@sukunettekelimeler
|
Geçmedi. Üniversite yıllarımda, ki kendisi sadece bir kaç yıl evvele tekabül ediyor, kendimi çok bunalmış hissettiğim o günleri hatırladım. Dersler, problemler, yoğunluk... Üçüncü senemin ilk dönemi bir gün artık dayanamayacak raddeye gelmiştim. Üst üste gelen şeyler olmuştu hayatımda. İşte o gün arkadaşımın tavsiyesine uymuş, yetiştirmem gereken ödevler ve çalışmam gereken sınavları bir kaç saatliğine yokmuş varsayarak uyumuştum. Uyuyunca geçmişti gerçekten. Ama galiba uyuyunca geçen sadece anlık, kısa süreli yorgunluklar ve sorunların verdiği o ağır hislerdi. Bu kez farklıydı. Böyle bir imtihandan geçmek yerine on sınava daha girip beş ödev daha teslim etmeyi yeğlerdim. Göz kapaklarım aralandığında koltuğun üzerinde kıvrılmış haldeydim. Etraf karanlıktı. Bilincim yavaş yavaş kapanmadan evvel sesini işittiğim iki genç adamdan da bir iz yoktu. Yalnızdım. Bir süre durdum öylece. Sakince yaşadıklarımı düşündüm ve tarttım. İnanması zor olsa da şuan önümdeki hakikat buydu. Kabullenmesi de zordu. Ne kadar zaman aldı bilmiyorum ama güneşin ilk ışıkları üzerime vurmaya başlayana dek zihnimin içinde kendi kendimle münakaşalar yaptım. Hararetli bir tartışmanın ortasında gibi hissettiğim de oldu, bir boşlukta yapayalnız hissettiğim de. Oda aydınlanmaya başladığında yaşadıklarımı kabullenmiştim. İnkar etmemin bana hiçbir faydası yoktu. Sabah güneşinin ışıkları benim de üzerime vurduğunda gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım ilkin. Ardından o aydınlığı ve sıcaklığı hissettim. Bu ân beni geçmişimdeki başka anılara sürükledi. Dışarıda olmayı çok seven biri olarak her zaman yüzümü güneşe çevirir, gözlerimi kapatır ve onu hissederdim. Bedenimi değil içimi de aydınlatır ve ısıtırdı. İyileşirdim. İyileştirici bir etkisi vardı Güneş'in, nezdimde. Umutlandım. Daha güçlü hissettim. Annem hep insanın beden ve ruhtan oluştuğunu, tıpkı insan bedeni gibi ruhunun da gıdaya ve enerjiye ihtiyacı olduğunu söylerdi. Şimdi anlıyordum ki ruhumun gıdası ve beni güçlendiren şey umut, sabır, direnç ve inançtı. Ben buydum. Her zaman sonuna dek dişini sıkan, dayanan, bir noktada yorgun düşüp ağlayan, belki biraz duran, sonra yine kendini toparlayıp yola devam eden, çabalayan, inanan, pes etmeyen bir kız. Yine pes etmeyecektim. Bu hâlden kurtulmanın bir yolu mutlaka vardı. Onu bulacaktım. Peşini bırakmayacaktım bu işin. Bulunduğum koltukta toparlanıp rahat bir pozisyon aldım. Bacaklarımı aşağı sarkıttım. Bu hareketim bir an şaşkınlıkla duraksamama sebep oldu. Koltuğun üzerindeydim. Oturuyordum. Burada uyumuştum. Bu koltuğun üzerinde. Bu koltuk da bir maddeydi. Dün elimle dokunmak isteyince dokunamama rağmen nasıl üzerinde oturup sonra uyuyakalmıştım peki? İçime bir heyecan dalgası yayıldı. Bu bir umuttu. Evet evet, bu bir umuttu. Gülümsedim. Sanki yıllar sonra ilk kez kıvrılmıştı dudaklarım. Beceriksizce, bu ufak hareketi yabancılayarak gülümsedim. ✰ |
0% |