklanamıyorum ortama. Bir iki çift laf edeyim de kendime geleyim.''

''Peki, buyrun İlyas bey. Söz sizde.''

-''Şimdi birden söz alınca da ne diyeceğimi bilemedim. Imm, öncelikle lise dönemimde Hira ve Mervenur'un varlığı benim için de çok kıymetliydi. Hâlâ kıymetliler. Onlar sayesinde bizim çocuklarla da bir araya geldim, dostluğumuz ilerlerdi. Güzel işler başardık. Birileri için güzel şeylere vesile olmak bana inanılmaz iyi geldi. Mutluyum. Bir de yeni şeyler öğrendim, kendimi bulma yoluna çıktım arkadaşlarım sayesinde. Teşekkür ediyorum. Sanatçı ruhumu, resim yeteneğimi ilerletiyorum şu sıralar. Ellerim cidden beceriklidir, her şey geliyor elimden. Biraz kendimi övmüş gibi oldum ama haha. Resimdir, masajdır, örgüdür, tamirattır. Bir dakika, örgü öğrenmem geldi aklıma şuan. -güler- Resmen sınava çalışmaktan sıkılıp bir yandan örgü örüyordu bu iki deli (Hira ve Mervenur). Bana da onlar öğretti. Çok komikti yalnız. Düşündükçe gülüyorum. Neyse işte, böyle. Aklıma gelen bir şey yok, soru varsa sorsunlar cevaplarım. Ama ileride daha çok görüşeceğiz. Daha benim de mürvetimi gördüğünüz günler gelecek. Demin yazar hanım da değinip gülmüştü. Umarım beni komik hallere düşürmezsiniz yazar hanım.''

''Umarız İlyas bey, umarız. Ama eğlenmeyi de isteriz tabi. Ehehe.''

-'':)''

''O zaman İlyas Konakçı ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

-''Yazar hanım olarak araya gireyim. İlyas'a gelmişken, ailesini sizlere tanıtmak istiyorum. Pek özele girmesek de veli toplantısına gelmelerinden, anaannesini gezdirdiği günden falan bahsetmiştik arada. İdil hanım, İlyas'ın annesi. İdris bey, babası. İlayda, ablası. İhsancığımız da küçük erkek kardeşi. Nilgün de teyzesi.''

''Teşekkür ederiz yazar hanım. O zaman tanıtmışken onlara söz verelim kısaca.

-''Merhabalar ben İdil. Arada veli toplantılarında görünüyordum. Merve kızım ile oturup uzunca sohbet etmiştik hatta. Oğlumun arkadaşlarını seviyorum. Bu ortamda olması hoşuma gidiyor. Eğlenceli bir çocuktur, delidir de biraz ama aslında içine kapanık bir tarafı vardır. Pek arkadaş edinmez, kendi başına da mutludur. Az arkadaşı vardır. Okulda da ilk bir buçuk sene yalnız başınaydı. Arka sırasında oturup ders dinler, uyur, ya da resim çizerdi. Sonradan Berkay, Hira ve Mervenur sağ olsun, biraz çatladı kabuğu. Evde onların adlarını duymaya başlayınca çok sevindim oğlum adına. Artık yakın gördüğü arkadaşları vardı ve onlardan bahsediyordu bana. Sonra hepsiyle tanıştım zaten. Hepsini seviyorum, canlarım benim. Böyle işte. İleride görüşeceğiz.''

''İnşallah. Memnun olduk.''

-''Ben de İdris. Soğuk dururum, sessizce otururum köşemde. İlyas'ın o kabuğuna çekilme halleri bana çekmiş. Ama yanımda sevdiğim birileri varsa da çenem düşer, sohbete sohbet demem. Bazen celallenirim hemen. Öyle işte. İleride görüşeceğiz yine.''

-''Ben de İlayda, ablasıyım. Arada kardeşimi gıcık etmeyi severim. Ama genelde iyi anlaşırız. İleride görüşmek üzere.''

''İhsan daha ufacık olduğu için bize bir şey söyleyebileceğini sanmıyorum değerli konuklar. Ama bakın size el sallıyor. Gülümsüyor. O nedenle son olarak teyzesi Nilgün'e söz verelim.''

-''Ben Nilgün. İlyas ilk erkek yeğenim, ilk göz ağrım. Onu çok severim. Yaş farkımız da 15, bence çok değil. Benim ruhum da genç, deli doluyum, o sebeple arkadaş gibi konuşuruz gülüşürüz. İleride çok çekecek elimden bu İlyas. Ona durmadan bir kız bulması için baskı yapacağım. Benden söylemesi.''

''Haha. Memnun olduk Nilgün hanım.''

''O zaman İdil, İdris, İhsan, İlayda Konakçı ve Nilgün hanım ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Buralara dek gelmişken size Zekiye hanım, Turgut bey ve Hayri'yi tanıtalım. Kendileri İlyasların üst komşusu olur. Aynı zamanda uzaktan akrabaları. Beraber yıllarca orada oturmuş büyümüşler. İki kardeş aile gibiler üstlü altlı. Hayri arkadaşı, Zekiye ve Turgut da onun anne-babasıdır. İlyascığımızdan bahsederken onların da önemli payı olacak Ilyas'ın bir sevdiği uğruna neler yapacağında. Zekiye hanım, Turgut bey ve Hayri ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Şimdi de Engin bey varlar karşımızda. Buyrun efendim.''

-''Merhabalar!''

''Engin bey, siz neler demek istersiniz kısaca?''

-''Ben arkadaşlarımın, özellikle Zahid'in dostluğunun hayatımda büyük öneme sahip olduğunu söylemek istiyorum öncelikle. Bir de Sevtapla olan durumumuzu biliyorsunuz, şu yarım kalan gönül işleri. Gerçi Merve değindi ama ben de diyeyim, lisede çok genç oluyor insan. Ve olgun olmuyorsunuz. İnanın bana, hele biz erkekler daha geç olgunlaşıyoruz zihnen. O sebeple atılmayın bu işlere. Boşuna üzülürsünüz. Onun haricinde de ailenin önemini ben de hatırlatayım. Kalabalık bir aileyiz biz. Bir sürü kardeşim var. Anne babam bizim için canını dişine takıyor, çalışıyor. Bu her ailede böyle. O yüzden siz de siz olun, onların emeklerini zayi etmeyin. Çalışın, okuyun, bir amaç sahibi olun, kendinizi geliştirin. Bugün onlar bize destek olacak yarın biz onlara. Bunun haricinde söyleyecek pek bir şeyim yok. Dördüncü sınıf olduğumda (yani bir kaç bölüm sonra) bana da daha yakından değiniyor zaten yazar hanım. O zaman gelince görüşmek üzere.''

''Teşekkür ederiz Engin. O zaman Engin Ağır ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Engine'e gelmişken ailesine gelelim çabucak. Enginciğimin sevgili kardeşleri, Kadriye hanım ve Mansur bey. Merhabalar. Söylemek istediğiniz bir şey varsa buyrun.''

-''Merhabalar. Ben bir anne olarak her zaman bu çocukların arkasında olacağımı söylemek istiyorum. Onlarla gurur duyuyorum. Ve oğlumun arkadaşları benim de oğullarım sayılır. Onlar için de elimden geleni yapmaktan geri durmam. Özellikle Zahid'im. Annesi benim de sevdiğim bir kadındı, mekanı cennet olsun. Zahid de benim oğlumdur.''

-''Ben de eşime katılıyorum söylediklerinde. Hepsi evladım gibidir. Allah onların ömürlerini güzel eylesin.''

''Amin. Çocuklar sizin diyeceğiniz var mı bakalım?''

-''Hepinizi çok seviyoruz!''

''Biz de sizleri. O zaman Kadriye ve Mensur Ağır ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Değerli konuklar. Aldığımız bilgiye göre zamanımız azalmış. Kelime sayımız ise artmış. Bu sebeple daha hızlı ilerleyeceğiz. Değerli karakterlerimiz, sizler de bundan sonraki süreçte daha kısa bir şekilde bir iki cümle söylerseniz çok seviniriz. Hem nasılsa programın ikinci kısmında akıllarındaki her şeyi söylemeleri veya sormaları için katılımcılarımıza fırsat vereceğiz.''

-''Tabi.'' ''Elbette.''

''Çok teşekkür ederiz. Öyleyse Elif hanım ve Cemil bey ile devam edelim.''

-''Hayat bizi üzecek, imtihanlara gireceğiz, düşeceğiz. Zaten dünyaya mutlu olup eğlenmeğe gelmedik. Sınanmaya geldik. 'Kehf Suresi, 7. ayet: Şüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye.' Bunu unutmadan yaşayalım. Süslere kapılıp aldanmayalım. Sabredelim, dua edelim. Yeri gelince vazgeçmesini, bir şeyleri arkamızda bırakmasını bilelim. Nasibimizde olan yine bizim olacaktır.''

''Çok güzel oldu bu Elif hanım. Siz buyrun Cemil bey.''

-''Ben hayatının bir döneminde kaybolan biri olarak şunu söylemek isterim: Allah'a sıkıca tutunun. Başka türlüsü ruha iyi gelmiyor. Başka her şey geçici, anlık. 'Mülk Suresi, 2. ayet: O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.' Davranışlarınızı hep en güzel tutmaya çalışın. Bu ayeti hatırlayın. Biz dünyaya mal mülk elde etmek için değil, nefsimizi tatmin etmek için değil, bir yoldan geçmek için geldik. Ahirete giden bir yoldan. O yolda en güzelinden yolcular olalım.''

''Çok teşekkürler Cemil bey. O zaman Cemil ve Elif ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Şurada sabırsızca bacaklarını sallayan bir minik görüyorum. Sevdeciğim, sen ne demek istersin bakalım?''

-''Ben oyun oynamak iştiyorum artık. Bir de kardeş istiyoyum. Abimi çok seviyoyum. Onun gibi ben de iyi bi büyük olmak iştiyoyum.''

''haha :) İnşallah Sevdeciğim. Seni diğer ufaklıklarla şu köşeye oynamaya alalım o zaman. Sıkılmayın. O zaman Sevde Araz ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Eveet, çocuklar oyun oynamaya koyulduğuna göre biz devam edelim. Suat bey, Selda hanım, Fatma hanım?''

-''Ben çok hatalar yapmış bir baba olarak bazı şeylerden pişman olsam da çok geç olduğunu söyleyebilirim sadece. İyi bir baba olmayı beceremedim. Beceremiyorum. Başka ne denir bilmiyorum.''

-''Ben de hatalar yaptım. Hâlâ yaptığım da oluyor. Kızıma yeterince ilgili bir anne de olamıyorum. Bunlardan bahsetmem de bir şey değiştirmeyecek. Ama şunu diyebilirim ki Zahid'in ona çok iyi bir abi olduğunun farkındayım. En azından bunun farkında olmak güzel. Sevde bu konuda çok şanslı. Onu çok seven bir abisi var.''

-''Ben de Sevde'min bakıcısı ve ev işlerine yardımcı olan biri olarak en çok şahit olduğum şeyi söyleyebilirim, o da şu: Zahid çok güzel bir abi. Çok güzel de baba olacağına eminim.''

''Teşekkür ederiz. O zaman Suat ve Selda Araz ve Fatma hanım ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Gelelim Zahid'in biricik öğretmeni, annesinin arkadaşı Handan hanıma.''

-''Ben heyecanlandım aslında. Tek bir cümle söylemek istiyorum: bir gencin elinden tutarsanız bir geleceğin de elinden tutarsınız. Bu gelecek sizin de içinde bulunacağınız daha güzel bir gelecek de olabilir, tersi de. Size bağlı, o eli tutup tutmamanıza. Başta öğretmenler olmak üzere herkesi, gençlerin elinden tutup onları anlamaya davet ediyorum. Kavgaya değil, ara bulmaya.''

''Teşekkür ederiz hocam. O zaman Handan hocamız ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Pekii, göz göze gelmişken Kerim beye selam ve söz verelim. Zahid camide kalırken onu destekleyip, sohbeti ile yol gösterip, Harun dedeyle yolunun kesişmesine vesile olan değerli imamımız, hocamız.''

-''Estağfirullah, Allah'ın rahmetine vesile olmuşuz sadece. Bundan da çok mutluyum. Harun dedeye de Zahid'e de yeni bir başlangıç oldu bu birliktelik. Bu hayra aracı olmaktan mutluyum. Sizleri de özledim, Zahid'i de. Zahidle arada görüşüyoruz, bizim camiye geliyor namaza. Bağlar kopmadı bilesiniz.''

''Allah razı olsun. Çok sevindik. O zaman Kerim hocamız ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Ve şimdi Mustafa beye söz verelim. Uzun zamandır görüşemedik efendim.''

-''Evet öyle oldu. Taşınınca uzaklarda kaldık tabi. Gerçi ben hâlâ Zahid'i arayıp soruyorum. Hatta daha yeni Hira ve Mahir'in güzel haberini de aldım. Onlara bir hediye göndermeyi düşünüyorum. Gerçi düğünlerinde altın takacağıma da söz vermiştim, düğünü bekliyorum heyecanla. Düğünde görüşeceğiz inşallah. Benim söylemek istediğim ise şu, her zaman iyiyi yapmaya çalışın, iyi olanı. Dostlarınızı iyi seçin. Arkadaşlarınız sizi vezir de eder rezil de. Bu bonus kafa arkadaşınız Zahid'i hırpaladığı o geceyi asla unutmuyor ve pişmanlığını yaşıyor. Pişman olmak istemiyorsanız, başkalarını incitmekten uzak durmaya bakın.''

-''Olsun be Mustafa, sayende ben o gün iki güzel insanla, sonra da başka güzel insanlarla tanıştım. Her şeyde bir hayır var. Bunu geride bıraktım ben, sen de bırak.''

-''Eyvallah Zahid.''

''O zaman Mustafa Belgemen ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Pekii, gelelim şöyle solumuzda oturan dört konuğumuza. Cavidan hanım, Burcu hanım, Asu hanım, Cansel hanım. Zahid'in yazın çalıştığı fabrikada tanıştığı ve sevdiği yahut sevmediği büyükleri. -sevmediği derken kötü patron cansel hanıma bakıyordur- Sizler bir şey demek ister misiniz?''

-''Ben isterim.''

''Buyrun Cavidan hanım.''

-''İleride Zahid'i yeniden görmeyi, ondan haber almayı istiyorum. Yazara duyrulur.''

-''Ben de.''

''Yazar hanım, duydunuz. Cavidan hanım ile Burcu hanımı istekleri var.''

-''Duydum evet. Düşünürüz, değerlendirmeye alacağıma emin olabilirler.''

''O zaman Cavidan hanım, Burcu hanım, Asu hanım, Cansel hanım ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, onlara söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Hatırlarsınız, lise zamanlarından karakterlerimiz var. Kendileri söz almayacaklarmış ama sizin sorularınız varsa elbette alacağız. Ya da demek istedikleriniz. O zaman Berkay bey, Sevtap hanım, Olcay hocam, Dilan hocam, Saadet hocam, Yeşim ve Selin, ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, onlara söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Şimdi gelelim Engin beyin üniversite hayatına dahil olan arkadaşlarına. Biliyorsunuz ki bir iki bölümde onları tanımıştık. Ama yazar hanım zaman konusunda karıştırma yaptığından bölümleri yayından kaldırmıştı. Yeri gelince yeniden yüklemek üzere. Yükledi de. Şimdi de Beyza hanım, Kıymet hanım, Ülkü bey, Lale hanım, Saadettin bey ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, onlara söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Gelelim Kevser hanıma. Kevser hanım, muhtemelen herkesin merak ettiği sorulardan biri sizin hikayenin en başında Zahid'in üzerini camideyken örten kız olup olmadığınız. O Kevser ile mezarlıktaki Kevser aynı mı? Ama bunu şimdi cevaplamak zorunda değilsiniz. Hem eminim başka sorular da vardır. Bunları sormayı okurlara bırakıp devam edelim. Sizden de bir cümle alalım.''

-''Dediğiniz gibi, bunun cevabını şimdilik vermiyorum. Çok istek olursa belki yazar hanım izin verir ve söyleriz. Onun haricinde, ben de bir iki şey söylemek istiyorum. Hayatın bizi nelere vesile edeceğini, ne gibi sürprizlere ve güzelliklere kapı aralatacağını bilemeyiz. Bu yüzden o küçük mucizeleri kovalayalım. Basit sandığımız bir iyilik, gün gelir, sizi çıkmazlardan tutup çıkarır. Küçük bir iyilik ve yardım, yıllar sonra karşınıza çıkıp karanlığınıza fener tutabilir. Ağrıyan kalbinizin sızısını dindirebilir. Aradığınız ışığı bulmanıza yardımcı olabilir. İyilik yapın. Küçük büyük fark etmez. Yarın belli değil, bugün var elimizde. Bugünün kıymetini bilin.''

''Bu çok değerli bir tavsiye, teşekkür ederiz. O zaman Kevser Çetinel ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Şimdi de gelelim Elaina hanıma. Kendisini burada ben de ilk kez görüyorum. Yazar hanımdan duyduğum bir iki şey var sadece. İleride hikayemize ortak olacakmış kendisi. Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?''

-''Merhaba! Ben Elaina Davis. İngiltere'de doğdum. Annem İngiliz, babam İsviçreli. Gerçi kendileri boşandığı için tanımasanız bile bir şey fark etmeyecek. Neyse, sıradan bir kızım işte. Hayatına bir anlam katmaya çalışan, etrafta o anlamı arayan, bir türlü tam olarak bulamayan, biraz da eksik hisseden. Tamam hissedeceğim o mucizevi günü ve şeyi arıyorum. Sizlerle tanışana dek de o arayışın içinde olacağım. Hikayeme tanıştığımızda daha yakından tanık olacaksınızdır. Şimdiden çok memnun oldum. Türkçem kötü olduğu için üzgünüm. Umarım dediklerim anlaşılmıştır.''

''Biz de memnun olduk efendim. Ve çok rahat anladık, merak etmeyin. Gayet güzel öğrenmişsiniz Türkçe'yi.''

-''Öğretmenlerim sağ olsun.'' -alttan alttan gülümser-

''O öğretmenlerin kim olduğunu merak ettirdiniz. Neyse, çok soru sorup heyecan kaçırmayalım. O zaman Elaina Davis ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Şimdi de geldik en sona sakladığımız, en değerli büyüğümüze. Harun dedem, hoş geldiniz! Safalar getirdiniz! Sizin güzel cümlelerinizle kapanış yapmak için sizi sona sakladık.''

-''Allah razı oldun evladım. Ama bu kez ben kendi sözlerimle değil, değerli bir yazarımızın satırları ile konuşmak ve kapanışı yapmak istiyorum.''

''Elbette, buyrun lütfen.''

-''

Seni dağladılar değil mi kalbim,
Her yanın, içi su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.

Sensin gökten gelen oklara hedef;
Oyası ateşle işlenen gergef.
Çekme üç beş günlük dünyaya esef
Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!

''

''Ne güzel mısralar okudunuz Harun dedem, tam da konuştuğumuz her şeyi özetler gibi. Ah ah... O zaman Harun dedemiz ile ilgili sorularınızı, merak ettiklerinizi, ona söylemek istediklerinizi, önerilerinizi, her türlü şeyi buraya yorumlara alalım değerli konuklar.''

''Gelelim ufak bir kısma. Hep siz mi soracaksınız, biraz da biz soralım!

+ Herhangi bir karakteri kafanızda benzettiğiniz bir kişi var mı? Varsa kimi kime benzeterek hayal ettiniz? (Örneğin Zahid kafamda *** isimli kişiye benziyor. Ünlü olmak zorunda değil ama varsa merak ettik efendim. Yazın, bakalım!)

+ En çok okumayı sevdiğiniz karakterler hangileri?

+ Kendinize en çok hangi karakteri benzetiyorsunuz? Neden?

+ Herhangi bir karakterden aldığınız herhangi önemli bir ders var mı? Hayatınıza dokunan oldu mu?

+ Herhangi bir karakterle ilgili ileride özellikle olmasını istediğiniz bir şey var mı?

+ Herhangi bir karakteri okurken 'Neden böyle yaptı' ya da bir olaya 'Neden böyle oldu' dediğiniz ve rahatsız olduğunuz, olmasa iyiydi dediğiniz bir yer var mı?

+ Karakterlerin biri ile kardeş olacak olsanız kimi seçerdiniz? Neden?

+ Karakterlerin bile ile duygusal bir ilişki yaşayacak olsanız bu kim olurdu? Size göre olan kim?

+ Karakterlerin biri ile arkadaş olacak olsanız bu kim olurdu? Neden?

+ Karakterlerin biri ile karşılaşacak olsanız, yollarınız bir yerde bir şekilde birleşecek ve tanışacak olsanız bu kim olsun isterdiniz? Neden?

+ Hikayede sizi en çok etkileyen olay ne? Aklınızda kalan bir kısım-bölüm?

+ En çok güldüğünüz olay? En çok mutlu olduğunuz olay? En çok üzüldüğünüz olay? En çok kızdığınız olay? ''

''Eveet, sorulara da cevap aldıysak, geldik sona. Peki öyleyse, herkes bu mısralara dalıp gitmişken ben de daha fazla uzatmadan sizlere hoşçakalın diyorum. Allah'a emanet olun. Programımızın ilk kısmı sona ermiştir. İkinci kısmı yani soru cevap kısmı da sizin yorumlarınıza bağlı olarak ilerleyecektir. Herkese iyi günler dilerim.''

''Eveet, soru cevap için buraya da yazar hanıma sormak istediğiniz soruları alabiliriz.''


Loading...
0%